En Son İzlediğiniz Film?

Şu an televizyonda Dangal’ ı izliyorum. Uzun süredir izlemek istediğim bir filmdi, mutlu oldum görünce. :slight_smile:
Oğlu olmayan bir güreşçinin kızlarını güreşçi olarak yetiştirme çabası etkileyici şekilde anlatılmış.

1 Beğeni

Çok güzel bir filmdir. Orijinal diliyle daha çok keyif alırsınız bence. :slight_smile:

2 Beğeni

Eminim orjinali daha güzeldir. Uzun süre önce ev internetini kapattığım için izleyemiyorum. :slight_smile:

1 Beğeni

Raging bull izledim. Robert de niro film için aldığı kilolarla, aşırı hırslı ve kıskanç olan bir karakteri çok iyi canlandırmasıyla yine kendine hayran bırakıyor. Tavsiye ederim

5 Beğeni

Dün Red Sparrow izledim. Ahım şahım bir sonu yoktu vay canına dedirtmedi ama sürükleyiciydi. Bugün de Star Wars 1-2-3 eski günleri yad ettim. Sith’in İNtikamı ne zaman izlesem böğrüme öküz oturuyor.

1 Beğeni

Özellikle Apex Predator muhabbeti ve bu üç Liseli çocuğun koparabileceklerinden fazlasını ısırmaları, ellerinde çok büyük bir güç olmasını ve bunu nasıl acemice kullandıklarını (çoğu insanın yapacağı gibi) müthiş işliyor bence.

Aralarında oluşan tatlı rekabetin güçler arttıkça düşmanlığa yönelmesi de cabası.

Aslen saf gücün aralarında en saf ve temiz görüneni bile nasıl etkileyebileceğini gösteriyor film bence.

Beğendiysen 2. Film için yazılan ama Trank ve Landis projeden ayrıldıktan sonra iptal edilen first draft’ı okuyabilirsin. Evrene çok güzel şekilde antagonist yerleştiriyorlar zira,

Chronicle: Martyr;

2 Beğeni

Bu filmi uzun süredir saklıyordum, izlemek bugüne nasipmiş. Oyunculuklar çok iyiydi. Ahmet Uğurlu’ya yorum bile yapmayacağım, göz yaşartıcı bir performans sergilemiş. Tuncel Kurtiz’i bir daha saygıyla andım. Ayşen Aydemir’in oyunculuğu iyi fakat yetersizdi, filmden sonra vefat etmiş, bu da üzücü bir ayrıntı. Öğrendiğimde aklıma Nuri Bilge’nin yeğeninin ölümü geldi. Hayat daha bir trajikleşti gözümde. Bilmiyorum, anlamsız. Tavus kuşlarını da unutmamak gerek. Derviş Zaim’in ilk filminde böyle bir başarı göstermesi de takdir edilesidir. Ben neler mi hissettim… Boğaz’da o kışı ben yaşadım, köhne bir yerde kirli bir tuvalette eroin bağımlısı oldum, gözüm döndü açlıktan, belediye otobüsü kaçırdım… Kapıldım gittim anlayacağınız. Türk sinemasının en değerli filmlerinden biridir Tabutta Rövaşata. Peki tabutta rövaşata yapılabilir mi? Hayır. Filmin ismi bütün filmi açıklıyor.

Şener Şen mizahı bana hiçbir zaman laçka ve gereksiz gelmedi, bu zayıf filmde bol bol kahkaha atarak bunu bir kez daha anladım. Güzel kadın-yakışıklı erkek örneklerimizden biri daha işte. Söylenecek bir şey pek yok. Çerezlik izlenir, gülünür.

Bu filmle ilgili söylenecek şey var, nereden başlasam bilemiyorum. Zamanının çok ilerisinde bir film, Metin Erksan’ın başyapıtı. İzleyin, “Bir zamanlar bu ülkede sanat yapılıyormuş.” diyeceksiniz. Film müziklerini loop’a aldım, bütün gün Halil’i düşündüm. Çok etkilendim. Nasıl kelimelere dökerim bilmiyorum. Filmin tutarlılığından mı bahsedeyim, kamera aksiyonlarından mı, müziklerinden mi, karakterizasyonundan mı bilemiyorum. Klasik bir zengin kız fakir oğlan filmi değil öncelikle, her şey mantık çerçevesinde ilerlemekte. Filmde en beğendiğim karakterlerden biri Meral’in babasıydı, zaten zengin kız babası, “Kızımdan uzak dur!” babası hep boş gelmiştir, ilk defa bir film bana istediğimi verdi bu konuda. Halil ve Meral arasında hiçbir zaman hiçbir şey yaşanmadı, yaşanamadı. Halil kıza aşık değil, kızın resmine aşık. Dolayısıyla da Halil kendine aşık, kendi duygularına, kendi üzerinde yarattığı güce, yaratabildiği duygulara aşık. Halil narsist… Gariban olan ise Halil değil, Meral.

Bu filmle sonbaharı yaşadım. Aşkı yaşadım.

Meral: Bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.
Halil: Evet bir korkudan ileri geliyor. Bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. Ben senin resmine değil de sana aşık olsaydım o zaman ne olacaktı? Belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle. Halbuki resmin bana dostça bakıyor ve ebediyen bakacak.

8 Beğeni

Joaquin Phoenix’ten Joker olur mu olmaz mı sorusuna yanıt bulmak için izlenebilir. Adam çok güzel kafadan sakat bir karakter canlandırmış. Film fena değil, aslında çok güzel olabilirmiş ama senaryo biraz zayıf kalmış. Onun dışında çekimler, oyunculuk, müzikler harika.

Top Gun’un gazıyla çekilmiş, havalı gençler, rock müzik, jetler, aksiyon ve Amerika Propogandası ! Yani ortalama bir 80’ler Hollywood aksiyon filmi.

Eğer doğru düzgün bir Suicide Squad filmi izlemek istiyorsanız bunu izleyin derim. Buram buram grindhouse kokan bu animasyon filmi Flashpoint Paradox filmiyle bağlantılı. Ben beğendim.

Zifiri Sanat

1 Beğeni

En son Arrival’ı izledim. 2016 yapımı bir film ama ben bir iki gün önce izledim. Güzel başladı, gelişme bölümünü de beğendim ama bence berbat bir sonu vardı. Çok klişe geldi. Normalde klişelere karşı değilimdir, ama çok kötü işlenmişti ve beğenmedim.

İzlememiş olanlar için ise konusu: Dünyaya 12 uzay gemisi geliyor ve her biri dünyanın rastgele bir yerine iniş yapıyorlar. İlk önce insanlar gemilerin neden o noktalara indiklerini araştırıyorlar, teoriler üretiyorlar ama mantıklı bir şey bulamıyorlar. Sonra bir dil bilimci olan başrol karakterimize rütbeli bir komutan ziyarete geliyor ve onu da alıp kendi sorumlu olduğu birliğe götürüyor.

Dil bilimcimiz ve oraya getirilen bir fizikçi arkadaş bu gemilerden birinin içerisine girip uzaylı kardeşlerimizin dillerini çözmeye, iletişim kurmaya çalışıyorlar. Film genel olarak bunun üzerine. Bu arada topraklarına gemi inmiş olan her ülke yapıyor bunu ama biz Amerika penceresinden görüyoruz olayları. Filmin sonunda ise zamanla ilgili bir paradox söz konusu oluyor, aslında başrol karakterimizin geçmişi ve geleceği bu uzaylı ırkıyla bağlantılıymış. Bu arada uzaylı betimlemesini çok beğendim, oldukça etkileyiciydi. Sonunu bir nevi İnterstaller vari yapmışlar. Onun dışında keyifli bir filmdi.

3 Beğeni

Searching.

Kaybolan kızını arayan bir babanın hikayesini anlatıyor diye özetleyebiliriz sanırım. Film orta bütçeli, bir bilgisayar ekranından izliyoruz her şeyi. Ancak Apple ürünlerinin tam fonksiyonlu kullanımı sayesinde, birçok böyle ‘kolaya kaçılmış’ film gibi sadece bir videochat üstünden gitmiyor. (Gerçekten fazlaca kullanıyor her özelliğini, her neyse)

Oldukça sürükleyici, bir saniye bile sıkılmadım ve “Meah… Çok klişe!” demedim. Spoiler sayılmaz -çünkü bekliyorsunuz böyle bir şeyi- şaşırtıcı bitiyor.

Ayrıca filmin yönetmeni 27 yaşındaymış ve bu filmle birlikte düşük bütçeli olsa da güzel film yapılabileceğini göstermek istemiş. Yani bir açıdan. İşte Twitter’da paylaştığı yazısı.

2 Beğeni

Biraz hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Tom Hardy çok iyi olsa da tek başına filmi kurtaramıyor çünkü senaryo çok zayıf. Asıl filmin uzun bir fragmanını izlemiş gibi oluyorsunuz.

Eddie ile Venom’un arasındaki ilişki güzel işlenmiş ve baz aksiyon sahneleri de güzel ama bence filmi kurtarmaya yetmemiş.

4 Beğeni

Sinemaya izlemeye gitsem mi gitmesem mi kararsızdım kaç gündür. sıkıntıdan gitmeyi düşünüyodum yarın ama vazgeçtim :((

2 Beğeni

Aslında paradoks söz konusu değil, çünkü orada tekrar eden bir döngü oluşmuyor. Ana karakter heptapod’ların dilini öğrenmesiyle birlikte zaman kavramını algılaması değişiyor sadece. Ve bu değişikliği de zekice bir şekilde kullanarak krizi önlüyor. Filmin uyarlandığı 1998 yılında yayınlanmış Story of Your Life öyküsü de benzer şekilde bitiyor fakat bu kadar aksiyona girilmiyor sadece.
Heptapod’lar gittikten sonra ana karakterin çocuk teklifini duyacağını bilmesi, kendini sarhoş ettikten sonra bu teklifi duyması gibi detaylar klişe değil aksine daha vurucu yapmıştı bana göre.

3 Beğeni

Ben yine de filmin sonundan tatmin olmadım. Belki de ben bu tür sonları sevmiyorumdur. Çünkü pek de bir son sayılmaz, ucu açık bırakıldı ve bitti. Mesela ben uzaylıların neden geldiklerini anlamadım, eğer dillerini öğretmek için geldilerse öğrendik tamam ama ne oldu? Çinlilerin uzaylılara savaş açmasını engelledik :slight_smile: ? E hiç gelmeselerdi zaten sıkıntı olmayacaktı.

Ha diyeceksin ki 3000 yıl sonra insanların yardımına ihtiyaç duyacaklar, zamanı geldiğinde sağlıklı bir şekilde iletişim kurulabilsin ve heptapodların insanlarla düşman olmadıkları anlaşılsın diye yaptılar. Hala eksik yerler var. Geldiler, dillerini öğrettiler gittiler. Bize teknoloji vermediler ya da herhangi bir şey dillerinden başka. Sadece bununla 3000 yıl sonra bize ihtiyaç duyduklarında onlara yardım edeceğimizden nasıl emin olabiliyorlar ki?

Dillerini bilen kişilerin zaman algısının değişmesi olayı bana zaten çok saçma geldi. Bilmiyorum belki de benim bilim kurgusal anlamda hayal gücüm azdır. Ya da bilim kurguyla pek alakam olmadığından garipsemişimdir. Kısacası bence filmde bize hiçbir şey vermeden her şeyi algılamamızı istemişler. Ama ben o sona tav değilim arkadaş :smiley: Her şeye rağmen düşüncelerine saygı duyuyorum elbette. Paradox konusunda özellikle çünkü dediğim gibi pek bilgili değilim bu alanda.

1 Beğeni

Gerçekten Venom’un fanı değilseniz, hiç uğraşmayın. İnternete düştüğünde bir boş zamanınızda izlersiniz :slight_smile:

2 Beğeni

Arrival’ın sonu belki de filmin en vurucu ve etkili yeriydi bana kalırsa. Beğenmemiş olmanızı, filmin sonunu ve kurgusunu tam olarak anlamamış olmanıza bağlıyorum.

Şöyle düşünün; Elinize bir ip alın ve masaya koyun. Bu zaman çizgisi olsun. Doğal olarak ipin sol ucu geçmiş, sağ ucu da gelecek olarak belirecektir aklınızda. Hatta bu düşünce tamamen istemdışı, otomatik bir biçimde belirecektir aklınızda. Çünkü bize hep bu şekilde öğretildi: Sol taraf geçmiş, sağ taraf gelecek.

Şimdi farklı bir şey deneyelim ve aynı ipin sağ ve sol uçlarını birleştirip bir daire oluşturalım. Şimdi de karşımızdaki daireye bakıp üstteki soruyu tekrar soralım:

Neresi geçmiş, neresi gelecek? Verebiliyor muyuz cevabı? Veremiyoruz. İşte Arrival bu cevapsızlığın filmi. Gelecek ve geçmiş içiçe aslında. Hareket eden zaman değil, biziz. Bizim konumumuz ve algımız belirliyor geçmişi ve geleceği. Bunu kavrayabildiğimiz anda da artık geçmiş ve gelecek çizgisel yapısından çıkıp daha önce göremediğimiz her yönü kaplayan, tek boyuta bağlı kalmayan bir yapıya bürünüyor.

Filmin kurgusunun da buna uygun olarak ileri geri gidip gelmesi ve bizim filmin bu şekilde kurgulandığını anlamamız için sonuna kadar beklemek zorunda kalmamız ve sonunda bu kurguyu anlayıp izlediğimiz filmi bir kez daha gözümüzün önünden geçirince (ki filmde de bu sahne var) yaşadığımız duygu selinin benzeri başka bir filmde yakalanması oldukça zor.

Arrival sırf bunları bana düşündürdüğü için bile benim için muazzam bir filmdir. Sonu ise defalarca izlenilmeyi hak eden bir başyapıttır benim nazarımda.

3 Beğeni

Hayır kurguyu anlamadığımdan değil, sadece size hissettirdiği duygu selini bana hissettirmedi. Ben beğenmedim. Film vasat ya da müthiş demiyorum, şahsi düşüncemi söylüyorum. Zamanla ilgili söylediklerinizin ve bunları algılayabilir hale gelmenin bir dili öğrenerek tetiklenmesi bana saçma geliyor. Geçmiş yaşanmış, gelecek belirsizdir ya da iç içe olsunlar fark etmez. Ama karakterimiz filmde bu uzaylıların dilini öğrenerek, önce geleceğe gidip oradan da geçmişe müdahale edebiliyor. Üstelik bunu kendisi de yapmıyor Çinli general söylüyor kendisine ne söylediğini ki çok kasıntı bir sahneydi. Ben burayı sevmedim, sevemedim.

Bu dil sayesinde en kral süper kahramandan güçlü hale geliyorsun. Nasıl? Kanka ben heptapodça öğrendim, şimdi dur annenle babanın çocuk yapmaya karar verdikleri zamana erişip aile fertlerinden birinin fikrini değiştireyim de sen hiç var olmamış ol! Ne? Dünya tarihini baştan yazalım haydi el ele verelim? Herkesin kararını değiştirecek bir yol bulabiliriz bir şekilde.

Film gayet iyi başladı ve gayet tempolu ilerledi, lezzetliydi. Ta ki karakterimiz bunların dilini çözmeye başlayana kadar. Benim derdim bununla. Şu an çok uzun yazasım var ama uzatmayacağım :smiley: Arrival bence bu sonla kendi ayağına sıkmış bir filmdir ve bunlar benim şahsi düşüncelerimdir :slight_smile:

1 Beğeni

Das Experiment. Sinirden elim ayağım titredi izlerken açık konuşayım. Bir iki saat öyle boş boş tavana baktım bittikten sonra, çok geç geçti etkisi.

2 Beğeni

Komşum totoro :smile_cat::smile_cat:images%20(2)

3 Beğeni

The Mist’i izledim az önce kardeşlerimle. 2. izleyişim ama finaline diyecek birşey yok. Boğazı düğümleniyor insanın.

1 Beğeni