Fıkralar

Bu benim çok sevdiğim bir fıkra. Bir yandan basit düşünemeyen, karmaşık ama yanlış sonuca varan uzmanlarımız diğer yandan tembel ve yeni bir boru almaya üşenen köylümüz. Ülke profili gibi fıkra.

1 Beğeni

Ortayaşlı bir çift, ergenlik çağındaki oğullarının ilerde ne olacağını anlamak için ona bir test yapmaya karar vermişler. Babası masanın üstüne 20 lira, dini bir kitap ve bir şişe de viski koymuş, sonra karısına demiş ki:
-Bak hanım, şimdi biz oturma odasına saklanıp, bizim oğlanın eve gelmesini bekleyelim. Gelince masada bunları görecek. Eğer 20 lirayı alırsa; bizim oğlan iş adamı olacak. Dini kitabı alırsa; din adamı olacak. Viski şişesini alırsa; şansımıza küselim, çünkü bu demek ki; oğlumuz tembel tenekenin biri olacak.
Biraz sonra evin oğlu gelmiş. Annesiyle, babası kapı aralığından izlerken, delikanlı masadakileri görmüş; önce 20 lirayı cebine atmış, sonra dini kitabın sayfalarını şöyle bir karıştırmış ve onu da almış, sonra da viski şişesini açmış; birkaç yudum içmiş, “Ooohhh, nefis!..” diye onu da koltuğunun altına sıkıştırarak, çıkıp gitmiş. Çocuk gittikten sonra, annesiyle babası odaya dalmışlar. Baba çok endişeliymiş:
-Vah vaaaaah!.. Hanım, durum sandığımızdan da kötü.
-Niye öyle diyorsun bey?
-Bu çocuk kesin politikacı olacak!..

5 Beğeni

Bir kadın ve bir erkek dağda dolaşıyorlarmış erkek dağ çileklerini(zehirli) görmüş önce 1 tane almış ve yemiş sonra kadına götürmüş o yemiş adam 5 dakika sonra ölmüş kadın ölmemiş çünkü ölenle ölünmüyor…

1 Beğeni

Cimri bir adam taksiye biner. Yolda giderken taksi yanlışlıkla yoldan çıkar ve uçuruma doğru gider. Adam bağırır: “Taksiyi durdur”. Şöför “Olmuyor, frenler tutmuyor” der. Adam: “O zaman taksometreyi durdur.”

Deli bir adam eczaneye gelir.
-Sizde ekmek var mı?
-Burası eczane, burda ekmek ne arar?
-Peki sizde ekmek var mı?
-Dalga mı geçiyorsun, yok burda ekmek.
-Tamam, o zaman ekmek var mı?
-Bir daha sorarsan, seni duvara çivilerim.
-Peki sizde çivi var mı?
-Hayır, yok. Çivi falan yok burda.
-Sizde ekmek var mı?

Adamın birinin ördekleri hastalanır. Adam veterinere gider ve ilaç ister. Veteriner : “Al bu ilaç çok etkilidir” der ve ilaç verir. Adam ilacı ördeklere verir fakat o gün 20 ördek telef olur. Adam tekrar veterinere gider ve başka ilaç ister. Veteriner: “Bu diğerinden daha iyi, al bunu kullan”. Adam bu ilacı da kullanır ve bu da işe yaramaz, 30 ördek telef olur. Adam tekrar veterinere gider ve başka ilaç ister. Veteriner: “Bak diğerleri işe yaramadıysa bu kesin yarar” der. Adam çaresiz bu ilacı da ördeklere verir ve kalan 25 ördek de telef olur. Adam veterinere gider ve sorar: “Başka ilaç yok muydu, ördeklerin hepsi telef oldu”. Veteriner der: “İlaç çok da, sende ördek kalmadı”

Adamın biri evdeki sineklerden bıkar ve eczaneye gidip ilaç ister. Eczacının acil işi çıktığından yardımcısını bırakıp gitmiştir, ama gitmezden önce “Bak gelenlerle iyi davran, onların dertleriyle ilgilen” demiş. Adam eczaneye gidip sinek ilacı ister. Eczacının yardımcısı: "Allah şifa versin, sineğinizin neresi ağrıyor?

3 Beğeni

Her şey tamam da ördek için adam niye eczaneye gitmiş? :joy:

1 Beğeni

Yaa, öyle aklımda kalmış, :joy:veteriner olmalıydı sanırım.

1 Beğeni

Akşamdan kalma adam, büyük bir başağrısı ile sabah uyanmış. Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış.

Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin, yatağın ayakucundaki sandalyede de elbiseleri temiz ve ütülenmiş bir şekilde duruyormuş.

Aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;

“Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni seviyorum.”

Adam kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyormuş.

Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;

  • Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?

  • Evet, dün gece sarhoş olarak eve geldiğinde saat 3’ü geçiyordu. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. Adam, şaşırmış vaziyette:

  • Anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltım hazır ve gazetem alınmış?

  • Onu mu soruyorsun? Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantalonunu çıkarmaya çalıştığında, “Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım” dedin.

7 Beğeni

Kilisenin papazı, pazar ayininde vaaz vermektedir. Birden kapı açılır, köylünün biri dalar içeriye ve bağırır:

-Irmak taştı. Köyü su bastı. Sel buraya doğru geliyor!!"

Bunun üzerine herkes ayini yarıda bırakıp dışarı fırlar. Can pazarı vardır. Papaz ise yerinden kıpırdamaz. Kaçanlardan biri, papazı uyarır:

-Papaz efendi, hadi gelsene!

Papaz, Tanrı’nın kendisini koruyacağından emindir. Kiliseden çıkmaz. Bir müddet sonra sel kiliseye ulaşır, sular papazın beline kadar çıkar. Papaz, çan kulesinin birinci katına tırmanır. O sırada kiliseye doğru gelen bir tekne görülür. Gelen tekne, kiliseye yanaşır. Gelenler işaret ederler ama nafile. Papaz eliyle gidin işareti yapar:

-İstemez. Tanrı beni korur! der.

Bu arada sular yükselmeye devam eder. Sular yükseldikçe papaz çan kulesine tırmanmaktadır. Kiliseye bir tekne daha yanaşır. Teknedekiler tekrar ısrar ederler:

-Atla!

Papaz kurtarılacağından emin olduğu için tekrarlar:

-Gidin. Tanrı beni kurtarır! der.

Papaz kilisede tam boğulmak üzereyken bir helikopter yanaşır, ip merdiveni aşağıya sallarlar, papaza seslenirler. Papaz oralı bile olmaz:

-İstemem. Tanrı beni kurtarır! der.

Sonunda sular iyice yükselir, çan kulesini de aşar ve papaz boğulur!

Hayatını kaybeden papazı, ahiretin kapısında melekler karşılar:

-Hoşgeldiniz, buyurun!

Papazın yüzü asıktır:

-Şimdi, siz beni cennete davet edeceksiniz ama üzgün ve kızgınım. Cennette hiç gözüm yok!

Melekler papaza sorarlar:

-Hayrola, ne oldu?

-Yüce Tanrı’ya çok kırgınım. Ben hep O’na dua ettim. İbadetimi hiç aksatmadım. Beni her türlü felaketten kurtaracağına emindim. Beni sulara teslim etti, boğuldum! Bu bana yapılır mı?

O sırada yukarıdan Tanrı’nın sesi gelir:

-O salağa iki tekne, bir helikopter gönderdik, kurtarmak için. Daha başka ne yapacaktık!

5 Beğeni

Temel, nişanlısı Fadime’ye haber yollamış… “Bu akşam bize gel, evde kimse yok” demiş…

Fadime akşam eve gelmiş, kimseyi bulamamış…

5 Beğeni

Bir mafya babasinin evli bir kadınla ilişkisi varmış. Kadının evine
giderken adamlarına demiş ki :
“Ben içeriye girdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve
pencerenin altında açın… Kapı çalınır, kadının kocası gelirse pencereden atlayacağım”

Adamları patronlarına bu isteğini hemen yerine getireceklerini söylemişler.
Mafya babası kadının evine girmiş, tam soyunmuşken kapı çalmıs ve kadın ‘dur bekle’ diyemeden bizimki panikle kendini camdan atmış. Kadın gidip kapıyı açmış, karşısında patronun adamlarından
biri… Adam patronunun dediğini yapamamanın verdigi utançla şöyle demiş :
-Patrona söyler misiniz hala branda bulamadık

5 Beğeni

Mafya babası, haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu.

Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:

“Para nerede?”

Sağır-dilsiz, işaretle yanıt verdi:

“Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum.”

Tercüman tercüme etti:

“Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş.”

Baba, 38’liği koltuk altından çekip, sağır-dilsizin beynine dayadı:

“Şimdi sor bakalım, para nerede.”

Tercüman, işaretle sordu:

“Para nerede?”

Sağır-dilsiz, kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:

“Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var.”

“Ne söyledi?” dedi baba.

Tercüman yanıtladı:

“Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz g.t istermiş.”

7 Beğeni

Şık ve zarif hanımefendi, doktora gitmiş, yana yakıla derdini anlatmaya başlamış:

“Sokakta, işte, toplantıda devamlı gaz çıkarıyorum doktor bey… Neyse ki, kokusuz ve sessiz… Demin yine yaptım, fark etmediniz bile. Ama rahatsız oluyorum. Lütfen bana bir çare.”

Doktor yazmış reçeteyi, kadını yolcu etmiş. Bir hafta sonra muayenehaneye hışımla girmiş hanımefendi…

“Ne yaptınız, nasıl bir ilaç verdiniz bana doktor bey” demiş… “Gaz çıkarma aynen devam ediyor, üstelik artık kokulu”.

“Mükemmel!” demiş doktor… “Artık burnunuz açılmış, şimdi sıra kulaklarınıza geldi!”

4 Beğeni

Temel, iş başvurusunda bulunur, bir firma onu görüşmeye çağırır.

İşveren: İngilizce biliyor musunuz?
Temel: Pileyrum.
İşveren: Beni çağırın o zaman.
Temel: Come here.
İşveren: Güzel. Şimdi beni dışarı gönderin.

Temel biraz düşündükten sonra ayağa kalkar, odadan dışarı çıkar ve “come here” der.

6 Beğeni

Adamın biri doktora gitmiş…

Doktor: Buyrun, neyiniz var?

Adam: Doktor bey, bende unutkanlık var.

Doktor: Ne zamandan beri?

Adam: Ne ne zamandan beri?

3 Beğeni

Hitler ve Mussolini bir barda oturmaktadırlar.

Bir adam içeri girer ve barmene, “Bunlar Hitler ve Mussolini değil mi?” diye sorar. Barmen “Evet, onlar” der. Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar:

“Selam, ne yapıyorsunuz?”

Hitler cevaplar: “3. Dünya Savaşı’nı planlıyoruz.”

Adam sorar: “Gerçekten mi? Bu sefer neler olacak?”

Hitler: “Bu sefer, 14 milyon Yahudiyi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz” der.

Adam sorar: “Bir bisiklet tamircisi mi??!!”

Hitler, Mussolini’ye döner ve der ki:

“Gördün mü, sana, kimsenin 14 milyon Yahudiye aldırış etmeyeceğini söylemiştim!”

4 Beğeni

Temel, Amerika’da otobüs şoförüdür. Bir gün otobüste siyah-beyaz tartışması başgösterir, otobüsteki siyahlar ve beyazlar sen arkaya oturacaksın, yok ben öne oturacaktım diye kavgaya tutuşurlar. Sinirleri tepesine çıkan Temel ayağa kalkıp;

-Kavgayı kesin! Bundan sonra siyah-beyaz yok tamam mı, varsayalım ki hepiniz yeşilsiniz, hepiniz yeşil!!

diye bağırınca otobüs eski sükunetine geri döner, yolcular rastgele yerlerine oturur. Daha sonra dikizden yolcuları izleyen Temel, ani bir frenle durdurur otobüsü, arkaya döner ve bağırır;

-Şimdi açık yeşiller öne, koyu yeşiller arkaya otursun!

2 Beğeni

İngiltere’nin saygın Kız Kolejlerinden birinde, biyoloji öğretmeni, öğrencilerden Miss Perkins’e sormuş:

“Söyle bakalım, insan vücudunda, uyarıldığında normal büyüklüğünün 6 katına ulaşan organ hangisidir?”

Öğrenci, yüzü kızararak, “bana böyle bir soru sorduğunuzdan ailemin haberi olacak” demiş.

Öğretmen başka bir öğrenciye dönmüş ve “sen söyle Miss Sarah” demiş.

Sarah, “loş ışıkta gözbebeği” yanıtını vermiş.

Öğretmen “aferin” dedikten sonra Miss Perkins’e dönmüş ve “sana üç şey söyleyeceğim” demiş.

  1. dersine hiç çalışmamışsın, bundan ailenin haberi olacak.
  2. aklın fikrin sürekli kötü şeylerde.
  3. ileride çok büyük hayal kırıklığına uğrayacaksın.

Genç deve, annesine sormuş:

-Anne bizim ayaklarımız niye bu kadar büyük?

Anne cevap vermiş:

-Çölde kuma batmamak için.

Genç deve tekrar sormuş:

-Peki kirpiklerimiz niye bu kadar gür?

Anne tekrar cevap vermiş:

-Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye.

Genç deve bir soru daha sormuş:

-Bizim niye hörgüçlerimiz var?

Anne deve sabırla yanıtlamış:

-Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız.

Sonunda dayanamayan genç deve sormuş:

-Ya o halde biz Ankara Hayvanat Bahçesi’nde ne halt ediyoruz???

4 Beğeni

Her taşın altından bir çapanoğlu arayan @collona arkadaşımız için geliyor xd

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunuyormuş. Birden yağmur bastırınca, bunlar da hemen yakındaki bir arazi evine sığınmışlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz evden ayrılmış. Bunlar ev sahibini beklerken, dikkatleri soba üzerinde toplanmış. Soba yerden 1 metre yukarda, altındaki dizili taşların üzerindeymiş. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair, kendi aralarında tartışmaya başlamışlar.
Kimyacı:

  • Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.
    Fizikçi:
  • Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.
    Jeolog:
  • Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak, yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.
    Matematikçi:
  • Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.
    Antropolog:
  • Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle, sobayı yukarıya kurmuş.
    Bu sırada ev sahibi gelmiş. Ona sobanın yukarda olmasının nedenini sormuşlar. Adam demiş ki:
  • Boru yetmedi.
3 Beğeni

:face_holding_back_tears: :face_holding_back_tears: Hiçbir analizi tutmayan çocuğun hüznü var üstümde :frowning:

“Her şey göründüğü gibi olsaydı bilime gerek kalmazdı.” demiş büyüklerimiz değil mi sonuçta :smiley: Dünya bize çok sıkıcı geliyor biraz büyülü hale getirmek için olayları farklı yorumlamayı seviyoruz sadece hehe

2 Beğeni