Bu öyküler zaten derlemelerde var. Mesela Bay Uzaygemisi toplu öyküler 1’de vardı. Ama beni en çok merak ettiren Ayn Rand’ın Anthem’iydi. Gutenberg tam olarak telifi olmadığı anlamına gelse keşke. Çok öykü var hem paylaşmak hem de çevirisini yapmak istediğim.
@ali1234512 bir çoğu öykü derlemelerinin içinde var. Hala öykü listesinin karşılaştırmasını yapacağım… Bi vakit bulamadım.
Hepsi için geçerli değil elbette ama birebir aynı olmayan öyküler olmayabilir.
Dergilerde yayımlanan bazı öyküler -sadece PKD değil- yeniden gözden geçirilip, düzenlenmiş, yeni bölümler eklenip çıkarılıp kitap olarak yayımlanmış gibi durumlarda var.
Başkasının yorumlarına saygı duyuyorum ama ben kendi adıma Bilimkurgu yu sevdiğim ve özellikle kapakları çok hoşuma gittiği için ilk ikisini aldım. Henüz okuma sırama alabilmiş değilim. Çok kısa bir süre zarfında diğer ikisini de alıp kitaplığıma eklemek istiyorum
Ben 5-10 lira bandında bulduğum takdirde devamını almayı düşünüyorum. Plüton’dan kaçış kitabında aynı yazarın Plüton’dan kaçış zehir gezegeni ve muazzam kelime adlı 3 hikaye yer alıyor.
Kitaplar tahminen 3-4 hikayeden oluşuyor.
Çeviri, telif ve benzeri sorunlardan eleştirilecek yanı çoktur 6.45’ in. Lakin gel görki kimse basmazken Moorcock, Saberhagen, Stephenson, Tad Williams gibi isimleri ilk onlardan duyduk. Daha ilk anda aklıma gelmeyen yazarlarda vardır. Şimdi pulp bilim kurguya girmişler. Seriden bir kitap okuyup sonra devam etme ya da etmeme kararımı vereceğim. Deneyimlerimi ilerde paylaşırım.
Fiyat ise yorumlanabilen bir paremetre. Tarafımda incelik/kalınlık olarak bakmıyorum. Dediğim gibi seri pulp bilim kurgu. Tür içinde artık fanteziye kaçan yitmiş kurgusal görüşler ya da bilimin uzay gibi parçaları kurguda sadece temadan ibaret olduğu için daha en başta bilimsel gerçeklik arayan okurlarını kaybedecek. Bunun farkındalığı ile fiyatlandırma yüksek bırakılmış olabilir. Sürümden kazanmak değilde az sayıda pulp meraklısına bir seri gibi.
Ben şahsen, çevirilerini ve telif haklari politikalarini bir soru-cevap sirasinda eleştirenlere o.ç. diyerek küfreden, “çevirisini beğenmiyorsan neden orijinalinden okumuyorsun dallama?” türü bir yaklaşimla okuruna olan saygisini belli etmiş bir yayinevinden kitap almam.
Kaybedenler Kulübü’nü seven biri olarak, bu arkadaşlarin bu yanlarinin ortaya çikmasi beni de şok etmişti. Ancak bu derece kötü bir yayinevini ancak bu derece saygısız adamların yönetiyor olabileceğini öğrenmek taşları yerine oturtmuştu benim için.
Böyle b ir seriden haberim yoktu, görünce içim bir ürperdi. Kaybeden arkadaşlar gene yolunda belli ki, kim bilir nasıl çeviriler artık 6.45 i görünce kaçanlar kulübünden olarak, deneyenlere kolaylıklar dilerim. Kendilerinden 20 sene önce filan aldığım ve hala okunmayı bekleyen kitaplarım mevcut.
Bu güzel sohbetin tamamını çay içerek okudum keyifle.
Her yerde trol var. Şurada bile oluyor maalesef. 6.45 ile ilgili anımı anlatmak istiyorum. 2006 yılı o zaman üniversiteyi yeni kazanmıştım. İstediğim bölümü kazandım, kendi çapımda da biliyorum biraz böyle, ilgiliyim epey. Hocamız tutturdu şu iki kitabı alın sınavda soru çıkabilir. Bu iki kitap da 6.45’den çıkma. Neyse aldık falan, okuyorum bir şey anlamıyorum. İki kez okudum ve bir şey anlamadım. Nasıl anlamam diye o sıra çok üzülmüştüm vs.
İki yıl sonra tekrar sınava girince, bu sefer bölüm dersleri İngilizce olan bir üniversite kazandım. İngilizceyi de işte o sıra öğrendik, -öğrenmeye de devam ediyoruz zaten- bu kitapları unutmadım hiç. Pandora’dan İngilizce’lerini aldım, okudum. Ve anladım tabi ki, sorun bende değil çevirmendeymiş