Dök İçini Rahatla

İnternet arkadaşları hariç benim hala öyle.

Üzülüyor musun peki bu duruma? Ben bir şeyler ararken rastlamıştım Rıhtım’a mesela.

Üzülüyorum tabi. En çok da (hala) okuma alışkanlığı kazanamamış olmama üzülüyorum.
Neyse ki internet forumları vs. var da iki muhabbetin belini kırabiliyor insan. Okuduğu, izlediği şeyler hakkında üç beş laf edemeyince bir yerden sonra yapmayı bırakıyor. Hevesi kalmıyor. Çizgi roman konusuna değinmiyorum bile. Onun halini var sen düşün.

Kayıp Rıhtım’ı çok eskiden beri biliyorum ama bu yeni forum sistemine geçince üye oldum. Eski forumunda üyeliğim var mıydı hatırlamıyorum, galiba yoktu.

1 Beğeni

Şuan bahsettigin kitapları aynı iştahla okuyabiliyor musun peki ? Ben mesela çocukken ve lise döneminde okudum bu dediklerini ama öyle deli gibi değil tabi. Şimdi diyorum kendime - özellikle Rus Edebiyati için - mümkün değil okuyamam. Çok sıkıcı gelir diyorum kendime. Halbuki lise yıllarımda çok severdim Rus Edebiyatını. Ama şuan 30lu yaşlarımda hep bilim kurgu ve fantastik okumak istiyorum. Hep bir hayalgücünün etkisi ile çarpılmak istiyorum kitapta. Gerçek hayatta olması mümkün olmayan şeylerin bir kurgusunu okumak daha eğlenceliymiş gibi geliyor.

3 Beğeni

Ben de çok uzun süre bilimkurgu, fantastik ve korku okudum. Klasikler hiç ilgimi çekmiyordu ve çekeceğini de sanmıyordum. Sonra bir tesadüfle ilk kez Yeraltından Notlar’ı okudum, ondan sonra da İki Şehrin Hikayesi’ni. Artık gözlerim içerikten çok dil ve anlatım aramaya başladı. Şu an bin beş yüz sayfalık Monte Kristo Kontu’nu, bir zamanlar Yüzüklerin Efendisi’ni okuduğum gibi merakla ve zevkle okuyorum. (Çocukken sadece Oliver Twist’in kısaltılmış metnini okumuştum bu arada.)

Belki bir gün siz de klasiklere ilgi duyarsınız, belki o gün hiç gelmez. Bence önemi yok. İçimizden ne geliyorsa okumaktır önemli olan. Sığ ve boş bir kitap olmadığı sürece herkesin bir zevki var.

6 Beğeni

Rus edebiyatı lise-üniversite yıllarında bende severek okuyordum hatta çok fazla etkilendiğimi, o ortamları gözümde rahat canlandırabildiğimi net hatırlıyorum. Sade idi, kurgu yoktu, İvanlar, Katerinalar vs… köy toplumu, sosyal sınıflar vs… gençlik yıllarda daha sıkıcı olabilecek olaylar olması gerekirken daha çok keyif alıyordum.

Hala İletişim yayın evinden okuduğum Suç ve Ceza benim için en iyi kitaptır açık ara. Hala Sefiller deki olaylar aklımdan çıkmaz.

30 lu yaşlarımdan sonra bende kurgu kitapları arar oldum ve klasikler bunaltmaya başladı. Bunun sebebi adı üstünde 30 lu yaşlara gelmiş olmamız, iş hayatına atılan her bireyin hayatında ki bir günün otomatik olarak 10 saati başkaları için hizmet vermekle geçiyor (ne sektör olursa olsun). Geriye kalan 6 saatte ailen varsa ailenle, anne baban yaşlıkları vs ile, evde tek yaşıyorsan az buçuk ev işleri ile, işin aşırı yorucu ise o saatleri bile uyuyarak yada uzanarak geçiriyorsun.

Geriye ne kaldı? Burada en çok öneriler ‘sevdiğin işi yap’ yorumları olacak, buna katılamıyorum ne yazık ki. Sevdiğim ya da sevmediğim işi yapsam da bana kalan 6 saatte ne oyun, ne kitap, ne çizgi roman, ne anime izleme, ne dizi izleme, ne film izleme, ne ikinci bir dil öğrenme, ne spor, ne müzik, ne düzenli bir sosyal faliyet (folklör, el işi vs), ne ülkemizi gezme, ne yurt dışı gezme… Bunlardan birini yapsan ikincisi için vakit olmayacaktır. Düzen böyle geldi böyle gidiyor, bunu önlemenin bir yolu yok. Aklıma tek gelen emeklilik yaşının düşürülmesi, madem genç nufüs bol ülkede, yapın emekli bizi erkenden, genç yeni beyinlerde boşta kalmasın hem. Bütçe Saray yaptırmaya yeter ama buna yetmesi imkansız.

Özet: Ağır şeyler (kitap, film her neyse) yapacak sabrımız kalmamış… Zaten iş hayatından, aile hayatından sorumluluklar yüklenmiş, bunlardan kaçmak için içinde bulunduğumuz dünyadan kaçma yolları arıyoruz. Kurgu kitaplar iyidir iyi.

4 Beğeni

Dediklerine harfiyen katılıyorum. Benimde yeni kızım oldu 4 aylık. Kızım olmadan önce çok aktif ps4 oyuncusuydum. Fakat kız geldi ve psin düğmesini açmaz oldum. Hatta o kadar yorucu bir süreç ki ilk aylar, sırf biraz daha kiza, kendime ve eşime vakit ayırmak için senelik izin aldım. Şimdi kız ve anası izin verirse kitap okuyorum. Kendimi uzaktan kumanda gibi hissediyorum. Şunu getir, bunu yap, kıza bak, mamasını yap, hadi anneme gidiyoruz falan filan… :grin:

4 Beğeni

Sen asıl 1.5 yaştan sonra gör yorgunluğu. Geriye bakınca en rahat dönem ilk seneymiş diyorum.

2 Beğeni

Kısmet umarım görürüm o günleri ve daha fazlasını. Görerek tecrübe edeceğiz… :slight_smile:

Çok çok geçmiş olsun. İnşallah en kısa zamanda toparlarsınız. İlaçların böyle bir yan etkisi olup olmadığını doktorunuzla konuşmanın faydası olabilir.

Ayrıca estağfurullah. Bu başlık bunun için var. İçinizi dökmekten çekinmeyin.

2 Beğeni

@galeme Ben de önceden Marvel/DC konuşan arkadaşlarıma bakıp : “Ulan üniversiteye geldik kaç yaşında adamlarsanız hala züper kahraman bilmem ne yav yuv…” derdim halbusemki bildiğin çomar gibi düşünüyormuşum. Ben de dediğin gibi gündelik hayatın stresinden, muhabbetinden kaçıp buraya sığındım artık.

@Buyici Rus edebiyatını okuyamıyorum maalesef Ruslar bize çok benziyor. Özellikle savaş, açlık, milli beraberlik ve en kötüsü aile dramı işin içine girince bir şeye devam etme motivasyonum sıfıra geliyor. Bilimkurgu veya bilgi içeren ya da araştırma kitaplarını çok hızlı okurum ama her sayfada yeni bir şey öğrenmem beni kitabı tek seferde bitirecek kadar motive ediyor.

3 Beğeni

Gelir Testi deyip bir şeyler söylemek geçiyor içimden ama söylemeyip Allah’ a havale ediyorum. Bir başlarsam duramayabilirim. :zipper_mouth_face::rage:

1 Beğeni

Teşekkür ederim. Evet birçoğu ilaçların yan etkisi ama maalesef ömür boyu kullanmak zorundayım

2 Beğeni

Bir aydır elime kitap alamıyorum. Her akşam kitaplığın karşısına geçip ne okusam diye düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum… Niye böyle oldum acaba :disappointed:

3 Beğeni

Hayatınızda bir şeyler yolunda gitmiyordur muhtemelen.

2 Beğeni

Yapmam gerektiğini düşündüğüm ama sürekli ertelediğim şeyler kafamın içini panayır alanına döndürdü sanırım :pensive:

2 Beğeni

Allah yardımcınız olsun.

Aslında cevabınızı kendiniz vermişsiniz. Ertelemekten oluyor hep bunlar. Hevesle aldığımız bir kitabı bir süre okumayıp kitaplıkta sırtını görmek bile ona karşı okuma isteğimizi azaltabiliyor (Kendinden bilen adam).

En iyisi çok düşünmeyip cidden merak ettiklerinizden birini kapıp başlamak. Kim bilir, kitabın hayal dünyasına dalınca kafanızın içi de biraz rahatlar :slight_smile:

10 Beğeni

Katılmıyorum. Sırtını göre göre psikolojik okuma yapıyorum ben. :joy: Bir zaman sonra sanki okumuşum gibi oluyor. :sweat_smile:

5 Beğeni

Hahaha :smile: Aslında aşağı yukarı aynı şeyden bahsediyoruz galiba. Onu rafta gördükçe kanıksıyorum, okumuş kadar oluyorum. Sonra da okuyasım gelmiyor bir daha.

O değil de her gün kitaplığın önünde durup bir-iki dakika boyunca hepsinin sırtına bakmak, bazılarına dokunmak, şöyle bir düzeltmek gibi bir huy var bende. Var mı başka aramızda? :slight_smile:

12 Beğeni

:joy: Günlük rutinim o benim. Bakarım, düzeltirim, bazen yer değiştiririm. Günün geri kalanı da zaten karşısında uzanarak geçiyor. :heart_eyes:

Şekil 1a:

15 Beğeni