Öyküdeki bir kişinin uzun uzadıya anlattığının aktarılması için kullanılan ve paragrafın başında varsa sonunda da olmasının şart olduğu bir işarettir, değil mi? Aksi takdirde, uzun paragrafların sonunda çift tırnakla bitmeyen bir anlatının kime ait olduğunu unutabilir, şaşırabilir ve bu aksiliklerle öyküden almamız gereken tattan mahrum kalabiliriz. Bütün kitap böyle bir noksanla devam ederken kendimden, daha doğrusu fazlasıyla güvendiğim dil bilgimden kuşkulanmaya başladım. Yeni bir kural mı yaratılıyor veya çoktan yaratılmış mı yahu?
İthaki, seni çok sevmeme rağmen üzüyorsun beni, n’olur yapma. Her dört kitabından birinde bu sinir bozucu durum mevcut. Altı üstü ikişer adetçik ters virgül koyacaksın, lütfen…
Bir zamanlar KPSS’ye hazırlanırken hocamıza sormuştum, böyle bir kural olmamasına rağmen romanlarda çok fazla kullanıldığını söylemişti. İthaki bu tırnak olayını sürekli yapıyor, bazen paragraf takip etmeyi zorlaştırıyor.
Nedense aklıma bir anda İthaki’nin Virginia Woolf rezaleti geldi.
Örnekteki kullanım epey yaygındır. Tam olarak böyle yazılı bir kurala hiç rastlamadım. Ancak pek çok yayınevi paragraflarca süren konuşmalarda tırnak imini bu şekilde kullanıyor. Hata olarak düşünmek pek doğru olmayabilir
Açıkçası bu kadar rahatsız edici olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Hangi websitesinde olduğunu şu an hatırlayamadığım çok ince bir iğnelemeyi hatırladığım kadarıyla paylaşayım:
Eğer kendinizi çok işe yaramaz, beceriksiz, boş, hatta lüzumsuz hissederseniz, üzülmeyin ve İthaki’den çıkan kitaplardaki künyelerin “Düzelti” satırında adı geçen kişileri hatırlayın.
İthaki’yi çok severim, bizleri çok güzel eserlerle buluşturuyor ama eserlerinde çok fazla yazım hatası oluyor. 3. kez basım görmüş bir eserde dahi basit yazım hataları oluyor. Word’e kopyalıp yapıştırsalar otomatik düzeltmeyle görürler, o derece.
İthaki’ye en son Altered Carbon çevirisinde çok sinirlendim, bir çeviri herhalde anca bu kadar kötü olabilirdi. Çevirisini beğenen pek kimseye rastlamadım, kitabı kimle konuşsam çevirisini gömüyordu
Fotoğraftaki kullanım doğru diye biliyorum. Çünkü tırnak kapatıldığında konuşma bitmiş oluyor. Oysa burada karakter uzun uzadıya konuşmaya devam ediyor. Hatta o kadar uzun ki birkaç paragraf sürüyor. Böyle uzun diyaloglarda sadece paragraf başına tırnak konuyor.
Kapatılan bir tırnaktan sonra diğer satır başındaki yeni bir tırnak ikinci bir kişinin konuştuğu izlenimini uyandırıyor. Bana böylesi daha doğru geliyor.
Onlardan biri de benim bazı kitaplarda. Ne olacak şimdi?
Bu minvalde bir iğnelemeyi kimse senin için yapmamıştır, yapamaz abi. Kesinlikle hak etmiyorsun. Zaten Fransızca asıldan çeviri birkaç kitapla ve çevirmeni olan İpek Ortaer Montanari ile alakalıydı o websitedeki metin.
Yine de hoş değil Tamam, İthaki’nin bazı çeviri ve düzeltilerinden ben de memnun kalmıyorum bazen. Hatta kendilerine de söylüyorum bunu zaman zaman. Ama bu kimseye “işe yaramaz, beceriksiz, boş, hatta lüzumsuz” deme hakkı vermez insana.
En basitinden her gün onlarca sorumuzu bıkmadan, usanmadan yanıtlayan Emre Aygün (irbis) var bu forumda. Çok başarılı bulduğum Setenay Karaçay var. Bitmemiş Öyküler’in (Tolkien) ve Anansi Çocukları’nın (Gaiman) düzeltisini yapan Hazal Çamur var. Var oğlu var…
O yüzden böyle hoş olmayan laflardan kaçınalım derim. Başka sitede denirse densin, bizde böyle bir laf edilmesin.
Çok basit bir çözümü gözden kaçırıyorsunuz. Tırnak işaretli bir konuşma paragrafa ayrılmak istenirse diğer paragrafın başına tırnak koyulmadan halledilebilir. Kaldı ki bu örneğe sıkça rastlıyoruz. Paragrafta eğer bir duraklama varsa yani iki paragraf arasında konuşan kişi duraklıyor olsaydı yazar bunu -duraksadı ve bir soluk alarak devam etti- şeklinde verebilirdi. Yani bence doğru kullanım şöyle olmalıydı:
"… Beni fark etmişlerdi yüzleri bana dönüktü.
Sonra bana doğru yaklaşan sesler duydum.
…
Bunu görünce, ilk defa havanın ne kadar sıcak olduğunun farkına vardım.
Çok güzel ve çok zarif ama tarif edilemeyecek…
…
Ellerimi makineden çektim."
Evet paragraf bitmemiş orada ama devamını bilmediğimden bitirdim. Kafa karışıklığını önlemek için yazım kurallarını bilmiyormuş gibi davranmak gerekmiyor sanıyorum. İki tırnakta çözülebilir. Okuyucunun yazılanların alıntı veya diyalog olduğunu unutabileceğini söyleyebilirsiniz elbette. Eğer böyle düşününecek olursanız onun da cevabı da basit. Ben okuyucuların boş veya beceriksiz olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca ithaki’ye laf söylemeyeceğim ilerde kitabımı basabilir misiniz dediğimde tükürdüğümü yalamak istemiyorum. : ) Ancak okuyucularına davranışlarının giderek 6.45 havası verdiğini de hissetmiyor değilim. CD project iken Ubisoftluğa gidiyor benim gözümde diyeyim siz anlarsınız.
Amerikan ve İngiliz baskı kitaplarda da bu durum gâyet yaygın ki. Sadece İthaki yahut başka yerli yayınevinin “kusuru” değil. Kaldı ki 21. asırda peydâ olmuş bir durum da değil :3
Aslında uzun paragraflarda cümle bitmeden alt satıra geçen konuşma devamında tekrar tırnak açılması benim de kafamı karıştırır. Acaba atladım mı tırnağı, konuşma diğer tarafa mı geçti, diye düşünür tekrar dönerim cümle sonuna. Fakat bu durum okuma zevkimi baltalar.
Zaten beynimiz algılıyor cümle bitişindeki tırnağı, tekrar açılmasına gerek görmüyorum ben.
Bir cümle başında bir de sonunda olması yeterli kanımca.
İki kişi konuşuyorsa ve tırnak, paragraf sonunda kapatılmış, diğer paragrafta yenisi açılmışsa konuşmanın diğer tarafa geçtiğini anlarız ama. Diyaloglarda bu kullanım çok rahatlatıcı oluyor bence
Bence Mustafa bey benim dediğim gibi iki tırnak yeterli bir konuşmaya demek istemiş olabilir. Yani ben bir cümlenin başında bir de sonunda ifadesinden onu çıkardım.