Yazarın Ağlaması

Yazar sabah uyanıyor. Gözlerini ufalıyor biraz. Cumartesi sabahı normalden üç saat daha fazla uyumuş. Eskiye göre daha canlı. Kafasında planları var çünkü. Hafta içi gidip geldiği bir işi var. Küfür etmek için daha somut nedenleri yakalıyor. En ekonomik yolla en çok performansı elde etmenin yolunu bulan şirketlerin çarkları arasında ezilip giden milyarlarca insandan birisi olduğunun farkında olarak kendini bir gruba ait hissetmenin hazzını yaşıyor. Konuşmak istediğinde söylemek istediklerinin olması hoşuna gidiyor. Kafasında planlar kuruyor. Vergi ödüyorum ben diyorum rahatlıkla. Özel gün ve haftalarda fatura ödüyor. Mutlu olmak için yeterince yorgun olduğunu hissediyor.

Çok düşünüyor yazar. Bir yol bulmak için çabalıyor kendince. Eskiden girmek istemediği yolların içinde artık. Buralardan sıyırıp atmak istiyor kendini. Bunun için çabalıyor. Bundan mutlu oluyor. Aferin yazara. Derdi var. Derdi olmak güzeldir. İnsanı mutluluğun monotonluğundan kurtarır.

Uzun zamandır yazmıyor olmanın rahatsızlığı var içinde. Yoksa ben yazar değil miyim? Diye soruyor kendine. Bunun tanımı neye göre yapılıyor merak ediyor. Soranlara ne zaman ben yazarım diyecek merak ediyor. Devlet kayıtlarında adı ne zaman tehlikeli bahsedilecek diye düşünüyor.

Aşağıdaki seçeneklerden hangisi yazar olmak için gerekli yolları doğru şekilde tanımlamaktadır?

 a)	Hayatın tüm tatlarını açlıkla tükettikten sonra midede oluşan  mide bulantısıyla kağıda kusmak. 
 b)	Yıllarca biriken öfkenin ve sevincin mayalanmasını bekleyip hazır olduğu zaman kağıda aktarmak.
 c)	Konuşmak için bir neden olmadığının farkına varıp kendine yönelmek. 
 d)	Bir Instagram hesabı açıp takipçi kasmak ve sonunda bir şeyler karalayıp yayınevleriyle iletişime geçmek. 

Süreniz bir dakikadır. Başarılar…

Yazar kendinden rahatsız. Uzun zamandır yazmamanın verdiği bir huzursuzluk var içinde. Kendine ihanet etmiş olmaktan pişman. Tövbe etmek için yine yazmaya başlıyor. Ancak kalbi mühürlenmiş sanki. Tanrısı ona yeterince ilham vermiyor. Kendisine de dürüst ama. Bu işten para kazanmak istiyor. Ömrünü açlıkla geçirip de kuru bir ekmekle mum ışığında düşünmek gibi romantik tavırları yok. Hayatın ne kadar tatlı olduğunu biliyor. Acısını değil tatlısını istiyor hayatın. İnsanların onu okuyup beğenmesini istiyor. Yazmak kibirli bir iştir çünkü. Ben yazdıklarım okumaya değer demektir. Size akıl verebilirim demektir. Diktatör olamayanlar yazar olur.

Yazarın yıllar önce gördüğü bir söz aslında her şeyin temelini oluşturuyor. “Aklımın içinde kralı dahi öldürebilirim.” Bunu nerede okudu bir türlü hatırlayamıyor ama bu sözün büyüsüne kapılıp yazmaya başladığını biliyor. Devasa bir güç veriyor bu söz yazara. Kendine her tekrar edişinde daha çok benimsiyor. Öldüremediği kralları hatırlıyor. Suskun kaldığı zamanları düşünüyor. Bu sözden sonra ise hepsini tek bir cümleyle yok edecek gücü buluyor kendinde.

2 Beğeni