Öykü Seçkisi'nde okumak için: Bir Yokoluş Alegorisi (Deliryum) – Aylık Öykü Seçkisi
Saat sabahın dördü. Hâlâ uyumak için yatakta debeleniyordu. Başının ucundaki çekmeceyi umutsuzca tekrar açtı. Ama lanet olası haplardan yoktu işte. Tek bir hap. Onu uykuya gönderecek küçük, minik bir hap. Yorgundu. Bitkindi. Gözleri iki iri alev topu gibi yanıyordu. Kalbi çarpmaya başladı yeniden. “Uyumaya çalışmanın bir anlamı yok!” dedi kendi kendine. Nasıl olsa başaramayacaktı. Kalktı,… (DEVAMI…)
Bayıldım. Sonu gelmesin istedim okurken. Diğer hikayelerinize göre daha karanlık daha derin bir yazı stiliyle yazmışsınız ve bunu oldukça başarılı yapmışsınız.
Gözüme çarpan birkaç şey var izninizle söylemek isterim.
Bu cümleyi olurken bir duraksama yaşadım sanki devrik cümle yerine kurallı cümle kullanılsaydı daha iyi olurdu.
Bu paragraf favorim oldu. Sindire sindire, tekrar tekrar okumaktan zevk aldım.
Anlamadığım bir kısım var.
Kadın Deliryum olduğu için mi kendini karantinada hissediyor yoksa karantinada olduğu için uyarıcı yetersizliğinden mi tamamen dünyadan kopuyor?
Merhabalar @Muge_Kocak;
Bu şimdiye kadar okuduğum öyküleriniz arasında beni en çok etkileyen öykü oldu diyebilirim. Çoğu yerde kendimden parçalar buldum, hayatımı ve geçmişimi sorgulattı biraz da. Eğer bu bir kitapta olsaydı ( görmeyi çok isterdim) normalde adetim olmayan bir şeyi yapar ve fosforlu kalemle bazı cümleleri işaretlerdim. Birkaçını paylaşmak istiyorum sizinle;
Her bir cümlesinde yaşanmışlık hissettiğim, duygu dolu bir öyküydü. Sigara içerken bana kendini hatırlatacak ilk paragrafınızdaki o cümle. Başarılarınızın devamını diliyorum. Sıradaki öykünüzü merakla bekliyorum.
Selam Müge,
Öncelikle ve özellikle içerik açısından birinci sınıf bir işle karşı karşıyayız.
Her ne kadar öykünün adı bize bir rehber olarak hizmet etse de ben yine de öykünün o tekinsiz iç dünyasında kaybolmayı yeğliyorum.
Funda ve Kürşat’ın örneklerine daha bir çoğu eklenebilecek harika betimlemeler okuyucunun duygu dünyasını zenginleştirerek öyküyle bağ kurmasını sağladığı gibi hayal gücü de yine okuyucuyu hayrete düşürüyor.
Ama hem iyi hem de kötü bir şey olarak başlık bizi bu dünyada tutuyor.
Temayla bağlantı da dolaylı ama nitelikli bir şekilde kurulmuş.
Burayı inanılmaz beğendim. Hem iyi düşünülmüş hem de bu karanlık öyküde bir kara mizah olmuş.
Sonunu ben biraz Descartes’e bağladım ama son cümlenle oraya da bir şerh düştün galiba. Ama his, şüphesiz karşımızdaydı.
Tek bir eleştiri yapayım; bir iki yerde cümle yapısında okuma ritmimi bozan yerler oldu. Konuşma dilinde anladım yazılanı ama yazıda aynı doğallıkla oturmamış olabilir.
Kalemine sağlık
Görüşmek dileğiyle…
Müge merhaba;
Hem içerik hem de teknik açıdan yoğun ve katmanlı bir öykü olmuş. Benim kendi adıma öyküden çıkardığım anlamlar: Belki de her şeyi unutan biri yeniden doğar ve var olmak biraz da hiçlikten geçer.
İtiraf etmek gerekirse alışık olduğum, büyülü gerçeklik ve absürtlük sınırında gezen Müge öykülerinden biraz farklı olmuş. Ama sevdiğimi de baştan belirtmek isterim. İzninle birkaç küçük eleştirim olacak:
Öyküye çok iyi girdim ama kadının rüya diye ifade ettiği kısımda istemsizce frene basmak zorunda kaldım. Ardından kamera başka bir açıya girdi ve bakış açısı yine değişti. Böylece, belirli bir matematiğe göre üçlü bir örüntü şeklinde öykü devam etti ve bitti. Farklı bakış açılarının ve anlatım tekniklerinin böyle kısa bir metinde yoğun bir şekilde tatbik edilmesi beni biraz zorladı ve zaman zaman metinden koparır gibi oldu açıkçası.
Eline emeğine sağlık Müge. Sevgi ve saygılarımla…
Sevgili @Yuzuri
Okuyup yorumlaman çok sevindim. Beğenmen de mutlu etti beni. Tahmin ediyorum aslında neden beğendiğini Duygu yoğun olması muhtemelen. Bazen öyle bazen böyle işte. Mesela ben de bu öykümü ağır buluyorum. O yüzden pek öykü bile demek istemiyorum.
O cümle de seni duraksattıysam amaçladığım olmuş. Çünkü karakter de duraksıyor ve ekliyor rüzgarı. “Oldum olası sigara içmeyi karanıkta ve rüzgarlı günlerde sevmemişti” aynı etkiyi bırakmıyor.
Alevli bölüm de kırmızıya boyamak istedim okuru, acaba oldu mu?
Sonda sorduğun sorunun cevabı bende yok. Okuyucuda bence
Çok teşekkürler tekrar.
Sevgili @Kursat_Akbulut
Yorumun çok güzel gerçekten mutlu oldum. Kitap, bilmem bakalım büyüyünce belki Altlarını çizmeyi bende sevmiyorum ama sonra unutuyorum, şimdilerde başladım biraz biraz.
Yalnız tabii sigara içmeye özendirmişim seni, olmadı bu
Eline sağlık tekrar çok teşekkürler
Sevgili @MuratBarisSari
Merak ediyordum yorumunu ve çok sevindim. Yine çok detaylı incelemişsin. Bana “vay ben ne yazmışım” dedirttin :))
Başlık konusunda bu sefer tereddüt ettim. Evet biraz okuyucunun gözüne soktum sanki “bakın ne okuyacağınızı bilin” diye. Acaba anlaşılmamak korkusu muydu yine? Bilmiyorum.
Karanlık boşlukların renkli dünyasını kafamdaki gibi çizebilseydim. Bana yağmurun resmini çizebilir misin Abidin? gibi oldu :))
Cümlelerde vardır ritm bozuklukları, redaktör lazım bana
Tekrar çok teşekkürler. Senin öykünde görüşürüz.
Sevgili @ebuka
Kesninlikle haklısın. Bu ben ben değilim. Beni benden çıkarttı bu virüs. Nerede o benim saçmalıklarım Gerçi bunda da var biraz o gökyüzündeki balonlar falan.
Katman hissi vermeyi isterken bunu başarmış olmak beni çok mutlu etti. Belki yoğun gelmiştir kesinlikle. Ama işte böyle ben seviyorum ya deneyim sınırları genişleteyim hatta yok edeyim. Birisi geçenlerde bana dedi ki “yani öykünün sınırları genişletilir anlarım da sen yok ediyorsun” Ben de öyleyim işte. ne bileyim belki her kör satıcının bir sağır alıcısı vardır Yoksa öyle değil miydi o laf
Çok teşekkürler zaman ayırıp okuduğun için
Merhaba Müge Hanım,
Sizin dilinize olan aşinalığımın iyice artmaya başladığını söylemeliyim. Farklı bir başlık tercih etmişsiniz bu sefer lakin öyküler isimsiz yayınlansalardı bu hikaye ben Müge Koçak Güvenç’e aitim diye öterdi herhalde.
Sonunda sizden görmeyi beklediğim kara mizahtan uzak daha karamsar tonda bir hikaye yakalayabildim. Bu açıdan çok beğendiğimi belirtmeliyim. Tahmin ettiğim gibi bu anlatımda daha başarılı olduğunuzu gözlemledim. Ama tabi en nihayetinde sizin doygunluğa ulaşana kadar bütün yazı stillerini denemeye yatkın olduğunuzu biliyorum, ki bu iyi birşey bence.
İlk paragraf benim için en etkileyici olanıydı. Sigaradan nefret eden ve kullanmayan biri olarak benim bile gözlerim bir sigara aradı diyebilirim.
Tabi işin şakası bir yana, gerçekten bu öykünüz çok derli toplu bir metin olmuş. Normalde bunu yazmayacaktım bile aslında fakat ben sizin komplike ya da uzuna kaçan başlıklarınızı daha çok seviyorum. Yukarıda bir yorumda belirtmiştiniz galiba oluşturduğunuz konu daha net anlaşılsın diye bu başlığı seçtiğinizi. Bence öykülerinizde kullandığınız altmetinler ya da metaforlar gibi onları da okuyucunun engin bilinçaltına bırakın derim.
Umarım buralarda sizi daha çok bu tarzda anlatımlarla görebiliriz. Benden yana tam not aldı öykünüz, elinize sağlık.
Kendinize iyi bakın.
Sevgiler.
Merhaba,
Okuduğum üçüncü öykünüz. Bence içlerinde en iyisiydi. Birden fazla yerde büyülü anlatımlar mevcuttu. Ama en güzeli, bu kez dili sizin yonettiginize tanıklık etmiş oldum. Zengin cümleler, tipili lezzetli bir yemek gibi, öykü bittikten sonra da tat vermeye devam ediyor. Bu anlamda çok başarılı olmuş.
Elestri olarak kabul ederseniz, hızlı geçişler kısa öykülerde dikkat dağıtıyor. O yüzden kurgu biraz daha sadeleştirilmeli veya öykü uzatılmalı. Tabi ufal bir öneri.
Tebrik ediyorum
@UlianaHippogrief çok teşekkürler bu güzel yorum için. Herkes karanlık yanımı görmek istermiş meğer Şaka yapıyorum. Elimden geldiğince farklı dallarda bir şeyler yapmayı seviyorum siz de bunu belirtmişsiniz zaten. Karanlık öyküler yazmaya devam edeceğim ama bunun gibi olur mu zaman gösterecek.
Başlık benim de içime sinmedi
Çok teşekkürler
@Umutunjelibonu okuyup yorumladığınız için çok teşekkürler. Ne güzel şeyler söylemişsiniz. Beğenmenize sevindim. Uyarılarınız ve eleştirilerinizi de aklıma yazdım.
Elinize sağlık
Müge❣️
Bu temaya verdiğin emeği yakinen biliyor olduğum ve yazıp yollamadigin diğer iki öyküyü de okumus oldugum için, doğru bir tercih yaptığını düşünüyorum. Gercekten başarılı bir öykü bu. Katmanlı, çok leziz cümleler barındıran ve tam bir Müge tuhafliginda.
Diğer öykülerine nazaran, hızı düşük, daha dingin ve sakin bir öykü bu. Heyecan kavramı çok daha az. İşte bu da, şu anki ruh halimizin, karmaşadan kaçmak zorunda kalıp, kabuğa çekilmişligimizin şahane bir portresi. Tam bir karantina öyküsü.
Ellerine saglik arkadaşım.
Sevgiyle:heavy_heart_exclamation:
Merhaba Müge.
Her zaman yazdığın türlerden farklı bir öyküydü bu. Karakterinin psikolojik rahatsızlığını okuyucuya derinlemesine aktarmaya çalışıp, adamı hasta etmeye çalışmanın bir deneyiydi adeta. Bu bağlamda amacına ulaştığını teyit edebilirim bireysel olarak. Kutu gibi odam dairesel bir şekle dönüştü. Gözlerim balıkgözü kıvamında görüyor dünyayı.
Öykünün en lezzetli yeri bana göre, karakterinin bedenini yok ettiğin satırlardı. Burada “İşte bu bizim tanıdığımız Müge!” dedim.
Büyük bir evrensel kaosun içinde bulunduğumuz şu günlerde, kimse bana gerçek dünyanın etkisizliğinden bahsetmesin şimdi. En iyi fantastik öyküler, sıra dışı hikayeler bile gerçekten beslenir. Çünkü beslenen gerçektir.
Çok yaşa. Gör, oku, yaz ve paylaş. Biz de beslenelim.
Sevgiler…
Yorumunu merak ediyorum. Ben de bu öyküyü seçtiğim için memnunum. Tema’yı içselleştirdim ne dokunmak istedim ne de dokunmamak. Sen de destek oldun bana bu süreçte tekrar teşekkürler. Bu öykümsü iyi bir seçim gibi gözüktü. Senin gibi bir kalmeden bunlari duymak cok guzel. Beğenmene çok sevindim. Yorumun benim için çok değerli canım. Yeni öykülerde görüşmek üzere
Bir sonraki temada kutuya sokulan insan nasıl çıkartılır adlı bir masal mı kaleme alsam
Yorumun iyi geldi bana evet ben gibi hem de değil hem oradayım hem de orada değil. Benim en beğendiğim bölüm de yok olması ve gözünü balonlar evreninde açması oldu. Açtı mı? Bilmem orada mıydı? Onu da bilmiyorum. Bence mutlaka bizi buraya birisi koydu ama hatırlmaıyorum
Görüşürüz
Valla her sayıda heyecanla öykünü bekler olduğumu fark ettim. Yine çok güzel. Düşünce gücün, anlatı dilin etkileyici. Kalemine sağlık arkadaşım.
Dilek
Çok teşekkürler Dilek mahçup ettin beni
Zaman ayırıp okuduğun için ve güzel sözlerin için çok çok sağol
En kısa zamanda ben de öyküne konuk olacağım
Merhaba @Muge_Kocak,
Benzer yorumları tekrarlamış olmak istemem ama “söylemezsem de çatlarım” şeklinde hislere büründüğüm için paylaşmak durumunda hissediyorum bazılarını.
Maddelemem gerekirse;
-
@Kursat_Akbulut ve @UlianaHippogrief’a katılıyorum. Ben de sigara kullanmayan hatta kokusundan da hiç hoşlanmayan biriyim ancak önce öykünü, sonra yorumları okuduğum için yorumlarda benimle aynı hissi paylaşanları görünce tebessüm ettim. Öyle bir sigara içesim geldi ki, sorma gitsin. Ciğerlerime zararı konusunda da seni sorumlu kılabilirim Mügecim, bilmiş ol.
-
Benzer bir örneği @gayekcelik’e de demiştim. Sende de aynı tadı alıyorum. Sizin incelikle işlediğiniz metaforlar ve hassas betimlemeler okuyucuyu öykünün zarifliğine doğru sürüklüyor. Kurgu ya da konu ne kadar tuhaf, absürt, sert bile olsa bunu edebi dile çevirmedeki başarınız işin estetik kısmını gözler önüne seriyor. Başka bir öykü olsaydı, özellikle şu, şu veya şu diye seçerdim ancak o kadar çok ki, neredeyse tüm öyküyü kopyalamak istemem şimdi buraya.
-
Benim de son dönemlerde okuduğum öykülerinden farklı olduğunu düşündüğüm bir öykü. İç hesaplaşma, psikolojik sorgular aslında piramitte de vardı yanlış hatırlamıyorsam ancak bu öyküde çok daha derin felsefe ve psikoloji detayları aldım. Varoluşçuluk, nihilizm, septisizm, depresyon, paranoya ve daha pek çok kavram aklıma geldi okurken. Bu kadar derinliği hissedip de yazman oldukça başarılı. Eğer planlamadan yazdıysan, bu durumda da bana şu an sorgulattığın tüm düşünceler için ayrıca alkışlıyorum seni.
Maddeler kendini anlatmış, başka ekleyecek yorumum yok. İyi ki yazmışsın bu ay da, sensiz olmazdı, hep yaz!
Sevgiler,
Sena
Senacan
Çok teşekkür kısıtlı zamanından çalıp okuduğun ve detaylı yorumladığın için. Umarım sözlerine layık olabilecek eserler üretmeye devam ederim. Yazar için büyük sorumluluk taşıyor çünkü. Üretemediğimde de Sena’nın keskin kılıcının yazıma ineceğinden eminim
Sigarayı özendirmekte RTÜK sansürüne uğramadan önce @gayekcelik e söyleyim bana çiçek çizsin de oralara yapıştırma yapayım
Dediğin gibi bu öykü karanlık oldu bakalım masalda ne olacak?
Öykülerde ve rapte kal :))
Est. Olur mu öyle şey, ben de otorite değilim, sadece hepinizin açıklıkla okur görüşlerini merak ettiğinize inandığım için paylaşıyorum genel olarak hissettiklerimi.
Sesli güldüm, gözümde bile canlandıramadım yine fantastik bir kurgu oldu, yaratıcıydı gayet.
O zaman yıo, yıo diyerek sevgilerimi sunuyorum
Görüşmek üzere,
Sena
Merhaba,
Öncelikle güzel bir öykü olmuş. Uzun olmasına rağmen dağınık değil. Bu önemli.
Bir de başlık ilginç gelmişti. çalıştığım bir metine başlık bulamıyordum. Sanırım Deliryum’u kullanacağım :)) Bilginiz olsun, ilerde karşılaşırsanız şimdiden söyleyeyim dedim.
Elinize sağlık…
Sevgiler, selamlar…
Teşekkürler okuyup yorumladığınız için.
Beğenmenize sevindim
Deliryum hepimizindir elbette kullanabilirsiniz
Sevgiler
Merhaba @Muge_Kocak,
Güzel kurulmuş dengeli cümleler, oldukça akışkan bir okumayı temin ediyor. Birbirine karşı kaba ve yabancı duran cümleler yerine, bir birine anahtar kilit kurgusuyla pat pat eklemlenen Lego bloklarından mamul bir yataktan edebi zevkimiz çavlanlayarak akıp gidiyor. Birbirini tamamlayan akıllıca çatılmış cümle yapısını çok beğendim.
Karantinaya dair otobiyografik tecrübenin bu güçlü anlatımın doğmasına yardım ettiğini düşünüyorum.
Vee evet, müphem karakterimiz kapıdan dışarı çıktığı anda hikaye bana el sallayarak uzaklaştı . Anlatı kendi mecrasında oldukça güzel bir finale ulaştı lakin benim sevdiğim edebi torakların dışına çıkmıştı bir defa .
Yani yine sevdim amma kapıya çıktıktan sonra o ayaklar ne de güzel bir kaçış hikayesine koşabilir, bizi aksiyonun pırıltılı kapılarına çarpabilirdi diye hayıflanmadım değil. Neyse kısmet değilmiş. Seveni için mükemmel bir hikaye olmuş, elinize sağlık. Esen kalın efendim.