Distopya Nedir?

Sıcak Kafa’yı izlemeye başladım, dizi üzerine ayrıntılı sayılabilecek bri şeyler yazmayı düşünüyorum fakat öncelikle dizinin “distopya” olarak pazarlanmasından ve benim anladığım anlamıyla distopyayla hiçbir alakası olmamasından ötürü öncelikle Distopya kavramını tartışmaya açmak istedim.

Distopyayı doğru bir yere koymak için önce Ütopyayla farkını belirlemek lazım. Bu fark pek küçüktür zira Distopya Ütopyanın diyalektik ikizidir zaten her Ütopya bir Distopya olarak da görülebilir. Çünkü nihayetinde insan tasarımı bir yapı [construct] olan Ütopyanın -iddiasına rağmen- herkesi memnun etmesi gibi bir şey söz konusu değildir. Söz gelimi Ütopyaların isim babası olan Thomas Moore’un Ütopya’sında köleler vardır.

Fakat bir an için işin bu kısmını görmezden gelelim ve Ütopyanın “herkes için işlerlik” tezini kabul edelim. Bu durumda Ütopyayı Ütopya yapan şey nedir? Bunun cevabı gözler önündedir: Mükemmellik. Mükemmelliğe erişmiş bir sistem söz konusudur. Mükemmelliğe eren ise sistemin kurumlarının işlerliği ve işlevleridir. Aksayan hiçbir şey yoktur. Adalet sağlanmış, servet dağılımı gibi konular bu adaletle çözülmüş ve herkes için -köleler için dahi- işe yarayan bir sistem oluşturulmuştur. Bir kez daha tekrar edelim, bu sistem mükemmeldir.

Peki mükemmellik nasıl bri şeydir? Ütopyanın da Distopyanın da anahtarı buradadır. Mükemmellik değişime kapalı bir şeydir zira bir şey mükemmelse gerçekleşecek her değişim mükemmelliğin bozulması anlamına gelir. Çünkü mükemmel zaten mükemmeldir. Mükemmele erişmemiş herhangi bir parçası olan şey mükemmel değildir. Öyleyse bu mükemmel parçalardan birinin değişmesi mükemmel sistemin mükemmellikten çıkıp yozlaşması anlamına gelir.

Ütopyanın ya da Distopyanın anlattığı sistemlerin ortak noktası işte bu sebeple değişime kapalı olması, kapalı devre bir habitat sunmasıdır. Distopyanın ütopyadan en büyük farkı -tek fark bu değildir- protogonistin -yani hikayesini izlediğimiz baş kahramanın- bu sistemden rahatsız olması ve oradan çıkmaya çalışmasıdır. Bu protogoniste Distopya özelinde Uyumsuz diyebiliriz.

Uyumsuz’un Distopyadan çıkması mümkün değildir. Çünkü mükemmele ulaşmış olan sistem doğal olarak Uyumsuz’u da öngörmüş ve önlemlerini almıştır.

Distopya türünün en bilinen iki örneğine bakacak olursak 1984’de Winston 101 no’lu odada korkularıyla yüzleşemeyip birlikte sistemden kaçtığı, aşık olduğu kadına ihanet eder, “Bana yapma ona yap!” Bunun sonrasında sistemi kabullenir ve huşu içinde idamını bekler. Cesur Yeni Dünya’da iki Uumsuz vardır. İç sistemin yerleşiği Bernard Marx kitabın sonunda kendisi gibi olanlar için hazırlamış olan bri sürgün yerine gönderilir ki bu da aslında sürgüne gönderilenler için bir çeşit ödüldür. Sistemin göçmeni olan Vahşi’ye ise sığınabileceği bir fener verilir. Varlıkları hiçbir şeyi değiştirmez. Çıkış da yoktur zaten Ütopya ya da Distopyanın dışında ikinci bir alan yoktur.

Çıkış yoktur çünkü kapı tuğlayla örülmüştür. Bir Distopyanın nasıl kurulduğunu Yevgeni Zamyatin’in Bizînden biliyoruz. Kapı ve tuğla durduk yere seçilmiş kelimeler değildir, Biz’de Uyumsuz’un kaçamak yaptığı zevk dünyasına açılan kapı tuğlayla örülür ve kapı kapanır. İnsanların hayal güçlerini silen makinenin çalışmasıyla da birlikte son değişim gerçekleşir ve Distopya kurulur.

Kısacası Ütopya kimsenin çıkmak istemedeği daha eski bri kurgudur, Distopyada ise Uyumsuz vardır fakat sistem kurulurken Uyumsuz hesaba katılmış, mükemmel olduğu için çıkışı da olmayan yerde ona bir çıkış hazırlanmıştır. Distopyayı distopya yapan budur.

Siz bu işe ne diyorsunuz?

5 Beğeni

walking dead dünyasından ya da ‘sessiz bir yer’ dünyasından da çıkış yoktur. Bu post apokaliptik dünyaları distopik mi yapar? Distopik deyince genelde özgür iradenin işlemediği opresif bir yönetime sahip bir dünya anlıyorum. V for vendetta dünyası mesela. Düşün Peter pan neverland dan çıkamaz çünkü pazarlığı Dorian Gray misali yaşlanmamak üzerinedir. Yaşlanmamak için hep korsanlardan kaçmayı ve gözlerini feda etmeyi bile göze almıştır ama mükemmel tuzak da wendy yaşamayı sevebilir.

Walking Dead’de ya da benzeri post apokaliptik dünyalarda herhangi bir sistem tarifi yoktur zaten. Ütopya ve onun ardılı Distopya bri sistemin incelenmesi, anlatısıdır. Özgür irade kısatlanan şeylerden biridir ama her zaman deil. Söz gelimi Biz’de baskılanan şey hayal gücüdür ve insanlar özgür iradeleriyle bu yetilerini sisteme teslim ederek distopyayı kurarlar.