Acadie - Dave Hutchinson Mini Okuma Etkinliği

Senin okulda Almanca öğrendiğini bilmiyordum. :heart: Şimdi nasıl, meslekte veya özel hayatta yararlandığın oluyor mu yoksa mazide kalıp unutuldu mu?

2 Beğeni

Otelde biraz işime yarıyordu ama çoktan unutuldu maalesef. :slight_smile:

2 Beğeni

%30’lara geldim, beğendim kitabı devamını getirim.

3 Beğeni

Son düzlükteyim. Çok büyük spolilerlar olmadığı için blursuz paylaşıyorum. Anladığım kadarıyla yorum yazacağım şimdiden affola.

Kitabın bana hatırlattığı kitapları yazayım. Şu Yazarlar bana Bradbury’nin Yakma Zevki kitabından bir öyküyü hatırlattı. Öyküde kitapları yakılan yazarların kitaplarını korumak için ezberleyen kişiler vardı. Poe, Tolkien falan bu şekilde hayatta kalmış oluyordu. Burada tam olarak öyle olmasa da paralel bir düşünce var gibi geldi. Bram Stoker, Tolkien ve niceleri belki de bu geekler sayesinde yaşıyor olabilir. Diğer hatırladığım kitap ise Lem’in Yıldız Güncesi’nden 36. yolculuk (tam olarak bu yolculuk olmayabilir) oldu. Bu yolculukta Ticy Bey şekil deformasyonuna bayılan insanların olduğu bir geleceği ziyaret ediyordu. Acadie’de de maşallah şeklini değiştirip hayatına öyle devam eden ne ararsan var. Yazarların yeniden yazımı ile kurtadam, zombi, elf, orc, sürüsüne bereket Dart Wader falan var ne güzel. Bir de bunlar Koloni’yi yönetiyor. Gördüğüm en iyi fantastike göz kırpan bk olabilir.

Blue Boys’u zaten @Abraxas hocam yazmış. Çocukluğun Sonu’ndaki üstün çocukları da hatırlatıyor kitaptaki çocuklar onu da ben ekleyeyim. Başın sıkıştıysa havale et gitsin Çocuklara oh ne ala.

Dili gerçekten güzel. Aman aman bi kelime istemiyor. Hatta öyleki yukarıda hocamlar kendilerine zorluk olsun diye fransızca almanca falan tartışmışlar.

Başkan’dan bi keleklik bekliyorum çünkü başkanlığı siyasetle hiç alakası olmayan hatta aksine hareket edene veriyorlar malum. Bu yüzden ofisine gitmeye bile üşenen başkanımız son dakikada bir şeyler karıştıracak gibi. Yine de seçim sistemi çok güzelmiş.

Kitabın bir diğer güzel yanı kısacık olmasına rağmen içerdiği teknoloji yoğun ayrıntılı anlatım.

Son olarak bir yerde Büyük Kuş - Küçük Kuş muhabbeti geçti. Eğer doğru anladıysam olay komik ama bunu sürekli görmek herhalde adamı psikoza sokardı :grinning:. Şimdi tekrar okudum orayı da Kuş kelimesi bende farklı çağrışımlar yapmış olabilir. Yani Başkan güzel diyor manzarayı, sadece modu düşük olduğundan ilgilenmiyormuş :grinning:.

Bakalım son düzlük ne gösterecek?

Edit: Bitti. Başkan düşündüğüm gibi çıkmadı. Yaşa Başkan. Sonu çok enteresan bitti. Yukarıdaki blurlu yorumları da okuyup kaçırdığım yerleri göreyim. Keyifliydi.

2 Beğeni

@Pyrewrath hocam paslayınca başlamama vesile oldu :grimacing:
Ilk %20 dilimi okudum şimdilik güzel başladı. Yalnız tek satırlık kod hatasında binlerce kişinin ölmesi olayını anlamadım. Yani oradaki hatayı nasıl engelleyememişler. Kitap kurgu diyip geçmek istiyorum ama kritik sistemlerde prod öncesi dev, stage, uat ortamlarının olmaması ve yazılımın test edilmeden kullanılmasının imkanı olmamalı.

2 Beğeni

Aslında ölmüyorlar, ana koloniden ayrı düşüyorlar sadece. Üstelik kendi istekleriyle bile olmuş olabilir.

>“I know,” I said, although I thought lost was a relative term. For all anyone knew, the populations of those habs had taken a snap vote and elected to use the opportunity to strike off and set up their own colony.

İkincisi ise kaçak bir koloni olduklarından dolayı kendileri sıfırdan bir teknoloji geliştiriyorlar ve saydığın ortamlara sahip değiller. Biraz daha okuduğunda bazı teknolojilerde muazzam ileride olsalar da bazılarında geride kaldıklarını fark edeceksin. Sonlara doğru sebep de verecekler.

>“It was early on; the tech hadn’t settled yet, we were still jumpy and unsure of ourselves. We did a proper check of the data afterwards,” she went on, looking up at the ceiling of the bar. “There’d been a glitch, made the dewline think we were under attack. We lost forty thousand people, all because of a few crappy lines of code.”

4 Beğeni

Kendim adıma büyük rezillik lost u gerçek anlamda kullandıkları aklımın ucundan geçmedi. Bana farklı bir bakış açısı oldu. Son kısımları tekrar okuyarak devam edeyim o halde açıklama için teşekkürler :pray:

2 Beğeni

Kitap İncelemesi

Kitabın başında Bureau of Colonisation’ı okuduğumda Star Trek göndermelerine hazırlanmıştım da önce Tolkien sonraları sadece isimlerini anmak için bile olsa Star Wars ve çizgi dizilere gönderme yapılmasını beklemiyordum. Jedi ve Darth Vader gibi görünmek için kostüm yeterli gelecektir de güç kullanımı için elzem olan midi-chlorianlar’ı mikrobiyal simbiyontlarla mı ürettirdi? Bunun dışında dümdüz insan Vader, Jedilar farklı türlerden olsa da en temelinde gücü hisseden canlılar diyebiliriz. Kitapta herhangi bir para veya kredi sistemi kullanılmaması ve eğer okurken kaçırmadıysam kimsenin rüya görmemesi de şüphemi arttırdı. Genelde uyku birden fazla kez söz konusu oldu mu rüya bahsi açılır da bu kitapta olmadı. Buradan hareketle Duke simülasyonda yaşıyor olabilir mi diye düşünmeye başladım.

Yazar Simeon’ın AI olabileceğini önümüze sermişti ama Duke’ün AI çıkmasını beklemiyordum.

Kitapta sakinliktense italik yazılan konsantre olmaya odaklamak istemiş yazar bence. Sürekli yoğun bir şekilde çalışmaktan etrafındaki glitchleri görmüyor. Doctor Who’da adını hatırlayamadığım bir bölüm vardı bununla ilgili.

Kitapta Duke, Kids’lerin yaptıklarına akıl sır erdirememesini ve sıradan birisi olmasını 5-6 kere belirtiyor, 2-3 kere belirtse yeterli olurdu. Protagonist biraz muzip bir karakter hoş diyologları vardı. Sürekli tekrarlar yerine Connie ve Ernie ile aşağıdaki gibi konuşmalar olsa benim daha çok hoşuma giderdi.

I muted the transmission. “Okay. His name’s Simeon and he’s in trouble. Any ideas?”
“Kill him,” said Ernie. “Fuck it, Duke, have you never read The Iliad?”
“Could be kosher,” I said.
“Just by accident,” Ernie said.
“Dropping, into my system and having multiple malfs. Yeah, right.”

Birkaçında cümleleri ve özellikle paragrafları muttered (9), mundane (10) ile bitirmesi çok gözüme battı.

Genel puanım 10 üzerinden 6.5 - 7 arası.

4 Beğeni

Writer’lar sadece dış görünüşlerini modifiye etmişler, güç kullanımı/midichlorian gibi fantastik şeyler yok. Orc gibi görünenlerin insan eti yediğini veya vampirlerin insan kanı içtiğini de sanmıyorum. :slight_smile:

Adamların olayları nerd olmaları ve bir sci-fi convention’da biraraya gelen bilim kurgu meraklıları nasıl kostüm giyiyorlarsa bunu bir adım ileriye götürmeleri.

Ek: Kitabın sonunda bunların hepsinin zaten kolpa olduğu anlaşılıyor; Potter ve öğrencilerinin gen modifikasyon teknolojileri aslında oldukça geriymiş. Gerçekte hayata zar zor tutunan, yaşamak için makinelere muhtaç olan, zombi kılıklı hastalıklı tipler hepsi. Duke AI olduğu için bunları görmüyor.

3 Beğeni

Bu retorik bir soruydu. Sadece dış görünüş modifiyesi olduğundan Jedi’ların arasında dümdüz insan olanlarıda olabilir yazar genel tabiri kullandığında. Gen modifikasyonun kolpa olduğunu ilk bu vakit düşündüm. Okurken düşündüğüm Duke insan, makinelere bağlı simülasyonda yaşıyor muhtemel kadın çıkıp sonunda bizi yazar şaşırtır diye düşünüyordum.

Barda birkaç kere içki içip ne “Hesabıma yaz.”, “Müesseseden!”, “Üstü kalsın.” gibi ifadeler kullanılmaması ve herhangi bir para, kredi sistemi olmadığından ve yukarıda bahsettiğim uyku mevzusundan da ötürü insan+çarpık gerçeklik diye düşündüm. Plot twist olmasını x+y ile sağlayacağını düşünen yazar y’nin üstünü 3-5 cümle ile kapatabilirdi. Ya da bilerek tercih etti. AI çıkmasının etkisini arttırabilirdi.

Kitaptaki olayları anladım da kitapta okuma süresi boyunca da gözüme çarpan her şeyi yazmak istedim.

4 Beğeni

Para mevzusuna göndermeler var aslında; mesela Duke pahalı yemekler yiyor ve iş bulamazsa bu yaşam tarzını sürdürmekte zorlanacağı anlaşılıyor. Bir diğerinde Karl restoranda beleş yemek için makamını kullanıyor. “Hesabıma yaz,” gibi ifadelere bence gerek yok, bu bir kısa roman, her kelime değerli. Bence bu ifadeleri görmememiz bu sebeple, bir foreshadowing amacı taşımıyorlar.

Ben işin altından simülasyon, sanal gerçeklik, yapay zeka gibi bir şeyin çıkacağını tahmin edemedim; sonuna kadar düz bir uzay operası gibi okudum. Twist beni gafil afladı. :slight_smile:

4 Beğeni

Günlük kullanım üzerinden yazmıştım da sıfat üzerinden 2-3 gönderme vardı. Düşününce açıklıkla yazmasına gerek yok. Yine de haklısınız taşın altında buzağı arıyorum.

4 Beğeni

Dünya’dan ileride oldukları teknolojiler sadece dewline uydu sistemi ve düşman gemilerin hyperdrive motorlarını bozabilmeleri, değil mi?

Ben Gregor Samsa’nın durduğu yerden 38 g’yle ivmelenebilmesine hayran kaldım, Dünya da boş durmamış hakkaten o yüzyıllar boyunca. :slight_smile:

4 Beğeni

Gezegen yüzeyinden hyperdrive ile kalkma kısmı gerçek mi onu kestiremiyorum. Dewline ve hyperdrive şoku evet.

O 38g ivme kısmını 8nsanlı yapabilmişlerse iki kere muazzam, ben ai olabileceğini düşünüyorum hâlâ ya da remote control belki. Boş durmamışlar gerçekten.

3 Beğeni

image

Asıl sen AI’sın!

Samsa bence AI’ydi, böyle bir görev için insana gerek yok. Ayrıca bu büyüklükteki ivmelenmelerde insan vücudunun kıymaya dönmesini engellemek için sağlam bir acceleration gel/bed gibi uçuk bir konsepte ihtiyaç var. Expanse’de bir jel kullanıyorlardı. Blindsight ve The Forever War’da daha manyak çözümler var, ancak bunlarda da mürettabat ivmelenme esnasında koma gibi bir şeye giriyordu, Samsa gibi sohbet etmeleri mümkün değil.

In Blindsight, the ship AI 3D prints the crew after the hard acceleration.You can freeze the crew and corpsicles can handle the g-forces better.

The Forever War has g-suits/shells and shock absorbing, pressurized goo.

3 Beğeni

Gregor Samsa mı? Kafka??

2 Beğeni

Evet. Gregor Samsa. Nerden tanıdık geliyor diyordum, Böcek kitabında mı geçiyordu hocam? Bir de Samsara diye bir şey var. Samsara, doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü yani ruh göçünü ifade eder. Bunlar güzel detaylar.

3 Beğeni

Evet, Dönüşüm kitabında var. Yabancılaşmayı işliyordu. İlginç bir referans olmuş.

1 Beğeni

Yeri gelmişken biraz övebilir miyiz? Çoğunluk Starship Troopers’ı militer scifi’ın şahı görse de benim gönlümde birinci Haldeman abidir. :heart:

PS: Blindsight’ı da araya sıkıştırmam lazım, zaman yok. :smiling_face_with_tear:

3 Beğeni

Starship Troopers’ı okumadım, The Forever War iyi kitaptı. Bunların haricinde türün bir diğer klasiği olan John Steakly’nin Armor’ı var.

Mil sci-fi pek okuduğum bir tür değil, karşılaştırma yapamıyorum. :slight_smile:

ST’nin film uyarlamaları çok eğlenceliydi ama, izlemiş miydin?

2 Beğeni