Masalcı, değneğini üç kere hafifçe yere vurdu. Bu üç vuruştan etrafa sessizlik dalgaları yayıldı. Dinleyiciler yavaş yavaş sustular. Sözün büyüsüne yer açıldı. Masalcı anlatmaya başladı. Evvel zamanda ahir zamanda… Hava küreyle söz kürenin sınırında ancak sözün ve rüzgârın geçebileceği iğne deliği kadar bir boşluktan başka bir âleme geçilir ki işte cinlerin yaşadığı Kafdağı o âlemdedir.… (DEVAMI…)
Merhabalar
Masalsı öyküyü sevdim, bizim kültürümüzle de iç içe. Okurken cümleler akıp gidiyor. Cinin macerasını, arayışını sevdim. Hayal gücüyle harmanlanmış bu kurguyu daha uzun görmek isterdim. Sonunda ne olacak diye merak ederken bir anda bitti. Yine de final farklı bir tat bıraktı. Ellerinize sağlık.
Merhaba,
Masallarımızdaki bildik motifi tersine çevirmeyi denedim. Aslında evet, daha uzun bir hikâyeye dönüştürmeyi istiyorum. Okuyup değerlendirdiğiniz için teşekkürler.
İlk öykülere çok değer veriyorum. Yeni yazarlar, hikayelerini seçkiyle paylaşmaya cesarte edenler ve bu tecrübenin ilk heyecanı. Bu yüzden genelde ilk yazarları okumaya çalışıyorum. Bazıları olay örgüsüne bazıları tekniğe bazıları ise aklına geleni yazmaya odaklı oluyor ki hepsi başımızın üzerinde. Yazmanın, bir gelişimsel bir süreç izlediği için bir macera olduğunu sık sık tekrar etmişliğim var. Burada sana naçizane olarak hikayendeki bazı teknik unsurlara dikkat çekebilirim ancak bunu yapmayacağım. Çünkü senin hikayende bir ruh var. Önemli olan da bu! Kalanı çokça yazmak…
Not: bu ayki seçkide rüzgara bu derece karakter yükleyen sanırım bir sen bir de ben varım. belki hikayemi ziyaret etmek istersin.