V For Vendetta: Fikirlere Hâlâ Kurşun İşlemiyor

Kayıp Rıhtım'da tamamını okumak için: V For Vendetta: Fikirlere Hâlâ Kurşun İşlemiyor - İnceleme

image

Alan Moore’un efsanevi başyapıtı V For Vendetta’nın özel edisyonunu etraflıca inceledik. Yetmedi, film ile çizgi roman arasındaki farklılıkları masaya yatırdık. (DEVAMI…)

9 Beğeni

Ben de hafif sürpriz bozanımsı olarak, içimden geçenleri dökmek istiyorum.

Ben de filmi önce izleyenlerdenim. Çizgiromanı okuyana kadar, ana hikayesini gösterişli bir kötülerin hakkından gel ve kahraman ol anlatısı olarak algılamıştım. Filmdeki gidişat ve sonuç, sisteme karşı huzursuz olup ne yapacağını bilemeyenlerin gazını alma gibiydi. Filmin özünde, kötüler olmasa dünya daha kolaycılığı vardı. “Sistem hoşumuza gitmiyor, ne yapalım? Yıkalım kardeşim, yıkalım! O zaman her şey düzelir.” mantığında gönüllere su serpen, alacalı bulacalı kahramanlık gösterisiydi.

Bu filmi izledikten sonra Guy Fawkes maskesiyle dolanıp, anarşi talebinde bulunulmasını yadırgamıştım. "Sisteme ve hayata kızgınım, hadi kafamızı bozan herşeyi yok edelim."den ötesi yokmuş gibime gelmişti.

Anarşizm, sanılanın aksine yıkım ve kuralsızlık değildi; devamlı kendine ve çevrene karşı sorumlu davranarak başkalarını ve dolayısıyla toplumu kontrol altında tutmak; liderlere, özel yetkili kişilere ve kurumlara ihtiyaç duymadan düzen ve huzuru sağlamaktı. Filmdeki anarşi, anarşizme yönelik olumsuz görüşlerin ve günümüzün "Hoşuna gitmesiyse, değiştir gitsin!"ciliğinin ürünüydü. Yıkımdan sonra ne olacağını umursamıyor gibiydi. Önemli olan tek şey yıkımdı.

Ama çizgiroman? Ah, o güzel çizgiroman. Evet, burada da sadece yıkım var. V anarşinin yıkıcı yönünü temsil ediyordu. Anarşinin bir de yapıcı yönü vardı. Çizgiromanda anarşinin yıkıcı yönü anlatılıyordu sadece. Çünkü V’nin intikamı için yıkıma ihtiyacı vardı. Nefret ettiklerini ortadan kaldırmak yeterli değildi; inançlarını ve kurdukları sistemi de kendi zaaflarıyla alaşağı ederek, ne kadar aciz ve önemsiz olduklarını kanıtlaması gerekiyordu. Yıkılanın nasıl ve ne sebeple yıkıldığı, insan doğası dikkate alınarak anlatılıyordu. Bu sebeple lafını bir kesime değil herkese yönelten bir hikayeye sahip çizgiroman.

Otoritedekiler, filmdekinin aksine, kötüyüm ben kötüyüm sıradanlığında değillerdi. Baştakiler kendilerini haklı, yaptıklarını gerekli buluyordu. Emir-komuta zincirine göre işlemeye çalışan sistem, insan faktörü devreye girerek yozlaşmaya yüz tutuyordu. Bu yüzden baştakilerin söylemlerinin tam zıddı yönde ahlaki gerilemeler yaşanıyordu. Düzen, korkutma ve cezaya bağlıydı ve onlar da sıkı yönetime. V’nin denetim mekanizmasına yaptığı sabotajla insanlar gerçek yüzlerini gösterebiliyor, otoritenin ne kadar kağıttan bir kaplan olduğu ortaya çıkıyordu.

Çizgiromandaki V’nin intikam hikayesinde, mevcut arşik sistemlerin sorunları ve ne kadar aciz olabilecekleri insan doğasını da hesaba katarak, güzelce aktarılıyordu. Despotça yönetilmeyen sistemlerden bile şüphe duyulmasını sağlayacak, daha sağlıklı bir düzenin sağlanıp sağlanamayacağı hakkında düşünmeye sevke diyordu.

Çizgiromanın sonunda anarşinin yapıcılığından bahsediliyor, ama bunun nasıl olacağı hakkında bilgi verilmiyordu. Mantıklıydı. İdeal düzene nasıl ulaşılacağı bilinmiyordu. Çizgiroman boyunca zaaflarına ve hatalarına değinilen aşırı otoritik ve arşik sisteme dair şüphe tohumları ekilmişken, kesin cevaplarda bulunmak eleştirilen şeye dönüşmek demekti. Senarist Moore da o ideal düzenin formülünü bilseydi, çizgiroman yazmakla yetinmezdi zaten. Çizgiromanın “Eldeki sistem böyleyken ideal bir sistem mümkün müdür?” şüphesiyle bitmesi, hem mantıken hem de sanatın işlevi açısından daha anlamlı.

Sağlam eserler, gerektiğinde rahatsız etmeyi göze alarak düşünmeye sevk eder. Çizgiroman da bunu yaparak beni etkileyip, aklıma kazındı. Film uyarlaması gi- Neyse, filmi yerden yere vurmaya başlayacağım gene.

Bu çizgiroman, muhakkak okunması gereken eserlerden bir tanesi.

5 Beğeni

Eser boyunca farklı karakterler tarafından savunulan bu fikirlerin kimisini kabullenebilir kimisini de yadırgayabilirsiniz ancak önemli olan tüm bunların göze parmak sokulmadan, her karakterin kişiliğine uygun bir biçimde yapılması.

Sinema, dizi, edebiyat vb. sanat eserlerinde bu olayı çok önemsiyorum. Çünkü çok itici bir hal alabiliyor ve yapılan şey sanattan çıkıp anlatılandan bağımsız manifestoya dönüşüyor. Göstermelik hikaye ve karakter koyulmuş gibi.

Bkz. Mustang

1 Beğeni