Listeye neredeyse shounen animelerin tamamını eklerim. Hitap ettiği yaş kitlesine karşı bile zeka geriletecek animeler var ve o kadar çoklar ki, hepsi de övülüp beğeniliyor. Şu an aklıma tate no yuusha rezaleti geldi mesela. Ciddi anlamda başıma bir ağrı saplandı. Shounen animelerin eskiden bir duruşu vardı, bakın 2010 öncesi shounenlere, şimdikiler izleyicisini gerzek yerine koyuyor.
Sorumlusu stüdyolar. Orijinal, özgün ve sahiden okunmayı hak eden mangaları uyarlamıyorlar, işi arz-talep meselesine döktüler. Adamlar piyasayı o kadar iyi biliyor, o kadar hakim ki, bazen takdir ediyorum. Tutmamış bir shounen manganın anime yapıldığında değerleneceklerini biliyorlar ve alıp yayınlıyorlar. Aslında piyasanın tek sorumlusu stüdyolar demek biraz kabalık olur, stüdyoların bu dayatmasına boyun eğen mangakalar da en az onlar kadar suçlu. Sırf para için birbirinin kopyası shounen seriler yazıp çıkarıyorlar. Jujutsu Kaisen mesela; yemin ederim anime karışık çerez gibi, ne tarafından tutsan elinde başka bir shounen animeden benzerliği kalıyor. İçine bir özgünlük katılamamış. Dün, ‘‘Jumyou wo Kaitotte Moratta. Ichinen ni Tsuki, Ichimanen de’’ adlı manga serisini okudum. Bir shounen ama özgün yapılmış bir shounen. Bu kadar başarılı bir manganın neden anime uyarlaması yok, çünkü anime izleyici kitlesi genelde vurdulu kırdılı, büyülü özel güçlü birbirinden çakma şeyleri sever. Bu, ‘‘Kimse büyülü, vurdulu kırdılı anime yapmasın, izlemesin,’’ demek değil. Mesela Re Zero ele alındığında isekai falan filan işte, kafamı nereye çevirsem bulurum, diyebilirsin. Ama Re Zero’yu rakiplerinden ayıran şey, kendi içinde bir özgünlük bulundurması. Ben Re Zero dışında bu kadar bu kadar farklı işlenmiş bir isekai görmedim; seri bildiğiniz kara drama, ana karakter aptal, saf ve güçsüz; uçuk kaçık abartılı yeteneği olmadığı için geleni geçeni ezip geçmiyor, etrafı haremle sarılı değil, ana konu dünyayı kurtarmak değil, ana karakter kahraman değil ve en önemlisi büyülü güçler asıl önemli olan konu değil. Serideki ana unsur dönen siyasi akıl oyunları. Demon Slayer muhteşem bir karışık çerez örneği; adamlar büyük shounen animelerden bir şeyler harmanlayıp ortaya karışık yapmış. O yüzden güvendiğim insanlar tarafından övülmedikçe ve devam serileri dışında anime takip etmiyorum.
Eskisi kadar güzel işlerin çıkmadığı bir gerçek olsa da şonen-seinen elitizmi inanılmaz saçma. İkidir burada denk geliyorum ve anlam veremiyorum, serinin güzel olmasının çıktığı dergi türüyle ne ilgisi olabilir.
Bir ton kaliteli şonen seri vardır ki, şonenlerin tamamı BS değil.
Her seinen de bir değil zaten, 20th Century Boys var, Goblin Slayer var.
Abi hadi Jujutsu Kaisen neyse, Jujutsu Kaisen manganın ileri ki bölümlerinde Shounen havasından baya bir ayrılıyor. Yetişkin öğelerini ve korku öğelerini falan sokuyor evrene vs. Fakat Demon Slayer nedir öyle ya. Yemin ederim ben hayatımda böyle overrated başka bir seri daha görmedim. Hani “popüler olanı sevmeme” muhabbeti vardır ya, vallahi onu yapmıyorum. Ya gerçekten bildiğin klasik Shounen ya. Nasıl patladı bu kadar bilmiyorum ama ağzım açık kaldı resmen. Millet “dünyanın en iyi animesi” falan demeye başladı yav ciddi ciddi. Deli gibi manga satışları falan.
Varya, bütün Shounen’lerde bulabileceğin her özellik var. Karakterlerler desen köküne kadar tipik Shounen karakterleri, ana karakterin motivasyonu desen tipik Shounen motivasyonu, hikaye desen tipik Shounen konusu (iblis, canavar, kötü ruh kesme biçme) yani özel olan hiçbir şey yok. Hiçbir şey. Nasıl bu kadar çıkış yapıyor anlamıyorum.
Çok yagın olmayan bir düşünce söyleyeyim; animasyonu falan da öyle abarttıkları kadar ahım şahım hiç değil. 19.bölüm dışında animasyonu “mükemmel” denecek bir animasyon yok ortada. Mesela millet her ne kadar gömsede, Demon Slayer ile aynı zamanda çıkan Fire Force’un animasyonu Demon Slayer dan yüz kat falan daha iyi. Fakat kimse Fire Force’un animasyon kalitesini konuşmuyor bile.
İnsanlarda ise şöyle bir şey var; popüler bir şeye gömüyorsan “popüler olduğu için gömüyorsun” diyorlar. Yok yav alası yok. Bildiğin tipik Shounen işte.
Elitizmliğini kim yaptı bilmiyorum ama shounen-seinen bir tür. Shounen bir anime kendi içinde seinen öğeler barındırabilir veya tam tersi de olabilir, ama genel olarak hitap ettiği kitle bellidir. Korku filminin içinde birkaç komik sahneyi yadırgamamakla bence aynı şey. Ben de sınıflandırma taraftarı değilim, ama nasıl gençlik dizilerini gençlik dizileriyle kıyaslamak doğruysa, nasıl Game of Thrones dizisini Breaking Bad’le kıyaslamak yanlışsa, Naruto ve Berserk kıyasının yanlış olacağını düşünüyorum.
Son iki cümleye katılıyorum ancak diğerlerinin yazdığımla alakasını anlayamadım. Ben barındıramaz demedim daha doğrusu onunla ilgili değildi söylediğim.
Dediğim şey;
Çıktığı dergi ile serilerin kalitesinin alakasız olduğu. Burada gözlemlediğim kadarıyla insanlar shounen deyince yalnızca Naruto-Biliç-One Piece tarzı battle shounenler akıllarına geliyor. Halbuki tür bundan daha geniş için romance, sport, korku, psikoloji pek çok tür barındırabiliyor.
Ha tabii shounen-seinen-shojo ayrımını bazı insanlar daha farklı yapabiliyor, ben çıktığı dergiyi baz alıyorum. Ki Myanimelist tarzı siteler de onu baz alıyor.
Özetle sıkıntı yok, elitizm konusu ise size özel söylediğim bir şey değildi bugünlerde denk geliyorum.
Anladım usta. Ben işin o kısmına pek hakim olmadığım için sadece klasik yayınlayan yayınevleri gibi davrandıklarını düşünmüştüm. Shounen dergiler shounen, seinenler seinen kabul ediyor diye varsaydım.
Benim demek istediğim şey şuydu, Myanimelist tarzı siteler serilerin seinen-shounen ayrımını çıktıkları dergiye göre yapıyor. Ben de öyle varsayıyorum.
Atıyorum romantizm içeren hiç dövüşlerle alakası olmayan bir seri shounen dergide çıkabiliyor. Bkz; Shigatsu wa kimi no uso…
Bu sebeple dedim tür sadece vurdulu kırdılı şeylerden ibaret değil diye.
Umarım düzgün anlatabilmişimdir.
Ha tabii Shounen-Seinen ayrımını daha farklı yapan insanlar da var.
Esas karakterine yaşına göre ayrılıyor ve dergilere veriliyor gibi biliyorum ben. Tabii tamamen yanlış da olabilirim.
Shigatsu wa Kimi no Uso tam dediğiniz gibi mesela. Esas karakterler henüz çocuk. Ya da Shingeki no Kyojin içerdiği bütün kan ve vahşete rağmen shounen.
Kanlı, mafyalı, gayet sert mangalar shoujo çıkıyor bazen. Bilemiyorum çok ayrımını yapamıyorum ben bunların.
Bleach. Sevenlere saygım sonsuz ama beni sarmadı. Hani bazı güzel bölümleri var ama ne bileyim bitirince “Abi harcadığım zamanı geri verin bana ya!” demeye başladım. Evet zorlaya zorlaya filler bölümleri izlemeden bitirdim. Genel olarak mantık hep aynıydı: Çok övülen güçlü bir düşman var. İchigo onu yener. Ondan daha güçlü yine çok övülen bir karakter çıkar. İchigo onu da yener… böyle gidiyor. Tabii tamamen zevk meselesi aslında; bir bakıma One Piece’te aynı şekilde ilerliyor ama herhalde korsanlık ve yolculuk teması içerdiği için o biraz daha cazip geliyor.
Elfen Lied demek istiyorum ben de. Öyle bir övülmüştü ki, çok iyi bir şey izleyeceğimi zannediyordum. “Ne anlatmak istiyorsun sen bana ya?” diye sormak istedim izlerken. İnsanların insanlıktan çıktığını mı? Hayatın acı gerçeklerini mi? Bunları Elfen Lied’dan çok çok daha iyi anlatan onca anime varken bu niye bu kadar abartılmış anlamıyorum. Çizimleri desen en sevmediğim tarz. Sonu desen tırt.
Bu serileri övenleri bir ben mi göremiyorum ya? Sayılan serilerin çoğu; Tokyo Ghoul(özellikle sırf filler olan animesine bakılarak hakaretler ediliyor) Elfen Lied, Sword Art Online falan ben öveninden fazla yeren görmüşümdür.
Sanırım benim biraz daha halka inmem gerekiyor, ahaha.