“Kargaya yavrusu şahin görünür” atasözü misali, bir yazanın kendi kitaplarından bahsetmesi pek tavsiye niteliğimde olmaz ama tanıtım babında bahsetmek istiyorum yedizlerimden.
Kara deliğe düşen iki yolcuyu konu alan yedi kitaplık bir seri yazdım: Yedi Mum serisi. Yolcularımız 3672 yılında yaşıyorlar. Biri, Samanyolu’nu yöneten birliğin askeri. Diğeri ise insanlığın ulaşabildiği en uzak yerde, Cüce Yılan adında bir galakside yer alan bir üste tek başına yaşayan bir kız.
Askerin görevi kızı kara deliğe atarak öldürdükten sonra yüksek kütleçekim kuvvetini kullanarak Dünya’ya bükümlenmek. Yalnız işler beklendiği gibi gitmiyor. Asker öncelikle merhamet ederek kızı yanına almaya karar veriyor. Ardından Dünya yerine, kara deliğin içinde yer alan “geçmiş Dünya izdüşümüne” düşüyorlar, tam da ilk insanın yaşadığı yıllara. Bu bir kaza mı? Yoksa plan mı? Kadim zamanlar yolculuğunda kahramanlarımızı ne bekliyor?
Yedinci Mum’un arka kapak yazısı:
İnsanoğlu, Samanyolu ve çevresindeki diğer galaksilere yerleşmiştir. Yıl, Dünya’da kullanılmış eski bir takvime göre 3672’dir. Erişilebilmiş en uzak yerde, Cüce Yılan Gökadası’nda, kara deliğin yörüngesinde bir uzay istasyonu vardır.
Burada tek başına bir insan yaşamaktadır: Hayat. Ansızın gelen baskının asıl amacı onu kara deliğe atarak yok etmektir. Ancak görevli askerin vicdanı ağır basar. “Kütleçekimsel yansıma” adı verilen bir yöntemle Dünya’ya yolculuk etmek için kara deliğe beraber atlarlar.
Ne var ki ulaştıkları yer, bilinen Dünya’dan oldukça farklıdır. Ormanlarla kaplıdır, ıssızdır. İnsanlığın ilk cinayetine şahit olmalarıyla tarih öncesi devirlere geldiklerini ve işlerin göründüğünden daha derin olduğunu anlarlar.
Altıncı Mum’un arka kapak yazısı:
Kara deliğe düşenler doğada zorlu günler geçirdi. Vahşi hayvanlar ve sert iklim koşulları ile mücadele etmek zorunda kaldılar. Tekrar boşluğa düştüklerinde yeniden kendilerini aynı gezegende buldular.
Yalnız bir farkla: Başka bir çağda.
Hayat ve İskender bu seyahatin ardında yatan nedenleri az çok anlamaya başlıyor. İhtiyaçlarını karşılamayı, tehlikeden korunmayı biliyorlar. Hem birbirlerini hem de kendilerini daha iyi tanıyorlar.
Hedefleri daha belirgin. Hayatta kalma umutları daha büyük. Yürüyecekler, çünkü tufanın eli kulağında. Karalar bütünüyle sular altında kalacak. Eğer Nuh’un Gemisi’ni bulamazlarsa, onlar da…
Yedinci Mum ve Altıncı Mum serinin ilk iki kitabı. Raflardalar. Kalan beş kitabı düzenliyorum, yayınevine teslim edeceğim ve sırayla yayınlanacaklar. (Bu yazıyı yazdığım tarih 25 Mart 2022, saat 15.26.)
Bir de bu yedizlere dört kardeş geliyor. Dört adet spin-off. Onları daha yeni yazmaya başladım ama…
Son olarak serideki zaman akışını anlatan blog yazımı paylaşıp gidiyorum.
Yedi Mum Evreni
Düzenleme 21.03.2023: Beşinci Mum çıktı!
Beşinci Mum’un arka kapak yazısı:
Çölün altın kumları önlerinde parıldıyor. Susuzluk güç, ihtiyaçlar mühim, tehlikeler sinsi. Ölüm bütün ağırlığıyla yaşamlarını çevrelerken karşılaştıkları çetrefilli durumlar yol arkadaşlarını fedakârlık kavramını irdelemeye itiyor.
Yolculuklarının üçüncü durağı, İskender ve Hayat’ın kişiliğini bir heykel gibi yontarken, zaman ve mekân akışında tuhaflıklar başlıyor. Kara deliğin içindeki sistemde bir aksaklık var.
Turuncu çağda, iki yolcunun karşısına yeni kişiler ve yeni nesnelerle birlikte ilk kez, bütün yaşadıklarının arka planıyla ilgili bir ipucu çıkar. Artık sadece bedensel değil, zihinsel olarak da yol almaları gerekir.