Bu yoruma kısaca, sonuna kadar katılıyorum dersem yeterince açık olur sanırım :))
Ben de Kara Kule’ye bin bir hevesle başlamıştım, ilk iki kitaptan sonra uzun bir süre ara verdim, daha sonra tekrar ilk kitaptan başladım, 4 kitabı biraz zorlayarak da olsa bitirdikten sonra tekrar bir ara dönemim oldu. Yarım kalacak olması demek aklımın bir köşesinde sürekli dönüp duracak olması demek olduğu için geçenlerde 5. kitabı okudum. Ama 6. ya elim varmıyor
Harry Potter serisinin hayranları olduğu kadar eleştireni, abartıldığını düşüneni de çok. Yeryüzünde okuduğum ve daha okuyamadığım, belki de hiç okuyamadan öleceğim bir çok şahaser kitap var. Ama aradan kaç zaman da geçse, kaç yaşıma da gelsem Harry Potter’in bendeki yeri hiç değişmeyecek. O kitapları her elime aldığımda aynı heyecanı duyabiliyor olmak beni çok mutlu ediyor.
Çok hevesle başladığım bir kaç eserde hayal kırıklığı yaşamıştım ben de. Belki de okuduğum dönem, ruh halim o kitap için uygun zaman değildi, bilemiyorum. Ama ben genelde “bu kitap çok güzelmiş, çok beğenilen bir esermiş” diye düşünerek bir kitaba başladığımda hayal kırıklığı yaşıyorum.
Elric : Michael Moorcock’un yazar olarak hayatını sürdürebilmesi bile bana inanılmaz geliyor açıkçası.
Mülksüzler : Kitabın üzerine kurulduğu “Odoculuk” yüzlerce boşluk, yanlış ve mantık hatası bulunduran bir ideoloji. Le Guin kitapta bu ideoloji ile o kadar ilgileniyor ki işin bilim kurgu tarafında tembellik yapıyor. (Örnek: Evrenin uzak bir köşesindeki dünya ile ilgisi olmayan bir gezegende dünyadaki hayvanların olması)
Kara Kule : Yalan olmasın, yalnızca ilk iki kitabı okudum ama yetti açıkçası. Devam etmeyi düşünmüyorum.
Dune Serisi
Hakkında Arthur C Clarke " “Yüzüklerin Efendisi ile kıyaslanabilecek tek şaheser kurgu roman” dediği için büyük beklentilerle başladım, ilk iki kitabını okudum hatta. Karakter gelişimi hiç yok, Paul karakteri birdenbire insanüstü özellikler göstermeye başlayıp Fremenlerin peygamberi oluyor. Fremenler bildiğimiz Arap bedevileri zaten. Devam etmemeye karar verdim.
Zaman Çarkı Serisi
Zaman Çarkı’nın da ilk kitabını okuduktan sonra bitirmemeye karar verdim. Aslında çok kötü değil ama onca kitabı alıp okumaya değeceğini sanmıyorum. Özgün değil, Yüzüklerin Efendisi’ne fazlaca benziyor.
Ursule K LeGuin’i çok sevmeme rağmen bilimkurguda pek yeterli bulmuyorum. Yerdeniz’i defalarca okudum, LeGuin fikirleriyle beni çok etkilemiş bir insan ama birçok kitabında mesaj verme kaygısının kurgunun önüne geçtiğini düşünüyorum.
Bilimkurguyu çok sevmeme rağmen H.G. Wells’in kitaplarından zerre kadar zevk almadım. Gerçekten anlamıyorum belki zamanına göre değerlendirmek lazım ama bilmiyorum. H.G. Wellsi bi türlü sevemedim
Dostoyevski - Yeraltından Notlar
Yeraltından bir not bekledim, adam hep yerin üstünde. Böyle kitap mı olur. Okuyup abartıyorlar bi de Yeraltından Notlar şöyleydi falan diye. Yer altı yok kardeşim kitapta bir kere; adamın yer altına en çok yaklaştığı an küçük bir meyhanenin önünden geçerkenki zaman…
Yarısında çıktım.
Arkadaşlar bazılarınız gerçekten çok ayıp ediyor!!! Eyyorlamam bu kadar!
Çıldırıyorum…
Bu başlık renkler ve zevklerin gerçekten de çok farklı olduğunu gösterdi bana bir kere daha. Onu geçtim de, Michael Moorcock’ın yazarlık yaparak nasıl hayatını kazandığına şaşırmış arkadaş, ben de bu düşünceye şaşırdım, hatta baya baya şok etkisi yaptı bende. Bir yazarın tarzını , hayal dünyasını sevmeyebilirsin de yani bu eleştiri biraz abartı ve aşırı değil mi? Moorcock üç sayfada, bir dünya kuran adam, tasvirlerin canlılığı, maceralarindaki renklilik, sınırsız hayal gücü ve olağanüstü sürükleyiciliğiyle hayranlık uyandıran bir yazar bence diyerek bu ufak sitemimi bitiriyorum.
Çavdar Tarlasında Çocuklar. Her yerde görmeye başladım, forumlar, kitapçılar, internet. Yorumlara baktım bir övgüler bir övgüler. İsmi hoş, kapak sarı merakım kabardı aldım, okudum. Eee dedim, ne bu şimdi? Kimseye tavsiye etmedim. Sorduklarında yorum yapmaktan kaçındım, kitabın kıymetini kendi fikrimle ölçmek istemedim. Onu bu kadar popüler ve sıradışı yapan ne hala anlamadım ama.
Kitap yarısından sonra açılıyordu bence
Özellikle son kısımda kahramanımızın yaptığı çirkinliği hiç unutamam.
Evlilikten bahsettiği bir kısım vardı o bölüm de çok etkileyiciydi.
Kitabın tamamını sıkılarak okudum zorla bitirdim diyemem ama bu kadar meşhur oluşuna da anlam veremedim. Bloglarda özellikle bitiş cümlesi çok kullanılıyor. Içinden cümleler çıkartıp instagram postlarına eklemelik olduğu için olabilir.
Başıma bi’ şey gelmeyecekse Ursula K.le Guin’in “Sürgün Gezegeni” zaman kaybıydı benim için.
Yazarın şöhreti eserin önünde koşuyorsa, biraz işkillen mesajı verdim kendime yeniden
Değil mi ya, birine kısa diye hediye edecek olursan bilimkurgu okumaktan soğur - ilk kez bilimkurgu okuyorsa. Umarım Anlatış da öyle çıkmaz. Yazık ya öyle güzelim kapaklı kitap
Çavdar Tarlasında Çocuklar abartılacak kitap değil ama okunmalı. Holden ilginç bir karakter ki kitap komple holden üzerine kurulu.
Bunun dışında zevkler ve renkler tartışılmaz desem de bazı kitaplar şaşırttı. Dune mesela
Bu başlık muhteşem bi deşarj yeri olmaya başladı, ortalık uçan balon kaynıyor. Tek kelimeyle harika.
Yalnız Kara Kule sevmeyen de ne bileyim…
Ben de Wells’in Zaman Makinesi ve Görünmez Adam kitaplarını okudum. İkisini de beğendim, kesinlikle kötü kitaplar değiller fakat bir noktada sana katılıyorum. O zamana göre değerlendirmek lazım gerçekten. Çünkü bende de vay be diyeceğim bir bir etki bırakmadı.
Sürgün Gezegeni, Le Guin’in okuduğum ilk ve tek kitabı. İthaki bilim kurgu serisinden okuduklarım arasında en sevmediğim bu olmuştu.
Sanırım Le Guin okuyacaklar için Sürgün Gezegeni olabilecek en kötü başlangıçmış. Bir yerde böyle bir şey okumuştum.
Kimse linç edilmemiş, demek ki tehlike yok, ben de ‘Kürk mantolu Madonna’ desem cok mu ayıp etmiş olurum? ‘Ben odunum, bu büyük aşkı kavrayamadım’ demek ki deyip, iki kere okudum anlamak için, yine kahramanı sadece pısırık buldum, dünyaca ünleniyor, sürekli farklı dillere çevriliyor, filmi de çekilecekmiş, sormak istiyorum, neden, neden, neden acaba?!
Kimse yazdı mı bilmiyorum ama göremedim. Fahrenheit 451. Gereksizce abartılan bir kitap bence. Seviyor muyum seviyorum ama umduğumu bulamadım. Konunun işlenişi yetersiz, kurulan dünya zayıf. Hikâyenin temeli bir distopya yaratmaya yeterli değilken yazar buna soyunmuş bana kalırsa ve ortaya zayıf bir hikaye çıkmış. Bir de Çavdar Tarlasında Çocuklar. Ben mi anlayamıyorum acaba diye tekrar okudum ama yok. Bomboş geldi bana. İnsanlar ne buluyor bu kitapta hiç anlayamadım.