Zülfü Livaneli Kitapları

“Yıllardır kafamda olan bir hikâyeydi; deniz romanı yazmak, balıkçı romanı yazmak… Çocukluğuma kadar gidiyor. Çünkü bir Hemingway hayranı olarak Yaşlı Adam ve Deniz romanını ezberlemiştim. Hatta onun etkisiyle 14-15 yaşlarında evden de kaçmış balıkçılık yapmıştım. Dolayısıyla çok istiyordum böyle bir roman yazmak.”

Okuduklarından etkilenip evden kaçan bir gence verdiği sözü neden bugün tuttuğunu merak ediyoruz. Balıkçı ve Oğlu’nun bugün yayınlanması şöyle açıklıyor ve ayrıca başka bir romanını da müjdeliyor Livaneli:

“Yıllar evvel de bunun ilk bölümü Cumhuriyet Pazar ekinde yayımlanmıştı, ‘Yunuslar’ adıyla… Elimde başka bir roman da vardı, Abdülhamit’le ilgili Kaplanın Sırtında. Fakat Balıkçı ve Oğlu’nu yazmak, bu romanı çıkartmak bu dönemde beni daha çok çekmeye başladı. Çünkü her yazarın kafasında en az 3-5 roman olur. Öldüğü zaman bile 3-5 projeyle gider yazarlar. Bazen bu hikâyelerden biri öne çıkar, ‘beni yaz, beni yaz’ diye. Bu hikâye de öne çıktı. Belki bu pandeminin de etkisiyle oldu. Deniz, balık, ağ, koku, Orhan Veli, Sait Faik… Bu yüzden de bunu yazdım. Yazarken de mutlu etti beni kitap, biraz canımı yaktı ama… Yazmak beni mutlu etti.

Livaneli burada bir parantez açıp edebiyatın derinlikli olmasından bahsediyor. Mesaj verme kaygısıyla romanlarını yazmadığının altını çizerek, “Hamlet’e bakalım. Hamlet’in trajedisini okuyoruz, korkularını, mücadelesini okuyoruz ama Shakespeare onu Danimarka sarayından almıştır. Aklımıza Danimarka geliyor mu, gelmiyor. Çünkü evrensel bir boyutu var. O noktaya ulaştığınız zaman, bir köyü doğru anlatırsanız bütün dünyayı yakalarsanız, bütün dünyayı anlatmış olursunuz. Ama yüzeydekini değil, derinliğini anlatmanız lazım.” dedi.

Bu aşamada sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla birçok kişinin yazması, genç isimlerin de kendini yazıyla ifade ettiğine değindiğimizde usta yazarın tavsiyelerini duymak istiyoruz. İşin sırrını şefkat olarak açıklıyor Livaneli, “Kimseye yol göstermek haddim değil tabii, her romancı, her yazar kendi dilini ve tarzını bulur. Ama ben kendi deneyimlerimden yola çıkarak kendi tarzımı anlatabilirim. Ben insanı soyutlayan edebiyatı fazla sevmiyorum. Post-modern edebiyatta güzel örnekler verildi, yanlış örnekler de verildi. Edebiyat insansızlaştırıldı! İnsanın duygularından, korkularından, aşkından, sevincinden soyutlandı. Kendi içinde bir oyun haline getirildi. Ben edebiyatın tekrar insanileştirilmesine inanıyorum. Bütün dünyada, Amerika’dan başlamak üzere, yeniden insanileşmesi. 19.yy Rus edebiyatı çok büyüktür. O edebiyatın sırrına bakarsanız şefkattir. Kahramanına yazdığı, topluma ve insana duyduğu şefkattir. Tolstoy’un, Dostoevsky’nin, Gorki’nin hepsinin hikâyelerinde bu var.” diyerek sözlerini tamamlıyor.

1 Beğeni

https://www.eganba.com/kardesimin-hikayesi-kitabi-zulfu-livaneli-inkilap-kitabevi

İnkılap baskıları:

https://www.eganba.com/huzursuzluk-kitabi-zulfu-livaneli-inkilap-kitabevi

https://www.eganba.com/serenad-kitabi-zulfu-livaneli-inkilap-kitabevi

1 Beğeni
1 Beğeni
1 Beğeni

Kaplanın Sırtında kitabının kapağı değiştirilmiş.