Yüz Yıllık Yalnızlık - G.G.Marquez: Hayatımda okuduğum en acayip kitaptı. Hatta en kötüsü diyebilirim. Aile içi çarpık ilişkiyi -hatta detayları ile- anlatması iğrençti.
Panait İstrati-Baragan’ın Dikenleri: Bugün olmuş hala anlayamadım; o çocuğun dikenlere nasıl bindiğini. Allahtan kısaydı da.
Aile içi çarpık ilişkiler içeren bir kitabı okumak bana çok ters. Bu yüzden kitapların içeriği ile ilgili bilgi veren arkadaşa minnettarım. Çünkü Boris Vian’ın benzer bir kitabını (Mezarlarınıza Tüküreceğim; pornografik niteliği yanında kitapta pedofili de var) içeriğini bilmeden almış, okurken de midem bulanmıştı… Okuyacak birçok nitelikli kitap varken bunlara zaman ayıramam…
Öyle bi kitap değil. Konusu hiç değil. Bir ailenin 6 neslinin hikayesini anlatıyor. Açık bi cinsellik yazmıyor diye hatırlıyorum. Varsa da az vardır rahatsız etmez. @LordKratos biraz abartmışsınız sanki. Pedofili ve tecavüz de Yok sadece son nesilde iki kişi arasında ensest var. Ama bu konulara çok değinmiyor. Muz cumhuriyeti söylemi kullanılan latin Amerika’nın gelişimi ve devrimlerden daha çok bahsediyor. Ben genel olarak aile hikayelerini severim. 6 nesil içinde her türden insan ve onların hikayesi var. Ayrıca dediğim gibi latin Amerika kültürünü tanımak için de iyi bir kitap. Tabi yine de siz bilirsiniz.
Aureliano ve Amaranta’nın ensest ilişkisi ve bu ilişkiden domuz kuyruklu bir çocuğun doğması bence rahatsız edici; ayrıca, açık bir cinsellik yazmıyor demişsiniz de alenen iki kardeşin aralarında geçen şeyler yazılmış kitapta. Farklı bir kitap evet kabul ediyorum çok da sürükleyici; ama, rahatsız etti beni okurken. Ensest ilişki çok fazla var.
-Ayrıca, Amaranta’nın kardeşlerinin evlilik dışı çocuklarına bakması da ayrı bir konu.
Marquez’i bilmiyorum ama Boris Vian benim için iğrenç bir insan… Kafasında birtakım fanteziler (aslında bunlar fantezi değil, sapıklık) olabilir ama bunu öyküleştirip büyük bir marifet gibi kitap durumuna getirmesi çok farklı bir şey. Aslında daha kötüsü, kimi eleştirmenlerin bu tür yapıtlara alkış tutup sanat ürünü olarak tanıtmaları…
Hadi bismillah başlıyorum
Önce bilimkurgu:
Dune: İklimin insana etkisi güzel, karakter gelişimleri, diyaloglar, olaylar ve geri kalan her şey çok duygusuz ve oldu bittiye getirilmiş.
Vakıf: Kullanılan dil ve olaylar inanılmaz basit. Her şey roma tarihinin uzay mekikli hali. Kimsenin fikir dünyası veya özgün bir kişiliği yok.
Fahrenheit: Birbiri ardına anlamsız karmaşık cümleler dizisi. Karısını mide yıkanma sahnesi iki sayfa boyunca üstü çok çok kapalı betimleniyor ve ben bunu Montag " Dün senin mideni yıkadılar "dediğinde anladım.
Fantastik
Yüzüklerin Efendisi: Birtürlü olaylara girmemi engelleyen uzun uzun betimlemeler. Kült bir eser ama etkilenmedim.
Yerdeniz Büyücüsü: Anlatım bu eserde çok duygusuzcaydı. Çoğu karakter kendilerine biçilen rolü oynarmış gibi hareket ediyor. Ne bi tereddüt ne bi ikilem, hiç!
Ged, git köyü kurtar!
Kurtardım!
Ged, git bu imini timini bilmediğimiz büyücüden büyü yapmayı öğren!
Öğrendim!
Ged, git büyücülük okuluna yazıl!
Yazıldım!
Ged, git yemekhanede seninle sebepsiz yere iyi geçinecek arkadaşlar edin!
Edindim!
Vesaire
Biraz de yerli yapımlar…
Tüm Zülfü Livaneli külliyatı Son Ada hariç. Zülfü’nün popüler olmasını tek sebebenin ülkenin gerçeklerini yazdığı yanılgısı bence. Yazım dilinde hiçbir söz sanatı yok. Ne bi teşbih var, ne bi betimleme var, ne de bir ruh tahlili. Hele milli ve dini değerleri bu kadar çarpık vermesi kişisel düşünce beyanı değil düpedüz sataşma.
Orhan Pamuk da Livaneli gibi ama Pamuk yine de tarafsızlığını daha çok koruyor.
Kemal Tahir’in çoğu kitabında neyden bahsettiğini anlayana kadar canım çıktı. Tarihi romanlar yazması dışında olayları , kişileri ve mekanları çok özensiz anlatıyor. Fakat! Üstadın Ölümü adlı öykü derlemesi bence şahanedir. Adeta bambaşka bir Tahir yazmış gibidir. Bunu da söyleyeyim
Bunlar benin beğenmediklerim. Sakın ha bu kitapları ve yazarları beğenenleri alaya aldığım düşünülmesin. Yukardaki kullanıcıların kavgaları çoğunlukla bu sebepten çıkıyor sanırsem.
Şu anda üçüncü defa Kuyucaklı Yusuf okuyan birisi olaraktan eğer beğenmediklerimden desen kızacaktım. Yukarıda yazdıklarına (beğenmediklerin) katılmasam bile, beğendiğin kitaplar gerçekten güzel.
Yusuf edebiyatımızdaki en gerçekçi karakterlerden. Sabahattin bence gerçek hayatta gördüğü birinden hayli ilham alarak yazdmış. Sadece Yusuf değil tabi ana karakterlerin çoğu hayatımızın biryerinde karşılaşabileceğimiz kişiler.