Bilimkurgu Klasikleri Dizisi (İthaki Yayınları)

Şu 6:45 son yayınlayacağı serideki çevirileri merak ediyorum ben.
@GKS işlerine gelmiyor, kolaya kaçıyorlar. Dost Körpe’nin hatalı çevirileri kullanılıyor hala bilerek isteyerek.

3 Beğeni

Celal Üster, çevirmen ve editörün saçmalıklarını adeta tokat gibi yüzlerine vurmuş. Bravo. Geçtiğimiz günlerde bazı çevirmen ve editörlerin hem çeviriyi yaptıkları dile, hem de Türkçeye hakim olmadıklarını yazmıştım. Bir iki yanlış çeviri veya paragraf/cümle atlaması söz konusu olsa belki anlayışla karşılanabilir, ama bu kitapta bunlar çok fazlaymış. Anlaşılan yayınevleri çeviri işini çok basite alıyor.

5 Beğeni

Gerçekten buna benzer diyaloglar yaşanıyor olabilir mi? Eğer yaşanıyorsa fena halde soğudum… Peki bu yayınevine hiç mi yaptırım gücü uygulanamaz?..

1 Beğeni

Kapalı kapılar ardında neler dönüyor bilemem ama şunu biliyorum ki tek suçlu çevirmen değil. Orta üstü seviyede İngilizce bilen bizler bile her kitapta 8-10 hata buluyorsak editör nasıl bunları kaçırıyor anlamak mümkün değil.

Adamlar tekel gibi davranıyor. Belki ayıplı mal olarak binlerce kişi iade talebinde bulunsa ve bu da basına yansısa o zaman işler tersine dönebilir.

6 Beğeni

Gerçekten bu kampanyayı başlatalım mi arkadaşlar, ne dersiniz?

1 Beğeni

Belki tek suçlu editör de değildir, hatta belki iş yoğunluğundan, editör azlığından 1 kitaba ayırması gereken sürede 10 kitabı gözden geçirmek zorundadır. Olamaz mı?

3 Beğeni

Biz sadece baskıdaki hatalardan değil, hataların baskılar boyunca devam etmesinden, takrarlanmasindan bahsediyoruz ki en kötüsü de bu.

2 Beğeni

Boyle bir iddiam yok.

Olabilir tabi ki niye olamasın. Ben o süreçler nasıl işliyor bilmiyorum, o yüzden çevirmen kadar editörü de suçlu görüyorum. Süreçte başkaları varsa onların da suçu olabilir.

Boyle şeyler benim pek umurumda değil ama başlatmak isterseniz size destek olmak için ben de iade sürecini başlatırım. Tabi forum seviyesinde bir tepkinin hiçbir kıymeti olmayacaktır, olacak olsa @irbis forumdan gitmezdi. Daha yüksek çaplı bir organizasyon ve katılım gerekiyor.

4 Beğeni

Burda tek suçlu ne çevirmen ne editördür, kapak görselini çeviri kalitesinden üstün tutan okuyucudur. Burada okurun suçu başkasında aramaması lazım.

Misal geçen ay Fahrenheit 451’i aynı çevirisini ciltlerle şömizlerle kutularla allayıp pullayıp yine piyasaya sürdüler. Hala satılıyor mu? Hem de cayır cayır satılıyor… O halde yayınevi de enayi değil. Profesyonel bir çevirmen ve editörle çalışacağına, en ucuz kim çeviriyorsa (misal İngiliz/Rus Dili Edebiyatından mezun dahi olmamış bir öğrenciye) gelişi güzel çevirtiyor. Nasıl olsa kimsenin ipinde değil. Zırt Pırt serisine dahil edip, cildi, şömizi, kutuyu falan basınca paşa paşa satılıyor.

O yüzden yayınevinde en ufak bir suç olmadığı gibi gibi haklılar da. Ben de eskiden bunların kitaplarını alıyordum. Durumun bu şekilde ilerlediğini fark edince sel ve ithaki gibi yayınevlerini nerdeyse 2 senedir boykot ediyorum kendi çapımda. Fakat kitap satışlarına bakıp bu yayınevlerinin okuyucu kitlesine iyi kötü aşina olduktan sonra adamlara tam manasıyla hak veriyorum. Ben de yayınevi sahibi olsam böyle bir kiteleye karşı İthaki’nin tutumunu sergilerim. Hatta açık söyleyeyim daha beterini yaparım. Çünkü, hayır kurumu da değilim gereksiz yere sağa sola para saçacak kadar salak da değilim. Eserin çevirisi ve editörlüğü hiç kimsenin gram umrunda dahi değilken, etiket fiyatlarına her bir kaç ayda bir zam yapmalarına rağmen artık indirimden ziyade internet satış fiyatı haline gelmiş %50 indirimi görenler sipariş verebilmek için sitelerini kitliyorken, hatta henüz basılmamış kitaplar takır takır binlerce ön sipariş dahi alıyorken niye çevirisi editörlüğü çok iyi olsun diye fazladan zaman ve para harcayayım ki???

Piyasadaki İthaki kitapları okurun hak ettiğinden fersah fersah daha iyi…

19 Beğeni

Harekete geçirebileceğimiz hiç mi tüketiciyi koruma kanunları ya da dernekleri yok, öncelikle bu durumu başka boyuta taşıyıp bireysel değil kolektif adımlar atılmalı…sonucun emsal teşkil etmesi açısından da iyi olabileceğini düşünüyorum…

Bir şeylerin bizim ülkede emsal temsil etmesi için dava açıp sonra da bunu medyaya taşımak lazım. Dava kaç yılda sonuçlanır? Avukatların becerisi vs. de düşününce… Bir de işin karanlık tarafı var. Bir kişinin bir kurumla davası biraz sancılıdır.

Suçlu kim diye bakarsak bir adım öteye gidemeyiz. Tüketici olarak üretilen her ürünün kusursuz olmasını bekleriz. Üreticinin bunu bize kusursuz ulaştırması hata varsa da düzeltmesi gerekir. Bugüne dek kaç kişi bu çeviri rezalet diye kitabı iade etti? Yine bugüne dek kaç kişi aldığı bir tişört vb. yırtık, sökük vs. diye iade etti?

Ben açıkçası üzülüyorum. Hata olmaz diye bir şey yok zaten insan elinden çıkan bir üründe fakat bu hatalar 12 baskı boyunca düzeltilebilir gerçekten. Bu da benim gözümde bir yayınevinin her geçen gün kendisini düzeltmek için çabalaması demektir. Bir okuyucu olarak orijinalini açıp ukala gibi “Efendim, burası böyle, orası şöyle, şurası da şöyle olacak.” diye sürekli kontrol edeceksem gider orijinali alır, kindle üzerinden rahat rahat okurum. Ne diye kısıtlı vaktimi oturup çeviri düzeltmeye harcayayım? Bu işi yapması için maaş alanlar var. Ya da siz aldığınız kazak hakikaten mi pamuk yoksa yün mü yoksa yüzde 20 polyester mi diye analize yolluyor musunuz? Ya da elinizde imkan olsa bununla uğraşır mısınız? Bana biraz böyle görünüyor.

Diğer bir nokta da bir kişinin elli tane iş yapması. Örnek üzerinden gidersek Alican Bey’in birden fazla iş yapması doğru değil. Bu şekilde otuz kitapla ilgilense ki bence çok rahat yüzlercedir. Hangi birisine odaklansın? Siz olsanız siz de yapamazdınız. Kişi kendi hatasını öyle kolay kolay göremez. Hiç sanmıyorum ki sakin kafayla kahvesini içerken bir yere uzanıp kitapları incelesin. Peşinde bekleyen onlarca iş varken acele ederek ancak bu kadar olur.

İthaki özelinde konuşursak çoğu kitabın altında iki kişinin adını görürüz. Bu iki kişinin bu kadar çok kitabın altından sağlıklı bir şekilde kalkması beklenemez. Kim olursa olsun bu böyledir. Ben de olsam sağlıklı olmaz, siz de olsanız sağlıklı olmaz. Yani yine bizim ülke gerçekleri devreye girer. Bin işi bin kişi yapmalıyken bir kişiye yükleriz. Özellikle yöneticilik ünvanı olanların durumu daha vahimdir. Düzeltmeye çabaladıkça iş içinden çıkılmaz bir noktaya gelir. Bir taraf düzelirken öbür taraf yığılır. Öbür tarafa bakayım derken bu tarafta bir sürü şey kaçar. Sadece bir bakın derim. Yine örnek üzerinden giderek Alican Bey bu yayınevinde nelerle ilgileniyor. Evinizdeki kitapların künyelerini kontrol edin. Bir kişi hem dizi editörü hem yayın sorumlusu hem çevirmen hem editör hem bilmem ne… Bu uzar gider. Burada bir yanlış var. Bunu kendi deneyimlerimden pay biçerek diyorum. Bir kişi kaldırabileceğinden daha fazlasını yapmamalı. Tüm bu işlerin üstesinden gelebilmek için bu kişiye 24 saat yetmez. Bir gün 72 saat olsa yine yetmez.

Boykot etmeye başladığınızda onlarca kitapevini de bu listeye eklemek gerekir. Misal ben düşünüyorum boykot etmeye başlasam elimde üç kitapevi ya kalır ya kalmaz. Zaten fantastik ve bilimkurgu yoğun okuduğum da düşünülürse hiç kitap almama gerek kalmıyor. Otomatik olarak kitaplığı da kaldırabilirim.

Bence burada biraz yayınevi sahipleri görevlendirmeleri genişletmeli. Düzelti konusunda gerçekten adede böldüğümüzde kuruş fark edecek bir şeyden kaçınmamalı ve farklı kişiler olmalı. Koca yayınevinın yükünü birkaç kişinin üstüne yüklemekten ziyade yükü dağıtmak daha hatasız işler ortaya çıkmasına ve sağlıklı çalışma ortamı yaratılmasına sebep olur. Pek tabii bu konumda olan birisi için güvenilir birilerini bulmak da zordur fakat bu mecburidir.

Bilemiyorum… Ben sadece üzülüyorum. Her açıdan bakmaya çalışıyorum. En basitinden Kidega üzerinden İthaki yazıp arattım ve 1893 kitap satışta görünüyor. Bence kadro bunun için az. Elimdeki kitapları genelde incelerim ve hep aynı isimlere rastlıyorum. Biraz düşünmek lazım bence.

15 Beğeni

İçimden geçenleri yazmışsınız taşlarlar birazdan.
Neyse special premium ediyşın dune yüzde 50 indirime girsin de alayım

1 Beğeni

Söylediklerinize katılmakla beraber bence booktuber, bookstagram denen vasıfsız elemanların paylaşımları ve reklamları da oldukça etkili oluyor. Edebiyattan ve çeviriden bihaber sadece kargo açtıkları için basılan her kitap kolayca satılabiliyor. Fahrenheit’in çevirisi berbat ancak neredeyse her sitede hem yayınevi kitapları arasında hem genel çok satanlar arasında en üstte.

17 Beğeni

Gerçekten… Çok uzun zamandır çok satanlardan inmeyince düzeltilme gereği de duyulmuyor sanırım. Ben çeviri konusunda çok irdeleyemiyorum genelde ancak gerçekten okutamayacak kadar kötüydü çevirisi.

3 Beğeni

Fahrenheit 451 okuyup çevirisini beğenen kimse görmedim. Tabii sadece KY’de 120.000 civarında satılmış bir kitap için benim 10-15 kişiden duyduğum eleştiriler pek bir anlam ifade etmez.

Yayıncılık genel geçer kuralların birebir işlemediği bir sektör. Başlıca nedeni de telif mevzusu, eğer okumak istediğiniz bir kitap telifliyse sadece 1 yayınevinden almak zorundasınız veya o kitabı okumayacaksınız.

Onun için okurlar bunu hak ediyor türü söylemler yerinde değil, okurların tercih hakkı olsa ve ısrarla gidip kötü çeviriyi tercih etseler bunu söyleyebilirsiniz ama böyle bir durum söz konusu değil.

Alastair Reynolds 'un Keşif Uzayı kitabını merak ediyorum ama İndie yayınevinin çevirmen tercihini de biliyorum. Kitabı felsefe bölümünden yeni mezun olmuş bir arkadaşa ve üniversite öğrencisi bir arkadaşa çevirttirmişler.
Ben bu kitapları alıp okumaya çalışırsam kötü çeviriyi ve İndie Yayınevini hak ediyor mu olacağım yoksa Alastair Reynolds okumak isteyen birisi mi?

Fahrenheit 451 de filmi çıktıktan sonra çok satıldı. Kitabı alan çoğu kişi filmin etkisiyle almış olamaz mı? İnsanın en sık yaptığı hatalardan birisi herkesi veya çoğunluğu kendisi ve kendi çevresindeki insanlar gibi sanması. Diziler ve filmlerin yarattığı coşku sayesinde bazı kitaplar bu şekilde geniş kitlelere ulaşabiliyor.

Fahrenheit 451’in başarısı istisnai bir durum ve alanların önemli çoğunluğunun BKK takipçisi olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım, diğer kitapların satış rakamlarına bakarak. Aynı şekilde bu kitabı satın alanların da çevirmen ve çeviri kalitesi hakkında bir fikirleri olmadan bu kitabı almış olmalarını varsaymak yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum.

5 Beğeni

Doğru. Bırak BKK takipçisini, bilimkurgu deyince yüzünü ekşiten insanların bile aldığı popüler bir kitap Fahrenheit. Bildiğin dümdüz bestseller. Yani kitabı alanların çoğu İthaki nedir, bu kitabın çevirmeni editörü kimdir haberi olmayan, hatta umrunda da olmayan kişiler. Yine bu forumu kıstas alma hatasına düşülmüş.

Yine de bkk takipçisi olsun olmasın her yerden eleştiri yağmuruna tutulmuş, belki de hiçbir çevirinin görmediği kadar tepki görmüş bir çeviri Fahrenheit. Buna rağmen değiştirilmeyip baskıya devam edildiğine göre okuyucunun bir suçu yok burda. Taş ve sopalarla yayınevi mi bassınlar? Bu kadar nefret dolmayı da gereksiz buluyorum. Nasıl ki kar amacı güden bir kuruluş olan İthaki bizim dostumuz değilse, aynı şekilde düşmanımız da değil. İyisiyle kötüsüyle (bence iyi tarafı ağır basan) bir yayınevi işte. Fazla duygusallığa kapılmamak ve beklentileri arşa çıkarıp yayıncıları arkadaşımız sanmamak gerek. Sonra bize ihanet etmişler gibi hissediyoruz çünkü saçma bir şekilde. Dünyadaki her iş kolunda olduğu gibi kitap basım-dağıtım işinde de birinci öncelik paradır. İkinci öncelik de paradır. İlk on öncelik paradır. Ondan sonra diğer konular gelir. Buradan çıkan sonuç; hali hazırda bestseller olan Fahrenheit’ın çevirisini yenilemenin herhangi bir ticari getirisi yoktur, aksine götürüsü vardır. Hatta mevcut durumda bazı kitapların çevirileri kötü diye birkaç tane okuyucunun yayıncıyı komple boykot etmesi, çeviriyi yenilemekten daha ucuza gelmektedir muhtemelen. Bu kadar basit. Eğer İthaki yönetim kadrosunda olsalardı, eleştirenlerden biri olarak ben de dahil olmak üzere burada ve internetin diğer köşelerinde İthaki’ye kazan kaldıran okuyucuların %95’inin de aynı politikayı izleyeceğinden son derece eminim. Çünkü okuyucu için olmasa da İthaki için doğru, normal ve mantıklı olan budur.

Amacım şeytanın avukatlığını yapmak değil. Sadece bazı gerçeklerle yüzleşmeden yargıya varmamak gerektiğini düşünüyorum.

6 Beğeni

Konu kitap olunca kitap yayın sektörünün diğer sektörlerden farklı olacağını sanıyoruz. Bu cümleniz ile farkında olmadığım bu durumu fark ettim. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de bir kişinin her işi yapması bekleniyor. Galiba bu biraz bizim kültür olmuş gibi. Eskiden işe alımlarda kişiye sorarlardı ya ne işi yaparsın diye kişi ne iş olursa derdi ya, artık bir çalışanın her işi yapması bekleniyor. Yapamazsa veya yapmazsa kişinin durumu yaparsa ise yaptığı işin durumu kötü oluyor. Genel olarak nicelik her zaman niteliğin önüne geçiyor.

1 Beğeni

Ne yazıkki bu durum hep böyle.
Ben yayınevlerine duygusal bağı olanları anlamıyorum. Bunlar diğer her şirket gibi KÂR AMACI GÜDEN basit işletmeler. Kimse “sizi sevdigi için” kitap yayınlamıyor. Bu bahsi geçen İthaki icin daha da geçerli. Okurlarına verdikleri sözlerin yüzde doksanını tutmayan, tuttuklarını da yıllar sonrasına sarkıtan bir yayınevinin çevirilerini eleştirdim diye taşlandığımı da biliyorum.

Burada bana Dost Körpe çevirileri kötü değil diyenleri de gördüm, hatta aynı kişinin 3 farklı hesabıyla yazdığı bir tartışmaydı bir tanesi. Yayınevinin kendinden bile daha çok sahipleniyor arkadaşlar.

Icine hayvan çiftliği konulmuş bir bilimkurgu klasikleri serisini bile eleştirdik diye laflar yedik.

Hep söyledim hep söylüyorum, bu adamların böyle kör destekcileri olduğu sürece bu kaliteden ileri gidemeyecekler. Arada iyi işler yapmaları başka şeyleri mahvettiklerini değiştirmiyor.

Açıkcası burada bana laf sokmaya çalışıp kendini kanıtlamaya çabalayan insanlar da olacak/oldu. Umrumda değil yeminle artık. Başlarda önemseyip bak bu böyle olmalıydı, böyle bir çeviriyle bunu ifade edemezsiniz diye açık açık anlatıyordum. Artık kendimi açıklama geregi bile hissetmiyorum.

Adamlar bu çeviriyle 30. Baskı yapıyorlar Fahrenayt’ta. Ben kimim laf ediyorum.

10 Beğeni

Hazır çeviri konuşuluyorken elimde eski basım Fahrenheit 451 var.Zerrin Kayalıoğlu ve Korkut Kayalıoğlu çevirmiş bu çeviride de sıkıntı var mı?

1 Beğeni

Ben Goblin Kral okurken şunu fark ettim. İthaki’nin seri olmayan hiç bir kitabı bana hitap etmiyor, beğenmiyorum.Özellikle devam kitabı satmak derdinde olmayınca İthaki çok saçmalıyor. Seri olmayan ve serisi tamamlanmayan kitap almam ben İthaki’den. Bu tür siteleri takip etmeyen konudan habersiz alan çok kişi var ne yazıkki.

1 Beğeni