Sektöre yakın değilim ama zamanında şantiyede 2 ay kadar konteyner da konaklamış biri olarak malzeme kalitesinin dış çevre şartlarını engelleme için çok önemli olduğunu biliyorum. Tahminimce 49 luk olanlar demonte ve izolasyonu falan olmayan konteyner dır. Diğerinde izolasyon + seramik + parkeli falan anlaşılıp fiyat oluşturmuşlardır.
Zor iklim şartlarının olduğu deprem bölgesinde tahminimce 150 lik konteyner bile ucuz kalacaktır ama ihtiyaç çok olduğu için her alınan da bir şekil iş görür mantığı olabilir. Benim Rusya’da kaldıklarımın ekstra izolasyonları falan vardı, dışarısı -20 iken içeride şort t-shirt dururduk. Öylesi lazım. Hatta altyapıda da sıkıntı olduğu için üstünde su deposu+güneş enerjili yapılmalı bu konteyner kentler.
Bir kere yerleştirilen, başka yerlerde tanıdığı/akrabası olmayan ve yeniden eve kavuşana kadar içinde kalma zorunluluğu olacak olan depremzedeler tahminimce birkaç yılını bu kutuların içinde geçirecekler. Ama bunlar bir kez yapılacak, umarım ileride sıkıntılar çıkmaz çünkü önüne gelen konteyner kent kuracağız diyor gördüğüm kadarıyla.
Bu bilginin doğruluğundan emin değilim ama 3 sene önceki İzmir depreminden sonra konteynerlara yerleştirilenlerden 500 kadarı hala ikamet etmekteymiş orada. 3-4 gün önce habertürkte canlı yayındaki spiker öyle dedi, burada ilk etapta 300 kişiye konaklama alanı hazırlanıyor vs derken cümle arası geçirdi ama 3 sene koskoca İzmir’de şu kadarcık insana bile yeni yuva kuramamışsak tablo çok çok daha vahimleşecek gibi geliyor bana ileride.
Sen deprem protokulunde askerin afadın kordinasyonunu kopardın. 99 depreminde afetin ikinci saatinde 35 bin asker olay yerlerine intikal ediyordu. Bu afette iki gün boyunca kimsenin giremediği şehirlerin olması afetin büyüklüğu ile alakali değil.
Ve hâlâ depremde canı yanmış insanlara şerefsiz diyorlar provakatör diyorlar.
Haa fırsatını buldunuz yapın siyasetinizi diyenler varsa söyleyeyim ben siyaset yapmıyorum, hesap soruyorum. Sevdiklerimizi kaybettik ve müteahhitinden belediyesine, denetmeninden devlet yöneticisime bu işte ihmalkarlığı olan kim olursa olsun peşine düşülmesine istiyorum.
Ufak bir soru sorsam @erce bin bahsettiği yıkılan binadaki evrakların bir örneklerinin belediyelerce de tutulması gerekmiyor mu? Sonuçta deneyim onlarında görevi Bilmediğimden sordum.
Benim bildiğim bunların hepsi dijital ortama tarandı. Ama orasinin da güvenliği meçhul. Yok etmek isteyen kaza sonucu orayı da yok edebilir. @erdo daha iyi bilebilir bu proje işlerinin dijital durumlarını.
Derdim yıkılmasını savunma değil acaba evraklar başka bir yerlerden çıkar mı diye düşünmek. Belediyelerde denetimden sorumlu. Sorumlu ise bu belgelerin bir örneğini bulundurması gerekiyor mantıken. Ama yapıyorlar mı bilmiyorum. Bir durum da bu denetimler ve örnekler ne ciddiyetle yapılıyor usulen işlemler mi yürütülüyor orası da ayrı konu.
Ben olacakları şöyle tahmin ediyorum (varsayımsal olarak)
Müteahhit: Ben bütün malzemeyi Sorumlu mühendis arkadaşa verdim, inşaat sahasında ne oldu tam olarak bilemem
Mühendis: Ben de tüm malzemeyi Veli/Ali ustaya verdim. İnşaat esnasında ne oldu bilemem. Eğer bir sorun varsa Veli/Ali ustaya sorun.
Umarım gerçek sorumlular bulunur ve yargılanır.
Herkese geçmiş olsun arkadaşlar o bölgelerde idim … Çok vahim durumlar söz konusu . Tek isteğim herkesin psikolojisinin destekler ile rehabilite ile toparlanması… Öyle çok kayıp verdik ki. Öyle şeyler gördüm ki… Allah yar ve yardımcımız olsun… Bir bin demeyin lütfen bir şimdi değil düzenli aralıklarla yardım edin …
Maraş’tan ayrıldığımdan beri neredeyse her gün Adana’dan şirket araçlarıyla köylere yardım taşıdım. Dünkü son seferden sonra bir süre bir ihtiyaç görünmüyor.
Süreç uzun olduğundan, bence eğer maddi imkânınız varsa bir süre bekleyip, öyle yapın yardımlarınızı.
Gelen haberlere göre bölgeye çok fazla yardım gidiyor fakat bunlar belirli noktalarda takılı kalıyor. Dağıtım noktasında ciddi koordinasyon eksikliği var maalesef.
Bireysel yardımlar yapılsın ama bu iş halkı aşar. Zaten depremden önce ne durumumuz vardı ki şimdi ne olsun? Diyarbakır en az etkilenen illerden biri ama binlerce konut kullanılamaz halde. Aidat ve kirasıyla depremden önce burada aylık barınma masrafı ortalama 6binlerdeydi. Sadece bu şehir için binlerce insanın her ay bu kadarlık bi barınma masrafı olucak. Ki eskişehir dediğimiz kısım büyük hasar aldı, büyük çoğunluğun yoksul olduğu yerler.
Devletin istihdam yaratacak üretim yerlerini deprem bölgelerine getirmesi lazım. İstanbulda deprem bölgesi ve ülke ticaretinin %65i orada bu hacmi anadoluya yayıp depremden direkt ve dolaylı etkilenmiş 14 milyon insanı kendi kendini döndüren bi çarka sokabilirler.
Çok fazla köy evi kullanılmaz hale geldi. Köydeki her insan tarla bahçe sahibi değil. Altı ay devlet desteği alan fabrikalarda dönüşümlü çalıştırılır, altı ay sonra kovulur. Mevsimlik işçi olarka çalışır, inşaatlarda amele olarak çalışır. Bu insanların zar zor yaptığı evler atasından kalan evleri gitti. Kendi sermayeleriyle yerine koymaları çok zor.
Halk birbirine destek oluyor ama gördünüz enkazdan çıkan kadın beni özele götürmeyin param yok dedi. Ekonomik krizde olan koca bir halkın başkasının sorumsuzluğunu hem canıyla hem malıyla ödemesi çok acı.
Ne diyeyim bilmiyorum. Enkazlar yerdeyken kurtulanların nasıl hayatını idame edeceğini konuşmak durumundayız çünkü bu depremden önce de ülkenin en temel sorunuydu. Şimdi üstüne böyle bir olumsuzluk bindi. Açlık algıyla çözülmeyen bir şey olduğu için somut bir eylem planı lazım. Ama her şeyin sebebi kader, kader de plan yapmaz.