The Peripheral - William Gibson
Kitabın konusu;
Roman dönem olarak yakın gelecekte geçiyor ve Amerika’nın kırsalındaki bir kasabada yaşayan Flynne Fisher’ın yaşamını anlatıyor.İnsanların uyuşturucu ticaretiyle geçinmeye çalıştığı bu yerde Flynne Fisher bu yolu seçmez ve 3D baskı mağazasında çalışır.Asıl uğraşı ise çevrimiçi oyunlar oynamaktır.Flynne bir gün bambaşka bir gerçekliğe geçiş sağlayan gizli bir bağlantıyı keşfettiğinde karanlık geleceğine de adım atmış olur.
Umarım İthaki’den güzel bir çeviri ile dilimizde görürüz.Sprawl üçlemesi de gözümüzde tütüyor
Gibson’ın Blue Ant üçlemesinin ilk kitabı olan Pattern Recognition için de aynı temennide bulunmak istiyorum. Ben de uzun süredir onu bekliyorum. Üçlemenin ilk kitabı çevrilmeden ikinci ve üçüncü kitabı çevirdiler. Neuromancer’ı okumayıp Sprawl’un diğer kitaplarını okuduğunuzu düşünün.
Bu kitabın Kont Sıfır’dan beri William Gibson’ın en iyi kitabı olduğu söyleniyor.
Dizisinin ilk sezonunu izledim, kitabını da okumak istiyorum ama dilimize malesef çevrilmemiş.
Bu kitapları merak ediyorum ve neden çevirilmedi anlamıyorum. Zamanında bir tanesi "Yerdeniz Yayınları"ndan geliyor ama devamı yok. Yıllar var ki ilk kitap kütüphanemdedir. Bir gün belki gelir umuduyla bekledim ama gelmedi hiç. Umarım birileri farkına varıp basar artık. Üstelik kapağı da çok güzeldi. Umarım birilerinin dikkatini çeker. Yine de artık beklemek istemiyorum. Yarım da olsa bu kitap konusunda umutsuzum. Bu yıl belki okurum. Belki bir sene daha beklerim. Bilemiyorum.
Üstelik serinin okuyanları ve puanları da az değil. (3.53 avg rating — 546,546 ratings) (@irbis) Bir umudum yok yine de belki küçük de olsa bir ihtimal değerlendirebilirsiniz diye etiketledim.
Yerdeniz baskısı:
Enfes bir tasarımmış yalnız.
Güzel kitaplara benziyor… Umarım Türkçe basımlarını görürüz…
2006 yılı için bulunmaz nimet gerçekten. Buradan 13 senedir beklediğim gerçeğini de anlamış oluyoruz. G. R. R. Martin de kimmiş?
@Faust Evet keşke değerlendirseler. Gerçi bu şekil basacaklarını sanmam ama bazen eski kitaplarda bu tip kaliteler görünce hoşuma gider. Eskinin neredeyse her şeyi güzel mi oluyor acaba?
Evet… Eskiden her şey daha güzeldi sanırım (yaşlanıyor muyuz yoksa)…
Ve ben hala, umutsuz ve umarsız biçimde, David Eddings’in “Elenium” ve “Tamuli” dizilerinin yeni, kaliteli ve dahi cicili bicili baskılarını bekliyorum…
Vallahi ben yaşlandım. Dışarıdan bakarsanız başka, içeriden bakarsanız başka yaştayım. Bir de her sene fazladan bir şeylere şaşırıp yaş alıyorum. Eniştem geçen yıl 682. yaş günümü kutladı mesela. Cadı olmak zor.
Onu ben de bekliyorum fakat Metis çok nemrut bir yayınevi. Gerçekten böyleler… Bu benim şahsi tecrübelerime dayanarak söylediğim bir şey. Belki kimisi seviyordur. Olabilir fakat ben hiçbir zaman ısınamadım. Soğuk, mat ve nemrut bir yayınevi. Bu yüzden de ne sorasım var ne de onlardan bir şey bekleyesim. Ha belki de haklar başka bir yayınevinde veya boştadır. Boştaysa çok üzülürüm gerçi. Hiçbir şey bilmiyoruz… Bir de ben Althalus’un Dönüşümü kitabını da bulabilmiş değilim. Samanlıkta iğne aramaktan yoruldum artık…
Metis burnu havalarda bir yayınevi… Okuyucuyla diyalog kurmayı sevmiyorlar… Fiyatları da tuzlu…
Althalus’un Dönüşümü… Evet, onu yazmayı unuttum…
Eddings’in bir de Belgariad’ın öncesini anlatan iki kitabı var: Büyücü Belgarath (Belgarath the Sorcerer) ile Büyücü Polgara (Polgara the Sorceress). Bu ikisinin baskısını Elenium ve Tamuli’den daha çok isterim ama bunun hayalleri çok zorlamak olduğunun da farkındayım…
Kesinlikle ama imkansız bakıyorum ben. Sıfırın altında umudum olduğundan bahsetmedim bile.
Elenium ve Tamuli’yi Altı Kırk Beş basmış zamanında.
Althalus’un Dönüşümü’nü de Artemis. Gerçi tekrar basar mı emin değilim. Umarım basar. Çok güzel bir kitap çünkü.
6,45 den çıkmış olduğunu düşünüyorum. Öyle olsun lütfen. Tekrar 6,45 basıyormuş. Artemis’ten daha da umutsuzum. Ben her türlü umutsuzum sanırım…
Artemis’e buradaki başlığından sordum ama tam bir cevap alamadım. Bassınlar allah aşkına, başka ne basıyorlar ki doğru düzgün? Demir Druid vs hariç tabii.
Neyse. Gaza geldim.
Artemis Fowl bir bitsin hele. Gençtim Artemisle tanıştığımda şimdi 682 oldum. Düşün artık.
600’ler zor diyorlar doğru mu?
Doğru… İnsanın kemikleri dökülüyor. Büyülerle hallediyoruz ama işte…
Cadı olmak bunu gerektirir. Saygı duyuyorum vallahi. Benim de az kaldı 570’lerdeyim.
Zorlanırsan söyle. Sizin Kafaloji denilen bir biliminiz yok ama bizim var.
Her zaman kapını çalabilirim.