Deprem

Tüm İstanbul’un zemin kalitesini ve fay hatlarının geçtiği noktaları görebileceğiniz İstanbul Jeoloji haritası interaktif olarak yayınlandı.

1 Beğeni

Herkes Ankara’da risk yokmuş gibi davranıyor, hiç konuşulmuyor ama merak ediyorum ne kadar riskli bir şehir.

kırıkkale de bir fay var ama çok büyük değil diye biliyorum.

1 Beğeni

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın hazırladığı Türkiye’de Çekinceli İller başlıklı listede Ankara, Orta Çekinceli İller arasında yer almaktadır.

1 Beğeni

Kırıkkale, Çok Az Çekinceli- Güvenli iller arasında.

Prof. Dr. Celal Şengör, 2000 senesinde yayınlanan Deprem isimli programda beklenen büyük İstanbul depremi hakkındaki düşüncelerini aktarıyor :thinking:

"İstatistiki olarak bakarsanız 30 veya 50 yılda kırılacağı tahmin ediliyor. Ben 10 yılda kırılacağı kanaatindeyim "

Bu gece 6 Şubat depreminin yıl dönümü. Milyonlarca insanın bir felakete uyandığı/uyanamadığı bir gece bu. Deprem bölgesinden kilometrelerce uzakta olmama rağmen kendimi en çok çaresiz hissettiğim zamandı.

Sizden bir ricam var. Afad Gönüllüsü olacak vakti, psikolojisi, sağlığı olan herkesin başvurması. Ülkemiz deprem bölgesi. Yarın bizim de başımıza gelmeyeceği, ihtiyaç duymayacağımız belirsiz. Herkesin sevdikleri var. Onlara yardım edebiliriz. Çaresizce kahrolmak yerine bir fayda sağlayabiliriz. Benimkisi sadece bir çağrı.

Kayıpları olanların tekrar başı sağ olsun. Her şey hâlâ zor, biliyorum.

25 Beğeni

Çağrına kulak verdim ve ben de başvurdum. Teşekkürler farkındalık için.

Bu hayatta başımıza gelebilecek en kötü şeylerden birisi çaresizlik hissi. Depremde bunu ülkece deneyimledik. Bu durumu tekrar yaşamamak ve “elimden gelen her şeyi yaptım” demek için sizler de Afad gönüllüsü olabilirsiniz.

4 Beğeni

Hayatın durduğu gün. Unutmayacağız.

8 Beğeni

Bu depremden kişisel olarak en az ne kadar etkilenilebilecekse o kadar az etkilenenlerdenim sanırım. Objektif olarak şanslıydım denebilir. Ama geçen yıl bu sıralar çekirdek arkadaş grubumda dönenlerden kısa bir kesit paylaşmak istiyorum sizlerle.

Arkadaş grubu olarak bir arkadaşımızdan haber alamıyorduk. Oturduğu sokaktaki tüm binaları, ailesinden insanları vesaire sürekli twitterda arıyor, akıbetini öğrenmeye çalışıyorduk. Hiç birimiz bizzat gidebilecek durumda değildik.

Bir arkadaşımız bölgedeki bir tabip sendikasının avukatıydı. Apar topar hazırlanıp techizatlarıyla vesaire Hatay’a girmeye çalışan ama izin verilmeyen müvekkillerini şehre sokmaya çalışıyordu. O sırada kendi evi yıkılmış, çoluk çocuğuyla rastgele akrabalarında kalıyordu. Diğer yandan fakültede öğrencilerinin yüzde ona yakını hayatını kaybetmişti.

Başka bir arkadaşım hasbelkader sağlam çıkan yüksekçe bir otel binasında depreme yakalanıp şehrin yıkılışına tanık olmuştu. Hamile eşini de alıp bir tarlanın ortasına sürmüş, orda yolların açılmasını bekliyordu.

Başka bir arkadaş Kıbrıs’ta asker olarak görev yapıyordu. İlk günün sabahında tam teşekkül hazırlanmışlar, bölgeye gidip müdahale etmek için yukarıdan haber bekliyorlardı. (O haber gelmedi.)

Çocukken 4-5 yıl kadar bir süreliğine oturduğum apartman, sokağın geri kalanıyla beraber yıkılmıştı. O dönem komşularımızdan ölenler/yaralananlar oldu.

Bunların haricinde açık konuşmam gerekirse -forumda tanık olduklarım hariç- büyük oranda kendimi mental olarak bu felaketten uzak tuttum. Yaşananların ağırlığını cidden kaldıramıyordum, hala aklıma geldikçe düşünmemeye çalışıyorum. Bundan ötürü biraz da utanıyorum, ama gerçekten benim ruhsal sağlığımın bunu kaldırabileceğini düşünmüyorum. Özellikle de kaçma düşünmeme vs. şansı olmayan insanların yanında biraz utanç verici bu durum ve bir bahanem vs. de yok.

Malazan serisinin tamamını son ~10 yılda defalarce kez okudum, ama artık Steven Erikson’ın şu paragrafı benim için bambaşka bir anlama geliyor:

Do not flee us. Do not flee this moment, this scene. Do not confuse dislike and abhorrence with angry denial of truths you do not wish to see. I accept your horror and expect no forgiveness. But if you deny, I name you coward. And I have had my fill of cowards.

(Bizden kaçma. Bu andan, bu sahneden kaçma. Görmek istemediğin gerçeklerin öfkeli inkârını hoşlanmama ve iğrenme ile karıştırma. Dehşetini kabul ediyorum ve affını beklemiyorum. Ama inkâr edersen, seni korkak olarak adlandırırım. Ve korkaklardan bıktım artık.)

5 Beğeni

Bunda ben bir sorun göremiyorum. Bu bir travma. Kendi adıma konuşacak olursam birkaç sene öncesine kadar deprem söz konusu olduğunda kafası kopuk tavuk gibi davranıyordum. Bunun sebebi de 99 depremini yaşamış olmamdı. 25 sene olmuş. Zor da olsa yüzleştim ve nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Yüzlerce makale okumama, yüzlerce video izlememe rağmen deprem olurken kendimi koşmaktan alamıyordum. Üstelik birileri bu konu hakkında konuşunca sert bir şekilde kestirip atıyordum. Böyle bir faciada sağlıklı kalabilmek ve düşünebilmek epey zor. Zamanla sanki mesleki deformasyon yaşamış gibi oldum. Sevdiklerimin, güzel insanların olası bir faciada kurtarılmaya ve sakin kalabilen birisine ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Bu benim yaklaşık 20 sene bundan kaçtığım gerçeğini değiştirmez.

Hem depremi yaşamış hem de uzaktan izleyerek her iki çaresizliği de tatmış biri olarak eylemsizliğin bana uygun olmadığı bir noktaya dayandım artık. Bu konuda neler yapabileceğime odaklanarak bu tercihte bulundum. Şöyle bir baktığımda çevremde böyle bir kapasitesi olan tek bireyim denilebilir. Konfor benim için asla önemli değildir. Uzun saatler uykusuz ve aktif kalabilirim. Açlık benim için sorun olmaz. Kan, ceset, şok içindeki insanlar benim için sorun olmaz. Çocuğum yok. Daha az sorumluluk sahibiyim. Diğer yandan yangın vb. durumlarda da aynı şekilde soğuk kanlı olabilirim. Belki bir gün beni de böyle birisi kurtaracak. Ben de bir gün onu veya ailesini kurtarabilir veya yardım edebilirim.

Sözün özü kendine yüklenme. Deprem psikolojisi zor bir psikolojidir ve inkar genellikle ilk verilen tepkilerden birisidir.

2 Beğeni

Bugün aynı deprem ülkede başka bir yerde olsa sonucun tamamen aynı şekilde olacağı gerçeği ülkecek hem düşünüş hem de uygulama anlamında bir adım öteye gidemediğimizin göstergesi.

Evlerimiz eşit derecede güçsüz, müteahhitlerimiz eşit derecede dolandırıcı, inşaat mühendislerimiz eşit derece yetersiz, ülke ekonomisi daha bile kötü, devletimiz her zaman olduğu gibi güçlü(!).

İstanbul depremi olsa ülkecek bir daha belimizi doğrultamayacağımızın farkındayız ve bu bilgiyi sindirmiş bir biçimde, çürük evlerimizde, tarihi belli olmayan ölümümüzü bekliyoruz.

Son depremler bize ders falan olmadı; ölen öldü, ölmeyen travma edindi geri kalan da yardımını yapıp hayatına kaldığı yerden devam etti.

3 Beğeni