Benim bu adamla ilgili tek derdim bu aslında. Bu kadar büyük kültleri bu adama emanet etmemeliler. Belli ki bu kadar iyi değil.
Mesela Dune. Belki bunca yıldan sonra kendini çok daha geliştirmiş son 2 kitabı muhteşem çeviriyordur ama şu an bulunan Fahrenayt çevirisi esere haksızlık bana kalırsa. Çünkü ben mesela hem fiyatının uygunluğu hem de erişilebilirliği sebebiyle etrafımdaki insanlara önermeyi ve hatta hediye etmeyi çok isterdim bu kitabı.
Kısmet belki bir gün daha iyi bir çevirmen tutar elinden kitabın, belki de o zamana ingilizce basılı kitaplar Türkçelerle aynı fiyat olur ben dost beyden kurtulurum Dost bey de benden.
Kallavi cümleymiş Ben kendimce şöyle çevirdim. Çevirmen falan değilim, ilk taşı günahsız olanınız atsın
Dedem V-2 roket filmini bir çok defa oynattıktan sonra günün birinde şehirlerimizin, içinde hayatta kaldığımız bu vahşi doğanın üzerimize nefesini üfleyerek veya deniz sularını göndererek o kadarda büyük olmadığımızı söylermişcesine bize verdiği şeyleri rahatlıkla geri alabileceğini ve aslında insanlara dünya üzerinde ne kadar küçük bir alan tahsis edildiğini hatırlatmak için kapılarını açarak yeşili, toprağı ve vahşi doğayı içeri kabul edebileceğini umut etti.
Fahrenheit’ı okuyalı epey oldu ama okurken sürekli anlayamadığım bir şeylerin olduğunu hatırlıyorum. Şimdi bu karşılaştırmayı görünce neden anlamadığımı anladım. O ne kadar kötü bir cümle öyle ya…
Kendimi bildim bileli zaman yolculuğu hastasıyımdır. İşte İnsan ve Zaman Makinesi dışında zaman yolculuğu kitabı var mı acaba seride? Paralel evrenler ve döngü kitapları da olabilir.
Ben de zamanda yolculuk temalı öykü, roman ve filmleri çok seviyorum.
Bu seride bir de Stanley Weinbaum’un “Bir Mars Destanı” var. Tamamı olmasa da, birkaç öyküde zamanda yolculuk teması işleniyor.
Ve tabii ki bir de Yüzyılın En İyi Bilimkurgu Öyküleri diyeceğim. Heinlein’ın öyküsü “Siz, Zombiler!” bu kitapta yer alıyor. Predestination’ın uyarlandığı öykü aynı zamanda.
Merhaba Ludovicoll, Karaçınar Yayınevinden çıkan ‘Klasik Bilimkurgu Öyküleri’ adlı kitabın içinde, Edward Page Mitchell’ in 1877’de yazdığı ‘Geri Giden Saat’ adlı ilgi çekici, güzel bir öykü var. Aynı zamanda bu öykü, edebiyat tarihinin ilk zaman makinesi öyküsü kabul edilmiştir. Madem zaman makinesi temalı öyküleri seviyorsun, o halde içindeki diğer bilimkurgu öyküleriyle beraber bu öyküyü de oku derim.
Aynen öyle. Muhtemelen çıkışını filmle aynı döneme denk getireceklerdi. Baktılar ki film ertelendi, bari kitap hazırken basalım dediler sanırım
Neyse, önemli olan kitabın basılması tabi. Uzun bir aradan sonra da olsa…
İlk kitap sarıydı. Gittikçe koyu yeşile gitmiş. Yani bir çölden yeşil bir sahraya geçiş misali. Dune’un gittikçe suyun bol olduğu mavi bir gezegene dönüşeceğini düşündüm kendimce.
Okumayanlara spoi olmasın diye bir şey buğulama da yapalım :))