Çevirmenler: Gizli Kahramanlar

Yazarların hayatlarını az çok biliyor fotoğraflarını sıklıkla görüyoruz, zihnimizde bir yüz var her yazar için.

Ama çevirmenler zihnimizde çoğunlukla bulanık.

İstiyorum ki bir çevirmen hakkında bir kaç kelam edelim, hayatından bilgiler paylaşalım, sevgimizi saygımızı belirtelim, bir de video ya da fotoğraf ekleyelim.

O gizli kahramanlar daha görünür olsun.

Niran Elçi: Benim için şahane Terry Pratchett çevirmeni. Bunun dışında onlarca çevirisi var.

Kendisi hakkında temel bilgileri bir siteden buldum:

1971’de Rize’de doğan Niran Elçi, 1992 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden 1992 yılında mezun oldu. Uzun yıllar özel sektörde yönetici olarak çalıştı. İngilizce’den Türkçe’ye pek çok kitap çeviren Elçi, 2007 yılında Günışığı Kitaplığı için yazdığı, 4 kitaplık “Karaböcü” dizisiyle (res. Gözde Bitir) tanındı. Son kitabı, eşi Matthew Thompson ile birlikte yazdığı Kurabi’ye Uçan Omlet (2013) olan Niran Elçi, kızıyla birlikte İstanbul’da yaşıyor.

16 Beğeni

Stephen King çevirmeni olarak tanınan Canan Kim’in zorluklarla dolu hayatı:

3 Beğeni

Her çevirmenle tanışmasak da olur gibi.
Yapı kredi yayınları canlı yanınında çevirmen şöyle bir performans sergilemiş.

https://twitter.com/ecesevimozturk/status/1363276436652642311?s=20

https://twitter.com/ecesevimozturk/status/1363274704564473856?s=20

1 Beğeni

Dün gece iğrenç bir fülüt sesi eşliğinde görünce ele geçirilmiş sandım hesap, bugün yine yayını görünce çok şaşırdım. Cidden çok rahatsız ediciydi…

2 Beğeni

ÜLKER İNCE

1974-1989 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu ile Mütercim Tercümanlık Bölümü’nde çalıştı. 1985 yılında Lawrence Durrell’in İskenderiye Dörtlüsü (Justine, Balthazar, Mountolive, Clea) çevirisiyle Yazko Çeviri Dergisi ’nin Azra Erhat Çeviri Ödülü’nü kazandı. Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Çeviribilim Bölümü’nde kuram ve uygulama dersleri verirken (1989-2000) Can Yayınları’nda ve Telos Yayıncılık’ta çeviri yayın editörlüğü yaptı. 2010 yılında Çeviri Derneği’nin onur ödülüne değer görüldü. Dorian Gray’in Portresi (Oscar Wilde) çevirisi 2014 yılında Dünya Kitap dergisince “Yılın Çeviri Kitabı” seçildi. Çevirileri arasında Başka Sesler Başka Odalar (Truman Capote); Constance ve Yalnızlıklar, Sebastian ya da Güçlü Duygular , Mekân Ruhu, Kıbrıs’ın Acı Limonları (Lawrence Durrell); Tüfek, Mikrop ve Çelik (Jared Diamond); Parayı Verdi Düdüğü Çaldı: CIA ve Kültürel Soğuk Savaş (Francis Stonor-Saunders); Uçarı Kızlar ve Filozoflar, Caz Çağı Öyküleri (F. Scott Fitzgerald); Bülbülü Öldürmek (Harper Lee); Dostoyevski (Joseph Frank) bulunmaktadır.

Kaynak: Ülker İnce Eserleri ve En Çok Satan Kitapları - Can Yayınları

Not: Yukarıdaki meseleyi başka bir yerde tartışır mısınız? Başlık amacından sapmasın.

2 Beğeni

Günay Çetao Kızılırmak: Çevirmenlerin yalnızca bugün değil, genel olarak nasıl ayakta kalabildikleri meçhul bence. Şu anki durum bir nevi sıcak çatışma ortamıysa rutinimiz sözgelimi partizan savaşı. Bildiğim kadarıyla kimse çeviriyle geçinmeye çalışmıyor – benim tanıdığım çevirmenlerin hiçbiri. Bu denenmiş ve yürünememiş bir yol. Ben de dâhil birçok arkadaş çeviriyle kıt kanaat bile olsa geçinebileceğimizi bilsek “asıl” işlerimizi bırakmayı düşünebilirdik. Sevmekse var, üretme isteğiyse var, mücadelecilik, yoksulluğu göze alma var ama sefaletin en alt basamaklarına inmek kimseden beklenebilecek bir özveri olmadığı gibi hiçbir şeyin çözümü de değil. Bildiğim kadarıyla çoğunluk birkaç hayatı aynı anda yaşayarak, dile ve kültüre yakın ya da uzak alanlarda çalışırken bir yandan da kitap çevirme gayretini sürdürüyor. Dışarıdan bunun bir tür sızlanma gibi göründüğünü anlayabiliyorum, içeriden de öyle görünüyor aslında – herhalde kendi aramızda bile bunları konuşmaktan sıkılmamızın üzerinden nereden baksanız yirmi yıl geçmiştir. Değişmeyen tek şeyse bu gerçeklik. Bir zemin olarak sadece ÇEVBİR var ayaklarımızı basabildiğimiz. Yalnızca hak takibi ve piyasaya belirli normların benimsetilmesi bakımından değil, içindeki ilişkiler ve dayanışmayla, her şeye rağmen mesleki gelişime önayak olma çabalarıyla da çok anlamlı bir iş yapılıyor orada.

Daha somut olarak söylemek gerekirse: çevirilerimiz –kolay kolay– ya basılamıyor ya tekrar basılamıyor – hiç değilse iyi niyetli yayıncılarla ilişkilerimizde durum bu. Basılamayan her kitap (yapılamayan her yeni baskı) alınamayan telif demek. Kötü niyetli yayıncılar telefonlara, maillere dönüş yapmamaya devam ediyor istikrarlı bir şekilde.

İyi çeviri okumayı istemeyi anlıyorum. Ben de detektör gibi okuduklarımda hatalar, kusurlar buluyorum, bazen içlerinden çıkamayıp başka çeviriler arıyorum. İyi kitapların nasıl basılacağı herkesin malumu. Tek başına kurtuluş yok. Yayınevlerinin mutfağında daha çok insan çalışmalı, çevirmeniyle, redaktörüyle, editörüyle bu insanların yeterli zamanı, sınırları çizilmiş iş tanımları, e tabii iyi kötü geçimi, güvencesi ve muhakkak soluklanma ve dinlenme hakları olmalı. Hayat bayram olmalı değil, hayat normal olmalı öncelikle.

Sözün özü, her yıl olduğu gibi bu yıl da çevirmenlerin sorunları değişmedi ve hatta ekonomik krizle beraber derinleşti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da meslek içi dayanışma dışında bir tatlı huzur yok.

Makbule Aras Eyvazi: Çevirmenin önemi henüz yeteri kadar anlaşılmasa da bu konuda bir ilerleme gösterdiğimizi düşünüyorum. İyi bir çeviri okumak için çevirmen adı takip eden insan sayısı da artıyor. Bir yazara bağlandıktan sonra bütün yazdıklarını takip eden okurlar gibi çevirmenin, çevirideki özeni, dil tadını yakalama gayreti bir okur kitlesini de peşinden sürüklemeye başladı. Umut verici, iç ferahlatıcı bir gelişme bu.

7 Beğeni

8 adet gönderi şu konuya taşındı: Kitaplardaki Çeviri Sorunları

İntihal olaylarına düşmüş konuya bir manevra yaptırayım ve Çevirmenler Meslek Birliği’nin ortak çevirisyle çıkan ve telif gelirleri ÇEVBİR’e kalan Perili Ev kitabına dikkatinizi çekeyim.

2 Beğeni

Paylaşımınız çok hoş olmuş. Gizli Kahramanlar başlığında bile kötü örnekler veriliyor, ilk gördüğümde sevindiğim ama artık umut kırıcı bir başlık olmuştu. Çeviri hatalarının (?) yer aldığı başlık yeterince can sıkıcı oluyor, bari bu başlıkta başarılı çevirmenler ve çevirileri, bu çevirilere övgüler paylaşılsa. Hep böyle olur zaten, pürüzler göze batar, olumlu yönler gözden kaçar. :slight_smile:

3 Beğeni

Yaklaşık 1 saat önce Püren Özgüren şöyle bir tweet paylaşmış. Geçen günkü sitemimin üzerine denk gelince paylaşmak istedim. :slight_smile:

https://twitter.com/purenoz/status/1768895189504942360?s=19

10 Beğeni

Ama bu durumun işin doğası gereği böyle olduğunu düşünüyorum. Yazarı işaret eden bir eldir çevirmen, bir çeşit aracıdır sadece.

1 Beğeni

Bence yazar yarısı, hatta ikinci yazardır.

1 Beğeni

Jose Saramago böyle düşünüyor. Bencede çevirmenler ikinci yazar gibidir. Çevirmen kötü ise o kitaptan da yazardan da soğuyoruz, iyi bir çeviri de ise yazara ve kitaba bağlanıyoruz.

1 Beğeni

Bir yazarlık mesleğidir çevirmenlik, yazmaya dairdir ama görevi gölgede kalarak asıl metni işaret etmektir.

Saramago’nun dediği doğru ama burada da çevirmenliğin gölgede bir iş olduğunu reddeden bir şey yok. Çok sıradışı örnekler dışında, yazında çevirmenin öne çıkmasını gerektiren bir şey yoktur.

4 Beğeni

Bravo, ben de sizin gibi düşünüyorum.

1 Beğeni