Güleç yüz, buruşmuş eller ve aksayan ayaklar,
Dişsiz bir ihtiyar olup çıkmıştı sonunda.
Yine de içinde bir yerde mantar tabancasını doğrultan,
Yaramaz mı yaramaz ve çığırtkan bir çocuk vardı.
(Öykü yazıyorum adeta. )
Zaman, Göz, Aşk, Cennet
Güleç yüz, buruşmuş eller ve aksayan ayaklar,
Dişsiz bir ihtiyar olup çıkmıştı sonunda.
Yine de içinde bir yerde mantar tabancasını doğrultan,
Yaramaz mı yaramaz ve çığırtkan bir çocuk vardı.
(Öykü yazıyorum adeta. )
Zaman, Göz, Aşk, Cennet
Zamanın olmadığı bir boşlukta süzülüyordu
Nereye baksa gözleri onu görecek sanıyordu
O ki aşkının peşinden hiçliğin içine atlamıştı
Cennete gideceğini sanarken cehennemde uyandı.
Perde, nakliye, bakliyat, koli bandı
Pencerenin perdesini açtım, açtım girsin içeri
Eskiden adamın beli kopardı şimdi camdan cama taşıyor nakliye şirketleri
Tuttu bakliyat kolilerini yükleyiverdi camdaki asansöre
Carttt diye patladı koli bandı nohut saçıldı mahalleliye…
yapı, izin, belge, gül
Seçimler yaklaşır çoğalır kaçak yapılar
Belediyeden izin gelsin, takılır kapılar
Belgesi yergesi boş ver izni
Keyfimiz gül gibi bu aralar
Zümrüt, kömür, comolokko, avatar
Tepeleri aştı kahraman zümrüttendi ilki
İkinci tepeler tamamen kömürden oluşmuştu
Comolokko adı verilen diyara vardığında
Ilu ile Avatar yan yana duruyordu
Kelimeler: Ateş, Hava, Su, Toprak
Nasıl kelimeler yazdıysam yirmi gündür devam eden olmadı. Tebrikler kitsune.
Avatarı küçük kardeşimle hatim ederken bu anahtar kelimeleri yazman manidar oldu.
Ateş demekle ağız yanmaz
Su kaynatmakla aş yanmaz
Hava cıva işle kesen dolmaz
Toprak olacan, toprak olacan
Ağaç, kaplan, döner, anne
hışır hışır eder rüzgarda şu kavak ağaçları
yüreği kaplan gibi anadolu çocukları
konan göçer, kalan gider, giden döner de
nemli gözlerimi güneş kurutmuyor anne…
baba,balık,ceza,palto
Bilir misin nereye gider bu oğlanlar, babalık!
Çilek, nar portakal girmez midelerinde, hep balık!
Gerek yok cezaya, onlar zaten ölü , a be alık!
Tuz mavisi kot palto, soğuk denizde yanmalık!
Merdiven, zaman, papatya, kol
hızlı hızlı çıkma merdivenleri incitirsin dizleri
zaman tutma kapıda geç çıkar evden hanımlar
nerde kaldın dersen alırsın en azından papatya
kol kola çıkmak varken kapıdan niye bekletir bu hanımlar
gı gıy da gıy gıy
ben,bir,ceviz,park
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Bu kelimelerden başka bir şey yazmaya çalışmak hem Nazım’a hem Cem Karaca’ya ayıp olurdu
İhtiyar, Acı, Zaman, Tren
Bu kelimeler de ünlü bir şiire ait mi, ona göre yazak
Oyunun böyle bir kuralı yoksa istediğiniz gibi yazabilirsiniz tabi.
Ancak ben o kelimelere başka bir dörtlük yakıştıramadığım için o satırları yazdım.
Oyunun kurallarını daha önce belirtmiştim arkadaşlar.
İhtiyar sağırlığına vurulmuşum genç yaşımda
Ruhum duymaz kıyamet kopsa da yanaşımda
Durmuş zaman adımı söylediğinde kulaklarımda
Ağlamayayım gece, etme beni tren garında yolcu
Haber, Kavak, Uzan(mak), Saç
Habersiz gitmiş seni bırakıp çok uzaklara
Kavaklı yollardan geçip fısıldarsın yapraklara
Uzanıp tutmak nedir bilmez bir aşk uğruna
Ağarmış saçlarınla kalmışsın bir başına
Ilgaz, yaprak, nefes, kaşıntı
7 Temmuz günü ölecekken Stepne Rıfat Ilgaz,
Ağladı yaprak gibi süzülen nice dostlara…
Son nefeste tükürdü Madımak’ı yakanlara
Ve düşünce özgürlüğüne kaşıntısı olanlara…
Araba, gökyüzü, umut, yakamoz.
Arabada müziği açıp bas bas gezen bir kırosun
Gökyüzü kararınca ceddelerde dolanıp durursun
Evlerde insanlar bir umut bekler inşallah durulursun
Yakamoz görünce bir de sahilde kudurursun
Düşüncesiz, bencil, insanlar, kafilesi