Şaka maka, instagramın keşfetinde ne zaman böyle hesaplar görsem engeli basıyorum, lakin bitmiyorlar. Hatta, artık bu işi de aşıp sponsorlu çekiliş yapmaya ve anasayfalara çıkmaya başladılar. Artık nasıl bir ticaret hacmi oluşturduysalar, yayınevlerinin desteğiyle sponsorlu içerik atabilecek mali seviyeye ulaşmış görünüyorlar. Hakkımızda hayırlısı…
Örn;
Bu müessesenin olmazsa olmazı okuduğun her kitabı kesinlikle beğeniyorsun. Beğenmeme lüksün yok. Adamlar sana tanıtım yap, takipçilerine aldır ve beğen diye kitap gönderiyor. Koli koli kitap yağıyor. Bir bakıyorsun kız bir haftada 30 kitap okumuş ve hepsi tahmin edin çok güzel. 
Bunların gazına gelip aldığım ve okumadığım onlarca kitabım var, okuduklarımın da çoğunu beğenmedim. Siz siz olun, bunlara güvenip de iyice araştırmadan kitap almayın lütfen.
Burcunun kitapları ve Koray abi (selkoray) hariç hiç birini sevmiyorum
Cidden çok leş kitaplar okuyor bazıları ya. Kitabın leşi olur mu diyenler çıkmasın gayet oluyor.
Aslında daha önce kimseyi takip etmediğimi söylemiştim ama YouTube’da denk geldiğim Begüm Hanım hem diksiyonu, hem videoya girişi ve tabiki okuduğu kitaplar ile dikkatimi çekmişti. Diğerleri gibi ayda 1500 kitap okumuyordu ve beğenmediği kitaplar bile oluyormuş 
Kurduğu bir cümlede " Kürk Mantolu Madonna’yı daha Instagram’ın kahveli fotoğraflarına malzeme olmadan önce okuduğum için çok şanslıyım" gibi bir şeyler söylemesi de abone olmama sebep oldu. Umarım çizgisini bozmaz.
https://instagram.com/klasik.okur?utm_source=ig_profile_share&igshid=6tnjnajb9c2d
Evet onu ben de beğeniyorum.Diğerleri gibi değil.Okuduğu kitapları ve yaptığı yorumları alışveriş yaparken dikkate alıyorum ve Videolarını keyifle izliyorum.
uzunburakefendi var Instagram’da. Gündelik bir profil ama gündelik yaşamında kitapların yeri çok olduğundan bir kitap profiline de dönmüş. Okur zevkleri gayet güzel. Yorumları da bir fikir sahibi olmanıza yardımcı oluyor az çok.
https://instagram.com/uzunburakefendi?utm_source=ig_profile_share&igshid=1l7vm6u41bl6t
Bunu söylemesi ne ifade ediyor ki?
Edebiyatı en laçkalaştıran şey bence bu. Adam almış bir kitabı, “Valla çok güzel, billa çok güzel.”. Yahu tamam da, o kitaptan daha iyisi de var. Biraz incele, eleştir, içeriğinin derinine gir. Hani yazar dümdüz yazıp geçmiş, üzerinde bir dakika durup düşünmemiş adam bana kitabı bana put över gibi övüyor. Her şey size güzel valla, mutluluğunuz daim olsun.
Size göre daha iyisi var olabilir? Başka birisi de gelip sizin okuduğunuz kitaplar için aynı şeyi söyleyebilme olasılığı yok mudur?
Zorla sizi karşısına otutturup mu övüyor? Karamazov Kardeşleri mi övüyor veya Yabancıyı mı? Cesur Yeni Dünya mı yoksa 1984 mü?
Şöyle anlatmalıyım, sevdiğiniz bir insan size bir vampir kitabını övüyor. Siz de ayıp olmasın diye oturup dinliyorsunuz ve bir süre sonra ardı arkası gelmeyen şekilde “Hadi sen de şunu oku” diye sizi dürtükleyip duruyor. Okumak ister miydiniz? Edebiyat olarak satılan şeylerin tamamen çok kaliteli değil sonuçta, yani düşünülmeden yazılmış ve bunun için yazarına saldırmak istemediğim onca kitap var. Hatta yazarının kendisinin kötülediği kitaplar bile var. 1984 demişken aklıma geldi, George Orwell’ın "Papazın Kızı"nı okurken pek iyi bir kitap değil dediğim için laf yedim. Ama değil, hani üzerinde biraz uğraşılmış ancak vasat bir kitap olarak görmüştüm. George Orwell da aynı fikirde olacak ki bu kitabın basılmasını uzun bir süre istememiş.
Açıkçası bir kitabı eleştirmek o kitabı kötülemek demek değildir, hatta kimi zaman hak ettiği değeri ulaştırmayı sağlar. Örneğin, her şeye güzel diyen bir adamın yerine kitabı eleştiren ancak okunmaya değer bulan bir adamın yorumu daha kıymetli görünür. Zira ikincisi göze daha bilinçli gelir; eğer sadece karalama niyetinde değilse.
Yorumun amacı bu işte! “Beğendiğimi nasıl beğenmezsin?”, “Yazarı küstürme girişimi.” ya da tepkinin en uç noktası “Takdir ettiğimi takdir etmeyerek varoluşumu nasıl reddersin!” gibi itkilerle yorum yorumlamak kimseyi bir yere ulaştırmıyor.
Ha tabii, burada yorumu yorumlamayı prensipte olumsuz bulmuyorum. Karşı tarafın yorumunda dikkati çeken noktalara istinaden görüş belirtmek önemli. Karşılıklı iletişimle bilgi ve görüş üretip paylaşabilmek için gerekli de. Kısır döngüde rahatsız edici süreçler yaratan şey, karşı tarafı art niyetlilikle suçlayarak karşılıklar vermek…
Böyle böyle okurlar da kariyer basamaklarının başlarındaki yazarlar da belirsizlik içerisinde kalmaya devam ediyor 
Ne muhabbet dönmüş bir kaç kelam edeceğim, lakin öncesinde bu konu bağlamında hafif kapsam dışına çıkacağım şimdiden affola.
bundan 10-15 yıl önce “internet ne güzel bir bilgi kaynağı herşeye hızlıca erişiyoruz” dendiğinde bu işin suyunun çıkacağı belliydi. Ansiklopedi nedir? Sorusuna cevap veremeyen bir nesil var karşımızda. Ansiklopedi varken bile hangi ansiklopedi iyidir diye araştırıyorduk yahu. Şimdi internet denen zıvanadan çıkmış bir bilgi çöplüğünün içerisindeyiz. Hele hele 2010’lardan itibaren youtube gibi mecralar ön plana çıkmaya başlayınca herkes kendini bir şekilde ünlü yapma niyetinde, pastadan pay kapma niyetinde.
Çöp kitaplar ve onu okuyanlar yıllardır vardı zaten. Şuan değişen şey hızlı internet erişimi ve kontrolsüz bilgi paylaşımı. İşin içine kapitalizmi ekleyince zaten olacak şey buydu. Adam günde 3 foto atıp bir ayda beş haneli paralar kazanıyor. Niye atmasın o fotoyu? Niye çekmesin videoyu.
Nasıl ki beğenmediğimiz yayın evleri sırf para için bu işi yapıyorsa bu arkadaşlar da para için yapıyor.
Biraz da bu kalitesiz içerikleri takip edenlere değineyim. Bu arkadaşlar oturdukları yerden haz alma gibi fantastik yeteneklere sahip. Kendi hayatımdan iki örnek vereyim. Şuan 11 aylık olan kızım kediyle büyüyor, görenler “aa ne güzel çok mutlular, her çocuk hayvanla büyümeli” diyor ama kimse evine hayvan sahiplenmiyor. Yine kızım 6,5 aylıkken kampa gittik, görenler " aaa ne güzel, evet doğa sevgisi çok önemli vs… vs…" hadi gelin birlikte gidelim, sizin çocuklar da doğayı tatsın deyince Nasreddin Hocanın fil hikayesine dönüyor ortalık.
Kaliteli içerik az, olanlar popüler değil diyen kitap sevdalı arkadaşları da şuraya bekliyoruz; https://kayiprihtim.com/kayip-rihtim/kayip-rihtim-yeni-yazarlarini-ariyor-2/
Sağlıcakla kalın 
Salon yayınlarının sosyal medya temelinde reklam ve pazarlama konusunda daha profesyonel biri ile çalışması gerekli. Bence kısmen küçük yayınevlerinin oldukları yerde saymalarının en büyük nedenlerinden biri tasarım, reklam ve pazarlama işlerine yeterince bütçe ayırmamaları.
Bu iş, okumadıkları kitabı şuursuzca övsünler diye instagram parazitlerine ücretsiz kitap göndermek ile bitmiyor, bitmemeli… “Üst düzey bilimkurgu” kısmı haricinde “kapak tasarımı ile yeni bir soluk taşımak” cümlesinin ne anlama geldiğini inanın gönderiyi yazan kişi bile tam olarak bilmiyordur. Öyle olmasanız bile, reklamını yapmak istediğiniz kitabı baştan sona hiçbir anlam ifade etmeyen bir kelime öbeği ile pazarlamaya çalışmak büyük bir amatörlük örneği teşkil ediyor.
Yeni gönderi ;
Bu konuda o kadar haklısın ki anlatamam. Sadece küçük yayınevlerine özgü bir şey değil ama bu. İsmini vermek istemediğim, hepimizin sık sık alışveriş yaptığımız büyüklerde de aynı bu durum.
Biz Kayıp Rıhtım olarak yayınevlerinden reklam aldığımız için durumu az çok biliyor, yaşıyoruz. Günde milyonlarca ziyaretçisi olan sitelere reklam vermemek için direten ama saçma Instagram hesaplarını kitaba boğan yayıncılar var. Ne zaman ki reklamın gerçekten fayda ettiğini görüyorlar, o zaman duraklara falan afişler basmaya başlıyorlar. Çok acayip 
Türün takipçilerine rahat ulaşmak için güzel ve ucuz yöntem ama biz de booktuber olayı layıkıyla yapılmadığı için aşırı itici geliyor. O zaman ben de karşı olmam bu duruma ama şu haliyle dikkati çekmek yerine itiyor.
Layıkıyla yapmak derken sadece edebiyatla alakalı Youtube hesapları için mi diyorsunuz? Yoksa Instagram hesapları için de mi geçerli? Eğer öyleyse bookstagramlığı hakkıyla yapmak tam olarak nedir?
