Yepyeni Bir Şans Tılsımlı Kolyenin Gücü ve Aydınlanan Gölgeler

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Yepyeni Bir Şans Tılsımlı Kolyenin Gücü ve Aydınlanan Gölgeler – Aylık Öykü Seçkisi

image

Umutsuzca Alanya Çarşısı’nda yürüyordu Cemre. Çalıştığı otelden çıkarılmıştı. Oldum olası turizme ayak uyduramamıştı. Çünkü dolap çevirmeyi bilmiyordu. Turizmde çalıştığı onca yıl boyunca bir türlü şaşaalı, sahte, yapmacık dünyaya ayak uyduramamıştı. Aslında mesleğe ilk atıldığı yıllarda bu meslek için yaratıldığını düşünüyordu. 15-16’larındayken bu sektörün ışıl ışıl renkli dünyası Cemre‘nin ilgisini çekmişti. Mesleğe ilk atıldığı yıllarda neşeli… (DEVAMI…)

1 Beğeni

Biraz anı anlatır gibi yazılmış bir öykü, ne yazık ki bu nedenle beni pek içine alamadı. Bir roman olsa akıcı yazılmış olması bir avantaj olabilirdi ancak bir öyküde verebileceğimiz olay sınırlıyken bu açıklığı dil ile desteklemenin kayda değer olduğunu düşünüyorum. Belki edebiyat dergilerinde ince elenerek yayınlanan modern öyküler size bu konuda daha kapsamlı fikir verebilir. Ayrıca samimi bir öykü olduğunu hissettim okurken. Bunu da belirtmek istedim. Okumaya ve yazmaya devam edelim.

1 Beğeni

Merhaba @AliKerem çok teşekkür ederim güzel düşüncen ve tavsiyelerin için. Böyle yapıcı eleştiriler sayesinde kendimi zamanla daha da gelistirecegime inanıyorum. Benim anlatimimda fazla olay örgüsü içinde bazen dil yetersiz kalıyor ben de bunu gelistirmeye çalışıyorum özellikle tekrar teşekkür ederim :pray:

Merhaba @deniz_gunes

Öykünüzde bir derdi ele almışsınız; yeni mezun bir insanın iş bulma sürecini işlemişsiniz. Konu olarak önemli bir konu. Burada birkaç eleştirim olacak izninizle:

  1. Öncelikle dili 3. tekilden 1. tekile almanız daha doğru bir tercih olabilirdi. Böylece anlatımdaki aksaklıkların büyük kısmı giderilmiş olurdu. Bu öykü belli ki sizin bu alanda deneyimlediğiniz ya da şahit olduğunuz olayları içeriyor. Anlatımı Cemre’ye atfetmektense kendi ağzınızdan anlatmanızın teknik açıdan daha uygun olacağı kanaatindeyim.

  2. Çok uzun paragraflar okumayı zorlaştırıyor. Benim önerim anlatım öbeklerini bölmeniz. Örneğin giriş paragrafınızda bunu uygulayabilirsiniz. Cemre’nin kişilik özelliklerinin ve deneyimlerinin geçmiş zamandaki anlatımı ayrı; yeniden işten kovulduğunun anlatıldığı yakın geçmiş zamanlı anlatım ayrı; gümüşçüyü gördüğü geçmişte geçen şimdiki zaman anlatımı ayrı bir paragraf olabilirdi.

  3. Anlatım fazlalıklarından kaçınmanızı öneririm. Hikayede okurun “Bu cümlelere ne gerek vardı ki?” demesinin ve alınan keyfin engellenmesinin önüne geçmiş olursunuz. Yazdığınız herhangi bir şeyi okurken gerek olmadığını düşündüğünüz her cümleyi, kelime tekrarlarını, örneklemeleri kaldırın. Ben böyle zamanlarda ‘less is more’ yöntemini uyguluyorum; yani daha az kelime/cümle ile daha çok şey anlatılacağı düşüncesi.
    Anlatım fazlalığına örnek olarak Cemre’nin Zerrin hanımı bulmak için otele ilk gidişini örnek verebilirim. Bana göre buna gerek yoktu; üstelik Cemre otele uyanır uyanmaz gitmesine rağmen Zerrin hanımın erken çıkmasında bir bozukluk hissettim. Ya Cemre’nin kaldığı lojman otele saatlerce uzaklıkta ya da Zerrin Hanım işini doğru dürüst yapmıyor, sabah bir uğrayıp hemen işten çıkıyor :slight_smile:
    Ya da şöyle de yapabilirdiniz: Otele ilk gidişinde Zerrin Hanım’ı bulamadıktan sonra ertesi güne kadar yaşadığı stresi ve gerginliği anlatabilirdiniz.

  4. Karşılıklı konuşmaları tire işaretiyle karşılıklı ya da çift tırnak ile dedim-dedi şeklinde yapabilirsiniz. Hem okumayı kolaylaştırır hem de akıcılığı.

  5. Son bir düşüncem de, hikayenin sonunu kendiniz bağlamak yerine ucunu açık bırakarak okurun hayal gücüne bırakabilirdiniz. Yazdığınız mutlu son, okurun öykünün tamamını unutmasına sebep olabilir. Çünkü okur, ya da bir okur olarak ben, yazarın en son noktasına değin yazdığı bir ‘son’ yerine hikayenin devamını merak etmeyi, üzerine düşünmeyi, ve eğer istersem sonunu kendim getirmeyi tercih ederim. Bu sayede o öyküyü düşünmeye vakit ayırmış ve dolayısıyla da ona zihnimde yer edinmiş olurum.

Yukarıda yazdıklarım tamamen şahsi düşüncelerimdir, hiçbir etki altında kalmadan (Hüseyin bakışlarını yana kaydırır ve gölgeyle göz göze gelir; gölge Hüseyin’in kafasına bir tane patlatır) yazdım. Eleştirirken haddimi aştıysam kusura bakmayın lütfen.

Kaleminize sağlık.

2 Beğeni

Merhaba @huseyin verdiğin tavsiyeler çok iyiydi teşekkür ederim. Ve yapıcı eleştiriler yaptığın için de ayrıca teşekkürler. Dediklerinden konusmalari tireyle gösteriyorum zaten. Ama bazen dilde yanlışlarım oluyor. Evet 1.tekil şahıs olarak anlatmak daha iyi bir daha öyle yapacağım daha etkili bir anlatım dili oluyor haklısın. Genelde öykünün sonunu okuyucunun kararına bırakmayı hiç denemedim güzel bir fikir deneyecegim. Bazı kısımlarda onceki öykülerimin birinde okuyucuya sürpriz yapmayı denemiştim iyi olmuştu. Bazen anlatım obekleri çok uzun oluyorsa ona fazla dikkat etmedim açıkçası bölmek daha mantıklı olur haklısın. Dediklerine dikkat etmeye çalışacağım. Çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere.

1 Beğeni

Hikaye sürükleyiciydi. Toplumsal bir sıkıntıyı Cemre’nin yaşantısında görmekle birlikte, yaşadığı duygu devinimlerini hissettirdi. Heves, heveslerin kırılması, ümitsizlik ve yeni şanslar ve umutlar; bir çoğumuzun hayatına sirayet etmiş süreçleri barındırıyor aslında. Sonu hızla, mutlu bir gidişatla bitirmektense okuyucuya bırakmanızı ben de öneriyorum. Elinize sağlık :blush: @deniz_gunes