Afiyet Hanım ile Kuru Sultan Arasındaki Et Dalaşına Dair

Devamı bile gelir bu öykünün. Sultan part 2 :))

1 Beğeni

O da Afiyetten virüs kapsın
Ayyy aşırı yaratıcı oldu :))

1 Beğeni

ve tabi eti yiyen herkes. böylece tüm dünya vegan olsun. :))

1 Beğeni

Merhaba @Muge_Kocak,

Öncelikle öykü aktı, gitti. Absürtlüğü ve mizahi yazıları ben de çok sevdiğim için ilgimi çekti ancak bir kaç noktada yorumlarım olacak.

Daha önceki yazılarında da farketmiştim sanıyorum Maviş ile Ahzen vardı. Böyle ikili kahraman öyküsünü çarpıştırmayı seviyorsun gördüğüm kadarıyla ama bence bu tarz öykülerinde ağırlık merkezi biraz şaşıyor. Burada da Kuru Sultan hikayesi daha baskın ve Afiyet Hanım’ın travması geri planda kalmış gibi hissettim. Diğer öykünde de yazar olarak Maviş’çi olduğunu hissetmiştim şahsen.

Bu öyküde özellikle karşılaşmalarından sonra Afiyet Hanım’ın hemen hemen hiç bir rolü yok sanki. Özellikle karakterlerin içinde bulundukları duygu halleri çok örtük işlenmiş.

Tasvirlerin başarılı. Dağcılık, jelibon, buzlu viski, Karate Kid, öykünün içinde bir anda farklı yolculuklara çıkarıyor bizi ancak ben ne kadar mizahi ve absürt de olsa biraz daha iki karakterin de eşit ağırlıktaki duygu durumlarını almak isterdim okuyucu olarak.

Okuması çok sürükleyici ve keyifliydi,

Kalemine sağlık.

Sevgiler

Sena

4 Beğeni

Müge Selam,

Ya çok tuhaf bir öyküydü bu, son zamanlarda cidden ilgi çekici alt metinler işliyorsun. Biraz gizliden biraz açıktan tehlikeli bir nemfomani (ve bu özelde düşünebileceğimiz herhangi bir bağımlılık) gördüm ben. Gerçekten tebrik ederim eğer bu şekilde bir alt metin düşündüysen. Bunu irdeleyen bir öykü çok iyi düşünülmüş.

Baştan sona hiç duraksamadan okudum. Açıkçası yazım hataları eğer sürekli tekrar etmiyorsa bahsetmeye değmiyor, beni de çok ilgilendirmiyor; nasıl olsa ikinci okumaya düzeliyorlar. Sürekli tekrarlanıyorsa sıkıntı…
Anlatmak istediğini etkileyici ve sade bir şekilde çok iyi anlatmışsın. Ama bir şeyi merak ediyorum; mesela bu öykü muzip bir dille yazılmış ya da gerçeküstü ögelerle beslenmiş olmasa, daha realist ve karanlık bir atmosferde anlatılsa daha mı etkileyici olurdu?

Sonsöz olarak;
İlginç bir alt metin, akıcı bir dil; sevdiğimiz, beklediğimiz Müge Koçak öykülerinden biri. :sweat_smile: Kalemine sağlık. Görüşürüz.

3 Beğeni

Merhaba Müge,

Öncelikle ben bu tür öykülere daha çok masal gibi bakıyorum. Şarküteri de bir masaldı tüm alt metnine rağmen bence mesela. O açıdan bazı şeyleri planlı yaptın gibi geldi. Kara mizah için.

Mesela Sultan’ın ailesinin yok olması trajedisi safi komediydi benim için. Çocuk doğar doğmaz fotoğrafçıya gidiyorlar hepsinin suratı sirke satıyor ve dana kestirip mantarla yiyorlar. Mantardan değil etten ölüyorlar. Sonra bu absürdlük Sultan’ın hayatına aynen geçiyor. Oksimoron bir tarihçenin oksimoron yansımasını yaşıyor. Mükemmel…

Bana yaptığın yorumda yozlaşmadan bahsettiğini belirtmişsin. Özellikle iki seçkidir karakterlerinde bu gözlemleniyor. Ama kara mizah da o kadar baskın ki, yozlaşan toplumun kurbanı mı bu insanlar, yoksa milyarlarca insanın içinde beş saniyede yok olacak, ama bu sırada muhteşem bir görüntü veren havai fişekler olarak mı tasarlandılar? Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Ve bunu iyi yönde söylüyorum. Yani hani mahallelerde deliler olur millet de eğlenir bunlarla. Esasen bu bir trajedidir ama delicik bunu anlamadığı gibi dalga geçen de sever onu. Hayatının bir parçasıdır. Öyle bir şey hissediyorum bu iki öyküye karşı…

Sultan esasen lezbiyen olup bunu bilmiyor muydu? Yoksa her iki karakter de erkeklerden umduklarını bulamayıp bunu birbirlerinde mi bulmuşlardı? Bu, aynı zamanda bir tür, fiziğin özellikle kadın kaderindeki fazlasıyla ağırlıklı etkisine bir eleştiriydi diye düşünüyorum.

Finali çok beğendim. Boğulan sultanın bıçağı ile tırmanması dahiyane bir buluş.

Kalemine sağlık
Görüşmek dileğiyle…

2 Beğeni

Merhaba Müge Hanım.
Oldukça akıcı bir dil ve sade bir anlatımla öykü akıp gidiyor.Bu da bence öykünün uzun olmasından kaynaklı ve çok ayrıntı içinde boğulmasıni önlüyor.
Kutluyorum sizi. Keyifle okudum. Kaleminiz hiç yorulmasin.
Güzel öykülerde buluşmak dileğiyle.

1 Beğeni

Merhaba @Senaa

Okuyup yorumladığın için çok teşekkürler. Haklısın bu biraz Sultan’ın hikayesi oldu Afiyet rolü olsa da ona yardımcı bir karakter gibi gelişti. Hatta Afiyet’in ailesiyle ilgili bu kadar detay da vermeyecektim başta. Belki ilerde daha genişletip Afiyet’in rolünü arttırırım :slight_smile:

Umarım seni okuyabiliriz sonraki Seçkide

Sevgiler

1 Beğeni

Afiyet’in tabaklardaki payını arttırabilirsin ilerde :see_no_evil::joy:

Bu arada “lezbiyen” mi oldular sorusu benim de aklıma geldi. Diğer plansızlıklar da dikkat çekiyor ama bu tarzda kurgulanmış bir yazıda bunlar sorgulamamayı tercih ediyorum ben. Komple absürt bir yazı. Kadını yiyerek final yapıyor, burada mantık aramak ne kadar doğru.

Fikir çok keyifli ve yaratıcı. Emeğine sağlık tekrar.

Bana gelince, umarım yazarım. Virüsten başka şey düşünülmeyen şu günlerde, şimdiden düşünmeye başladım desem yalan olmaz.

Sevgiyle,

Sena

2 Beğeni

Selam @ulu.kasvet

Öncelikle okuduğun için çok teşekkürler. Yanılmıyorsam Seçkiye katıldığımdan beri yazılarımı okuyorsun, bu nedenle gözlemlerini çok önemsediklerimden birisin. Yazım hataları ile ilgili ben de aynı fikirdeyim. Normalde öykülerimin üzerinden bin defa geçiyorum. Bu metinle ilgili tekrar okumalarım için geç kaldım biraz. Ama bu bir bahane değil elbette. Atladığım yerler mutlaka olmuştur.

Bu metin de çok katmanlı bir metin benim için. İlk paragrafta yapmaya çalıştığım bozuk anlatım, kullandığım kelimeler, umarsız ve tiz ses ve metinde bir çok yerde geçen tanımlamalar hep Afiyet’in yozluğuna işaret, bu karakteri oluşturan yine diyet ve kilo takıntısı anne ve baba. Ve tüm bunları absürt ve kara mizah potasında yapmaya çalıştım. Bu bölüm, karanlık ve realist olarak da anlatılabilirdi. Haklısın. Ama sonrası çok ağır olurdu. Yani bu metnin kafamda şekillenen aslı o kadar kötü ve ağırdı ki, bunu hafiflettim. Neden hafiflettim? Sanırım çok tepki çekerdi diye. Zaten anti yazıyorum. Daha topa tutulabilirim. Belki ilerideki düzenlemelerinde buna ağırlık verebilirim. Hatta aklımda bir roman var, tamamen karanlık, gerçekçi ilerleyecek olan. Sonu, çözümü, düğümü her şeyi tamam da oturup yazamıyorum :slight_smile:

Sana söz, eğer Virüse yazarsam, korku ve karanlık yazmayı deneyeceğim :slight_smile:
Görüşürüz

1 Beğeni

Selam @MuratBarisSari

Elbette planlı yaptım. Fotoğraf sahnesi mesela. 150 kiloluk bir aile gidiyor, eski tip bir fotoğraf makinası önünde kucaklarında bebekleri somurtup fotoğraf çektiriyorlar ve sonra dana yiyorlar yabani mantarlı, ama etten zehirleniyorlar. Bunu Sultanın sorgulama sorusu da absürt, ve okuyucuya nedenini vermedim , çünkü öyle bir duygusallık yok ortada. Sultan absürt bir ailede yetişen etten nefret eden anti sosyal takıntılı bir ruh hastası. Zaten olamayn hayatına bir de Yoldaki çocukların ona teyze demesi eklenince, evde kaldım, hayatıma kimse girmeyecek, kız kurusu oldumu gayet tepksiz bir biçimde farkediyor, eve gidip et pişiriyor. Anası babası etten ölmüş birinin yemedği etleri pişirmeye ve tüm servetini buna harcamaya olan takıntısı ruh hastalığı değildir de nedir. Ve bu takıntının bir ötesi de kendisi için “eti yenen ve yenmeyen hayvan birdir” diyerek kedi, köpek, fare, ve diğer bilimum canlıları kesip pişirmeye başlaması. Burada canlı yakalatmadım o hayvanları, kestirmedim, topladıkları ölüydü. Dolayısıyla okuyucunun ikilemde kalmasını hedefledim ve sorgulamasını, “eğer bir kedi ölüyse onu bir ineği yemekle farklı kefeye koyan nedir?” Okuyucu sorguladı mı? Sanmam. Sultan için aynıydı ve kesti yedirdi Afiyete Afiyet bilmeden.

Afiyete anasının ve babasının zavallı kız ders çalışırken, ötesine berisine ot nane bilimum şeyler ekip biçmesi, onların inandıkları veganizm ile ilgili yozlaştıklarının bir göstergesi değil mi. Afiyet anne babaya inat etçil oluyor buna bahane de erkek arkadaşı. Tartar bifteği çiğ yenen bir biftektir. Et pişirilmez iyice dövülür, ve yenir. Vegan bir anne babanın önünde, ona aşırı umut bağlayan bir ana babanı önünde, tartar bifteği yemek tepki değildir de nedir.

Şimdi elimizde, iki tepkili karakter var ve bunları kara mizahı bırakmadan ve absürtçe et dalaşına sokmaya çalıştım. Lezbiyen, gay, biseksüel, neden yafta yapıştırıyoruz ki. Ben cinsel kimliklere böyle bakmıyorum. Bir kadınla yatmak için illa lezbiyen olmasına gerek yok belki de öyledir bilmiyorum. Çünkü böyle bir ayırım yok kafamda. Afiyetin tenini cinsel olarak çekici buldu, zaten başlıkta Aşk?mı. Burada da acaba Afiyete mi yoksa etine mi aşık sorusu vardı. Ve Afiyetin etiyle de buluşunca, ailesine ölüm veren, kendine hayat veren şey sonunu hazırlıyor, etten bir nevi intikam alırken Afiyet de güme gidiyor, aslında Afiyet’de bir nevi ana babasını gerçekleştirip etlerinden kurtuluyor.

Sonu da Güven Erkin Erkal bize başta söylüyor; yiyin birbirinizi.

Eğer ben bir öyküyü bu kadar açıklamışsam demek düşündüğüm şeyi yapamamışım, bu da benim başarısızlığımdır. Kimbilir.

Yorumların için çok teşekkürler.

Merhaba @Ziya

Beğenmenize sevindim. Zaman ayırıp yorumladığınız için de çok teşekkürler. Sizinkini de okuyacağım, başlık çok ilgimi çekti.

@Senaa ya Hannibal yaptığında kimse mantık aramazken, Sultan yaptığında neden arıyorsun ki :wink: Ama soruna yanıt olacaksa Murat’a yazdığıma bir göz at istersen.

Amma açıkladım kendimi ya

Sevgiler :slight_smile:

Not: bir de maymun ayrıntısı var. Maymuna göz kırpmam insanla olan etkileşiminden geldi. Yolda at ya da eşek de buldurabilirdim. Bu hiç şaşırtıcı olmazdı. Maymun da şaşırtıcı değil. Hayvanat Bahçelerinin durumunu düşündüğümüzde. Çöpe atılan bebeklerin olduğu bir ülkede maymunun da atılması neden şaşırtıyor.

Geçenlerde gezmeye gittiğim bir hayvanat bahçesinin kafesinde, cins kuşlardan biri ölmüş yerde yatıyordu. Öyle yatıyor. Kimbilir kaç zamandır. Kızım görevliye bildirdi, görevli kızıma aferin dedi. Aferin. Ben yolda zürafa görsem şaşırmam.

4 Beğeni

Tabikide işletmeler bu konuda bazen çok dikkatsiz davranıyorlar. Aslında hikayenin bütününe bakıldığında oluşturmaya çalıştığınız atmosferi anladım ben. Ölü bebekler konusu biraz daha ilginç, ölümlerinden sorumlu olan kimseler zaten suç işledikleri için bunu örtbas edebilmek adına çöplere atabilirler. Zaten absürt bir yazım dilini benimsediğiniz için çok rahatsız eden bir detay değildi aslında. Sadece okurken bana uç hissettirdi biraz sanırım. :smile:

1 Beğeni

Selam @Muge_Kocak,
Öncelikle ellerine sağlık.
Öykünün kurgusunu çok beğendim. Murat ettiğin her şey okuyucuya geçiyor bence.
Hayatta tesadüf diye bir şey olmadığını düşünürsek, öykünün zamanlaması da müthiş.
Sevgiler.

2 Beğeni

Bu kara mizah destekli hannibalvari karakterin kolayca ahlaki zihniyetini terk etme şeklinde vurgulamaların çok gerçekçiydi. Ürpermedim dersem yalan olur. :thinking:

2 Beğeni

Selam tekrar Muge.

Oykuyu bize anlatman oykude anlatamamandan degil. Belki ben gordugumden daha cok motivasyonuna inmeye calistigim icin ve sonucta o alan bana kapali kaldigi icin bir ayrisma olmus.

Soyle ki; kilit fark su gorunuyor. Senin sultana yazdigin kader yani birnevi intikam oykusu benim kafamda cinsel kimligini yeni fark eden bir kadinin aski bulmasi olarak yansimis. Aileden gelen travma yerine neden evde kaldigini anlayan bir kadinin yeniden dogusu olarak yorumladim ben bunu. Elbette yaftalamadan da degisken cinsel tercihler olabilir. Ancak burada karsi cinsi ile iletisim kuramayan bir kadin var oradan aklim sabit bir cinsel kimlige gitti benim. Yeni farkedilmis ama sabit ve belirli.

Sultanin psikotik oldugu acik ve maymunu da fark ettm esasen ancak bir masal vardi karsimda. O surrealite icinde ozellikle maymun sadece psikodelik bir ayrinti geldi bana ve son derece de keyifliydi. Hissettigim sey hosuma gitti diyelim.

Kediyi sorgulamadim. O detay bana dunyadan silinmek uzere olan Sultana senin bir mucize bahşetmen olarak geldi.

Afiyet daha mutlu gorunuyordu ama eskiden 45 kilo olan bu kizin da ilgiyi Sultandan gormesi ve bunu kabul etmesi aklimdaki ask temasini kuvvetlendirdi. Boylece de senin zihnindeki bazi dusunceleri atladim sanirim.

Ask ve cinsiyet teorik bazda birbirinden bagimsiz degerlendirilebilir. Ancak pratikte ornegin lgbt toplulugunda da b’lere bildigin bir zulum var.Biraz siyasi, herseyin otesinde secim iceren bir olgu.

Hasili; aciklamadan da anlasiliyor oyku. Belki cok dolu -iyi anlamda- o yuzden belli oranlarda core olgulara erisilebiliyor.

Kalemine saglik tekrar…

3 Beğeni

Aslında çok ilginç bu yazar-okur etkileşimi. Yazarı yazmaya iten motivasyondan yola çıkılıp okurun bu motivasyondan kendi payına düşeni çıkartması. Yani misal benim yazdığım ile senin anladığın. Bu yüzden yazmak ve okumak çok güzel ve zenginleştirici. Bu keyifli sohbet için ayrıca teşekkür ediyorum ya. Düşünce antrenmanı oluyor. Aldığım geri bildirimler de kendimi sorgulamaya itiyor. Teşekkürler :pray:t2:

4 Beğeni

Çok teşekkürler beğenmene çok sevindim. Garip zamanlardan geçerken ve üstelik absürt bir ülkenin tam ortasındayken, yaşadığımız coğrafya bize her türden daha çok kurgu sunar

@Ilhan_Kahraman

Çok mutlu oldum eğer bir nebze olsa da sizi huzursuz edebildiysem :blush:

2 Beğeni

Bu arada başlık seçiminiz bu hikaye için cuk oturmuş. Mükemmel olmuş bence. Yazacaktım fakat tamamen aklımdan çıkmış, uzun başlıklar kullanmanız benim çok ilgimi çekiyor.

1 Beğeni

Yok canım benim için yazmıyorsun sonuçta. Ben böyle yaz diye demedim, sadece bir soruydu. Ben senin tarzını böyle de seviyorum; önemli olan senin nasıl sevdiğin. :+1: :pray:

2 Beğeni

Yok ya bu sayede ben de yeni şeyler deniyorum. Birbirimize böyle böyle destek oluyoruz bence. Çok yakın zamanda öykülerimden bir kaçını okuyan birinin de geri dönüşü böyle oldu “Sen bence korku yaz karanlıklarda dolaş”

Bir gün hepsini birden harmanlayacağım bir metni ele almak ümidiyle :slight_smile:

2 Beğeni