Zincir Kitapçılara ve İnternete Karşı ‘Sabit Fiyat’

Zincir kitapçılara ve internete karşı ‘sabit fiyat’

Türkiye Yayıncılar Birliği uzunca bir süredir, internet kitapçılarına ve zincirlere karşı küçük yayıncı ve kitapçıları koruyacak bir uygulama için çalışıyor. Pek çok Avrupa ülkesinde geçerli olan ‘sabit fiyat’, kitabı indirimli almaya alışanların hoşuna gitmeyecek bir şey. Öte yandan çeşitliliği ve kültürel zenginliği destekleyeceği de aşikar.

İnternet kitapçılarını hepimiz her geçen gün daha fazla kullanıyoruz. Türkiye’de internet üstünden satılan kitap sayısı her yıl kayda değer miktarda artıyor. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi daha ucuza kitap alabilmek. İnternet kitapçılarında her zaman kitaplar üstündeki fiyatın altında, kimi zaman ciddi indirimler ve kampanyalarla satılıyor. İkinci sebepse, aradığınız her kitabı kitapçıda bulmanın imkansızlığı. Kitapçılar sınırlı sayıdaki raflarında ancak hızlıca satan kitapları bulundurmayı tercih ediyor. Yeni çıkan bir kitap birkaç ay sonra yerini bir başkasına bırakmak üzere raftan kalkıyor, ancak çok satan kitaplar her zaman bulunabiliyor. Bunun bile garantisi yok. Mesela Ahmet Ümit’in ya da Zülfü Livaneli’nin bütün kitaplarını bütün kitapçılarda bulabileceğinize dair size kimse garanti veremez. Ama hepsi uygun fiyatla internette var.

Tabii ki internette kitapları karıştıramıyoruz, dokunamıyoruz, içinden biraz okuyup öylece seçme şansına sahip olamıyoruz ve en önemlisi satın alır almaz çantamıza atıp ilk fırsatta okumaya başlayamıyoruz. Siparişi verip bekliyoruz, gelsin diye…

Bu dünyanın her yerinde böyle. İnternet karşısında kitapçılar yavaş yavaş geriliyor. Büyük zincirler daha dayanıklı, onlar varlıklarını koruyor. Neticede kitap sayısı ve okuyucusu dünyanın her yerinde artarken, satıcısı azalıyor. Kitap satışı internette ve caddede belli sayıda büyük satıcının eline geçiyor. O zaman da işte kitap dünyasının en büyük özelliği yani çeşitlilik ve özgürlük sorgulanır bir hal alıyor… İnternet kitapçılığının simgesi Amazon’un bütün dünyada aynı zamanda bir canavar muamelesi görmesinin nedeni bu. Ticari koşulları da, satacak, satmayacak kitabı da dolayısıyla basılacak gözde türleri de belirleyebilecek kadar etkili olabiliyor. Ülkemizde de herkesin bildiği bir durum. En etkili zincirin ‘çok satanlar’ listesi bir standarda dönüşüyor ve hemen herkes o listeye giren kitapları merak etmeye ve dolayısıyla satmaya ve sonra da basmaya başlıyor… Büyük kitap satıcılarının piyasaya egemen olmasını hem serbest ticaretin hem de kültürel çeşitliliğin önünde bir engel olarak gören ülkeler ise bazı tedbirler alıyorlar. Bu tedbirlerin en bilineni ‘sabit fiyat’ uygulaması.

Sabit fiyat uygulamasının olduğu ülkelerde, kitap her yerde aynı fiyata satılıyor. Evet, öyle farklı indirimler büyük kampanyalar filan söz konusu değil. Yayıncı kitabın fiyatını belirliyor ve bütün kitapçılarda o fiyattan satılıyor. İndirim yapılacaksa da bu her yerde belli bir oranın, mesela yüzde onun üstünde olamıyor. Tabii bu yeni kitaplar için geçerli. Belli bir süre sonra sabit fiyat koruması kalkıyor. Kütüphanelere, okullara yapılan satışlar, fuarlar bu uygulamanın istisnaları arasında. Kitapçı dükkanları ise bunun karşılığında okuyucuya istediği her kitabı tedarik etmek, rafında yoksa da getirtmek zorunda… Neticede internetten, zincire, en ücra köşedeki kitapçıya kadar aynı kitaplar aynı fiyattan okuyucuya ulaşıyor.

Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) de bir süredir, sabit fiyat yasasının çıkması için çalışıyor. TYB’nin verdiği bilgiye göre bugün Avrupa ülkelerinin üçte ikisi, yani Almanya, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Danimarka, Yunanistan, İspanya, Portekiz, Avusturya, Macaristan ve Slovenya sabit fiyat uygulamasını destekliyor. AB ülkeleri dışında Norveç, Arjantin, Meksika, Japonya ve Güney Kore’de de kitap satışlarında sabit fiyat var.

Bu yılki İstanbul Kitap Fuarı’nda Fransız Kültür Bakanlığı’ndan bir yetkili ve Fransa Yayıncılar Birliği Başkanı’nın katıldığı bir panel düzenlendi. Remi Gimazou adlı bakanlık yetkilisi Fransa’da 1981’den bu yana sabit fiyat uygulamasının bulunduğunu anlattı. “Sabit fiyatta ana amaç eşitliktir” diyen Gimazo bunu şöyle açıkladı: “Bu uygulama vatandaşların kitaba ulaşımında eşitlik sağlar. Fransa’da nerede olursa olsun, köyde, dağda, kentte her vatandaş kitaba aynı fiyata ulaşır. Diğer amaç da ekonomiktir. Sabit fiyat çok geniş bir perakende ağını etkiler. Perakendeciler arasındaki fiyat rekabetini dengede tutar ve hatta önler. Böylece aslında sabit fiyat ülkenin kültürel zenginliğine de katkı sağlar. Demokratik koşullar içinde estetik, sanatsal ve kültürel kaynaklara ulaşım için çeşitlilik ve fırsat eşitliği sağlamış olur.”

Fransa Yayıncılar Birliği’nin eski başkanı Jean Guy Boin de bu uygulama sayesinde kültürel çeşitliliği koruyabildiklerini, Amazon’un ABD’deki kadar güçlü olmadığını ve pek çok kitapçının hayatta kalabildiğini anlattı.

Küçük kitapçıların en yaygın olduğu ülke Almanya. Bu ülkede halen faal 7 bin 500 kitapçı var. Fransa’da bu sayı 3 bin civarında. Bir süre önce sabit fiyattan çıkan ve Amazon ile Waterstones arasında sıkışan İngiltere’de ise sayı 854. Türkiye’de ise telaffuz edilen rakamlara göre durum daha iyi sayılır, yaklaşık bin 500 kitapçımız var. Tabii bunların önemli bir kısmının ders kitabı, test kitabı da satan kırtasiyeciler olduğunu söylemeye gerek yok…

2009 yılından bu yana ‘sabit fiyat’ için devletle görüşen TYB’nin tespitlerine göre Türkiye’de piyasaya hakim olan teşebbüslerin uyguladığı yüksek indirimler yüzünden birçok kitabevi kapanıyor. Yayımcılar indirim uygulayan mağazalara giderek daha fazla boyun eğmek zorunda kalıyor ve bu mağazalara girebilmek için kültürel çeşitliliği olumsuz etkileyen bir rekabete girişiyorlar. Kitap satış kanallarının tekleşmesi, çok satanlar dışındaki kitapların rafta kalma ömürlerinin kısalması nedeniyle yayınevleri çok satan kitaplara yöneliyor. Yüksek indirimlere karşı yayıncılar yüksek etiket fiyatları koyuyor. Çok satan kitaplar basmayan küçük yayımcılar, kitapevlerine giremiyor ve satışları ister istemez daha da azalıyor. Tüm bunları engellemenin en iyi yolu da sabit fiyat uygulamasından geçiyor.

İlk bakışta, beğenelim ya da beğenmeyelim içinde yaşadığımız serbest piyasa kurallarına aykırı, sadece rekabet edemeyen yayıncıların işine gelecek bir uygulama gibi görünüyor sabit fiyat. Rekabete, devlet eliyle getirilecek bu sınırlamanın ne kadar kalıcı bir çözüm olduğundan emin olamıyorsunuz. Sanki küçük kitapçıların varlığını savunmak nostaljik bir tavır, gelişmeye direnmeye çalışmak gibi bir şey. Fransa’da bu işin 80’lerden beri gündemde olması ve iyi sonuçlar vermesi ise önemli bir karşı argüman. Ya da Fransızların şu sıralar Amazon imparatorluğu karşısında en sakin millet olması da öyle. Öte yandan kitap okuyucusu, ya da ekonomi tabiriyle ‘tüketici’ için de daha ucuza kitap alma şansını ortadan kaldıracakmış gibi görünüyor sabit fiyat. Her ne kadar hızla büyüse bile internetin toplam satışlardaki payı halen yüzde yirminin altında ve uzun vadede sabit fiyatın en çok internet kitapçılarını olumsuz etkileyeceği açık.

Açık olan bir şey de kitap dünyasındaki gelişmelerin yeni yazarların, alternatif edebi ve edebiyat dışı türlerin, kitapların ve bu tür yayıncıların aleyhine bir yöne gittiği. Sabit fiyat uygulaması belki interneti büyük bir kitapçı olmaktan çok ucuz kitap alınacak bir yer olarak kullananların canını sıkacaktır. Ama kitap çeşitliliğine ve düşünce, yazma, yayınlama özgürlüğüne destek olmak için iyi bir çare gibi görünüyor.

7 Beğeni

Umarım böyle birşey gerçekleşmez. Sabit fiyatıyla şu anki durumda bir tane bile kitap alınmaz. Eğer daha uygun bir etiket fiyatı belirlenecekse olabilir,. Diğer türlü çok kötü.

2 Beğeni

Küçük yayınevlerini için durumu değerlendiremem fakat büyük yayınevleri açısından bir şeyin değişmeyeceği kanaatindeyim. Bugün ithaki, pegasus vb. gibi büyük diyebileceğimiz yayınevleri zaten kendi siteleri üzerinden (pegasus n11 üzerinden) diğer sitelerin normalde hiç yapamayacağı kadar indirim oranında satış yapıyorlar. Ki bu satışların hiçbiri de doğrudan yayınevinden alıyor olmamıza rağmen etiket fiyatından olmuyor %30 %40’lar oranında indirim devamlı olarak etiket fiyatlarına yansıtılmış vaziyette, yani aslında etiket fiyatı zaten %30 %40 oranında indirim yansıtılmış hali gibi düşünebiliriz kitabın arka kapağında yazılanın aksine. Hiçbir şey değişmeyecek gibi oluyor aslında, bu yayınevleri etiket fiyatlarını %30 %40 indirimli haline çevirirler. Daha geçenlerde idefix, d&r gibi sitelerin yaptığı %50’ye varan indirimler doğrudan “sabit fiyat” yasasına uygun hâle maksimum %10 seviyesine gelmiş oluyor.

Ama yasa çıkıyor hazır etiket fiyatlarını hiç bozmayalım indirim oranlarını her yerde sabit ve %10’a düşürelim gibi bir kafa yapısında karara varırsa yayınevleri, ayda en az 4, 5 kitap alan çoğumuzun aylık kitap alışverişlerini daraltması gerekecek. “Çeşitlilik ve kültürel zenginliği desteklemek” adına olan bu karar amacının çok dışında korsan kitap kullanımını arttırmaya yönelik bir hâl alacak. Bu arada “küçük kitapçıları korumak” demişken, bu küçük kitapçılar tek baskı yapılacağını bildikleri kitapları büyük hacimde çeken ve sonra internette stoklar tükenince 5, 6 katı fiyatlara satan kitapçılarla aynı değil miydi ya, pek koruma olmayıp 5, 6 katına satmalarına engel oluyoruz sanki bu yasayla. :slight_smile:

Avrupa’da bu yasanın yürürlükte olduğu ülkeler nasıl götürüyor işleri bilmiyorum fakat bizde yine kılıfına uydurulacaktır bir şekilde. En basitinden büyük internet satıcıları bankalarla anlaşıp kupon kodlarıyla ya da kendi siteleri üzerinden 100’tl ve üzerine 20tl, 200tl ve üzerine 30tl kupon veriyoruz diyerek etiket fiyatlarına doğrudan indirim yapmadan fiyatları indirip rekabet yaratacaktır yine.

Avrupa diye örnek verilmiş hep ama yapılacaksa madem fiyatlandırmada da Avrupa örnek alınsın. Avrupa’daki asgari ücretin ortalama bir kitabın fiyatına oranı ülkemizde de aynı oran olacak şekilde uygulansın :slight_smile: herkese bu dediğim komik geldiğine göre böyle bi uygulama olmamalı.

3 Beğeni

Çeşitlilik ve özgürlük için “yasak koymak”, iyi kötü çirkin herkesi tırpanla biçer gibi eşit hale getirmeye çalışmak da ancak bir Fransızın aklına gelirdi (mümkün olan en pejoratif anlamda söylüyorum bunu). Fransızın özgürlük tanımı bu olsa gerek.

Kaldı ki bu uygulamanın Türkiye’ye çeşitliliğin ç’sini getirmeyeceği aşikar. Kitapçı dükkanlarının istenen her kitabı tedarik edeceğine inanıyor musunuz? Sipariş verdiğiniz kitabı aylarca getirmeyince ne yapabileceksiniz? En kötü kargo şirketiyle internetten sipariş verseydim şimdiye gelirdi diyeceksiniz belki de.

Gelelim ikinci kısma: İnatla ve defaatle 19. yüzyılı terk etmek istemeyen yayın dünyamızın aklına çözüm olarak sadece ve sadece yasak koymak, tırpanla biçmek ve “sabit fiyat” geliyor. Yaklaşık 20 yıldır internetten kitap satışı yapılan Türkiye’de, yayıncıların 2018 sonunda, “Hımmm Amazon tehlikeli,” sığlığında düşünmeleri şahsen benim kelime dağarcığımı zorluyor. Daha çok insana daha fazla kitabı çevreci ve sürdürülebilir koşullarda getirmeyi öngören e-kitap teknolojisinden bahsetmek yerine, “Düşlerin Anaforunda Dalgalandım da Duruldum” daha çok satabilsin diye (on yılda üç tane satmıştı, yeni hedefimiz on yılda on tane satmak) daha çok insanın talep gösterdiği o lanet! o mendebur! o mel’un kitapları tırpanlamamız lazım! Zaten onların tu kaka olduğunu söylemiş miydim?

  • Efendim e-kitaba ilgi yok Türkiye’de. / E-kitaba ilgi yok da küçük yayıncıya ilgi var mı? E-kitap okura daha ucuz, rahat, “özgür” (Fransız özgürlüğü değil ha, yanlış anlamayın) bir şekilde kitap okutmayı amaçlıyor. Kimseye hiçbir yasak koymuyor. Değil Türkiye’de, dünyanın her yerinde her isteyen de aynı fiyata internetten saniyeler içinde kitabını edinebiliyor.

  • Efendim e-kitap olursa küçük yayınevinin korunması garanti değil. / Sabit fiyatla da garanti değil. On yılda üç adet satmış kitap sabit fiyatla yüz adet satmayacak. Kaldı ki o kitabın satmama nedeni fiyatı veya diğer kitapların ucuz olması da değil.

  • Efendim tutturmuşsunuz bir e-kitap. / 21. yüzyılda yaşadığımız için olabilir mi? Yasaklarla değil teşviklerle bir şeylerin başarılabileceği kanıtlandığı için olabilir mi? Daha çevreci, ucuz ve kullanıcı dostu olduğu için olabilir mi?

Tabii yayıncılar birliğinin e-kitabın yaygınlaşması için uğraşması, teknolojik yatırım yapması ve her şeyden öte 21. yüzyıl vizyonuna sahip olması gerekir. Bunun yerine dostlar alışverişte görsün misali Fransa’dan birkaç arkadaşımızı çağırırız, onları yedirir içiririz, (eşek değiller ya onlar da bizi çağırır seneye) biraz muhabbet ederiz, iş yapıyor gibi görünürüz, sonra kimsenin olur demeyeceği bir şey öneririz, kimse kabul etmez, biz de denedik deriz.

22 Beğeni

Avrupa ülkeleri ile aynı ekonomik koşullara sahipmiş gibi aynı sistemi burada uygulamaya çalışmak zaten küçük miktarlar ayırıp alım yapan kitap okurlarını baltalayacaktır. Ya yukarıda da denildiği gibi %30-40 indirim oranlarına gelen bir fiyat etiket fiyatı olarak belirlenmeli ya da bu sistem Türkiye de işlemez.

Özellikle lise çağlarında harçlıklarını biriktirip site kampanyalarını gün gün takip edip kitap okuma alışkanlığı kazanmaya çalışan genç bir kitle de var ülkemizde.

Kültürel çeşitliliği düşünmekten ziyade ekonomik durumunu düşünecek birçok kişi.

Özellikle 2018’in ilk çeyreğinde başlayan yükseliş ile neredeyse %150 oranında gelen zamlardan sonra %10 indirimle enflasyonla mücadele etmeyi düşünmek gibi sığ bir düşünce bu.

Öncelikle kitapyurdu gibi satış sitelerinin yalnızca platin gününde 200 bin üzeri kitap satışı yaptığını, insanların neden özellikle bu zamanı seçtiğini sorgulamak gerek. Yanıt oldukça açık ekonomik durum. Daha iki hafta önce “Black Friday” için bu tarih öncesinde alışveriş yapmayan daha uygun fiyatlar bulacağını bilen bir kitle yok muydu ülkemizde.

Özellikle kitap fiyatlarının 80 TL yi aştığı bu zamanlarda sabit fiyat ülkemizde çalışmaz :wink:

Aynen sana katılıyorum. Sabit fiyat uygulamak için önce iyi bir ekonomin olmalı ikincisi üçkağıtçı ve fırsatcı olmayacan. Ülkemizde malum 20tl degerindeki kitap 80-100tlden satılıyor ve bunu sabit fiyattan millete dayatırsan kusura bakma ne sokakta nede nette kimse satış yapamaz az çok kitap okuyan kitleyide kaybedip tam da arabistana cevirirsin ülkeyi. Sonra ne olur ülkedemizde pahalı diye bütün bakanlıkların yaptığı gibi kitabı bile dışarıdan ihraçat yapar gibi kitap alırız. Sonuçta kazanan yine trollerin dediği gibi dış güçler olur. :joy::joy:

1 Beğeni

Türkiye Yayıncılar Birliği de düşünmüş düşünmüş, bir kulak arkaları kaldı sabit fiyat sistemi getirirsek oda tamamdır demiş.

3 Beğeni

Bu sabit fiyat kesinleşsin, şu an ki kampanyalı fiyattan yüzlerce alım yapan olur ülkemizde. Tam anlamıyla stoklama olur. Dediğin gibi ekonomik koşullar nedeniyle insanlar fırsat kolluyor.

Zaten bu fikirleri düşünüp tartıştığımız alana bakar mısın :smiley: “Kitap Fırsat/Kampanya Alanı” :joy::joy:

Bu alanın ne kadar revaçta olduğu istatistiklerden belli. (36.9k görüntüleme) :wink:

Belki bu konuda yapılan tartışmalar başka bir başlığa (Sabit Fiyat) alınmalı ama ben nasıl yapılabilir bilmiyorum.

3 Beğeni

Alper in iletisinden sonra kampanya dışındaki ileti onaylarını kaldırıp yeni konuya taşımak lazım. Modlar iş başına :slight_smile:

1 Beğeni

Bu olay başlatılırsa her taraf korsan kitap olur. Memlekette neredeyse önü tamamen kesilmiş birşeyi yeniden hortlatırız. Demedi demeyin.

2 Beğeni

Türkiye’de kitapların satış fiyatının satıcılar tarafından değiştirilebilmesi ve özellikle internet siteleri üzerinden satılan kitapların fiyatlarında büyük indirimler yapılması pek çok yayınevi yöneticisi tarafından ciddi bir sorun olarak görülüyor. Medyascope’a konuşan yayınevi yöneticileri, kitaplar üzerinde tekel oluşturulduğunu belirtirken sabit fiyat uygulaması sayesinde kitap fiyatlarının düşebileceğini ve özellikle küçük kitabevlerinin korunabileceğini söylüyor.

Türkiye Yayıncılar Birliği’ne göre bu uygulama sayesinde bağımsız kitabevlerinin, zincir mağazalar ve çevrimiçi satış siteleri karşısındaki rekabet imkânı artacak ve bağımsız kitabevlerinin sayısı da yükselecek. Ayrıca telif ödemelerinin net perakende fiyatı üzerinden bir yüzdeyle yapıldığı durumlarda yazarlar, çizerler ve çevirmenler bundan avantaj sağlayacak ve dağıtımcılar da garantili kâr oranları üzerinden hesaplama yapabilecek.

Kenan Kocatürk , kitaplar üzerinden bir “çevrimiçi ticaret savaşı” yaşandığını belirtirken “Bugün kitaplar üzerinden ‘online ticaret savaşı’ var. Çevrimiçi satış firmaları birbirlerinin fiyatlarının altında fiyat tespit etmek için yapay zekâ mekanizmalarını kullanıyor. Bu, okura destek gibi gözükse de, çok satanlar üzerinden ilerleyen bu sistem yüzünden kültürel çeşitlilik yok oluyor” dedi.


İmge Kitabevi Sahibi Refik Tabakçı: “Kitabevleri açısından haksız rekabet var”

İmge Kitabevi ‘nin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Refik Tabakçı da sabit fiyat uygulamasının muhakkak getirilmesi gerektiğini söyledi. Yeterli sermayesi olmayan kitabevlerinin indirimlerle mücadele edemediği için tek tek kapandığını belirten Tabakçı, “Kitabevlerinin kiraları ve personel maaşları gibi kendine özgü giderleri var ama internette bunları optimize edebiliyorsunuz. Bu da kitabevi açısından haksız rekabete yol açıyor” dedi.

“Internet siteleri çok fazla satış yaptığı için indirim yaparak kâr edebiliyor”
Türkiye’deki kitap fiyatlarının Avrupa’ya göre düşük olmasının da sektördeki çalışan insan sayısını azalttığını savunan Tabakçı, şöyle devam etti: “Kitap fiyatlarının düşük olmasını savunmak kitap üretimini zora sokuyor. Bizim hedeflerimiz çevrimiçi siteler değil, onların indirimli kitap satması sorun. Üretim adedi arttıkça fiyat düşüyor. Internet siteleri çok fazla satış yaptığı için indirim yaparak kâr edebiliyor ama kıyıda köşede kitap satanın fazla müşterisi olmadığı için indirim yapamıyor.”

Dipnot Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Emir Ali Türkmen: “Zincir mağaza olmayan küçük kitabevleri korunabilir”

Medyascope’a konuşan Dipnot Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Emir Ali Türkmen de tekel karşıtı olabileceği için prensip olarak sabit fiyat uygulamasını savunduklarını belirtirken, “Bu sayede zincir mağaza olmayan küçük kitabevleri korunabilir ” diye konuştu.

Evrensel Kitabevi sahibi Hamdi Karapınar: “Büyük tekeller küçük kitabevlerini ezemez”

Konuyu Medyascope’a değerlendiren Evrensel Kitabevi sahibi Hamdi Karapınar da sabit fiyat uygulamasını savunduklarını ve bu sayede büyük tekellerin küçük kitabevlerini ezemeyeceğini belirtti. Bu uygulama ile kitap fiyatlarının aşağı çekilebileceğini ve kitap satışlarının artabileceğini vurgulayan Karapınar, böylece müşterilerin de kayıp yaşamayacağını söyledi.

“İngiltere sabit fiyat uygulamasını bıraktıktan sonra fiyatlar son 10 yılda yüzde 80 arttı”

Kocatürk, İngiltere’de sabit fiyat uygulamasından vazgeçilmesinin ardından kitap fiyatlarının yükseldiğini ve çok sayıda kitapçının kapanmak zorunda kaldığını vurgularken bazı ülkelerde kitapçıların belli oranlarda indirim yapabildiğini de aktardı : “Satıcıların Fransa’da yüzde 5, İtalya’da yüzde 15 indirim yapma hakkı var. Almanya’da 18 ay süreyle kitabın satış fiyatı aynı kalıyor ama bu sürede yayıncı fiyatı değiştirebiliyor, kitapçıya da bunu bildirmesi gerekiyor. İngiltere sabit fiyat uygulamasını bıraktıktan sonra fiyatlar son 10 yılda yüzde 80 arttı. Diğer Avrupa ülkelerinde böyle bir artış olmadı. Büyük bir çevrimiçi satış firmasının yıkıcı indirimleri yüzünden İngiltere’deki kitapçı sayısı üç binden 800’e düştü. Almanya’da ve Fransa’daki kitapçı sayıları ise dört binlere ulaştı.”

“Sabit fiyat kültürel çeşitliliği ve yayıncıyı korur”

Kitap fiyatlarının ağırlıklı olarak büyük tedarikçilerin ve çevrimiçi satış firmalarının “indirim baskısıyla” belirlendiğini ve büyük oranda “şişirilmiş” fiyatlar olduğunu vurgulayan Kocatürk, “Büyük tedarikçilerin baskısıyla yayıncıların belirlediği fiyatlar var. Bu fiyatlar şişirilmiş fiyatlar. Sabit fiyat uygulaması geldiğinde bu fiyatlar kültürde yüzde 20, eğitimde yüzde 40’a kadar düşebilir. Sabit fiyat kültürel çeşitliliği ve yayıncıyı korur. Çevrimiçi satış yapılan sitelerde indirim yapmadan görünür olamıyorsunuz. Kitapçılarımızı ve yayın çeşitliliğini koruyamazsak yayıncıyı ve kültür dünyasını koruyamayız” diye konuştu.

1 Beğeni

Kültür yayınları %20 düşecekse asla desteklemiyorum. Zaten %50 indirimli alabileceğim bir şeyi bu kadar yüksek fiyattan almak mantık dışı.

100TL olan etiket fiyatı %20 düşerse 80TL olur, %10 da satıcıya indirim payı verse 72TL olur. Bu da ek indirim oranı ile %28 yapar.

Sabit fiyat olunca kendilerinin daha çok kazanacağını da düşünmüyorum, bu sefer büyük zincir alışveriş yerlerinin kar marjı uçar. Az indirim yapabileceği için senden daha ucuza almaz satıcı. Eğer satıcıya satılan fiyata da sabit uygulanacaksa o başka tabii.

Benim gönlüm sabit fiyat olacaksa en az %45-50 arasında net indirim yapılmasından yana. Ama %20-%30 indirim yapılacaksa işin ucu yine bize girer.

Her ne olursa olsun ben yine kitapevinden kitap almayacağım, internetten almaya devam edeceğim. Bugün okuduğum kitapların %80’i zaten kitapçılarda yok, raflar hep genel geçer kitaplarla dolu. Olmayan kitapları da sipariş geçiyorlar, onu ben de yaparım.

3 Beğeni

İnternetle rekabet edemediği için yasa isteyen bir mamulün üreticiler birliği olsam herhalde utanırdım :smiley: Tabi ülkemizde yasa geçiş aşamaları çok değişik argüman ve mantıklara oturduğu için gaye de olası bir durum, bakalım neler olacak.

Türkiye Yayıncılar Birliği bu yasayı hangi üyeleri istiyormuş, toplam pazar payları neymiş bir imzalı liste falan paylaştı mı acaba :thinking: Gerçekten çoğunluk mu bunu isteyen merak etmedim değil.

Örnek aldığımız ülkeler de Almanya - Fransa filan :joy: Hani ağlanacak halimize gülmece, bu ülkelerde kendi parası ile 10 birimde aldığı fiyatın bizim paramızda karşılığı 100 lere çıkmış. İmge yanınevi takip edip tanımıyorum ama forumda filan görüyorum bazen gayet de yüksek fiyatları, etiket fiyatı 100 tl civarları kitaplarını görmüştüm sanki. Karıştırıyorsam özür tabi, ama bu etiket fiyatlarına indirimsiz şekilde okurların ulaşmasına zorunlu tutmak da ne bileyim.

Bir de bu ülkede fiyat çıkar geri düşmez dostlar, bu yasa çıktı diyelim kimse tüm ürünlerimin fiyatını düşüreyim demez fırsattan istifade daha çok kar hedefler :joy:

4 Beğeni

Neden zincir olmayan kitapçılar korunmalı? Yurt dışından örnek veriliyor, yabancı yazarları takip edenler bilir o yurt dışındaki kitapçılarda bir ton etkinlik yapılıyor. Takip ettiğim yazarlar her ay en az 2-3 farklı kitapçıda imza günü düzenliyor. Ben fuarlar dışında hayatımda canlı olarak tek bir yazar görmedim, fuarlar dışında tek bir söyleşi vb görmedim. Neden bana hiç bir katķı sağlamayan mekanlar internetle mücadele etsin diye her ay +50/150₺ ödeme yapayım? Hadi kitap başı 3-5₺ olsa bir nebze ama şuanki etiket fiyatlarıyla imkanı yok.

9 Beğeni

Çünkü; zincir olmayan fiziksel mağazalara kitap tedariki sağlayan şirketler, sabit fiyat yasasını isteyen kişilerin dağıtım şirketleri.

İnternet sitelerinin kitap dağıtım organizasyonu kendi ellerinde değil. Kendi ellerinde olan tarafı büyütmek istiyorlar. Zincir olmayan kitapçıları değil, onlara kitap tedariki sağlayan yayıncılar birliğinin yönetimindeki arkadaşların dağıtım şirketlerini korumanız hedefleniyor bu yasayla :smiley:

2 Beğeni

Ben fuarlarda da yazarları göremedim. O kuyruk hiç çekilmez. Neil Gaiman gelirse o farklı tabii.

1 Beğeni

1981 tarihli bir yasa, kitaplarda yüzde 5’ten fazla indirim yapılmaması için sabit bir fiyattan satılmasını şart koşarken, aralarında Amazon’un da bulunduğu çevrimiçi perakendeciler bu dengeyi bozdu. 2014’te de Fransa Ulusal Meclisi, çevrimiçi kitapçıların müşterilere ücretsiz teslimat sunmasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Buna karşılık Amazon da teslimat ücretini sadece bir sentten başlayarak belirlemeye başladı. Bağımsız kitapçılar ise genellikle kitapları yaklaşık 6 dolarlık bir ücret karşılığında teslim ediyorlar.

Kitap ekonomisini koruma çabalarına rağmen, Amazon, Fnac ve Cultura gibi Fransız çevrimiçi mağazaları büyüdükçe birçok bağımsız mağaza ayakta kalmak için mücadele etti.

Fransa senatosunun yakın tarihli bir raporuna göre, yalnızca iki çevrimiçi perakendeci – Amazon ve Fnac – geçen yıl toplam çevrimiçi kitap satışlarının yüzde 80’ini oluşturdu.

Salgının ilk dönemlerinde (Fransa kitapçıları karantinadan muaf tutmadan önce) hükümet nakliye ücretlerini geri ödedi. Yasayı hazırlayan merkez sağ Senatör Laure Darcos, France 24’e verdiği demeçte, bu destek kitapçıların işlerinin yaklaşık yüzde 70’ini sürdürmelerini sağladı ve yasama eylemi için bir itici güç oldu.

Ulusal Meclis en son yasayı bu ay onayladı. Ancak kural henüz uygulanmadı ve minimum teslimat ücreti hâlâ müzakere aşamasında. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da desteğini alan yasa, herhangi bir çevrimiçi perakendeciyi ismen hedef almıyor.