Herkesin okuma alışkanlığı farklı dönemlerde, farklı şekillerde başlamış olabilir. Kimi ailesinden gördüğünü taklit eder, evdeki kütüphaneyi tırtıklar. Kimi de okulda, öğretmenlerinin önerileri (zoru) ile bazı kitapları okumaya başlar.
Benim merak ettiğim ilk defa bilinçli olarak bir kitapçıya/kütüphaneye gidip kendiniz için kitap seçtiğiniz an. O an’ı, kitabı hatırlıyor musunuz? Bu hangisiydi? Etrafınızda neler vardı, nereden esmişti…
Kitabın elinize dolaylı yollarla ya da rastlantıyla geçmesini değil, tamamen bilinçli tercihinizi soruyorum.
Benimki mahallemdeki kırtasiyede görüp beğendiğim David Copperfield idi. Daracık bir dükkan. Alt raflarda, boyumun yettiği yerlerde duruyordu kitap. Daha önce okulda o serinin (Çocuk Klasikleri gibi bir şey) başka kitaplarını okumuştum. Aynı seriden, bu defa kendi istediğim bir kitabı okumak istedim. Pişman da olmadım.
İlk hangi kitabı bilinçli alıp okudum bilmiyorum ama bu soruyla karşılaştığımda aklıma gelen ilk kitap Peter Pan. Hatırladığım kadarıyla o kitabı çocukken 2-3 kez okudum ama kitap hakkında pek bir şey hatırlamıyorum.
Olasılıksız idi lise 1 zamanı. Ondan sonra okumayı çok sevdim ve yavaş yavaş okumaya başladım
Ama tam olarak kitap aşığı olmam Brandon Sanderson ile başladı.
Ben Alacakaranlık serisini birinden ödünç alıp bitirdikten sonra kitaplar o kadar da kötü değilmiş diye düşünmeye başlamıştım ama sonraki yıl Gece Evi serisine geçene kadar aktif kitap alıp okuma sürecime geçmemiştim.
O yüzden İşaret’i arkadaşımdan ödünç alıp okuduktan sonra ilk işim başka şeye bakmadan İhanet’i satın almak olmuştur.
Harry Potter’ın ilk iki veya üç kitabını sınıfın kitaplığından alıp okumuştum. Bilinçli olarak aldığım ilk kitap yanlış hatırlamıyor isem Zümrüdüanka Yoldaşlığı idi aradaki Ateş Kadehi’ni atlamıştım daha sonradan 4.kitabı okudum saçma sapan olaylar silsilesi
Sanırım (hafızam kötüdür) Stanislaw Lem’den Küvette Bulunan Günce. Kendi başıma kitapçıya gidip, evet, bunu okumak istiyorum, diyerek, alıp okuduğum ilk kitap. Lem’in tarzından, kitabın bürokrasi hicvinden, “Bi’ olaylar oluyor, ama ne oluyor” hikâyesinden bi’ haber olunca, biraz afallamıştım. Derdini daha doğrudan anlatan hikâyelere alışkınken, kendi tercihimle alışkanlıklarımın dışına çıkmıştım. İyi ki de çıkmışım
Benimki 300 sayfalık Don Kişot’tu. 2. sınıfa giderken, kırtasiyeden, o zamanın parasıyla 3 milyona almıştım. Lise bitene kadar bu kitabı en az 10 kere okudum; üniversiteye geçince de iki ciltliğini alıp okumuştum. Benim için her şey bir yana Don Kişot bir yana.
Daha öncesinde yazara ait Metal Fırtına adlı kitabı popüler olduğu zamanlarda görmeme rağmen almamıştım. Benim kitap okuma serüvenimin başlamasında Zifir’in çok payı var.
Zamanında marketin kitaplık kısmında gördüğüm Zifir’i alıp okumaya başlamamdaii en önemli etken arka kapak yazısıdır. Dedim ki kendime “Bu kitabı alacaksın başka çaren yok.” İyi ki de almışım. Orkun uçar serüvenim Metal Fırtına serisi, Asi, Sin, Kızıl Vaiz gibi harika kitaplarla devam etti.
Dur, bende daha da saçması var. İlk kitabı arkadaşım hem önerdi hem de ödünç verdi, öyle okudum. Sırlar Odası ve Azkaban Tutsağı’nın filmlerini izledim. Ateş Kadehi’ni tamamen atladım ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nı aldım ki kendisi bilinçli olarak aldığım ilk kitap.
ortaokulda Sait Faik’in Havuz Başı/Son kuşlar’ı alın demişlerdi isminden mi başka birşeyden mi bilemedim hiç elim almaya gitmemişti kitabı. Sonrasında Șeker Portakalı ismiyle bile beni cezbetmişti
Okul yemek harçlığımı cebimde biriktire biriktire Altın Kitaplar’dan Jules Verne’ün Dünyanın Merkezine Yolculuk, Denizler Altında Yirmibin Fersah ve 80 Günde Devrialem’i almıştım 10 yaşımdayken ve hepsini bir haftada okumuştum ki bunu yazarken bile aynı heyecanı yeniden hissettim. Daha önce Gulliver’in Gezileri, Peter Pan, Huck Finn, Tom Sawyer, Pal Sokağı Çocukları, Robinson Crusoe, Define Adası, 101 Dalmaçyalı gibi başlayıp da çabucak bıraktığım kitaplara Jules Verne sayesinde geri döndüm ama artık yapmıştım bir kere bu hatayı. Bir daha asla Jules Verne’den sonra aynı tadı alamayacağımı öğrendim o kitaplardan.
Çocukluğumda Jules Verne, Felsefe Taşı, (tanıdığımın Felsefe Taşı’nı parçalamıştım… annem kendisine tekrar almıştı kitabı) çocuk klasikleri vs sürekli okudum. Arkadaşımdan alıp okuduğum ilk kitap Jo Nesbo’nun Şeytan Yıldızı’ydı, 517 sayfalık kitabı 2 - 3 ayda bitirmiştim ama bazı sahneleri hala aklımdadır. Bitirdiğimde kendimle gurur duymuştum. Başka bir arkadaşımdan da Gece Evi Serisi’ ni sırayla okumuştum, çok şevkli olduğumu gören annem de bana serinin 6. kitabı Baştan Çıkarılmış’ı almıştı. Orada bir koleksiyon kıvılcımı yakıldı. Tabii şimdi o seriden tiksiniyorum orası ayrı. Bilinçli olarak gidip dikkatimi çektiği için aldığım ilk kitap Hayaletin Laneti’ydi. Kasabanın merkezine küçük bir stant kurulmuş Tudem kitapları satılıyordu, kuzenimle beraber Wardstone Günlükleri dikkatimizi çekti bir kitabını ben aldım bir kitabını da o aldı, eve geldikten sonra seri olduğunu fark etmiştik… Ah anılar.