“Çıkamaz çocukluğundan dışarı Kimse. Kardeşliğimiz bundandır Mavi sularla binlerce yıl.” Fazıl Hüsnü Dağlarca Doğmadığım ama büyüdüğüm eve, çocukluğumdan artık bir hayli uzak olduğum bir zamanda gittim ilk kez. Salı günüydü. Viran görünümlü arka bahçenin önünde durdum. Yerde ölü bir kedi yatıyordu, yavruydu. Kediyi öldürmüşler miydi, kendi aptallığından mı ölmüştü bilmiyorum. Belki de zaten yavru değil… (DEVAMI…)
“Çocukluğumuz, gizli bahçemiz…”
Çok vurucu bir öykü. Çocukluk çağı öyküleri en dokunaklı olanlardır hep.
Cümlelerin kısalığı ve şiirselliği…
Şimdiye kadar okuduklarım arasında en beğendiğim öykün,
Kalemine sağlık Hande…Nicelerine.
Bence olmuş, çok beğendim öykünü. @Sitaresan`a katılıyorum. Defin ile yarışır benim katımda. Onu da çok beğenmiştim. Cümlelerin, kelime seçimlerin tertemiz. Hiç yormamış yazın. Bu Seçki’de senin öykünle @Lightsky ın öyküsü ortak bir noktada buluşmuş. Okumanı tavsiye ederim. Sade ve duygulu anlatımın hiç tükenmesin. Kalemine sağlık.
Teşekkür ederim okuyup yorumladığın için Müge:) Okur zevkleri değişkenlik gösteriyor hakikaten. Ama biliyorsun yazar doğru bildiği yolda yürümeyi daha çok seviyor. Toplumsalcı tarzıma devam edeceğim sanırım, bunlar arada çeşni olsun:)) Sevgiler
Teşekkür ederim @Umutunjelibonu . Umarım hep yazarız, umarım hep okuruz. Bundan sonrakileri bilmem ama fırsatınız olduğunda DEFİN ve KIZILDAN MAVİYE adlı öykülerime göz atmanızı çok isterim. Umarım onları da beğenirsiniz…
Merhaba,
Başlıktaki kelime oyununu sevdim ve temayı ele alış biçiminiz de güzeldi. Öykünün başında kahramanımız her ne kadar büyüdüğü için değiştiğini vurgulasa da çocukluğu öykü boyunca yanında. Bugün ve geçmiş arasında yolculuk yapan bir dil kullanmanızı da beğendim. Ancak cadıyla ilgili beni şaşırtacak bir olay bekledim hep. Kısa ve vurucu bir son çok daha iyi olabilirdi düşüncesindeyim.
Kaleminize, emeğinize sağlık. Yeni seçkilerde görüşmek üzere…
Teşekkür ederim, okuyup yorumladığınız için. Cadı konusunda haklısınız. Cadının yarattığı etki ve çocukluk illüzyonu o kadar yoğun ki sanırım yazarken, sanki okuyucu da bunu biliyor sanrısına kapıldım:D
Merhaba @nyphe
Merak ve gizemi okuyucuda diri tutmasını bilen güzel bir öykü. Merak ederek keyifle okudum. Kaleminizin güçlü olduğu diğer öykülerinizde olduğu gibi bunda da kendini gösteriyor.kaleminiz gücüne güç katsın çunkü yeni öykülerinizi merak edeceğiz hep.
Teşekkür ederim okuyup yorumladığınız için @OlorinTheGrey Eleştirinizde haklısınız. Orada virgül olması gerekirdi. Öyküde buna benzer birkaç hata var, ben de ne yazık ki sonradan fark ettim. Kendi dosyam için düzenleyip öyle muhafaza edeceğim, teşekkürler tekrar. Sevgiler
Merhaba,
Öykünüz konu itibariyle mühür temasına farklı bir açıdan göz kırpmış. Diliniz sadeydi ve beni yormadı. Eleştirel anlamda baktığımda söyleyebileceğim birkaç nokta dikkatimi çekti. Ara ara betimleme hataları ve devrik cümleler bazen anlatımı tıkamış. Mesela,
Burada sanki ‘‘İnsanı ürperten bir katılıkla’’ gibi bir betimleme daha rahat okunurdu gibime geldi, tabi tercih meselesi. Zaten daha sonra kendiniz için bu gibi hataların üzerinde durup, düzelteceğinizi belirtmişsiniz. Benim için çok fazla bir özgünlük vadetmedi fakat okuması yine de keyifliydi, elinize sağlık.
Okuyup yorumladığınız için teşekkür ederim. Hakikaten mutsuz bir öykü bu. (İçinde Mutlu Öykü Yazamayanlar Derneği olan bir öykünüz olur da adım geçmezse gönül koyarım bilesiniz:))
Korkmuş, korkusu öfkeye evrilmiş çocuk, çok iyi yıkanmış tertemiz beyaz doktor elini yanağında hissedince gülümsedi, bilesiniz. Bu arada 40 dakika gecikme ile tıp bayramınızı kutlarım @ebuka iyi ki varsınız…
Teşekkür ederim okuyup yorumladığınız için. Betimlemeler konusunun hatadan ziyade tercih olacağını söylemeliyim. Sözgelimi irkilmek ve ürpermek kelimeleri benim nazarımda aynı yerde durmuyor. Ancak anlatımı tıkama konusu dikkatimi çekti. Öykünün her karesinde bu konuda daha özenli olacağım, teşekkür ederim. Hata düzeltme kısmı daha çok imla ve anlatım bozuklukları için geçerli olabilir. Yeni öykülerde birarada olmak dileğiyle, sevgiler…
Hikaye teması o kadar güzeldi ki okurken çocukluğuma döndüm. İlk fark ettiğim ağlayan çocuk resminin anlamı çocukluğumdaki düşünce şeklimin tam karşılığı olmuş. Çocuklar ağlamasın. sonra çıtırdayan sobanın verdiği huzur ve sıcaklık hissi ve dolabın içinde farklı boyutlara geçtiğimin hayallerine dalmak. Hatta abimin sakladığı ve okumak için yarıştığım kitapların farklı kokuları zihmimde yeniden can buldu. Güzel hoş anlatımınız için teşekkürler.
Sevgili Hande,
Hazır oturmuşken sonraya bırakmayayım dedim.
Cadı Katı’nı okudum.
Benden önce söz edenler olmuş. Cadı katındaki kelime oyunu çok zekice ve öyküye yakışıyor.
Cümlelerinin çoğunu şiir dizeleri olarak okudum. Hüzünlü gelmedi bana. (Belki o hüzün vardır ve fakat yitip giden çocukluğa dairdir; öykünse belki de çocukluğun ne kadar şahane bir evren olduğunu anlatmayı murat etmiştir.
Müge de belirtmiş; bu ay aynı evrende buluşmuşuz. Ne güzel!
Sevgiler.