Günde üç yüz kişinin öldüğü ve bunun artık alışılır olduğu bir dönemde hemen her gün aklıma gelen alıntı :
"Sonra anneannesi iyileşmiş, hastaneden çıkmış, hepsi eve dönmüşler. Hayat görünürde eskisi gibi olmuş. Ama ailece yedikleri ilk öğle yemeğinde her zamanki neşelerinden eser yokmuş. Radyoyu açmamışlar. Babası eve gazete getirmiyormuş artık.
Yemeğin ortasında, annesi kendini tutamamış.
“Yedi günde yüz elli ölü,” demiş. “Çoğu çocuk ve kadın üstelik.”
Babası başıyla onu ve ablasını işaret edince annesi susmuş. Ama ağlamamak için kendini öyle zorlamış ki acıdan ölecekmiş neredeyse. Madenci bu kez annesine bir şey olacak diye korkmuş. Bir süre sessizce yemeklerini yemişler. Sadece çorba tabağında çınlayan kaşıkların sesi duyuluyormuş.
Madenci birdenbire “Yüz elli ölü çocuk…’’ demiş “bizim eve sığar mı?”
Anne babası dehşetle birbirlerine bakmışlar.
“Yemeğini ye oğlum,” demiş annesi, sakin bir sesle söylemek için kendini zorladığı belli oluyormuş.
Ablası ilkokuldaymış, matematiği çok seviyormuş, her şeyi matematik problemi haline getirmeye bayılıyormuş, zaten annesi gibi matematik öğretmeni olmuş sonunda.
“Yedi günde yüz elli çocuk ölmüşse bir günde kaç çocuk ölmüştür?" diye sormuş.
“Kızım yemeğini ye," demiş annesi, ellerinin titremesi yüzünden kaşığı tabağın kenarına vuruyormuş, vurdukça çın çın diye bir ses çıkıyormuş.
Ablası inadına devam etmiş.
“Bir sınıfta otuz çocuk varsa, yüz elli ölü çocuk kaç sınıf eder?”
“Yemeğini ye!”
“Yüz elli bölü otuz eşittir beş. Beş sınıf dolusu ölü çocuk eder.”
“Kızım sus!” demiş annesi. Bağırmış. “Sus sus sus suuuuus!”
Ablası ağlamaya başlamış. Ağlamaktan çok korku çığlığına benziyormuş sesi, insanın kanını donduruyormuş. Susmuyormuş. “Beş sınıf dolusu ölü çocuk!" diye haykırıyormuş.
Yemeklerini bitirememişler, boğazlarından geçmemiş. Ablası o akşam ateşlenmiş, birkaç gün hasta yatmış. Annesi günlerce durup durup ağlamış, babasının ağzından tek söz çıkmamış. Çok uzun sürmüş ailesinin toparlanması.
"Rakamlar duyguları uyandırmaz,” dedi Madenci. “Yüz elli dedin diye kimse dehşete kapılmaz, yediyi duyunca kimsenin gözlerine yaş dolmaz. Ama beş sınıf dolusu ölü çocuk cümlesi korkunçtur.”
Dünya Ağrısı, Ayfer Tunç.