Bu konuda bir yazım var, genel fikrini spoiler vermeden buraya yazmak istedim. Belki ekleme yapmak, yorum getirmek isteyen olur diye yazıyorum.
Biz distopya türünün gerçek anlamda ilk eseridir diyebiliriz. 1920-21 yıllarında kaleme alınan bu eser, Rusya’da gerçekleşen devrim konusunda bir eleştiridir. Totaliter bir rejimin hakim olduğu bir dünya, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya yok olması, birey olma özelliğinin kaybedilmesi gibi distopya türünün temellerinde bulunan özellikler taşır. Tek devlet, tek ses görüşü kitabımızın diktatörü Velinimet’in de en etkili silahlarındandır.
Kitabımızda insanların isimleri yoktur, hepsi kendilerine devlet tarafından verilen sayı ve harflerden oluşan kodlara sahiptir. Bu yönden, insanlar devlet için sayılardan fazlası da değildir. Aynı şekilde Biz, matematiğin her yerde olduğu bir dünyada geçer. Ben-anlatıcı rolündeki ana karakterimiz D-503’te bir matematikçidir. Kitapta D-503’ün bize, geçmişteki insanlara hitaben yazdığı bir günlüğü okuyoruz aslında.
Eserin üç konu üzerinde durduğu söylenebilir. Bunlar;
1- Totaliter ve baskıcı rejim altındaki topluluğun davranış ve kararları.
2- Bu rejim altında gerçekleşen aşk ilişkileri, ve buna bağlı olarak duygular.
3- Karakterimizin öz-bilincinin farkına varması.
Eserde özgürlük tüm kötülüklerin anasıdır, aynı zamanda her şey matematiksel kesinlikler içerisinde olmalıdır. Bu Tek Devlet’in yöneticisi Velinimet ise matematiksel mutlaklıkların üstündeki tek olgudur.
Zamyatin’in Biz eseri, hem bilimkurgu türünün, hem de genel edebiyatın en önemli ve ünlü eserlerinin, Aldous Huxley’in 1937’de yazılan Cesur Yeni Dünya ve George Orwell’in 1948’de yazılan 1984 eserlerinin doğmasına vesile oldu.
Otomatik Piyano eserinin yazarı Kurt Vonnegut, Zamyatin ve Huxley hakkında şunları söyler;
“Otomatik Piyano’yu yazarken olay örgüsünü gururla Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sından ödünç aldım, o da zaten gururla Yevgeni Zamyatin’den ödünç almıştı.”
Genel anlamda bakarsak 1984’ün diktatörü Büyük Birader, Velinimet’in bir yansımasıdır. 1984’te insanlar katı kurallar ile kısıtlanır, Biz’in distopyalara politik yansıması bu şekildedir. Aynı şekilde aşk, cinsellik, ebeveyn olmak gibi durumlar Cesur Yeni Dünya’da, aynı Biz’de olduğu gibi kontrol altındadır. Ama insanlar kendilerini özgür hissederler, hissettirilirler.
O zaman şunu söyleyebiliriz;
1984’te insanlar açık açık kısıtlanırlar, bu açıdan Biz’deki kısıtlanmaya benzetebiliriz bunu, tek iktidar eliyle kısıtlanmayı.
Cesur Yeni Dünya’da ise, aynı Biz’de olduğu gibi bu Tek Devlet dışında da bir dünya vardır. Cesur Yeni Dünya’da insanlar kısıtlanmaktadırlar, ama bu kısıtlanma onlara özgürlük vererek yapılmaktadır, koşullandırılmış özgürlüklerdir bunlar.
Spoiler vermek istemediğim için üstü kapalı bahsettim. Siz ekleme yapmak isterseniz lütfen yapın.