Bir kaç yıl içinde fırlatılması planlanan James Webb uzay teleskobunun yörünge hesaplamalarına dair çok ilginç bir makaleye denk geldim. İşin fiziğiyle ilgili tüm bilgi birikimim Kerbal Space Program’den geliyor, yani baya baya cahiliyim konunun ama yine de çok keyif aldım okumaktan
Kısaca bir özet geçeyim: Roketten ayrıldıktan sonra teleskop L2 noktasına giderken yolda bir çok düzeltme yapıyormuş. Bu düzeltmelerin her biri, aslında bir önceki adımın hata paylarını da düzeltecek şekilde yapılıyormuş. Bu reyizler de her cihazın hata payını göz önünde bulundurup bu hata paylarına göre ne olasılıkla ne kadar yakıt yakmayı bekleyebiliriz, durumlar nasıl olur genel bir resim oluşturmak için Monte Carlo simülasyonu yapmışlar.
Bir makale de benden: yıldızlararası yolculuk için ulaşmamız gereken relativistik hıza uzay gemisindeki insanların sağlığı ve elektronik teçhizatın dayanıklılığı göz önünde bulundurularak bir üst sınır hesaplamışlar bu elemanlar.
Sonuç: 0.5c. 0.5c’yle time dilation topu topu %15 tutuyor. Yani bu uzay gemisi mürettebatı için de çok uzun süreli bir yolculuk demek oluyor. 0.5c’nin üstünde H atomlarının radyasyon enerjisi ölümcül düzeye çıkıyor.
Şu sahnedeki cihazı matkap-gemilerinin ucuna takıyorlardı, dele dele gidiyorlardı hocam. Kastettiğim bunun gibi ama lazerlisi, bir de 2003 özel efektsizi
(Süper) Yapay Zeka üzerine mizah dolu bir makale buldum.
Imagine taking a time machine back to 1750—a time when the world was in a permanent power outage, long-distance communication meant either yelling loudly or firing a cannon in the air, and all transportation ran on hay. When you get there, you retrieve a dude, bring him to 2015, and then walk him around and watch him react to everything […] This is all before you show him the internet or explain things like the International Space Station, the Large Hadron Collider, nuclear weapons, or general relativity.
This experience for him wouldn’t be surprising or shocking or even mind-blowing—those words aren’t big enough. He might actually die.
But here’s the interesting thing—if he then went back to 1750 and got jealous that we got to see his reaction and decided he wanted to try the same thing, he’d take the time machine and go back the same distance, get someone from around the year 1500, bring him to 1750, and show him everything. And the 1500 guy would be shocked by a lot of things—but he wouldn’t die.
Hard things—like calculus, financial market strategy, and language translation—are mind-numbingly easy for a computer, while easy things—like vision, motion, movement, and perception—are insanely hard for it. Or, as computer scientist Donald Knuth puts it, “AI has by now succeeded in doing essentially everything that requires ‘thinking’ but has failed to do most of what people and animals do ‘without thinking.’ ”
Knuth demişken, reyizin Magnum Opus’unu da övmesek olmaz hocam. Kralın çok çok temel matematikten girip bilgisayar programlama sanatını anlattığı efsane eseri bu. Bill Gates’in vaktiyle “bu kitabı hakkıyla bitireni otomatik işe alıyoruz” dediği büyük şaheser. Yakın bir alanda çalışıyorsanız bile aslında anlatılan çoğu şey direkt olarak işinize yaramayabilir (günümüzde obsolete denecek kadar low level -soyutlama düzeyi olarak low level, yanlış anlaşılmasın- anlatılıyor pek çok şey), ama “kafa açma” puanı net 11/10.
Knuth reyizin okuduğu şeyleri, onları yazanlardan daha iyi anlamak gibi inceden “creepy” bir yeteneği var. Yakın zamanda da sensitivity conjecture ispatlandığında orijinal ispattan bir kaç gün sonra çok daha kısa ve basit bir ispat yayınlamıştı kral.
ek: şöyle ilginç bir olay da var; reis kitabını yazarken dönemin dizgi/basım teknolojilerini beğenmiyor, bu kitap için spesifik olarak (sonradan Latex’e evrilen) tex’i yaratıyor.
ek 2: seriyi övdüm ama itiraf etmem gerekir ki kendim ilk kitabın %60’ına kadar falan gelebildim henüz.
Bu da troll bir fizikçinin dur işaretinde durmadığı için trafik cezası aldıktan sonra polisin hatalı olduğunu kanıtlamak için yazdığı hayvani makale. Makaleye ödül olarak 400$ verilmiş, onla cezayı ödemiş
Sosyal medyada içerik akışını sosyal ağa bağlamanın sakıncalarını ürün sahibi bakış açısıyla muhtemelen istemeyeceğiniz derinlikte irdeleyen bir makaleye rastladım. Keyifle okuduğum ve yeni perspektifler kazandığım bir yazı oldu, buraya da bırakayım.
Hahah, doğru! Sen böyle deyince aynı dönemlerde Hindistan’da Çin’de falan matematik diye ne öğretiyolardı acaba onu merak ettim. Bir sonraki canım sıkılışında onu araştırayım
Bu işlerin bu kadar… NP vari olması beni derinden etkileyen bir şey ya. Görünce anlayıp onaylaması o kadar basit şeyler ki. Ama bilmeyince oraya varması da bir o kadar zor; binlerce yıllık medeniyet, görülmemiş deha gerektiriyor falan. Çok garip gerçekten.