En Son İzlediğiniz Film?

Organize İşler Sazan Sarmalı Yılmaz Erdoğan

Asım Noyan, geçmişten kalan alışkanlıklarına devam edip çetesiyle hala aynı işi devam ettiriyordur, müstakbel damadının telefon dolandırıcıları tarafından dolandırıldığını öğrenir. Dolandırıcıları bulup parayı geri almaya uğraşırken, başka biri de kendilerini bulup parasını geri alma derdindedir.

Yorum

Filmin büyük sıkıntılarla vizyona girdiğini biliyoruz. Mars ile anlaşmazlıklar yaşadığı için geç girdi. Girdiğindeyse bütün salonları domine ederek, tekele karşı mücadelede başka bir tekel olduğunu gösterdi sağ olsun. Bu konuda kızgındım zaten.

Geçtiğimiz gün ise Netflix’e giriş yaptı ve bilet alan seyircilerini salak yerine koydu. Bu büyük ihtimal geç vizyon bulmasından, Netflix’le ise tarih için erkenden anlaşmış olmalarından kaynaklanıyor. Ancak, sinema izleyicisine biraz da ayıp ediyor. Mars’a güzel darbe, film kendi parasını kazanmıştır ama işte, oradan bize ne. Biz Sazan Sarmalı’ndaki Sazanlar’dan biri olmak istemiyoruz. İkinci kızgınlığın bundan

Kelebeğin Rüyası, Vizontele, Organize İşler ve sayamadığım o kadar güzel işler yapan birinin, o kadar sene geçmesine rağmen böyle bir film yapması garantiye oynaması gibi. Gülüyorsunuz, sizi tatmin ediyor ancak sinema için bunlar yeterli mi emin değilim; hele ki gişesi bu kadar garanti bir filmde o araba kovalama sahnelerinin üzerine uğraşmamak, yine seyirciye saygısızlık. Yılmaz Erdoğan’ın ağlatırken güldürmek şiarını yerine getirmede başarısız. İlk filmden kötü, ancak günümüz komedilerinden elbette ki üstün. Üçüncü kızgınlığın da bundandır.

Genel itibariyle açıp izlenebilecek, kesinlikle güleceğiniz, ama 2 saatin uzun geldiği, Kıvanç’ın iyi oynadığı, Yılmaz Erdoğan’ın ise nedense kötü oynadığı, ki kendisi ortalama üstü oyuncudur, bir film oldu.

1 Beğeni

Wonder Woman

Kardeşim için! Yok böyle olmadı. Neyse, efendim. Kardeşimle gecenin bir yarısı “Split mi yoksa Wonder Woman mı?” kararsızlığının ardından Wonder Woman’da karar kıldık. Abla yüreği işte. (Filmin yarısında uyumasaydı, iyiydi…)

Ben birkaç yerde demişimdir; Hero filmlerinden pek fazla haz etmem diye. Evrenlere fazla hakim olmadığımdan ve kafamda büyük soru işaretleri, mantık arama içgüdüsü sebebiyle pek fazla tat alamıyordum. Bu mevzu kardeşimle uzun bir konuşmaya neden oldu. Oturup üç saat boyunca kafamdaki soruları tek tek yanıtladı. Sonra oturduk izlemeye başladık.

Wonder Woman’ın mimiklerinden pek hoşlanmadım. Bir donukluk, acayip bir şey vardı beni rahatsız eden. Diğer tüm oyunculuklar iyiydi. Rahatsız etmedi. Diğer izlediğim kahraman filmlerine göre daha çok beğendim. Bir daha izler miyim? Hayır, izlemem. Beklenen savaş sahnesindeki ters köşe hoşuma gitti. Ortalamanın biraz üstündeydi bana göre.

Jungle

Daha önce adını duymuş ama hiç dikkat etmemiştim. Televizyonda rastlayıp “Bu ne ola ki?” diyerekten başladığım, hayatta kalma hikayesi olduğunu kavrayınca gözümü bile kırpmadan izlediğim bir film oldu. Eşimle filmi izlerken tüylerimiz diken diken oldu. Korku kategorisine almışlar ama bana göre daha çok gerilimdi. Korku öğesi yoktu bana göre ama zaten benim korkma konusunda tepkilerim donuktur.

Bazen eşimle aramızda büyük iddialaşmalara sebep olan bir konu vardı. Benim fikrimce Amazon Ormanları’nda yaşayabilmek çok zordu. Hele de tek başına oralarda kalmak gerçekten çok cesaret isteyen bir şeydi. Eşime göre de abartılmayacak bir şey. Film öyle güzel ele almış ki bunu resmen yaşadık… Tek kelimeyle harikaydı. Bir ara “Acaba kurgu mu yoksa gerçek hikaye mi?” ikileminde kaldık ve ikimiz de “Kurgudur canım,” diyerek içimizi rahatlatma telaşesine düştük. Hatta bu soruya cevap bulmak için tamı tamına “on dokuz” dakikalık reklamları beklemek zorunda kaldık. İşkence gibiydi… Sonuç olarak hikayenin yaşanmış olduğunu öğrendik.

Bu tarz filmler sevenlere öneririm. Ben çok beğendim. Özellikle Daniel Radcliffe’in sakallı halini en sevdiğim oyuncuya benzetince çok daha etkilendim. Peki, bu filmi yeniden izler miyim? Kesinlikle. Hatta onlarca defa daha izleyeceğime eminim. İnsanı sarsan bir film. Belki de ben biraz bu hayatta kalma programlarını (Alone, The Wheel vs.) fazla sevdiğim ve her seferinde kendimi tarttığım için çok hoşuma gitti. Böyle bir film daha vardı: Into the Wild. Bu da çok güzeldi…

2 Beğeni

Netflix’e düşmesi ile Organize İşler 2.

Green Book izledim.Mahershala Ali ve Viggo Mortensen’i zaten pek severim.İkisinin başrolü paylaştığı samimiyet dolu bir film olmuş.Sonları ve ortalarında ufak bir yerde bocalama sezsem de izlenesi filmdir.Box Office Blockbuster filmlerinin başta olduğu şu günlerde özellikle günümüz gençlerine izlemelerini tavsiye ederim.

3 Beğeni

Dün üç kardeş oturduk sabaha karşı yine Yüzüklerin Efendisi Kralın Dönüşünü izledik. Hala ilk günkü gibi keyif veriyor.

Unutamayacağınız, yere göğe sığdıramayacağınız bir film söyle deseler Yüzük üçlemesini söylerdim hiç düşünmeden.

Bu gece de The Hobbit’in Tolkien edit versiyonunu izleyeceğiz bir engel olmazsa. :slight_smile: Lotr hayranının 3 filmi, Hobbit uyarlamasına göre düzenleyerek tek film haline getirdiği bir versiyonmuş. Bakalım hangi sahneler kırpılmış.

4 Beğeni

The Pianist
2002 yapımlı film. 10 üzerinden 10 veririm. Filmde herhangi bir kesime sıkı sıkıya övgü olmaması çok hoşuma gitti. Szpilman’ın yaşam öyküsü kalplere dokunacak şekilde bizlere aktarılmış.
Daha önce izlemiştim ama tekrardan izlemek ayrı bir keyif veriyor.
İkinci kez dahi olsa izlemenizi tavsiye ederim. Hayatı, ideolojileri sorgulatan cinsten bir film.

Filmin bana en çok dokunan kısmı ise: Yere dökülen yemeği yiyen adamın sahnesi, tabi duvardan geçerken ölen çocukta da duygulandım

Film bittikten sonra şu videoyu izleyin.

5 Beğeni

Benim’de çok uzun yıllar önce izlediğim en iyi 2.ci dünya savaşı filmiydi,benim karşıma bu film çıkınca direk ‘nocturne in c sharp minor’ geliyor.

1 Beğeni

Attığım linkte de Szpilman’ın kendisi bunu çalıyor.

Aynen ikiside aynı,ben videonu tıkladığımda açılmadıgı için bu videoyu ekledim.

1 Beğeni

Bayaaadır film izlemiyordum, yine Oscar töreninden önce açtım Roma’yı izledim :smiley: ve sevdim. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu film izlemek dahil, ve bir açayım izleyeyim dedim dram ağırlıklı olmasına rağmen sardı. Zaten İspanyolca’yı da çok severim. Ayrıca filmin siyah beyaz olması da ayrı hoş olmuş :slight_smile: boşuna övmemişler.

Ben Robot’u izledim.

Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana (1998) bayılıyorum bu tarz filimlere, Rezervuar Köpekleri filimini hatırladım nedense onuda çok sevmiştim tavsiye ederim.Eski filimler bana daha güzel geliyor.Yeni filimlerde efektler çok iyi olmasına rağmen belli bir sure sonra akılda kalıcı olmaktan ziyade efektler için izle geç tarzına dönüştü.
Edit: Filim ve yabancı dizi tavsiyeleri alabilirim.:sunglasses:

Tamı tamına 20 karakter. Tebrikler efendim.
Ben de en son Kolonya Cumhuriyeti izledim. Sazan Sarmalı’nı beğenmeyince türk komedisi nereye gidiyor diye araştırıp bir kaç tavsiye üzerine bu filmi buldum.

Çok beğendim. Hatta edit o kadar profesyonel duruyodu ki ağzım açık kalmıştı. Sanırsın Holywood sineması. Tavsiye ederim komedisi de yeterli düzeydeydi. Hoştu yani.

Yazdığın filmlerin tarzına yakın olarak; Snatch, RocknRolla ve Pulp Fiction filmlerini tavsiye edebilirim.

Snatch ve RocknRolla, Guy Ritchie filmleri. İkisi de Ateşten Kalbe, Akıldan Dumana filmindeki tadı verecektir. Tabii bu üçlü arasında en sevdiğim Snatch diye aklımda kalmış.

Pulp Fiction da Tarantino filmi. Rezervuar Köpekleri ile birlikte en çok sevdiğim filmlerden ikisidir.

1 Beğeni

Snatch ve Pulp Fiction eskiden izlemiş çok beğenmiştim.RocknRolla hatırlayamadım izlemediysem listeme sayeninizde eklemiş oldum.Öneriniz için teşekkür ederim.

1 Beğeni

Sivas - (2014 - Türkiye) 7.5/10

Kaan Müjdeci’nin ilk uzun metrajlı filmini izledim. Yanlış hatırlamıyorsam, Venedik Film Festivali’nden de ödüllü bir film. Yozgat’ın bir köyünde geçen film, Aslan isimli çocuğun gözünden yetişkinlerin dünyasına, köpek dövüşleri sayesinde girerek kimlik kazanmasını anlatıyor. Aslan’ın dünyasında annesi ve okuldan kız arkadaşı dışında kadınlara yer yok. Eğitim, önemli değil. Tıpkı büyükleri gibi. Aslan, köpek dövüşünü kaybeden ve öldü zannedilen bir kangalı kurtarır ve besler. Sonra büyüklerinin sözleriyle köpeğini dövüşlere götürür. Aslında istemez köpeğini dövüştürmeyi ancak merhametli görünmesi onu büyüklerin dünyasında dışlandırır. Oyuncular çok doğal ve film çok sade. Filmde olan her şey gerçek hayatta rastlanılan şeyler. Puanı ise köpek dövüşleri için kırdım. Yönetmen her ne kadar efekt kullandık köpekler hiç zarar görmedi dese de inanamadım pek. Baya baya köpekler dövüşüyordu.

Live By Night (2016 - ABD) 6/10

Ben Affleck’in yönettiği ve oynadığı film bize bir gangsteri anlatıyor. Dennis Lehane adlı yazarın kitabından uyarlanmış.Yazara ayrıca bir parantez açmak istiyorum, Shutter İsland, Mystic River ve Gone Baby Gone filmleri de bu yazarın kitaplarından uyarlamaymış.
Konu çok güzel, kurgu çok güzel ancak filmde olmamış şeyler var. Dönem filmi keşke biraz daha derine inilseymiş. Filmin temposu ilk 30 dk yüksek gidiyor sonra bir düşüyor düşüş o düşüş. Ben Affleck’te rolde sırıtıyor keşke kendisi oynamasaymış. Güzelim hikaye de bazı yerler çok hızlı geçiliyor. Filmde çok karakter var. Her biri hikayenin farklı zamanlarında akışa etki eden karakterler ama çok hızlı geçilmiş dediğim gibi. Sanki uzun bir filmi kesilerek izlemiş gibi hissettim.
Kitabı eminim çok daha güzel işlenmiştir. Bu nedenle listeme de aldım. Pegasus Yayınları’ndan çıkmış.

Netflix yapımı How it ends’i izledim ama izlememiş olmayı tercih ederdim. O denli kötü bir senaryo olmuş, sonunu getirememişler.
resim

1 Beğeni

Changeling (sahtekar) -2008
Gerçekten beğenerek bir filim izledim.
Filimin başında gerçek bir hikaye olduğu belirtiliyor.
Bir annenin kaybolan çocuğunu ararken başından geçen olayları anlatıyor.
Kesinlikle tavsiye ederim.

Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald
Ne çok beğendiğim ne de beğenmediğim bir film diyebilirim. Çoğunluğun aksine sıkılmadan izledim. Bundan sonrası acı çekerek spoiler yemek istemeyenler için yasaktır.Filmin başında Grindelwald’ın kaçışına hiçbirimiz şaşırmamışızdır herhalde. Film aksiyonla başladı ama devamında çok durgunlaştı. Daha çok son filme sakladılar herşeyi. Newt’ten beklentimizi artırdılar ama ondan da bir şey çıkmadı. Ancak filmin sonunda Credence’in Dumbledore’un kardeşi olması!? Grindelwald’un yalanlarından biri olması ihtimali de çok yüksek. Bence Dumbledore’un kardeşi değil de kardeşinin çocuğu yani yeğeni olabilir. Gemide çocukların karıştığı kısımda gösterdikleri daha sonra da geminin batmasıyla ölen kadın Dumbledore’un kardeşi Ariana olabilir.

12 Monkeys

1995 yapımlı filmimizde Bruce Willis ve Brad Pitt oynamaktadır. Brad Pitt oyunculuk üzerine ders veriyor.
Filmin konusu ile ilgili herhangi bir şey söylemeyeceğim. Filmi izlemediyseniz eğer sakın filmin açıklamasını okumayın direkt izleyin ben okudum hoş olmadı.
Film MUAZZAM. Ele aldığı konuyu hem insani hem bilimkurgusal boyuttan işliyor.
Eğer izlemediyseniz film listenizin başına bunu koyun. Bir an önce izlenmeli.

1 Beğeni