54 kitap içinde 1 kitabının dahi bulunmaması skandal olan Robert Silverberg’ten yana kullanıyorum ben tahminimi.
İçeriden Ölmek’i çok sevsem de, Cam Dünya’yı daha çok sevdiğimi söylemem gerek. Hangisi olursa olsun, artık 1 Silverberg olsun!
54 kitap içinde 1 kitabının dahi bulunmaması skandal olan Robert Silverberg’ten yana kullanıyorum ben tahminimi.
İçeriden Ölmek’i çok sevsem de, Cam Dünya’yı daha çok sevdiğimi söylemem gerek. Hangisi olursa olsun, artık 1 Silverberg olsun!
Seriden bağımsız olarak Asimov gelsin artık. Olmadı Dune’a devam edebilirler, etsinler, etmeliler
Böyle düşünmenizin sebebi nedir? Hissiyat mı, sızan bir bilgi mi, telif durumu mu yoksa İthaki’nin İthaki oluşu mu?
Asimovlar telif sorunlu, açıkcası telif sorunlu diyorlar da nesi sorun yada “Sorun tam olarak ne” kimsenin bi bilgisi yok. Ki bunun gibi bir sürü kitapta da aynı durum geçerli. İthaki burada şeffaflıktan yoksun. Sözleri de inandırıcı değil. Alican’dan birebir duymadığım sürece inanmıyorum genel olarak. Ki o bile söyleyince +3ay ekliyorum.
Clarke’ları da sormuştum ben bu sene beklemeyin demişlerdi, o sebeple almıştım hatta eski seriyi.
Teşekkürler açıklama için. Keşke 2001, Vakıf, Dune gibi kültleşmiş serileri daima basılı halde bulundursalar (Zaman Çarkı gibi). En azından yayınevi için az da olsa düzenli bir kaynak olur. Öte yandan daha az uğraş ile daha çok kar elde edebileceği kitaplara yönelmesi de ticari anlamda bana normal geliyor. Okuyucuları çok üzmesi onlar için artık zaten önemsiz hale gelmiş ve/veya var olmaya devam etmek için bu yolu seçiyorlar.
Orkun Işıtmak adlı youtuber, bir yerde şöyle demişti; Türkiye’de sayılı bulunan ve kiralayıp incelediği lüks otomobil videosu, gülmeme challengelara göre daha az izleniyormuş. Aracın yüksek kirası da az izlenmenin yanında cabası.
Bu konuda daha önceleri çok konuştum, tekrar aynı şeyleri söylemek istemiyorum.
Ama şunu söylemeden edemeyeceğim, yayınevi bir seriyi alıp çevirisini yaptırıp okuyucuya ilk birkaç kitabını sattığında, serinin maddi getirisi serinin devamına yetmediğinde “bu serinin devamı seri yeterince ilgi görmediği ve satış rakamları yeterli olmadığı için iptal edilmiştir.” demesi gerek. Bu dürüstlüğü göstermedikleri için İthaki bu forumda da başka yerlerde de tepki görüyor. Enginlik 2018’den beri basılacak mesela, “Basmayacağız” demediler, “Basılacak bla bla bla” her seferinde. Neyse benim fikrim bu konularda bu şekilde. Başlığın konusunu da dağıttığım için özür dilerim herkesten. Şükürler olsun ki toplamadığım ve toplamayı da düşünmediğim bir seri kendiler
Şahsen İngilizce kitaplar satışta Türkçe halleriyle aynı fiyat yada 10-20 lira daha pahalı olsalar bir tane bile çeviri kitap alacağımı sanmıyorum. Bunun sebebi arkabahçesi, 6,45’i, Sansürcü Altın’ı, İthakisi…
Bu seride sadece klasikleri basıyorlar, 2000 sonrasında çıkan kitaplar bu seriye eklenmiyor.
I have no mouth and i must scream gelicek dedilerdi ama dedikleriyle kaldı. Sanırsam 2 sene geçti üstünden. (Oyunu da çok güzeldi bu arada)
Altın kitaplar sansür mü yapıyormuş? Bilmiyordum. Hangi kitaplar olduğunu söyleyebilir misiniz? Ayrıca listeye 38 yıllık 7 farklı yayınevine sahip olan firma da eklenebilir.
@muratt ilk kitabın önsözünde bu seride Ray Bradbury basmayacağız yazıyordu. Üç tane basıldı bile. Bu kuralı da bozmamaları için bir sebep yok.
Stephen kingin kitapların vardı.
Bu 2015 sonrası basım üçün çekilişi bu arada. Çocukluğumdan beri merak ettiğim Mahşeri aldım ama başlayamadım. Tam Metin diyorlar ama umarım öyledir…
Son basılanlar arasında sansür görmedim şimdilik. Mahşer (tam metin) okudum ama öyle çok sansürlük bir olay da yok onda yanlış hatırlamıyorsam. Ama O (tam metin) sansürsüz olduğunu biliyorum.
Çok teşekkür ederim. Sıradaki iki kitabım bitsin ona başlayayım o zaman. Kara kuleyi yeniden çevirtseler keşke. Hala var çünkü onlarda.
Kara Kule’ye el atmaları lazım gerçekten. Eskiden kalan sorunları nedense düzeltmediler. Halbuki kralın en sağlam kitapları.
Sansürlü metin basmak ile kısaltılmış metin basmak aynı şey değil.
King kitaplarında sansür yok. King’in Mahşer ve O baskılarının önceki kısaltılmış baskıları ABD’li yayıncının kısaltarak bastığı baskılardı sonradan ABD’li yayıncı tam baskı yaptı, Altın da bir asır sonra tam baskı yapmayı akıl etti.
King bu olayı Mahşer veya O kitabının yeni baskılarından birisinin ön sözünde anlatıyor. Agatha ile ilgili problemin temeli ise eski çevirilerin çoğu gazete / dergi için yapılmış, altın o çeviriler uzun yıllar basmış, şimdi yeni yeni aklı başına geldiği için yeniden çevirip tam metin basıyor.
Sansür yok, kısaltılmış metin baskıları var, çeviri için bir şey diyemem.
Unutmadan eklemek isterim ki, çevirmen hatalarını düzeltmek için yayıncılıkta redaktör ve editörler var, çok hatalı metinler baskıya gidiyorsa çevirmenden çok redaktör ve editörün hatasıdır bu.
Sonradan Ekleme: Editör, redaktör deyince aklıma geldi. Ahmet Ümit’in Agatha’nın Anahtarı kitabında olan 9-10 sayfalık Kitap Katili öyküsünü okumanızı öneririm.
“Fuck off” u Defol" diye çevirmek sansür değil mi?
Eksik metin zaten var, karakterin konuşmaları bile eksik. Ki bu 2015 sonrası bir baskı, 2015 sonrasında sansür yok diyorlardı
Hangi çeviride bu dediğin ve esas çeviri neresi için yapılmış, gazete için mi? Çevirinin yılına bakmak lazım, Türkiye’de 2000’lerden önce ayrı bir durum vardı bugün farklı.
Hiç bir şeyi döneminden koparıp da değerlendirmek doğru değil.
Bu kitap yukarıda çeviri karşılaştırması yaptığım kitap kara kule serisinden “üçün çekilişi”. Basım yılı 2015 idi sanırım, kitabı gönderdim şimdi bakma imkanım yok. Gönül hanımın çevirisiydi sanırım. Hala aynı çeviriyle çıkıyor, altın yayınları yetkilisi 2015 sonrasında öyle bir sorun yok dediği için gidip yeni baskısını da inceledim. Metin aynı. Yarım yamalak, küfürleri “Defol, lanet olsun” çevrili. Hatta bu çeviride karakterin adını bile çirkin adam yapmıştı
Çeviri o kadar kötü ki “A junkie Kid” cümlesi “Uyuşturucu bağımlısı genç bir adam” olarak çevrilmiş “Bağımlı bir çocuk” bu yani. Genç ne alaka, adam ne alaka, cümlede “üstelik” diyecek bir yer yok. Vesaire vesaire.
Daha genç bir çevirmen argo ifadelerin Türkçe karşılıklarını yazardı ama Gönül Suveren’in bunu yapacağını zannetmiyorum, kim bilir hangi kaygı veya çekincelerle argo karşılığı tercih etmemiş. Yukarıda yazdığım gibi döneminden koparıp da değerlendirmek doğru değil.