Honzuki no gekokuhou
Son günlerde full isekai izledim ve özellikle yazmaya değer bulduğum tek seri aralarında bu. İsekai olup isekai olduğunun üzerinde durmadan karakterin o dünyanın bir bireyi olarak yaşadığı bir anime. Son zamanlarda izlediğim en iyi animelerden olabilir. Konusu kitaplara aşık olan ana karakterimiz öldükten sonra başka bir dünyada başka bir bedende gözlerini açar ve “aman neyse, kitaplar olduğu sürece her yerde yaşayabilirim.” der. Lakin bu dünyada kitaplar sadece soyluların ulaşabildiği aşırı nadir bir şeydir ve kızımız da fakir bir ailenin hasta, bedeni güçsüz bir kızıdır.
Yani animede ki ilerleyiş şu şekilde; -Tam sevdiğim gibi.- Ana karakter neredeyse sıfırdan bir çok farklı şeye adepte olup -bedenine girdiği kişinin anıları mevcut ama fakir ve hasta olduğu için aslında bildiği pek bir şey yok- en baştan yeni bir dünyaya adepte olarak eski hayatından olan bilgi birikimini de buraya katıp kitaplara ulaşmak için çabalıyor.
Öncelikle Dr. Stone animesinde olduğu gibi bilgileri ile bu dünyada kimsenin bilmediği yeni şeyler yapması ve herkesi etkileyip öne çıkması, bilinçli bir birey olması beni aşırı çeken bir yönü.
Ikıncı olarak bir kitap severin gözünden izlerken, kitaplara bu kadar bağlı bir karakterin kitaplar için her şeyini akıllıca kullanıp, kitap yapımı gibi şeyler ile ilgili bazı bilgiler vermesi ve kendisi yapmak için her yolu denemesi çok güzeldi. -Şimdi ne desem spoilee olacak tam açamıyorum. -
Üçüncü olarak anime ara sahnelere şöyle farklı ve tatlı bir çizim katıp, çok tatlı ve komik sahneler çıkarmış. Bu sahnelerin hepsinde insanın yüzüne gülme geliyordu.
Dördüncü olarak karakter gelişimi ile birlikte animenin kendisine de farklı şeyler ekleniyor ve sıkmadan sürekli yeni şeyler görüyorsunuz. Mesela önce ticaret ve tüccarlık sonrada politika, din ve siyaset ekleniyor. Özellikle tüccarlık kısmında enfes bir spice and wolf tadı aldım ve ayrı bir sevmeme sebep oldu.
Zaten animenin ilk sezonu izledim, ikinci sezon için sabırsızlanırken ve olsa 5 sezon daha izlerim diye düşünürken buraya yazayım dedim. Giflere bakarken fark ettim ki ikinci sezonda varmış oturdum onuda izledim. 3. sezon da nisanda çıkıyormuş sabırsızlıkla bekliyorum.
Ana karakterin yetişkinler yanında uzak çekimi istemsiz bir komiklik yaratıyordu bu arada. O kadar yetişkin davranıp, yetişkin kararlar alarak çevresi tarafından yetişkin görünen bir karakterin parmak kadar olması komik geliyordu ister istemez. Tabii ana karakter aslında çocuk bedeninde bir yetişkin olduğu için amaçlanan bu da olabilir.
Sonuç olarak kalitesiz tek bir noktası yoktu diye düşünüyorum ve vermesi gereken her şeyi dengeli bir şekilde verip dengeli bir şekilde ilerledi. Herkese öneriyorum, özellikle edebiyat forumu olduğumuz için bu animenin çoğunuzun ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
İzledigim diğer serilere gelince;
Isekai cheat magician ve hataage kemono michi
Ikisi de izlemeye değmez, indirdiğime de izlediğime de pişmanım. Cheat magician kaliteli tek bir noktası yoktu. Her şeyin klişe olmasını geçtim animasyonlar bile kötüydü. Rin karakterinin seiyuusu Emilia-tan ile aynı olduğu için onu biraz çekebildim o kadar.
Kemono michi ise konusundan ötürü daha ilginç olur diyordum ama saçma sapan bir şeydi zaten sararak izledim.
Son olarak Hamefura;
Otome oyunları hayranı otaku bir ablamız ölüp en son oynadığı oyunda ki kötü karakter olarak tekrar doğuyor. Hatırladığı kadarıyla kötü karakter oyun sonunda ölüyor ya da sürgün ediliyor ve kendisi de bu kaderi değiştirmek için her şeyi yapıyor.
Konusu ilgi çekici, ana karakterin herkesi etkilemesi ve kaderini değiştirmesi de hoş. Ana karakterin kendi kişiliği de izlemesi ilgi çekici ama herkesi etkilemesinden ötürü doğan reverse harem olayı işi baltalıyor biraz. Son iki bölüm de biraz sıkıcı zaten. -Bazı sahneleri hariç.- Kötü bir anime değil vakit geçirip gülmek için izlenebilir. Ana karakterin seiyuusunun da Uchida Maaya olması ayrı bir çekti beni zaten. Kendisi Gj-bu da Amatsuka Mao karakterini seslendirmişti. Gj ile alakalı her şey artıdır benim için.