Ama pek katılamayacağım çünkü 5’i 1 Yerde’yi 5 kez okuma denemesi yapmış, 1 kez bitirebilmiş ve 2.okumanın yarısında biri olarak diyebilirim ki Douglas Adams bir dahi. Hatta bugün okurken daha önce fark etmediğim bir gönderme daha fark ettim Ama söylediğiniz anlatım şeklini ilk okumada ben de yadırgadım ama bu Amerikan ve İngiliz yazarlar da görülen bir özellik olunca zamanla alıştım Örn: Stephen King gibi
Tabii zevkler tartışılamaz. Ben de Yokyer’i güzel bulmuştum
Amerikan Tanrıları
Dresden Dosyaları. En azından birinci kitaptan öyle beklediğim kadar zevk alamadım. Hayır övenler de bu forumun gediklileri(@Firtinakiran , @mit ), beklentiyi yüksek tutunca mı oldu nedir?
Dresden Dosyaları içinse şöyle bir şey var: Biz seriye sıfır beklentiyle başlamıştık. O zamanlar köşede, tozlu raflarda duran bir seriydi. Dünyadaki ününü okuduktan sonra görmüştük. Ancak anlattıkça elbet beklenti yükseldi. Dolayısıyla her beğenen arkadaşın yorumuyla birlikte yeni okuyacaklar için çıta yükseldi.
Burada kitaptan ne beklendiği de önemli. Bir de Dresden (hakkını yemeyeyim) her kitapta üzerine koyarak ilerleyen bir seri. Ama tabii, istenirse bütün seri okunmuş olsun, okurun elbet beğenmeme hakkı her zaman saklıdır.
Kendi adıma halen çılgınlar gibi seviyor, gülüyor ve İngilizcesinden (malum, devamı çevrilmeyecek) seriye devam ediyorum, o ayrı
Nihayet Amerikan Tanrıları için benim gibi düşünen biri. “O kadar övdükleri kitap bu muymuş?” demekten kendimi alamamıştım. Fikir güzel ama işleniş çok kötü; sıradan bir kitap gibi.
Bugüne kadar yazılmış ve yazılacak olan bütün Kişisel Gelişim Kitapları. Asla okuyamayacağım bir tür ve çok saçma. Bir de abartılıyor, yok satıyor. Mesela lise dönemlerim Ferrari’sini Satan Bilge’yi duyarak geçti. Şimdi ne oldu onu okuyan arkadaşlarım? Hepsi sen ben gibi bir insan.
Bir yazar bana yeni şeyler öğretebilir, bakış açımı değiştirebilir, duygularıma hükmedebilir. fakat beynimin işleyişini değiştiremez. Karakterimi, olayların üstümdeki etkisini değiştiremez, beni daha öz güvenli ya da daha çok Müberra yapamaz. Ben bu kadar Müberra’yım. Ki bu da bana yetiyor.
Fakat sürekli bu kitaplar abartılıyor bir kaç yılda bir, bir de emir kipi halinde isimleri var kitapların.Mesela; Düşün ve Zengin Ol , Sen Yapabilirsin , Erteleme!
Anlayamıyorum
Aslında basit;
insan dediğimiz varlık tembeldir. kolay para kazanma, hızlı zengin olma, çalışmadan emek vermeden bir şeyleri elde etme gibi kavramları yazıp 150 sayfa haline getirip bir de şaşalı bir başlık attıktan sonra bi bakmışsın çok satanlar listesinde bir numarasın. Ve bu kitapları okuyanların sorması gereken bir tek soru var; “Madem bu kadar kolay bu yazar niye yapmıyor da kitap yazmış”
O zaman ben de İçinizdeki Öküze Oha Deyin! ismindeki kişisel gerileyiş kitabını ve aynı yazarın daha birkaç (hepsi!) kitabını da okuduğumu itiraf edeyim. Tek savunmam vaktimin bol olması ve üslubun komik olması :’)
Ama bence insan içindeki öküze oha falan dememeli. Ben demiyorum Anlamadığım şey tam da bu işte sevmediğim bin tane özelliğim, huyum var. Ama onlarla ben benim.
Neyse size geçmiş olsun İçinizdeki herşeyi sevin, öküz bile olsalar
Bu arada kişisel gelişim kitaplarını eleştirirken kendim de ona benzer şeyler yazdım… Aslında iyiymiş diye yazmaya başlarmışım
Amerikan Tanrıları konusunda hem fikirim. Bir kitaptan bir insan hiç mi haz alamaz? Alınmıyor işte…
Buna tepki olarak dizisini izleme listemden bile çıkardım. Neil Gaiman’ın bendeki en büyük hayal kırıklığıdır kendileri…
Harry Potter Serisini çocukken bayıla bayıla okumuştum. Daha doğrusu gençken=) Lakin geçen gün kuzenime okuması için tavsiye ederken yukarıda yazdıklarınızın benim de canımı o kadar sıktı ki acabalarım oluştu? Galiba cidden çok abarttık bu seriyi… Fakat Tolkienle kıyaslamanız hiç yakışmadı =) Ferrari Opelle kıyaslanamaz yahu adaletsizlik=)
Nihayet okuduktan sonra bu kategoriye çok uyduğunu fark ettim.
İlk yüz sayfa boyunca işin bilimsel kısmının açıklanmasını bekledim, fakat nafile! Kitap bitse de hiç bir açıklama alamadım. Yani şu karbonu nasıl değiştirdiniz bir anlatın değil mi ama ? Birinci ağızdan anlatılmasına rağmen ana karakterin gözlerinden hikayeye bakamadım bir türlü. Diyaloglar birbirinden çok kopuk ve çoğu zaman nerede olduklarını, sanal ortamda mı yoksa gerçeklikte mi anlayamadım. Cinsellik içeren sahnelerle bir alıp veremediğim yok. Aksine hayatın gerçekleri olduğu için dahil olması gerektiğine inananlardanım fakat ana karakterin yaşadığı ilk macerayı çok gereksiz buldum. O olmadan da bu kitap yazılabilirdi sanki…
Bir ara, kitabın yarısına gelmişken, dizinin ilk bölümünü açıp izledim. Belki okumama faydalı şeyler görebilirim diye. Ama diziyi de sevemedim. Sanki kitaptaki eksikleri toparlamaya ve anlatmaya çalışmışlar ama başarısız olmuş gibi geldi bana. Değiştirilmiş Karbon maceram böylece son buldu…
japon animelerinde konudan bağımsız yapılan doldurma bölümler vardır ve bunlara filler adı verilir bilirsiniz.
bu seri başlı başına bir filler. 1. kitapta ne oluyor ne bitiyor anlamaya çalışırsınız, 2. kitapta ekip oluşturulur, 3’ten itibaren konuyla alakasız binlerce sayfa araya girmeye başlar ,
Roland’ın hayatı , calla kasabası , wasteland falan derken ben napıyorum diye kalakaldığımı hissettim.
bu durumdan ötürü içim şişmiş ve uzun bir süredir elimdeki 6. kitap susannah’ın şarkısını okumamıştım. Geçen gün bir gaflete düştüm. 150 sayfa civarı okudum ve halada devam ediyorum. Konudan bağımsız saçmalıklar tam gaz devam ediyordu
(kişisel görüşlerimdir, beni bağlar)
Yüzde yüz katılıyorum, şu an 4. Kitabı okuyorum ve aşk hikayesi öyle bezdirdi ki 50 sayfada bir bırakıyorum. Serinin geri kalanıda bu şekilde ilerledi ve neredeyse 1 yıla yayıldı bu kitapları okumak. Keşke başka serilere başlasaymışım.
Maalesef 4. kitaptan sonra 5. kitapta konu ile en ufak bir bağlantısı olmayan Calla kasabasının kurtlar adı verilen çeteden temizlenmesi üzerine 700 sayfacık bir yapıt.
Şunu da iddia ediyorum . Bu serinin yazarı Stephen King değil alelade isimsiz bir yazar olsa hiç bir editör kitaplarını dahi basmazdı.
Başlığı okumaya başladıktan sonra 1984, Otostopçunun galaksi rehberi, kralkatili güncesi,Harry potter görünce kalbimin buna daha fazla dayanamayacağımı hissettim. Yazılanlar arasında bir tek Amerikan tanrılarının abartıldığına katılabilirim
Centilmen Piç serisi çok büyük övgüler sonrası başladım ama beklentimi karşılayamadı sayfalar süren gereksiz betimlemeler sonrası okumayı bıraktığım ilk kitap oldu.
Ben de Zeplin’e ısınamamıştım, Le Guin’in yorumu ve kitabın kapağı o kadar güzeldi ki almadan edemedim; ama bir iki öyküsü hariç diğerlerini sevemedim!