Madem Kur’an’da geçen ilk sözü* [emri(Oku!)] hiç sevmiyoruz. Okumaya ve sorgulamaya karşıyız. Madem bilim her zaman dinlerle bir çatışma yaşıyor, o zaman bilim ileride niye başlı başına bir din olamasın? Ben 2 yıla yakındır sadece bilime ve teknolojiye inanıyorum. Tabii beni forumda biraz okuyanlar Müslümanlığa yaklaşmaya başladığımı farketmiş olabilir ama sözde Müslümanlarla aramda kalın bir köprü var.
Din sorgu , sual ve yargılamayı çok kabul etmez bilim ise tam tersidir sorgu sayesinde bilim olmuştur . Tamamen güven duyulan ve inanılan şey bilim olabilir ( ki dünya nüfusunda hiç azımsanmayacak kadar çok ) ama bilim asla din olamaz . Şu anki dinin tanımında olamaz en azından .
Ben buna biraz din de diyorum baktığımız zaman kutsal kitaplarda sorgulamamayı öğreten bu yola sürükleyen çok şey var . Ama tabiki dediğiniz de haklısınız en büyük engelleyiciler dinciler
Ben Ku’ran’ı Kerim’i okumaya başladığımda Kur’an’ın bizi hep sorgulamaya teşvik ettiğini gördüm. O yüzden size katılmıyorum. Eğer okumadıysanız size de okumanızı tavsiye ederim.
Arapça mı okuyorsunuz meal mi ? Meallerde çok farklar olabiliyor kritik farklar desek yerini bulur üstelik dinci dediğimiz insanlar da ikiye ayrılıyor artık birincisi gelenekçiler ikincisi radikalciler veya ılımlılar diyebiliriz . En iyisi Arapça okumak bana kalırsa
Hayır Türkçe okuyorum. Nuri Yaşar Öztürk’ün çevirisinden. Meal değil yani. Bildiğimiz saf Kur’an’ın Türkçesi. Bana göre de çok başarılı bir çeviri. Mealleri çok sonra okumaya başlayacağım.
Hocam tabiki fikir sizin istediğinizden okuyabilirsiniz ama yukarıda bahsettiğim şey tam olarak bu , Yaşar Nuri zamanında zina ile ilgili çok enteresan açıklamalar yapmıştı bir ara göz atın .
Olamaz çünkü bilimin dogması yok. Dogması olmayan din de din olmaz en azından semavi dinler gibi din olmaz farklı bir şey olur.
Bilimin dogması, peygamberi olmayan dine benzer ama din olmayan bir şey olacağını düşünüyorum ben de.
Bilim gelecekte din olur mu bilmiyorum ama şu anda herkesin dini olması gereken tek mürşittir bana kalırsa. Atatürk ne güzel söylemiş hayatta en hakiki mürşit ilimdir, diye.
Başlıktaki soru ülkemizdeki seviyeyi de açığa çıkarır nitelikte aslında. Dünyanın geri kalanına, gelişmiş ve eğitim seviyesinin yüksek olduğu birçok ülkeye bakıldığında bilim zaten çoğu kişinin dinidir, inandığı tek gerçektir zaten. Müslümanlık, Hrıstiyanlık vs diğer bu şekilde genel geçerliğe sahip olmuş tek tanrılı dinler ne olursa olsun tamamiyle maneviyata dayalı şeyler, hiçbirisinin de somut olarak kanıtlanmış bir niteliği yok. Bulunduğumuz yüzyılda Papalık bile Darwin’in evrim teorisini kabul etmiş, Adem ve Havva’nın yaratılış öyküsünün metafor olabileceğini ifade etmişken bizim memlekette bilim ve din neden bir arada var olamıyor, neden birinin savunucusu diğerine düşman kesiliyor anlayamıyorum. Cehaletten herhalde. Çünkü dediğim gibi, eğitim seviyesi yüksek ülkelerde insanlar manevi anlamda kabul ettiği tanrıya inanmayı sürdürüp aynı zamanda bunun kanıtlanmamış bir olgu olduğunu kabul ederek bilimi de desteklemeye devam ederken, bizim ve bizim gibi ortadoğu ülkelerinde durum neden tam tersi, nasıl oldu da insanlar bilim ve türevi çeşitliliklere düşman kesilir bir zihniyete büründü hep çok merak etmişimdir.
Felsefi tanım boyutunda bakacak olursak bilim tabii ki de sorgulamaksızın inanma ve tapınma gerektirecek bir olgu olamaz. Bilim insanı olmadığınız sürece en fazla desteklenen ve takip edilen bir alan niteliğinde olabilir.
Bana kalırsa din değer verdiğin şeylerin kurallarına göre hayatını şekillendirmek. Buna göre farkında olmadan paraya tapan da var makam koltuğuna da teknolojiye de
Ben bu şirketin mutlaka Apple olacağını düşünüyorum. Apple ekosistemine giriş yapan her kul Apple’ın bağımlısı oluyor maalesef özellikle tüketim bağımlısıysa.
İnsanların din tanımı inanıp inanmamasına göre çok değişiyor ki bu hiç sağlıklı değil. İnanan için din hayatın amacını ve nasıl yaşanması gerektiğini kullara hatırlatan ilahi bilgidir. İnanmayan için insanların sorgusuz sualsiz peşinden koştukları, onları dünya hayatından ayıran bir şeydir. Birinci tanıma göre bilim, din olamaz. İkinciye göreyse düğün konvoyu bile din sayılabilir.
Tabii oradaki “İkra” emri, önüne hangi makale, kitap gelirse oku, üniversiteye git, master yap, anlamında bir oku değil. Orada, anlat, tebliğ et manasında kullanılıyor. Onun altını çizeyim. Din ve bilim hayatın farklı sorularına yanıt verirler. Hele din konusunun içinde iman denen bir şey var ki, o salt akılla da ilgili değil. Ben ikisini çatıştırma taraftarı değilim. İkisini de bir kendi haline bırakmak lazım. Ama ileride bilim de pek tabii ki tutucu, dejenere bir zümrenin eline geçip fonksiyonunu yitirebilir.
Söylediğiniz kağıt üzerinde kesinlikle doğru ama eksik bir tarafı var. Bizim gibi seküler olmayan ülkelerde milyonlarca insan din üzerinden hayatını kazanıyor. Mühendisin iş bulamadığı öğretmenin atanamadığı bir ülkedeyiz. Diyanetin bütçesi 11 milyar tl, çeşitli yardım kuruluşları, dernekler vs üzerinden inanılmaz bir para akışı oluyor ve insanlar hayatlarını kazanıyor. Yolsuzluk anlamında söylemiyorum iş anlamında söylüyorum insanlar din sayesinde maaş kazanıyor hayatlarını geçindiriyor. İşsizlik ve yoksulluk tavan yapmışken bu işten para kazanan insanlar için din sadece maneviyattan mı ibaret emin değilim.
Bir de gelişmiş seküler ülkelerde din manevi bir şey dediğiniz gibi bir inanç yani. İnanç olarak kalıyor hayatı şekillendirme iddiası yok orada dinin. Bizde ise din hem inanç hem de en ufak ayrıntıya kadar günlük hayatı şekillendirme iddiasında. Nasıl su içilir, su içmeden önce okunacak dua vs bile bulabilirsiniz. Ayakta su içmek günah vs.
Seküler toplumlardaki din ile bizim anladığımız din aynı değil yani bana göre.