Yamayla sorun olmadı hatta kelime bazlı çeviri olduğu için modların içeriği de türkçe oldu.
Online hız var ayarlarda daha hızlı oluyor oyun, örneğin bir kampüs bölgesi normal oyunda 12 tursa online hız da 6 tur gibi, eş zamanlı oynamak gerekiyor tabi, isterseniz oynarız ama bir kaç kişi daha bulursak daha keyifli olur.
Seriyi Syndicate’e kadar oynadım Syndicate dahil. Unity’de çok bug var ancak serinin en sevdiğim oyunlarından biri oldu(Diğeri Brotherhood) . Fransız ihtilal dönemini çok iyi yansıtmışlar oyuna. Yan görevler ana hikayeden daha güzel. Fransız ihtilali ile ilgili bir bilgi birikiminiz varsa oyunda her ana ve yan görevde rastlayacağınız karakter ve olaylar tanıdık gelecektir.Dönemi en iyi çalışılmış Assassins Creed oyunu diyebilirim.
Bir de ilginç bir şekilde serinin sonraki oyunlarına göre grafikleri çok daha güzel. Yan görevler biraz abartılmış, şunu topla bunu yakala bir süre sonra sıkabiliyor.
Ben en son Assassin’s Creed Syndicate’i bitirdim. Açıkçası Unity’den sonra Rogue ile Amerika sahillerine dönmek sıkmıştı beni ancak oyun hikayesinin sonunda karakterleri birbirine bağlamaları oynadığıma pişman ettirmemişti. Syndicate ise Londra’dan geçtiğinden bahisle büyük hevesle başladım. Nitekim Unity gibi bir oyun beklemiştim ancak hayal kırıklığı oldu. Hayal kırıklığı şöyle ki ilk defa gerçek tarihten bu kadar kopuk bir Assassin’s Creed oyunu oynadım. Beni bu seriye çeken şeylerden en önemlisi tarihi kurgu olmasıydı serinin. Oyunda suikastçiler tarafından ele geçirilmiş Londra’yı bölge bölge ele geçiriyoruz. Yan görevler olarak Karl Marx ve Charles Dickens’la tanışıp görevlerini yapıyoruz ama görevlerden gerçeklikten baya kopmuş oysa Unity’de her bir yan görev Fransız ihtilalinde gerçekleşmiş olaylardan oluşuyordu.Senaryo vasat, Londra sıkıcıydı.
Oyunda artı olanlar ise ilk defa bir seride iki karakter oynayabiliyoruz. Ana karakterlerimiz ikiz kardeşler olan Frye kardeşler. Başta kadın karaktere ön yargılıydım ama oynaması daha zevkliydi. Yan görevler ve toplamalı şeyler önceki oyunlara göre biraz azaltılmış. Oyunda binalardan halat atarak uçmak baya güzel bir ekleme olmuş.
Kısaca çok kötü bir oyun olmamış ama iyi bir oyunda değil vasat buldum açıkçası. Sırada Origins var.
Diablo Immortal oyandım. Paragon 32 oldum artık pek bir numarası kalmadı. Şuursuzca gömülmesinin aksine ben beğendim. F2P mobil bir oyun olduğu için Diablo 4 muamelesi yapmayıp bu çerçevede bakıldığında gayet güzel ve eğlenceliydi.
Açıkçası ingilizcem çok zayıf olduğu için ben hikayerelere odaklanamıyorum. Ama Unity bitmek üzere. Sanırım Memory Sequences 10’dayım. Dediğiniz gibi Unity’deki ortam, ambiyans beni kendine hayran bıraktı. O dönemlerin İngiltere’si daha çok hoşuma gittiği için Syndicate’i hayal bile edemiyorum. Acaba günümüz grafik teknolojisi ile yaratılsa ortaya nasıl bir şey çıkardı. Yeni gelen Plus sisteminde AC Valhalla’nın ücretsiz olması sebebi ile kendimi şimdi zor tutuyorum. Daha önümde Syndicate, Odseyy, Origins var.
Ben de Unity’i bitirip uzunca bir süre ara verdim seriye. Unity Buglarından dolayı bezdirmişti. Toplamalı yan görevleri artık bırakmıştım. Ortamı gayet güzel yapmışlar Unity’de bazı evlere girip yürüyerek dolaştığım oldu, burada ne varmış diye. Amerika’dan geçen her yerin birbirinin neredeyse aynı olduğu mahallelerden sonra çok güzel gelmişti. Yakında Syndicate’e başlarım herhalde. Origins ve Odysey’e hikaye olarak bağlanıyor mu bilmiyorum.
Şu an Control oyununa sardım. Gayet başarılı olmuş. Hem uçup, hem ateş edip hem de objeleri tutup sağa sola fırlatırken kontrol karmaşası olmadan nasıl yapacağız diye düşünmüştüm tanıtımını seyrederken. Gayet güzel çözmüşler. Yaratılan ortam ve hikaye gayet güzel. Ama dengesiz bölüm sonu dövüşleri ve öldükten sonra çok uzakta başlamak biraz can sıkıyor. Bir de DirectX 12’de doku yükleme problemi var. Tavsiye edebileceğim bir oyun.
Unity’i son görevde bırakıp Red Dead Redemption 2 ye geçtim. Yeni ps plus sisteminde kütüphaneye süreli ekledikleri için bir an önce oynayıp bitireyim dedim. Şu an çok başlardayım.
Control kütüphanemde var. Yakın zamanda onu da deneyim. Teşekkürler tavsiye için.
Control Remedy’nin yaptığı en iyi oyunlardan birisi. Spoiler geliyor. Alan Wake ile bağlantılı. Metroidvania elementleri olan, keşif yapanı, araştıranı ödüllendiren bir oyun. Ben oyuna düşük beklentiyle başlamıştım ama beni çok şaşırttı. Bakalım sen beğenecek misin?
Far Cry 6. Bildiğimiz Far Cry. Altıncısı. Yine de üçten sonra hiçbirini oynamadığım için kendini oynatabiliyor. 4 - 5 - Primal - New Dawn’ı falan oynasam suratına bakamazdım herhalde ama şu an keyifli gidiyor.
Birkaç gündür Blasphemous oynuyorum. Öncelikle oyunun hikayesi ve lore’u hakkında hiçbir şey bilmiyorum, o yüzden hikaye ile ilgili bir yorum yapamayacağım. Oyunun piksel art’ı tek kelimeyle mükemmel, dakika başı ekran görüntüsü alıp duruyorum. Bölüm tasarımlarında kimlerin emeği geçtiyse ellerine sağlık. Oyunun sanat tasarımını bir kenara bırakıp boss dövüşlerinden bahsedersek bu bossların hiç de fena olmadıklarını söyleyebilirim. Bir iki boss dövüşünde normalden fazla çaba göstermem gerekti. Geriye kalanları ise zorlanmadan halledebildim. Yalnız şu birkaç saattir Crisanta of the Wrapped Agony adlı sondan bir önceki boss dövüşünde takıldım kaldım. Saç baş yoldurtacak şekilde zorluyor. Onu da kesip tatmin duygusunu tatmak istiyorum artık. Oyunun platformu ise inanılmaz kanser. Dikkatsizlik edip yanlış bir adım attıysanız veya bir yerlere tırmanmaya çalışırken merdiveni yakalayamazsanız geçmiş olsun, dikenlere düşüp tekte ölüyorsunuz. Oynanışa gelirsek karakterimizin vuruş hissi tok. En azından vurduğunuzu hissedebiliyorsunuz. Oyunla ilgili negatif olarak söyleyebileceğim tek şey ise karakterimizin gelişebildiğini maalesef hissedemememiz. Karakterimizin yetenek geliştirmeleri oyun içinde pek işe yaramıyor. Haritaya rastgele yerleştirilen ve platform ögelerine yardımcı olan yetenekleri bile karakterimizin yeteneklerinden daha çok kullandım. Belki oynayış türümden dolayı da böyle bir çıkarım yapmış olabilirim ama karakterimiz gerçekten gelişmiyor hissiyatı mevcut. Sonuç olarak Blasphemous’u metroidvania türüyle haşır neşir olanlara ve nispeten daha kolay bir soulslike deneyimi yaşamak isteyenlere kesinlikle öneririm. Bu arada oyunun soundtrackinden bahsetmeyi unuttum. AŞIRI kaliteli olduğunu söyleyebilirim. Mercy Dreams adlı bölümün müziği (Cantes de Confesion) ise favorim.
İlk başta hiç ilgimi çekmeyen bir oyundu ta ki oynayana kadar, bir arkadaşım tarafından “oyun çok iyi” denmesiyle duyduğum ve sonrasında unuttuğum bu oyunu geçenlerde hatırladım ve indirdim. Ve diyebilirim ki cidden oyun çok iyi.
Sifu hayatımda oynadığım en iyi hand to hand combat oyunu ve yumruklar kadar silahları kullanmak da zevkli. Hem oturaklı hem de dinamik bir combatı var ve cidden bayıldım. İlk 2 bölüm itibariyle müzik dışında her şey yeterli düzeydeydi; mekanlar, düşman ve silah çeşitleri… ama 3.bölüm olan müze bölümüyle oyun gözümde ayrı bir seviyeye ulaştı bu oyundan beklemeyeceğim kadar güzel bir sanat dizaynı var bu bölümün. Sanırım burada bırakacağım yeterince tatmin oldum bu güzide oyundan
Yaklaşık 1 sene önce Odyssey oynamıştım. Yine canım AC çekti, Valhalla denedim. 15 saat sonrasındaki izlenimlerim şöyle:
Çevre olarak kesinlikle İngiltere, Yunan adalarıyla yarışamıyor. Norveç bir nebze daha ilginç ama oradan da 2-3 saat içinde çıktık, ve harita büyüklüğüne bakarsak oyunun çoğu İngiltere’de geçecek.
Hikayesi eh işte. Sigurd’a ihanet edeceksin diye bir olta attılar. Benim bunu umursamam için Sigord’un bir şeyler yapıyor olması lazım. Fakat tüm işi biz yapıyoruz, Sigurd tüm sahnelerde ve kritik anlarda kenarda durup izliyor. Bana ne bu adama ihanet edeceksem? Şimdiye kadar etmediğim kabahat. Odyssey’in ana hikayesini bitirmiştim, bunu bitirecek kadar oynar mıyım bilmiyorum.
Dövüşler biraz daha detaylı ama staminanın çabuk bitmesi hoşuma gitmedi. Skill atıp balta sallamakla geçiyor çoğu dövüş.
Okçuluk yine daha detaylı ama keşke 3 yerine 2 tip olsaydı. 3 biraz gereksiz gibi. Weakpoint sistemini beğendim.
Odyssey seni loota boğup levellerle uğraştırıyordu, Valhallada ise item kıtlığı var. Hala oyunun başında aldığım itemleri kullanıyorum, çünkü toplaması zor olan itemleri bir de upgrade etmek için materyal grindlamak gerekiyor.
Assassinationın kesin öldürmesi güzel, gerçi uygun build yapınca Odyssey’de de oluyordu bu. Eski oyunlardaki social hiding(kalabalığa karışma vs.) geri gelmiş, ama daha 1 kere bile kullanmaya ihtiyaç duymadım. Oyunun geri kalanı ona göre tasarlanmamış çünkü.
Gemi savaşları gitmiş. Raid desen gereksiz zahmet, AI’ın aptallıklarıyla uğraşıyorsun. Zenginliklerle dolu manastırı yağmalayıp, iki kişinin zar zor açabildiği altın sandıktan da sadece 20 tool çıkması gerçekten tüm atmosferi bozuyor. İnsan içine bir item koyar, bir artifact koyar, en azından biraz para koyar.
Kuşumuz artık drone gibi her şeyi işaretleyemiyor ve bu yüzden de hiçbir işlevi yok. Bunun yerine eskisi gibi bizi sonar yapmayı seçmişler. 10 saniyede bir V’ye basıp evrene pozitif enerji yolluyorum. Şahsen drone kuş bu sistemden bin kere daha iyi, gerçekçi oynamak isteyen ikisini de kullanmasın.
Sonuç olarak bu oyunu Odyssey gibi 60 saat oynayacağımı hiç sanmıyorum. 5-10 saat daha götürür gibi.
Bende 40 saate yakın oynadım, ps5 yükseltmesi gördüğüm en iyi grafik yükseltmelerinden olmuş. Ama oyun haddinden fazla uzun ve bıktım artık. Birde çok fazla grafik kırılmaları ve hataları var. Animasyona girince çok fazla hata oluyor. Bir ara tekrar kurup bitiririm diye düşünüyorum. Ama nasip, kismet bu işler.
Türkçe yama ve dlcleriyle birlikte FF15’e bir kere daha başlamak istedim. Başlamaz olaydım. Ben yan görev yapmayı seven biriyim; hepi topu 10-15 tane yaptıktan sonra yeter dedim. Ben bu oyun için PS4’te platin nasıl kasmışım hayret ettim. Ulan krallığım elimden gidiyor yok bana kurbağa getir, yok çicek böcek toplayalım, yok arabamız güzel görünsün, yok bana haritanın bir ucundan taş getirir, en son biri bana fasulye getir ziyafet çekelim falan deyince nevrim döndü arabayı dükkana sürmeye çalıştım da beceremedim.
Ana görev devam etmeye karar verdim. Orada bir sıkıntım yok gayet güzel gidiyor.
Bu tarz yan görevler gerçekten artık oyunun tadını kaçırıyor ve konsantrasyon kaybı yaşatıyor. Aynı şeyi bende Horizon Forbidden West te yaşadım. Aloy dünya yanıyor acele etmemiz gerek diyor biz biz gidip orada kazı yapan ekibe yardım etmeye çalışıyoruz. Yan görevler artık ana görevi besleyen ve tetikleyen görevler olmalı. Yada ana oyun bitince açık dünyada boş boş gezeceğimize bu tarz yan görevler çıkmalı.