Yazar olunur mu yazar doğulur mu?

Selamlar. Her işte olduğu gibi yazarlığı meslek olarak icra edenlerin de çok çalışması gerekiyor. Peki ama bir insan yazar olarak mı doğar yoksa çok çalışarak yazar olabilir mi? Ya da yazar doğanlar mı çok çalışarak bu yeteneğini parlatır? Charles Bukowski’den bir alıntı bırakıyorum bu sorumun üstünde ve düşüncelerinizi merak ediyorum.

“her şeye rağmen
içinden fışkırmıyorsa
bırak yapma.
kalbinden ve aklından ve ağzından
ve ciğerinden gelmiyorsa,
bırak yapma.
bilgisayar ekranına bakarak
saatlerce oturman gerekiyorsa
ya da daktiloya
gömülerek
sözcükler arıyorsan,
bırak yapma.
para için yapıyorsan ya da
şöhret,
bırak yapma.
yatağında kadınlar
olmasını istediğin için yapıyorsan,
bırak yapma.
orada oturmak ve
tekrar tekrar yeniden yazman gerekiyorsa,
bırak yapma.
sırf üzerine düşünmesi bile zor iştir,
bırak yapma.
başka birisi gibi
yazmaya çalışıyorsan,
unut gitsin.
içinden
gürleyerek çıkmasını beklemek gerekiyorsa,
o halde sabırla bekle.
içinden gürleyerek çıkmazsa,
başka bir şey yap”

5 Beğeni

Charles Bukowski’nin içinden fışkırma olarak tanımladığı hissin oluşması için de sanırım sürekli tüketmek gerekiyor. Eğer tükettiğin şey kaliteli ve tarafınca özümsenmiş olursa da bir süre sonra fışkırmaya başlıyor. Ama eğitimini almadıysan düzensiz ve tutarsız oluyor. Çok uzun bir konuyu basit anlamda incelemek tabi ki bu dediklerim.

6 Beğeni

Charles Bukowski’nin 180 derece zıttı düşünüyorum. Düz yazı için söylüyorum, yazarlığın büyük kısmı ameleliktir. İçinden ne kadar güçlü bir ilham nehri fışkırırsa fışkırsın, bilgisayar, daktilo ya da defter başında gerekirse saatlerce ve tekrar tekrar oturup o ilhamı, taşı yontup heykel yapar gibi işlemezsen, ortaya bir eser çıkmaz.

Peki ilham gelmeden, yalnızca çok çalışarak bir düz yazı eser yazılabilir mi? Daha uzun sürer ama yazılır. Onun yazılacağı varsa bir süre bünyeyi zorladıktan sonra ilhamı da geliyor zaten.

6 Beğeni

Tüketme kısmına çok katılmıyorum. Çok okuyarak “yazar” olunur kıstası sadece algıdan ibaret. Esas olan deneyimdir. Yazar adayının eseri tamamlaması için önce kendi yolculuğunda olgunlaşması gerekiyor.

Hiçbir plan programı olmadan millet boş sayfalara vahiy inmesini bekliyor. İlham dediğiniz durum: Plan ve program aşamalarından sonra yani elde tutulur bir akışa sahip olduğunda geliyor. Bu dediğimin Türkçe meali esasen kuralları yıkma ve yazdığından haz duyma meselesi.

Karakter motivasyonu, npc olmayan diyaloglar, özdeşleşme ve değişim, varsa evren kuralları, doruk ve finale kadar olan yolculuk… Başka bir açıdan kahramanın yolculuğu olarak ele alabiliriz ama bu da çok ezber baktırır tabloya. Destan yazmamak için özetin özeti olarak aktarıyorum.

Söylemek istediğim şu: Kuralları bilmeden, kuralları yıkamazsın. Hikayendeki karakterinin tabiri caizse ıslak rüyasına kadar kurgulamadığın zaman başta sen eksik bir adım atıyorsun.

Kendi yazılarına sen hakim değilsen; değil Tolkien okuman :)) İstersen Orta Doğu ve Avrupa’nın en çok okuyan adamı/kadını ol, yine bir şey ifade etmeyecek.

Ayrıca şahsen ciddi bir projeye başlandığı taktirde biraz kendinizle baş başa kalmanızı tavsiye ederim. Yoksa kendi boşluklarınızı doldurmak için diğer eserlerden etkilenebilirsiniz. Bu, ben olmam deme…

Yetenek kısmına gelirsek, Ronaldo dediğimiz adam, disiplin ve çalışmanın ödülü. Bu iki kavram yoksa eğer yetenek bir yere kadar götürür.

Öte yandan saçma sapan insanlara yazdıklarınızı okutup motivasyonunuzu düşürmeyin.

2 Beğeni

Yazarı direkt ilk anlamında kullandım aslında. Bir şeyler yazan kişi olarak. Yoksa “yazar” demek için çok daha fazlasına, sizin de dediğiniz gibi, çok çalışmaya ihtiyaç var. Çok okumak ve yazmak da bunlardan bir iki tanesi sadece. Diğerleri de sizin saydıklarınız ve belki çok daha fazlası. Örneğin; Forumdaşlarımızdan bir tanesi, kim olduğunu hatırlayamıyorum kusura bakmasın, bir süre önce “yazma hevesim var ama anlatacak hikayem yok ve hikaye anlatmak istemiyorum” gibi bir cümle kurmuştu. O zamana kadar benimde böyle olacağımı bilmiyorum ama aynısı benim içinde geçerli oldu. Kim bilir belki sizin dediğiniz gibi kalıplardan çıkamamaktan, belki yeteneksizlikten, bilgisizlikten veya doğru zaman olmadığındandır. Bilmiyorum. Tek bildiğim kitaplar,oyunlar ve filmler hakkında konuşmaktan, yazmaktan (çaba olarak) memnun olduğum.

Şöyle bir baktım da yazdıklarıma konuyu nereye getirmişim. Sanırım dolmuşum, kusura bakmayın.

1 Beğeni