Afiyet Hanım ile Kuru Sultan Arasındaki Et Dalaşına Dair

Okuyunca yorumlayacağım :slight_smile: Ama şimdiden merak sardı beni. Bakalım nasıl sularda yüzmüş, nasıl bir kuyuya atmışsın yine karakterlerini :slight_smile:
Görüşürüz canım :slight_smile:

3 Beğeni

genel olarak tümünü beğendim. diliniz çok akıcı ve güzel. tek bir şey rahatsız etti: en başta afiyet hanımın et mühürleme replikleri ile en son sultan’ın et mühürleme replikleri aynı olmasaydı keşke.
elinize sağlık.

2 Beğeni

Okuyup yorumladığınız için teşekkürler. Belki evet haklı olabilirsiniz. Tekrar bakarım o bölüme :slight_smile:

1 Beğeni

‘Afiyet’ ile okudum. Okurken de karnım acıktı demesem yalan olurdu. Zor bir kurgu, fakat çok beğendim, akıcı bir öyküydü.

Sigmund Freud ‘Düşlerin Yorumu’ adlı kitabında der ki, ‘Sopa, ağaç gövdesi, şemsiye, bıçak, mızrak, tırnak törpüsü ve tüm silahlar penis sembolü olarak; kutu, sandık, dolap, gemi, ve her türlü kap da vajina sembolü olarak rüyalarda yer alabilir’.

Rüyasında şırdan görmesi, Sultan hanımın iç dünyasını gayet güzel aydınlatmış bize.

Kaleminize sağlık.

2 Beğeni

Merhaba zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler. Beğenmenize sevindim.

Evet öyle bir alt metin oluştu şırdanla. Şırdan zaten başlı başına bir sembol.

Görüşmek üzere

Merhaba Müge.

Seçki konularına farklı bakış açılarıyla bakan sayılı yazarlardansın. Bu yönünü beğeniyorum. Öykünü bir dönem et yememeye karar vermiş fakat yetmiş beş gün sonra “yiyince bakalım ne gibi farklılıklar yaşayacağım” deyip, hem tek öğün diye düşündüğü bu durumu hem de etleri yüzüne gözüne bulaştırarak yemiş biri olarak okumak, öykünden daha fazla keyif almama sebep oldu. Neden bu kadar uzun bir cümleyle bunu açıkladım inan bilmiyorum :slight_smile: Kuru Sultan’ın Afiyet Hanım’a ettiklerini anlayabiliyorum kısacası. İyi ki etmiş, iyi ki okuyabilmişim.

Şiir yazdığımdan birkaç kez bahsetmiştim buralarda. Şiir yazmak bir çocuksa, öykü yazmak kundakta bir bebek benim için. Öykü yazım serüveninde şiirde olduğu gibi şair-okur, yazar-okur etkileşimlerinde benzerlikler gördüm. Bunu deneyimlemek de sizler sayesinde oldu ve bu çok güzel bir durum. Mesela şiirimi okuyan biri hiçbir şey anlamamışken başka biri anlatmak istediğimi tam olarak anlayabiliyor. Başka biri ise bambaşka şeyler anlayabiliyor. Bu durum öykü için de geçerli ve öykü türü okur tarafından baktığımızda kısım kısım kendi içinde farklı anlaşılmalara, duygu aktarımlarına sebep olabiliyor. Gerek öyküne yapılan yorumlarda, gerek hem kendi hem de başka arkadaşların öykülerine yapılan yorumlarda çokça şahit oldum bu duruma. Tüm bunları yazmamdaki sebep ise yapılan yorumlara bir de benim gözümden bir yorum yapma isteğiydi. Hani iki kişi konuşur da diğeri de sohbete dahil olmak için çırpınır ya, işte öyle bir şey. Umarım o üçüncüye düşen bana da düşmez orası da ayrı tabi :slight_smile:

Özetle, orjinal bir öyküydü. Çok göze batmadıkça kelime hatalarına, tekrarlarına yani biçimsel öğelere hiç değinmiyorum. Yazılanların hissettirdikleri daha önemli benim için.

Beğenerek okumadım, okuduktan sonra beğendiğime kanaat getirdim. :blush:

Emeklerine sağlık, yazım hayatın daim olsun.
Özellikle bu günler için en güzel dilek şu sanırım; sağlıcakla…

Sevgiler benden.

2 Beğeni

Merhaba Okan

Beğenerek okumayıp sonradan beğenmene çok sevindim :slight_smile:

Bende üçüncüye elma düşüyor o yüzden rahat ol :slight_smile:

Seçki benim sınırlarımı zorlamam için biçilmiş kaftan. Bu nedenle öykülerim pek tutucu olmuyor. Yazabildiklerimden çok acaba yazabilir miyim dediklerimi kaleme almayı seviyorum. Bir de ben absürt edebiyatı, tuhaf kurguları, korku ve iğreti olan şeyleri seviyorum. Bu da ister istemez kalemime yansıyor. Elbette öykünün üzerinden her geçtiğimde aaa bunu yanlış yazmışım ya da fazla olmuş diyorum. Ama genelde vermek istediğim his, okuyucu huzursuz olsundu.
Kendi otosansürümü uygulamasaydım nasıl olurdu bilmiyorum.

Umarım seni bir sonraki Seçkide görebiliriz.

Sevgiler

2 Beğeni

:slight_smile:
Beğenerek nasıl okunuyo onu anlamadığım için öyle diyenlere bi gönderme yapmak için öyle yazdım.

Elmanı aldım, teşekkür ederim.

Senin tarzın değişik ve değişik olması onu güzel kılıyor. Okuyanın merakı canlı kalıyor her zaman. Ayrıca sen okurun aklıyla oynuyorsun daha çok. En azından ben böyle düşünüyorum. Bende ise bu okurun kalbini parçalama amaçlı işliyor.

Öyle öyküler yazıla ki okurun aklı çıka, kalbi yerinden fırlaya.

Virüs konusunda yazacak gibiyim. Hayırlısı artık :slight_smile:

Görüşmek dileğiyle…

2 Beğeni

Hikayeniz akıcı ve okurken keyif aldım. Normalde sıradan gündelik hayatı konu alan hikayeleri sevmem, ilk başta okurken böyle bir şeyle karşılaşacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadığını okudukça anladım. Farklı etleri denerken insan eti de işin içine girse diye düşünürken öyle oldu, bence çok da güzel oldu. Sultan’ın Afiyet hanımla yakınlaşması da çok hoştu. Ama Sultan’ın kafayı sıyırması ani oldu bana göre. Afiyet’i kesmeden önce biraz daha betimlenebilirdi, bir şeyler yazılabilirdi. Birkaç yerde daha bazı göze çarpan yerler vardı onları diğer üyeler söylemiş.

Elinize sağlık, hikayeniz lezz-etliydi!

1 Beğeni

Teşekkürler keyif almanıza sevindim. Hikayenin üzerinden geçerken önerinizi/önerileri dikkate alacağım.

Sevgiler

Müge Müge Muge! Sen ne yaptın?
Secki’de okuduğum, dozu, vizyonu, sapkinligi, sivrilikleri, igretilikleri en yerinde öykülerden biri. Kısa bir film olmayı hakeder cinsten. Demet Evgar iyi bir Sultan olur bence🙈
Viski bölümü enfesti. İki üç kez okuyup, o bölümün keyfini sürdüm.
Ama tabi ruhumu daraltan kısımlar oldu. Mesela canim kedi🙃
Genel olarak baktığımda, ölü kediyle pisirmeye başlayan, ölü avıyla muhurlenen ve oldurmeye evrilen bir figüran aslında Sultan. Görülmenin yolunu başka bir hayata asilmakta bulmuş. Cogu katilin yolu bu olduğu için başarılı bir anlatım olduğunu düşünüyorum.
Sen Secki’deki en iyi yazarlardan birisin. Olgun, ne istediğini bilen, mütevazı kaleminle daim olacağına eminim.
Hep yaz, hep okuyalım.
Sevgilerimle arkadasim🤟

1 Beğeni

Şunu da ekleyeyim, Galip Tekin’in o tuhaf ve acayip hikâyelerinin havasını alıyorum senin öykülerinde. Asla aynı değil ama paralel evrende gibisiniz. Okumadiysan muhakkak bir göz at.
Görüşürüz🤟

1 Beğeni

Gaye :heart:

Bu yüreklendirici yorumun için çok teşekkürler arkadaşım. İlk katıldığımdan beri hiç birbirimizi tanımasak da, desteğini hep gösterdin. Yapıcı ve olumlu eleştirilerin beni gerçekten daha iyi olmaya yönlendiriyor. Ve biliyorum ki sen beğenemzsen söylersin :slight_smile:

Bu yüzden eleştirilerine güvendiğim insanlardan birisin. Çok teşekkürler.

Kedi kısmından rahatsız olacağını biliyordum. Kedileri Sultan’a canlı yakalatmaktan vazgeçme sebeblerinden biri de kedisever olanlardı. Yani öykünün aslında Sultan yaralı bir kediyle başlayacaktı av işine ama vazgeçtim :slight_smile:

Galip Tekin ustaya küçük bir benzetme bile benim için onur verici. Gırgır Fırt dönemlerinin çocuğu olarak, saygıyla anıyorum onu. Öykülerini çizimlerini hep sevmişimdir. Belki bir gün 40 fırın ekmeği yedikten sonra azıcık yaklaşabilirim :wink:

Ellerin dert görmesin.

:pray:t2:

1 Beğeni

Sanki Tuhaf Bey Vahşet Hanımla yağ gibi akıp giden bir nehrin üzerindeki kayıkta karşılıklı oturmuş kan bulaşmış elleriyle tokalaşırlarken kayığın kenarına tutunmuş onlara bakan Mizah Efendi’ nin yaptığı şakalara gülüyorlarmış gibi bir his uyandı içimde okuduktan sonra. :smiley:

Güzeldi. :smiley:

1 Beğeni

Hah hakkaten öyle olmuş, ne güzel yorum.
Beğenmenize sevindim.

Nice yıllara :birthday:

1 Beğeni

Merhabalar,

Metaforların mevcut okuyucu tarafından anlaşılamaması pek bir şey ifade etmeyebilir aslında. Bazı öykülerin gücüne zaman karar verecek, metaforların gün ışığına çıkmayı başarabildiği denli olacak bu.
Yazımında çok acele edildiği halde (et mühürleme repliklerinde “mühir” diye hatalı yazılan kelime dahi tekrar etmiş ve ‘-i’ harfi ile ‘-ü’ harflerinin klavyedeki yakınlığı da bunu ispatlamış) önceki öykülere nazaran daha etkileyiciydi öykünüz.
Ancak yorumlardan da görüyoruz ki okuyucu zevkleri birbirine çok zıt düşebiliyor. Yani bir okuyucunun metindeki karanlık atmosferi beğenmesi bir diğerinin beğenmeme sebebi olabileceğinden dolayı yazar bence en uygun seçimi yapmalıdır kendisi için.

Bakalım virüs temasında neler çıkacak ortaya.

2 Beğeni

Merhaba okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler :slight_smile:

Küçük bir noktayı açık etmek istiyorum
“Mühir” aceleden değil özellikle yanlış yazılmış bir kelime. Afiyet Hanım’ın mühürlemeyi telaffuz şekli. Yeterince ifade edememişim demek.

Çok teşekkürler tekrar
:pray:t2:

2 Beğeni

Tekrar merhaba,

Siz yeterince ifade etmişsiniz elbette.
Ben anlayamamışım, üstüne de bir de yanlış anladığım şeye sebep sunmuşum. :smile:

Sağlıcakla

1 Beğeni