Bayıldım. Resmen hem görsel hem işitsel bir şölendi. Çekimler, müzikler, diyaloglar çok etkiledi beni. Tempo hep çok yüksekti. Aksan ve özellikle bazı oyuncuların ses tonları çok etkileyiciydi (Colin Firth, Benedict Cumberbatch, Andrew Scott, Mark Strong)
10/10
Aklıma kazınan sahneler
Tüm siper sahneleri
Madalya ve eve gitmek hakkında Blake ile konuşmaları
Harabelerin içinde koştuğu sahneler, ışıklar, gölgeler
Kızla konuştuğu sahne, birbirlerini anlamamaları, kızın bebeğin ismini bile bilmemesi
Nehirde yaprakların arasında yüzmesi ve ardından ölülere basarak çıkması
Ormanda şarkı eşliğinde dolaşması ve bölüğü bulunca çökmesi
Hücum sırasında koşan askerlerin arasında koşması
Benedict ile konuştuğu sahne
Blake’in abisiyle konuştuğu sahne
Bir ağacın altında başlayıp bitmesi
Çok güzel bir kore yapımı film. Konusu fakir bir ailenin zengin bir aileye filim adı gibi parazit gibi yapışmasını anlatıyor. Benim tek anlamadığım filimde ki yoksul ailein elinden her iş gelmesine rağmen böyle saçma bir şekilde neden kendilerini zor duruma sokmak istiyor filim boyunca anlamadım. Bide oscar almış hayret ettim:)
Bence bütün ödülleri hak ediyor. Hayat o kadar basit değil malesef. Hayat şartları insanlara neler neler yaptırıyor. Ama sonuçta seni sen yapan seçimlerin tabii ki. Şu videoyu 2:34’ten itibaren izlemenizi tavsiye ederim.
Tamam hayat insana herşey yaptırır ama bu filmin rolünde ki karekterin biri şofer, biri iyi bir İngilizce kursuyeri yapacak biri, diğeri bilgisayar kurdu bayan ise iyi bir gündelikci ve bakıcı, bu insanlar nasıl işsiz hatta bu kadar yoksul kalacak kadar issiz kalmayı kabullenir bu filimde bence aptalca ele alınmış. Daha iyi kore filimleri gördüm bu filim ödülü haketmiyor bence yada bu kadar abartılmayı.
Film kapitalizm eleştirisi veriyor ve kapitalizmi eleştirme noktasında da abartı gelmedi bana bu iki sınıfın arasındaki uçurumun çok aşırı olmaması çünkü eşit olmadığımız takdirde içinde bulunduğumuz sistem bizi hep doyumsuz hale getirmeye zaten endeksli reklamlar ünlüler vs aracılığıyla. genelde yönetmen diğer filmlerinde de köylü-şehirli (okja), alt sınıf-üst sınıf (snowpiercer) ve fakir-zengin (parasite) gibi karşıtlıklar üzerinden eşitsizliklere bakış açısı sunuyor. Kullandığı çekim teknikleri anlatı yapısı ve oyunculuklar biraz abartılı oluyor hep belki o sizi soğutmuştur filmden. Ben de filmin aldığı ödülleri hakettiğini düşünüyorum. Hem kendi sinema dilini oluşturduğu için hem de Akademi ödüllerinde ABD merkezciliğin kırılmasına bir örnek olduğu için.
Gereken cevap fazlasıyla verilmiş, bana söyleyecek bir şey kalmadı.
Canım sıkılıyor, hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Beni gaza getirecek bir şey lazımdı. Buldum! En az 5 kere izlemiş olsam da yıllardır izlemediğim bu filmi özlemişim.
Başrolünde lakabı mükemmelliyetçi olan Aamir Khan’ın olduğu bu film, düzene karşı gelme filmi. Aslında eğitim sistemini eleştiriyor. Hem de çok güzel bir şekilde. Replikleri çok iyi düşünülmüş. Öyle ki pek çoğunu not etmek isteyebilirsiniz. Maceranın eksik olmadığı, yeri geldi mi karnınızı tutarak güleceğiniz, yeri geldi mi gözyaşlarınıza hakim olamayacağınız bu filmi hâlâ izlemeyen varsa dublaj değil ama mutlaka altyazılı olarak izlesin derim.
Kraliçe Learı izledim , normalde bağımsız sinema yapımlarını izlemem ama geçen hafta Mubiye üye oldum ve Pelin Esmer filmleri kategorisini gördüm ve açtım izledim ve sonra ben niye böyle şeyler izlemiyorum ki diyorum kendi kendime çok güzel bir tarzmış.
Film kadınları konu alıyor onların dayanışmasını Mersinde Arslanköy Tiyatro Ekibi adını verdikleri topluluk sayesinde köy köy, dağ köylerini gezip Shakespeare’in Kral Lear tiyatro oyununu oynayan kadınların hayatlarına değiniyor,onların bu sosyal ortamdaki düşüncelerine …
özellikle belgesel çekimlerindeki doğal güzelliklere, köy hayatına özlemini bir kez daha bana hatırlattı.
Mubiye teşekkürler beni Pelin Esmerle tanıştırdı artık yeni kültür filmleri izleyeceğim için mutluyum…
Netflix Burger King ise MUBİ Michelin yıldızlı bir restoran gibidir, candır, canandır. Bir sinemasever için gerçekten heyecan verici bir platforma dahil oldunuz, tebrik ederim sizi. Hazır Pelin Esmer sinemasına da girmişken Esmer’in senaryosunu Barış Bıçakçı ile beraber kaleme aldığı İşe Yarar Bir Şey’i de tavsiye ederim, onu da MUBİ’de izleyebilirsiniz.
Biraz reklam yapıyormuşum gibi olmuş, MUBİ ile üyesi olmam dışında bir ilişkim yok arkadaşlar merak etmeyin
Çok teşekkürler asıl tebriki Efe Çakarel’e etmek lazım Onun vizyonu sayesinde Üniversite öğrencileri böyle bir platform dan ücretsiz yararlanma imkanına sahip ve yeni kültürler keşfetme imkanı buluyoruz . İnşallah ilerde Kanopy de Türkiye de daha fazla yaygınlaşır ve tüm üniversitelerde olur ,onuda denemek isterim.
@Ozcan_Bal Beğendiyseniz aynı yönetmenin 2005 tarihli Oyun belgeseline de bakın isterseniz. Çünkü Kraliçe Lear aslında o ekibin yıllar sonra çekildiği ikinci belgesel, ilki Oyun. Hatta Lear’ın bir sahnesinde köydekilere Oyun belgesellerini izletiyorlar.
Güncelleme: Bu arada ben Esmer’in uzun metraj kurmaca işlerini daha çok seviyorum. Bilhassa İşe Yarar Bir Şey ve Gözetleme Kulesi gayet iyi.
Şöyle ufak bir sıralama yapayım: İşe Yarar Bir Şey > Gözetleme Kulesi > Oyun > 11’e 10 Kala > Kraliçe Lear > Koleksiyoncu. Kısacası daha çok çekse de izlesek…
Çok beğendiğim bir film oldu. Daniel Day-Lewis çok iyi bir oyuncu yahu her izlediğimde hayran oluyorum.
Parmak bastığı dönemin sorunları çok güzel işlenmiş.
Müzikleri o kadar iyiydi ki bazen çok gerildim rahatsız oldum. Müzikleri de Radiohead’in baş gitaristi Jonny Greenwood yapmış.
9/10
Miyazaki filmleri anime dünyasında apayrı bir renktir. Spirited Away filmi ise Miyazaki’nin en popüler ve en çok gişe hasılatı yapan filmi. Hatta filmden sonra kitabı da çıktı. Kitabı sinema üzerine yazılmış inceleme kitabı ama. Sadece Spirited Away değil pek çok filmden bahsetmiş. Neyse konumuz bu değil. Demek istediğim şu ki bu yola girmişsin diğer Miyazaki filmlerini de izlersin. Ama herkesin favori Miyazaki filmi farklıdır. Mesela benimki 1984 yapım olsa da hâlâ “Kaze no Tani no Nausicaa”