Evet bu konu içerisinde de -başlıktan anlayacağınız üzere- en son izlediğiniz animeleri ve kısa yorumlarını rica ediyoruz!
Bakalım Rıhtım okurları animelerle ne kadar içli dışlı
Evet bu konu içerisinde de -başlıktan anlayacağınız üzere- en son izlediğiniz animeleri ve kısa yorumlarını rica ediyoruz!
Bakalım Rıhtım okurları animelerle ne kadar içli dışlı
Sakamoto Desu ga?
Komedi arıyordum, aradığımı layığıyla buldum. Her bölümde en az bir sahnede kahkaha atmışımdır yahu, çok iyiydi.
Netflix’ten çıkan son animeyi, Devilman Crybaby’yi izledim. İzlemesine izledim de hiç tatmin olmadım açıkçası. En son 50 bölüm izleyip de içime sinmeyen Soul Eater gibiydi. Her şeyi son bir bölüme sıkıştırmışlardı. Gayet de güzel malzemeyi heba etmişler. Devamı gelse diyorum ama —cık, o da gelmez. Gelecek gibi bıraksaydınız bari insafsızlar!
Kaptan Tsubasa, yıl ‘96 falan sanırım. Bi’ de Slam Dunk vardı, Hanamichi Sakuragi’den bilirsiniz.
İki hafta önce Gunslinger Girl’e başladım, 2 bölüm izledim ama çok da ısınamadım nedense. İzlemek istediğim farklı bir anime varken yanlışlıkla başladığımı fark ettim. Yine de bitirip ona göre yorum yapmak istiyorum.
Fullmetal Alchemist…
Brotherhood daha iyi diyolar ama bakalım tahayyül edemiyorum henüz nasıl daha iyi
Godzilla Monster Planet (2017, Film)
Tek film diye başlayacaktım; meğersem üç filmlik bir projenin ilk ayağıymış. Birinci bölüm adı altında, üçe ayrılmış bir filmin giriş kısmını izledim.
En sevdiğim Godzilla temasına odaklanılmış: Godzilla vs İnsanlık. İyi ile kötünün değil, doğa ile insanoğlunun mücadelesi. Tabii film sonundan anlaşılan o ki, sonraki iki filmle hikayenin gidişatı ve sonucu başlangıçtakinden farklı olacağa benziyor.
Filmde kötü olmayacağını düşünüyordum. Genel gidişatta, Godzilla’nın iyilik ve kötülükten sıyrılmış bir karakter olduğu belli oluyor. Uzaylılarında olduğunu öğrenene kadar, kötü yok diye düşünüyordum. İki farklı uzaylı türünün üyeleri arasındaki konuşmada, fırsatları olsa Dünya’yı nasıl istila edeceklerini konuşuncaysa, bunu şüpheli bulmamıştım. Uzaylıda olsa insan insandır hesabıyla değerlendirmiştim. Ama uzaylı türler arasından bir çeşit misyonerlik faaliyeti yürütenine hep şüpheyle baktım. Dünyaya dönüp savaşmak isteyen kahramanın projesine gizliden destek vermesinin ardında başka bir şey olduğunu düşündüm.
Filmin sonundaya, düşüncemde yanılmadığımı anladım. Bu üçlemenin asıl kötüsü o uzaylı ırk. Muhtemelen, filmin başlarındaki sabotajda onların parmağı var. Üçüncü filmdeki son savaş, muhtemelen o uzaylı türe karşı verilecek. İnsanlar Godzilla’yı ya bir şekilde dondurmayı başaracak ya da onunla uyumlu biçimde yaşamayı öğrenecekler. Ya da canavarımız kahramanca ölür. Alternatif hikaye sonuçta.
İnuyaşiki’yi seyrettim en son. Hayatı sonlanmaya doğru yol alırken, bir mucize sonucunda hayatı değişen bir dedeyi konu edişleri ilgimi çekti ama iyi-kötü çatışmasını çok doğrudan işlemeleri hevesimi kaçırdı. Robotlaşan ve bazı yeni yetenekler kazanan iyi ve kötülerin kapışmaları ilgisini çeken varsa, bir bakabilir. Açılış şarkısı My Hero süper.
Made in abyss
Yılın en çok abartılan animelerinden birisiydi. Gereksiz yere küçük kızın aniden çırılçıplak gözükmeleri, vasat bile olmayan penis şakaları, kızı her tehlikeden kurtaran plot armor eleman, doğru düzgün motivasyonları olmayan bomboş ve patates suratlı karakterler, ilginç bir kurgusal dünya sanılan ama hiçbir özgün yanı olmayan dünya, seri sonradan karanlıklaşıyor denilmesine rağmen madoka magica ve casshern sins’in çeyreği kadar bile grimdark yapıya bürünmüyor. Sonuç olarak derinliği olmayan, fanservisin bol olduğu, tahmin edilebilir vasat bir anime.
En son sürekli ara verdiğim Cowboy Bebop’ı bitirdim ne diyebilirim ki şuana kadar izlemediğime pişmanım şu sıralar Ergo proxy izliyorum henüz başlarında olduğum için halen durumu anlmaya çalışıyorum.
Lise ergenliğimde izlemiştim ve şunu söyleyebilirim: Orta ve sonlarında da aynı şekilde hissetmen kuvvetle muhtemel . Üstü kapalı anlatım hâkim animeye ve açılmıyor da ilerledikçe. Onu anlamak için çok pişmem gerektiğime karar verdiğimden bekletiyorum. Tekrardan izleyeceklerim arasında. Ama tek hatırladıklarım Rapture, Paranoid Android şarkısı, Evanescene’ın solistinden esinlenmiş kadın karakter…
En son Devilman Crybaby’i izledim. Çok orijinal bir animeydi. İnsanlığın ne kadar kolay yoldan çıkabildiğini anlatıyordu alttan alttan. İyi kötü savaşını felsefeyle beraber sevenler için tavsiye ederim.
Inuyashiki 3 bolum izledim bıraktım. Aslında fena değil. Yoklukta izlenebilir.
Black Clover izledim en son ve bayağı sevdim.
Legend of the Galactic Heroes Gaiden: Spiral Labyrinth’i izlemekteyim ve spin-off olmasına rağmen gayet başarılı buldum. Ana seriden kopmadan mükemmel bir iş çıkarmışlar. Ama favori karakterim Siegfried Kircheis’a yine biraz yancı muamelesi görmüş. Halbuki Siegfried Kircheis olmadan, Reinhard von Lohengramm sümüklü bir çocuktan başka bir şey değildir kanımca… Keşke serinin remake’i yerine, Siegfried Kircheis’ın odak noktası olduğu bir spin-off yapılsa…
Uzun zamandır anime izleyemiyorum (yaklaşık 5 yıl olmuştur)
Animeleri bırakmamın ana sebebi ise belli bir miktarda seri izledikten sonra anime konularının döngüye girdiğini ve yeni birşeyler izleyiciye sunamadığını görüyorsunuz (bir noktadan sonra alında 3. gözün açılması gibi bir durum oluşuyor)
Birde tabiki anime karakterlerinin yattaaa ,yameruuuu diye bir yerlerini yırta yırta bağırarak konuşmaları da rahatsız edici olmaya başlamıştı.
Herneyse geçen gün yeminimi bozup Blame! anime filmini izledim Netflix’ten. Blame! mangasını okumuştum çok hoşuma gitmişti. Arkadan çakra açma müziği verip blame! mangasını okumanın keyfi paha biçilmez.
Filmide gayet güzel olmuş tavsiye olunur. Mangadaki distopik Dünyayı güzel yansıtmışlar. Mangadaki mevzuların ufacık bir bölümünü anlatan 1.5 saatlik yapım Tsutomu Nihei sever ( mangaka) her bünyeyi tatmin edecek şekilde yapılmış.
Nihayet Dragon Ball : Super’in sonuna geldik; seri tamda tahmin ettiğim gibi sonlandı, sadece sona kalan adamı yanlış tahmin etmişim… Her zamanki gibi mükemmeldi, Akira Toriyama’ya ve Toei’ye sonsuz teşekkürler. En ufak bir hayal kırıklığı yaşatmadan, eski serilerin aratmayan bir işe imza atmayı bilmişler
Not: Ya arkadaş, bu animeleri çeviren adamların egosuna hayranım, adamlar sanki kendileri yazıp çiziyor. Seri bitti, seri devam edecek mi gibi sorularla bizi bunaltmayın tadındaki mesajları her zamanki gibi efsaneydi. Gerçi insanlar da bir ilginç, sanki bu adamlar Toei’nin patronunu falan tanıyor, nereden bilsin adam Toei ne yapacak. Adamı darlayacağına netten haberleri takip et
Nanatsu no Taizai - 1. Sezon ve 1 ile 2 arasındaki 4 bölümlük arc
Gerek burada, gerekse farklı mecralarda pek çok kişinin favorileri arasında olduğunu görüyordum. Fakat içimde bir önyargı vardı. En sonunda bunu kırıp seriye başladım.
İlk 2 bölüm oldukça goygoy. Anime benim için 3. bölüm itibariyle başladı. Ancak animeyi ciddiye almaya başlamamsa tam da onun “kendisini ciddiye almadığı” 7. bölümde gerçekleşti. Nasıl mı? Kahramanlarımızın aleyhine olan ve normalde bölümlerce sürecek durumu birkaç dakika içinde, hem de farkında olmadan, oldukça komik biçimde çözmeleriyle oldu. Bir yandan karakterlerin gücüne gönderme yapılır ve haklarındaki efsanelerin gerçekliğini doğrularken, diğer yandan anime klişelerine de güzel bir darbe oldu bu benim için.
Animenin bu kendi kendini (daha doğrusu türünü) tiye alışının ardından başka bir gözle izlemeye başladım.
Açık konuşayım, oldukça keyifle izliyorum fakat henüz favorilerim arasında değil.
Yiğidi öldür hakkını yeme de yapalım. Lust yorumunu gerçekten takdir ediyorum. Yani Lust deyince aklımıza ne geliyorsa anime bunu kenara itmiş. Bir de üzerine bu işlerin aslında kalıbın çok dışında nasıl yapılabileceğini bizlere göstermiş. O nedenle, şu ana kadar tasarı olarak en etkilendiğim ölümcül günah kişisi Lust, yani Gowther oldu.
İzlemekten keyif alıyorum. 2. sezonun da tamamlanması için sabırsızlanıyorum. Fakat Boku no Hero Academia’nın 3. sezonunun da başladığı şu günlerde shounenler arası birinciliğimi Nanatsu no Taizai alamıyor.
#TeamMidoriya
Fate Zero serisine daldım fakat bitmedi henüz, daha öncesinde de Ghost in the Shell serisine dalmıştım.
O da bitmedi lan. Ben de bir sıkıntı var