Zarardan Kaç Yarara Yaklaş

Milyonlarca ışık yılı uzakta bir galakside oluyor aşağıda anlatacaklarım. Çok farklı olsalar da benzer yönlerimiz olduğu için ilginç geldi. Ne de olsa insan insana benzer dedikleri gibi galaksi de galaksiye benzer. Sen bunu nereden biliyorsun diye soracak olursanız tabii ki evrenin en hızlı iletişim aracından öğrendim, Hayal Gücü.

Melograno yani Nar galaksisi İtalyan astronom Enrico Accuratamente’nin geçen yüzyılda keşfettiği ve sürekli izlediği bir galaksi. İşin en güzel tarafı bu bilim insanı bir şekilde bağlantı kurmayı başarmış oradakilerle. Ömrünü bu işe adamış bilime hizmet etmiş. Almış olduğu notlar sanki bizzat oradaymış gibi. Aşağıda okuyacaklarınız sinyor Accuratamente’nin notları arasındandır.

***

“Evet sevgili Gezegendeşlerim sizlere inanıyorum ve sizlere güveniyorum. Beni hep dinlediniz sözlerime kıymet verdiniz ve söylediklerimi yaptınız. Bu konuda da yardımcı olacağınızı biliyorum. Bu yüzden diyorum ki “Zarardan Kaç Yarara Yaklaş” Hadi bir gayret getirin de kurtulun bu illetlerden.” Kameradaki kırmızı ışık söndü ve kayıt bitti. Sahne yönetmeni “Çok güzel oldu sayın lider” dedi. Lider, eliyle uzun saçlarını düzeltti, Yeşil gözlerini yanında duran danışmanına çevirdi. Kaşlarının hafif çatık olması Danışmana neler olduğunu anlatmaya yetmişti. Durumdan vazife çıkaran Danışman da bakışlarını yönetmene çevirince yönetmen hatasını anladı ve düzeltti.

“Harikulade oldu Ulu Liderimiz” dedi.

***

O gece gezegeninin kurtarıcısı rahat bir uyku uyudu. Ne de olsa akşam söylediklerinden dolayı içi huzur doluydu. Bu kayıt ertesi akşam yayınlanacaktı. Bu konuşma sayesinde hem halkını bir illetten kurtaracaktı hem de onların bağlılıklarını ve kendisine olan itaatlerini ölçecekti.

***

Ertesi akşam toplantı masası hazırdı. Günlük çalışmalar hakkında rapor vermek ve son gelişmelerle ilgili gerekli bilgilendirmeleri yapmak için bu toplantılar sıklıkla yapılırdı. Lider masanın en başında otururdu. Sağında birinci yardımcı, solunda 2. Yardımcı bulunuyordu. O akşam Ulu Lider biraz daha heyecanlıydı. Ne de olsa dün önemli bir konuşması yayınlanmıştı. İzin verilince önce güvenlik uzmanı ayağa kalktı. Gezegenlerinde kayda değer olumsuz bir olay yaşanmadığını söyledi. Yaşanan basit suçlara da anında müdahale etmişlerdi. Masada tatlı bir neşe hakimdi. Ne de olsa Liderlerinin dudaklarının uçları yukarı doğru hafifçe kıvrılmış, Yeşillerin en güzel olan gözlerinin içiyle gülüyordu. Bu toplantıya katılanlar için iyi hatta çok iyi bir haberdi.

Arkasından diğer Danışmanlar sırayla ayağa kalktı söz aldı. Spor danışmanı yaşanan sportif başarılardan söz etti. İki yüzden fazla üyesi olan Birleşmiş Gezegenler Birliğinde büyük başarılar yakaladıklarını söyledi. Teknoloji Danışmanı ne kadar çok çalıştıklarından bahsetti. Yaptıkları buluşların önemini anlattı. Tarım Danışmanı üretimlerinin çokluğundan ve kalitesinin mükemmelliğinden söz etti. Ama büyük liderin beklediği haber gelmemişti hala. Onu yakından tanıyan danışmanları bir tersliğin olduğunu sezebiliyorlardı. Ve sondan bir önceki danışman sağlık danışmanıydı ve içeriye girerken neredeyse kahkaha atacaktı.

“Sizin dün akşam yaptığınız konuşma gezegenimizin sizi seven halkı tarafından muhteşem karşılandı. İnanmayacaksınız ama tüm gezegen halkı istisnasız herkes kötü alışkanlıkları bıraktı. Gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler hepsi ne bir tütün ürünü ne de alkollü bir şişe içecek satın almadı” dedi. Liderin yüzü memnuniyetle gülümsedi. “Etraflıca soruşturduk hiçbir Gezegendeşimiz bu illetten kullanmamış. Hiç kimse bakkala markete girip o zararlı şeylerden almamış.” Hitabının güçlü olduğunu biliyordu ama bu kadar etkili olacağını düşünmemişti. Hemen yanında oturan baş danışmanına dönerek “Başka konuşmayan kaldı mı, danışmanlar toplantısını bitirelim” dedi. Eve gidip iyi bir istirahat çekmek istiyordu çalışkan lider.

Masanın diğer ucundaki Maliye Danışmanı titrek bir sesle “Benim de raporum var yüce Liderim” dedi. Kraldan çok kralcı olan Başdanışman “ne bekliyorsun” dediğinde kalın mercekli gözlükleri olan çizgili koyu renk takım elbiseli danışman ayağa kalktı. Ellerinin titremesi tuttuğu kağıtlara geçiyordu. Başdanışman el kol hareketleri yaparak adamı konuşmaya teşvik ediyordu.

“E hadi bu günkü vergiler ne kadar söyle” dedi Lider. Sesine tatlılık vermeye çalışsa da ters giden bir şeyler olduğunu seziyordu. Bir süre daha geçti Maliye danışmanı konuşamadı. “Yok” dedi kısık bir sesle. Hemen yanında duran Sağlık Danışmanı “ne yok diye” fısıldadı. Fısıldadı ama toplantı masasının başında duran Lider bile duymuştu.

“Gelirlerde artış yok” dedi aynı tedirgin ses tonuyla.

“Olmasın varsın yarın öbür gün yakalarsınız o artışı” dediğinde Ayakta duran danışman gözlerini elinde tuttuğu kâğıttan kaldırmadan sözlerine devam etti.

“Vergi gelirlerimizde büyük çok büyük düşme var.” Tavadaki o muhteşem avize masaya düşse bu kadar etki yapmazdı. Kimse bir şey anlamamıştı büyük masanın etrafında oturanlardan. Baş danışmanla rekabet halindeki sol yanda oturan ikinci baş danışman araya girdi. “Sayın Danışman Liderimizi üzmeyin ve bizlere neler olduğunu anlatın hemen” dedi.

“Biliyorsunuz gelirlerimizin büyük bir kısmı vergilerden vergilerimizin çoğu da Tütün ve keyif verici içeceklerden aldığımız vergilerden geliyordu. Dünkü konuşmanızdan sonra kimse sigara ve alkollü içecek almıyor. Hal böyle olunca vergi gelirlerimizin aniden düştü…”

“Latife ediyorsunuz” dedi sağ yanda oturan Baş Danışman.

“Sizin ne kadar latife perver olduğunuzu bilmeyen yok, lütfen şaka olduğunu söyleyin” dedi ‘. Baş danışman. En büyük tepki de Liderden gelmişti.

“Olamaz mümkün değil… Bu olmamalıydı ne yapacağız şimdi” Lider yumruklarını masaya vuruyordu. Böyle bir şey nasıl olabilirdi. Vergi olmazsa nasıl yürürdü bunca iş. Öfkeliydi, “gidin, yeni çareler bulun, bu iş böyle olmaz bilesiniz.”

“Bey uyan kâbus görüyorsun…” Lider birden kendine geldi. Ter içerisindeydi. Yataktan hızla kalktı. Kapının hemen dışında kendisini bekleyen nöbetçi danışmanı çağırdı. “Derhal bana İletişim Danışmanını çağır dedi. Ve iletişim danışmanı gelesiye kadar odada dolandı durdu. Kapı tıklatılıp adamın başı kapı aralığında görülünce adamın kolunu yakaladı hemen kendisini içeri çekti ve kafasındaki soruyu sordu.

“Dünkü konuşmam yayınlandı mı?

“Bu akşam yayınlayacağız efendim” cevabını alınca derin bir oh çekti.

“O konuşma kanallarda kesinlikle yayınlanmayacak” dedi. İletişim danışmanı bir şey anlamamıştı. Liderinin yüzüne baktı. “Ben öyle istiyorum. O konuşmanın orijinalini hemen buraya getirin yok yok getirmeyin ama imha edin” dedi. Adam hala yüzüne bakıyordu.

“Bana soru sorma ve hemen dediğimi yap” sesi bir hayli yüksek çıkmıştı. Nedenini sonra anlatırım…”

4 Beğeni

Az biraz gramer hatası olsa da anlatım dilini ve kurgulayabildiğin atmosferin hissiyatını çok sevdim. Kalemin ne hantal, ne aceleci bence. Okurken akıp gidiyor metin. Foruma yeni dahil olduğum için daha önceki yazılarını görmemiştim; şimdi dönüp bi’ bakmak istedim.

2 Beğeni