Evet, özetle günümüzde Chatgpt başta olmak üzere yapay zekalar ne düzeyde bilimkurgu fantastik romanlar yazabiliyor? En kilit nokta ise, yazdıkları eserlerden gerçekten fark yaratan ve hatta bestseller olan eserler var mı? Bu çerçevedeki bütün tartışmayı bu başlık altında yapabiliriz diye düşünüyorum. İyi sohbetler…
Hiç okumadım ama düşüncem şudur ki belki bizden yani insanlardan daha iyi bir yazım çıkaracakları kesin ama konu içindeki duyguyu yaşanmışlık hissini tam verirler mi şu an bilemem tabi.
Ben de en çok insan zihninin karmaşık kimyasal süreçlerini ve o klasik ’ ampül yanma ’ durumunu nasıl taklit edebiliri merak ediyorum.
Kingkiller ve Asoiaf serilerinin devam kitapları için hayranlar böyle bir çalışma yapıyordu sanırım ama ne oldu bilmiyorum.
Aslında benim merak ettiğim sükse yaratan, sıfır bir yapay zeka romanı var mı piyasada? Bir Asimov bir Tolkien etkisi yaratabilen?
Henüz bu tarz şeyler için çok erken. Basmakalıp içerikler çıkarabilir ancak. Yani yönlendirme yapmadan.
Elbette yaratıcılığınızı kullanarak, fikri düzgün bir şekilde belirterek biraz daha iyi bir şeyler çıkarabilirsiniz. Fakat “Bana öyle bir kitap yaz ki Asimov ayarında sükse yaratsın” gibi bir promt ile en azından şu an için çok zor.
Yine de özellikle Amerika’da yüzlerce e-kitap yazıp oldukça ucuz rakamlara Amazon’da satışa çıkaran ve bu şekilde gelir elde edenler var. Bir şekilde alıcısı oluyor güzel bir tanıtım ve kapak görseliyle.
Kozmik Denge: Ebediyet Çarkı
Giriş:
Yıl 32.400. İnsanlık, galaksiler arası bir uygarlık haline gelmiş, “Zaman Mühendisliği” adı verilen bir teknoloji ile sadece uzayda değil, zamanda da yolculuk yapmayı öğrenmiştir. Ancak bu kadar büyük bir gücün bedeli ağırdır. Evrende ve zaman akışında dengesizlikler oluşmaya başlamış, “Zaman Çöküntüleri” adı verilen boşluklar yaratılmıştır. Bu çöküntüler, sadece yaşadığımız gerçekliği değil, varoluşun temel yapı taşlarını da tehdit etmektedir.
Başka evrenlerden gelen, zamanda yolculuk yapabilen “Işık Kaşifleri” adındaki bir grup, insanlığın evrenin dengesini bozduğunu fark eder ve müdahale etmeye karar verir.
Bölüm 1: Zamanın Muhafızları
Zaman Mühendisliği’nin başındaki bilim insanı Eris Kalnor, galaktik çapta tanınan bir dahi olarak bilinmektedir. Fakat Eris, son zamanlarda evrende tuhaf anomaliler fark etmeye başlar. Gözlemlediği anormalliklerden biri, uzaydaki bazı noktalarda zamanın tamamen durmasıdır. Bu durma noktaları sadece galaksileri değil, evrenin genişlemesini bile yavaşlatmaktadır.
Bir gün Eris, bilinmeyen bir kaynaktan gelen bir mesaj alır. Mesaj, insanlık dışında hiçbir bilinen uygarlığın erişemeyeceği bir frekanstan gönderilmiştir. Mesajda şunlar yazmaktadır:
“Kozmik Çark dönmeyi durdurduğunda, varoluş sona erecek. Bizler, Zamanın Muhafızları, hatayı düzeltmek için geldik.”
Eris, mesajı çözmeye çalışırken, ansızın galaksinin dört bir yanına yayılan devasa bir enerji patlaması olur. Zamanın akışı aniden hızlanır, insanlar ve gezegenler ışık hızında yaşlanmaya başlar. Birkaç saniye içinde milyarlarca yıl geçmiştir. Evrendeki zaman kırılganlaşmaya başlamış, paralel gerçeklikler birbirine karışmıştır.
Bölüm 2: Işık Kaşifleri
Bu esnada, başka bir boyutta, Işık Kaşifleri olarak bilinen bir topluluk, evrenin dengesinin bozulduğunu hisseder. Işık Kaşifleri, zamanı ve mekanın sınırlarını aşabilen, kozmik yasalarla uyumlu bir varoluş biçimi benimsemiş bir medeniyettir. Onların lideri olan Vereon, insanlığın tehlikeli bir eşiği geçtiğini ve eğer müdahale etmezlerse tüm varoluşun çökebileceğini öngörür.
Vereon, en seçkin Işık Kaşiflerinden oluşan bir ekibi toplar. Görevleri, "Ebediyet Çarkı"nı yeniden döndürmek ve insanlığın kozmik düzeni altüst etmesini durdurmaktır. Ancak bunu yaparken, insanlıkla savaşmak zorunda kalacaklarını da bilirler.
Bölüm 3: Gerçekliğin Sınırları
Eris ve ekibi, zamanın bu kadar hızlı akmasının sebebini bulmaya çalışırken, Işık Kaşiflerinin Dünya’ya geldiğini fark ederler. Onlar, insanlıkla iletişim kurmak yerine, zamanı geri döndüren bir ritüel başlatmak için evrenin merkezine yolculuk etmektedir. Bu sırada, bazı insanlar hızlanan zamanın getirdiği kozmik güçlerle bir nevi “Tanrı” benzeri varlıklar haline gelmiştir. Bu varlıklar, “Evrensel Yükselmişler” olarak anılmaya başlar ve artık farklı bir bilinç düzeyindedirler.
Yükselmişlerden biri, Orion, galaksiler arasında yeni bir düzen kurmayı planlar. Kendi zaman-mekan hakimiyetini ilan ederek, tanrısal bir krallık yaratmak ister. Orion, Işık Kaşiflerinin evrenin zaman döngüsünü geri çevirmesine karşı çıkar ve insanlığı bu yeni güçle tanıştırmanın evrende yeni bir altın çağ yaratacağını savunur.
Bölüm 4: Ebediyet Çarkı
Eris, Işık Kaşifleri ile Orion arasındaki savaşın ortasında kalır. Vereon ve ekibi, zamanın ve evrenin kendisini korumak için insanlıkla iş birliği yapmaları gerektiğini anlar, ancak Orion’un tanrısal güçleri durdurulamaz görünmektedir. Kozmik dengeyi yeniden sağlamak için Ebediyet Çarkı’nı döndürmek zorundadırlar, fakat bunu yapmak için zamanın dışına, yani varoluşun başladığı noktaya gitmeleri gerekmektedir.
Bu noktada, Eris ve Vereon, evrenin başlangıcına kadar bir yolculuğa çıkarlar. Burada, zamanın sadece bir illüzyon olduğunu ve varoluşun gerçek sırrının "Kozmik Bilinç"te saklı olduğunu keşfederler. Çark, yalnızca evrendeki tüm bilinçlerin bir araya gelmesiyle döndürülebilecektir.
Bölüm 5: Kozmik Birlik
Eris, Işık Kaşifleri ve insanlığın yükselmiş liderleri, evrenin sonunu önlemek için bir araya gelir. Ancak bu, çok boyutlu bir bilinç birleşmesini gerektirmektedir. Zaman, mekân ve varoluş kavramları kırılmaya başlar. Sonunda, Kozmik Birlik sağlanır ve Ebediyet Çarkı yeniden dönmeye başlar. Ancak, çark döndüğünde ortaya çıkan gerçek, hiçbir canlının beklediği gibi değildir: Evren, sonsuz bir döngüde yeniden doğmak ve yok olmak zorundadır. Bu döngüyü anlamak, insanlığın ve diğer tüm medeniyetlerin evrensel bilinçte bir yer edinmesini sağlar.
Sonuç:
Eris ve Işık Kaşifleri, zamanı yeniden düzenler, ancak evrenin nihai kaderini değiştiremezler. Ebediyet Çarkı, her şeyin sonsuz bir döngüde yaşandığını ve varoluşun aslında zamanın ötesinde olduğunu ortaya çıkarır. İnsanlık, evrende daha büyük bir bilinçle yeniden doğar ve varoluşun gizemini kavrayarak, kozmik dengeyi korumak için sürekli çabalamaya devam eder.
Az önce Chatgpt 4o ile yazdırdığım bir kısa hikaye. Birkaç gazeteci sorusu soracağım. Bu eser nasıl? Ortalama bir okur bunu sever mi? Veya yapımcı film yapar mı?
Sadece yapay zekayla zor ama yapay zeka yardımıyla hemen hemen her sitede 2-3 yıl boyunca Top 5 listesinde, geri kalan 5-6 yıl boyunca Top 25 listesinde kalabilecek bir webnovel-lightnovel yazmak mümkün
1000-2900 arası bölümlerde yazarın payı muhtemelen yapay zekadan daha düşüktür. 200/300 bölüm boyunca Orc Empire yerine Ore Empire denmesi ve yazarın bunu fark etmemesi bunun en büyük kanıtı
https://www.lightnovelworld.co/novel/reincarnation-of-the-strongest-sword-god-lnv-05122222
Yapay zekayla çok içli dışlı sayılırım. Henüz yeni, hiç bulunmamış, muhteşem fikirler çıkaracak, özellikle de uzun projeler üzerinde çalışacak kadar iyi değil. Konu ne olursa olsun. İleride kesinlikle olacaktır. Ortalama seviyede kitaplar yazabilir belki ama üzerine çıkması zor. Bu durum iki üç aya değişebilir bu arada. Aşırı hızlı ilerliyor.
Ayrıca böyle bir kitap yazmak isteyince mutlaka var olan eserlerden fikirler alıyor. Çok spesifik bir fikriniz varsa ve yönlendirerek yaparsanız belki daha özgün olabilir ama o zaman da zaten kendisi yüzde yüz yazmamış oluyor. Şimdilik çok iyi bir yardımcı gibi görüyorum yapay zekayı.
Peki o seviyeye geldiğinde piyasada kaliteli hikaye ve senaryo patlaması mı yaşanacak? Bütün potansiyel 1.sınıf fikirler hayata mı geçecek? Bu kalite kirliliği olur gibime geliyor.
Bir cevap verecek misiniz?
Kusura bakmayın, tamamen işe güce dalmışım. Geleceği tabii ki bilemem, insanların vereceği tepkiyi de ama bana kalırsa dedikleriniz olacak. Çünkü yapay zeka bizden çok daha hızlı düşünebiliyor. Hep derler ya bin tane maymunu bilgisayar başına koyarsanız birisi mutlaka mantıklı şeyler yazacaktır diye. Hatta dünyanın en iyi yazısını yazan bir maymunda çıkacaktır eninde sonunda. Bizler bir kişiyken yapay zekanın bin tane maymun gücü var. Ayrıca giderek düşünce kapasitesi de gelişiyor. Özellikle de yazı alanında elindeki legoları bir araya getirerek çok iyi işler çıkarabileceğine inanıyorum ben.
Ha şöyle bir durum var, o gün geldiğinde bizler bu işler hakkında ne düşünürüz bilemem. Ayrıca yapay zeka bizden besleniyor. Dolayısıyla, belki bizler SJW kültürü ve kötü senaryolar ile devam edersek, ona göre sonuçlar istersek, o da bu yönde işler yapacaktır.
Mesela ses konusunda hep bir yapay zeka arıyordum. Özellikle Türkçe konusunda bir tek Eleven Labs vardı. Yerli bir firma da var ama onun sistemi o kadar da iyi değil. Son aylarda Türkçe’yi neredeyse harika konuşan, 3-4 saatlik ses kaydınızla daha da geliştirebileceğiniz, bilgisayarınızda çalışan bir yapay zeka modeli çıktı. Bunun yanı sıra İngilizce’yi de sizin sesinizle harika bir şekilde konuşabiliyor. Ben bu işlerin bir süre daha hızlanarak ilerleyeceğini de düşünüyorum çünkü bu sektöre çok para akıyor şuanda.
Hocam ben de uzmanlığım dil modelleri olmasa da meslek olarak yapay zeka işindeyim bir 8-10 yıldır. Geleceği görmek imkansız ama kendi yaklaşımımı paylaşabilirim.
Öncelikle kurgu yazmanın ve okumanın dinamiklerini biraz irdeleyip bazı temel varsayımlarda hemfikir olalım.
-
Yazarlık mesleğinde, bir kişinin yazdığını, potansiyel olarak sonsuz kişi okuyabilir.
-
Yazarlık becerisi, insanlara normal dağılıma göre rastgele dağılır.
-
Okurların okumaya ayırdıkları zaman (ve dolayısıyla para) kısıtlıdır ve bir çeşit beta dağılımına göre dağılmıştır. Spesifikleri şimdilik önemli değil.
-
Geçmişte yazılan eserler geleceğe olduğu gibi aktarılırlar.
Şimdi hocam bu temellerde hemfikirsek, bir kaç sonuç kaçınılmaz oluyor:
- Yazarların geliri power law’a göre dağılıyor.
- İnsan nüfusu arttıkça, okunsa okunacak düzeyde yazarlık becerisine sahip insan sayısı artıyor.
- Ama “okunacak şey” ihtiyacı aynı hızla artmıyor; çok daha yavaş artıyor.
Bu yüzden hepimizin okunacaklar listesi uzadıkça uzuyor. Kitap yazsanız, (halihazırda bir kitleniz yoksa) yayınevleri sıklıkla okumuyor bile. Bundan ötürü, bana sorarsanız zaten çok uzun bir süredir “kalite kirliliği” diye tabir ettiğiniz durumun içerisindeyiz. Duruma daha fazla organik/inorganik yazar fırlatmanın pek bir şeyleri değiştireceğini şahsen düşünmüyorum.
Asıl problem bana içerik yazarlığı ya da kurgudışı yazılarda gibi geliyor. Hayatını yazarak kazanan insanların çoğu kurgu yazmıyor esasında. Bu tip işler de aslında 3. ve 4. varsayımları kıran işler. Dolayısıyla asıl darbeyi buradan yiyeceğiz diye düşünüyorum ben insanlık olarak.
Özetle, yapay zeka bizim hayal dahi edemeyeceğimiz LOTR ve Harry Potter gibi eserlerin bile birkaç gömlek üzerinde yaratıcılık ve etkileyicilikte eserleri en yakın kaç yıl sonra yazacak ve her yer bu eserlerle mi kaynayacak? Binlerce Oscarlık filmler ve diziler mi çekilecek? Bunları merak ediyorum.
Hocam bu konuda bir şeyi direkt söylememiştim, kasıtlı bir seçimdi bu. Bana sorarsanız dil modellerinin matematik olimpiyat sorularını harcadığı ortamda şunu yapamaz bunu yapamaz demek abes. Yazar hocam, illa ki yazar. Belki 2 sene sonra yazar belki 5 sene sonra yazar. Belki de yazabilir ama finansal olarak feasible olmaz o yüzden yazmaz. Ama bunların çok özel, sadece insana has kar tanesinden hallice beceriler olduğunu düşünmek her türlü naifliktir.
Benim öne çıkardığım argüman bunun her türlü pek bir anlamı olmadığı yönündeydi. Mesela benim HP ve LOTR’dan daha etkileyici bulduğum bir sürü eser oldu (yol açan ustalara saygımızı gösteririz, tarihi bağlamın da hakkını veririz o ayrı). Eminim okunacaklar listemden bana yıllardır göz kırpan bazı kitaplar da öyleymiştir. Ama hepimizin okunacaklar listesi zaten okuduğumuzdan çok daha hızlı büyüyor (hatta şahsen ben bir kaç yıldır nerdeyse hiç kurgu okuyamıyorum). 3 kat daha hızlı büyüse ne olacak ki?
Aynı durum film, oyun ve dizilerde de geçerli bana kalırsa. O kadar vaktim yok ki benim? Geçenlerde Baldur’s Gate 3 çıktı, 3 ayda falan bitirdim oyunu. Haftada bir BG3 ayarında oyun yapılsa ne fark eder, oynayacak vaktim yok ki? Bu durum çoğumuz için de aşağı yukarı böyledir diye düşünüyorum.
Ha şurda bir fark olabilir, daha kişiselleştirilmiş eserler deneyimleyebiliriz. BG3 ayarında oyun çıkar, ama tam senin seveceğin gibidir her şey. 3 ay onu oynarsın. Aynı şey diğer medyumlardaki eserlere de uygulanabilir. Ama bu iyi bir şey mi, tartışılır.
Sosyal medya her türlü içeriğin kişisel ölçekte küratörlüğünü yapıyor yıllardır. Herkes instagram keşfet’inde tam olarak kendi seveceği şeyleri görüyor. Bundan hayırlı bir şey çıktı mı? Bana sorarsanız hayır. Bunu kısa format video ve resimden alıp kitap, oyun, sinema gibi diğer medyumlara uyarlayınca da hayırlı bir şey çıkmaz bence. Ecnebilerin de dediği gibi, insanın ne dilediğine dikkat etmesi lazım; bir gün gerçekleşebilir.
Şunu da eklemek istedim; AI alanına bir iki yıldır milyarlarca dolar aktı. Yatırımcının bunun karşılığını görmek isteyeceğinden emin olabilirsiniz hocam. Yani kalitesi ne olursa olsun önümüzdeki yıllarda bolca AI üretimi eserin muhtelif menfezlerimizden içeri zorlanacağına şahsen eminim.
Özetle, birkaç yıl sonra dünya tam bir kaliteli eser kaosuna sürüklenecek ve insanlar hangi birini okuyacağını veya izleyeceğini bilemez hale gelecek. Sinema ve dijital sektörü de patlama yaşayacak. Doğru mudur?
Hocam tam öyle sayılmaz. Şahsi öngörümü net belirtmem gerekirse bence önümüzdeki bir kaç yılda işler şöyle olacak:
- Özellikle de yazım alanında, vasat ama kabul edilebillir kalitede içerikler inanılmaz bir hacimde pompalanacak.
- Sinemaya bütünüyle gelmesi biraz daha zaman alır, ama ticari metin ve müzik üretiminin bir kaç yıl içinde nerdeyse tamamen AI’a geçmesi bana çok muhtemel gibi geliyor. Demek istediğim tuğla kıvamı 7 ciltlik fantastik kurgu eserleri, alternatif rock parçaları değil bu arada; asıl sektörün çoğunu döndüren haber, reklamsı metinler, jingle’lar, arka plan müziklerinden bahsediyorum.
- Ne okuyacağımızı/izleyeceğimizi bilememek çoğu kişi için pek problem olmayacak hocam, ezici çoğunluğumuz hangi içeriğin arkasında en çok pazarlama bütçesi varsa onu okuyacak/izleyecek.
Bu durumda pazarlama gücü olmayan, ama ilgi çekici eserler kaybolup gidecek?