Dünyayı alt üst eden pandeminin başlangıcından itibaren tam 37 yıl geçmişti ve şimdiki dünya nüfusu o zamanki nüfusun 1000’de 1’i bile değildi. İnsanlar 2021’e girdiklerinde ne kadar da umutluydu diye düşündü. Oysa ki daha da ölümcül mutasyonlara uğrayan virüs, 2030 yılına dek dünya nüfusunu kırıp geçirmişti. Milyarlarca insan yaşamını yitirmişti.
Not: Teknolojik herhangi bir gelişmeye değinmeden bilimkurgu öyküsü yazdım. Nasıl, iyi mi? Bence bir daha bakmalısın türün tanımlarına. İnsanları suçlamadan, önce araştırmalı, sonra konuşmalısın hatta.
Benim alt türlerle ilgili bilgim yoktu. Sayenizde küçük bir araştırma yaptım. Çok farklı bilim kurgu türleri ve bu konu üzerine yazılmış tezler mevcutmuş. Öğrenmeme vesile olduğunuz için de çok teşekkürler.
Konuyla ilgili olarak en basiti Vikipedi’den bulduğum kısmı paylaşmak istedim, forumda benim gibi yeni öğrenecekler için:
Bilim kurgunun bir alt türü olan Sosyal Bilim kurgunun (SBK) ana teması antropolojidir. İleri veya geri zamanda teknoloji, savaş ve romantizm gibi kavramlardan daha çok toplumsal bilim (sosyoloji) üzerine yoğunlaşır, bireyi, iktidarı ve yaşamı sorgular. Ursula LeGuin sosyal bilim kurguyu “mekanik veya fiziksel teknolojik gelişimden öte, bilimin insan ilişkileri üzerine etkilerini, sosyal evrimleşmeyi, değişimi kapsayan vesveseli bir kurgu” olarak tanımlamaktadır.
George Orwell’in 1984’ü, Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sı, Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’i gibi distopik eserler sosyal bilimkurgu olarak tanımlanabilir. Isaac Asimov, Stanislav Lem, Philip K. Dick gibi yazarların bazı eserleri sosyolojik ve felsefi tartışmalarla doludur. Ursula K. Le Guin’in Mülksüzler adlı eseri bu türün başyapıtlarındandır.
Katılıyorum. Belki birilerine kitap okuma sevgisi kazandırır. Bir zararı olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca ithaki’nin okumayının kalmadığı çok ünlü 2 romanı basması olumlu olumsuz neden olay oluyor onu da anlamış değilim.
Tam tersine, yayınevi açısından bakıldığında doğru bir yayın politikası. Bilimkurgu serisine ekleyerek insanların satın alması sağlanacak ve bedava bastıkları kitaplarda elde edecekleri kârı da dizinin gelecek kitaplarındaki telifli eserler için kullanabilecekler.
Buradaki asıl tartışma konusu, Hayvan Çiftliği’nin akıbetiydi. Yukarıda birkaç arkadaş distopyaysa garanti klasiklere girebilir yazmış ama olay distopya olup olmaması da değil, hayvanların konuşuyor olması.
Fakat distopyaydı, alternatfi tarihti, domuzların evrimleşmesiydi diyerek ittire kaktıra sokabiliriz sanırım. Yani şu saatten sonra sokmamız gerekiyor en azından, basılmışlar artık.
Ben artık yavaştan bu seriyi bıraksam mı diyorum ya bilemiyorum. Niteliğini yitiriyor gibi hissediyorum ve de artık iş tamamen koleksiyonculuğa dönmeye başladı kendi açımdan. Malum kitap da var kitaplıkta ve onun hatrına seriyi yarım bırakmak istemiyorum. İthaki kim bilir kaç kitap belirledi seriyi ve kim bilir içerisini tamamen gelir kaygısına dayalı olarak kaç tane alakasız veya yetersiz kitapla dolduracak. Ekonomik yük olmaya başladı seri gibi hissediyorum. Dune ciltliler duyurulunca da oldukça heyecanlanmıştım ama alıp almamak arasında gidip geliyorum şuanda. Alıp ne yapacağım? Kitap koleksiyoncusu değilim ki diye düşünmeye başladım kendi kendime.
Tabii ki insanlara ulaşması açısından bir problem yok ama altta bir forumdaşın da dediği gibi genelde çok kötü yayınevlerinden çok kötü çevirilerle görüyoruz başka kitapları bu tarz mağazalarda. Ve zaten biliyorsunuz ki kitap okumayıp okumuş gibi storyler falan paylaşan çok insan oluyor. (Kürk Mantolu Madonna kitabı bu akımda baya önlere çıkıyordu hatta.) Kitapların edebi değerleri böyle çer çöp olacakmış gibi geliyor her yerde olunca, ki bahsettiğimiz kitaplar normalde de en çok satanlar listelerinde olanlar olunca biraz korkutuyor düzgün okuyucuları.
Bütün yayınevleri basacağı için güzel bir kazanç sağlayacaklarını düşünmüyorum. Eleştirdiğim kısım da maddiyatı düşünmeleri. Okur kısmını göz ardı ediyorlar.
İthaki’nin şu son yaptıklarını görünce hiç şaşırmıyorum yav. Daha önce bu forumda kullanıcılara verdikleri malum yanıtlardan agresif tepkilerden nasıl bir yayınevi oldukları ortadaydı. Neyse…
Arkadaşın yaşam stili var olan şeyleri reddetme üzerine kurulu. Sosyal bilimkurgunun varlığına inanmayan birini bilimkurgunun tanımı ve sınırlarına da inandıramazsın.
Üstelik, ortaya farklı savlar atan o olduğundan, bunları kanıtlamakla mükellef kendisi. Çünkü bilinen olgular var ve biz onlara inanıyoruz fakat kendisi reddediyor, bu durumda bizim değil, onun kanıtlamak için uğraşması gerekiyor. Hukukta da sistem böyle işler genelde. Ve hayatın birçok alanında.
Fakat duyup duyabileceğimiz en iyi argümanları şu: “Sosyal bilimkurgunun varlığına inanmıyorum”, “bilimkurgunun tanımlarını reddediyorum”.
E, okey. Sen bilirsin. Dünya da birileri diyor diye düz zaten. ^^
Hayvan Çiftliği yukarıdaki tartışmadan anladığım kadarıyla teknik olarak bilimkurgu olarak geçiyor ama bilimkurgu klasiği olduğunu düşünmüyorum. Bu serideki herhangi bir kitaba baktığımda aklıma gelen ilk 10 kelimeden birisi bilimkurgu ama bu kitaba baktığımda aklıma asla bilimkurgu kelimesi gelmiyor.
Bu arada 1984’ün bilimkurgu sayılması çok abes değil. O zamanlarda televizyon bile evlerde yokken her evde tele-ekran diye bir cihaz olduğunu yazıyor Orwell -ki televizyondan çok daha gelişmiş bir aygıt bu. Hem görüntü ve ses verirken hem de evdeki görüntü ve sesleri kaydedip anbean ekranın öbür ucundaki parti görevlisine ileten, bildiğin çift taraflı canlı yayın yapan bilgisayar gibi bir cihaz. Bunun dışında gerçek bakanlığı ve sevgi bakanlığında kullanılan enteresan cihazlar da vardı. Dil bilim, toplum bilim gibi alanlarda anlattıklarıyla sosyal bilimkurgu sayılıp sayılmamasını ya da sosyal bilimkurgu diye bir türün olup olmadığını geçtim, zaten tarif ettiği teknolojilerle bile normal bildiğimiz bilimkurgu sayılabilir. Bence sıkıntı yok.
Hayvan çiftliği ise… Saçmalık olmuş Ama çok da umrum değil zaten. Ne seri toplarım, ne de seri toplama mantığını anlarım. Kitap iyiyse alıyorum. Kitaplar hakkındaki fikirlerim, hangi seri içinde olduklarından ziyade içerikleri ve kaliteleriyle -doğal olarak- ilgili oluyor.
Hayvan çiftliği ve 1984 modern klasik olarak basılsaydı foruma yazılan son ikiyüz mesaj hiç atılmamış olacaktı. Yayınevi konu üzerinde bu kadar tartışmamıştır.