Nasrettin Hoca, oğlunu ve eşeğini yanına alarak komşu köye doğru yola çıkmış. Hoca, oğlunu eşeğe bindirmiş ve kendisi de eşeğin yularından tutarak yürümeye başlamış.
Yolda onları görenler “ne kadar ayıp, genç adam eşeğe biniyor, yaşlı babası da yürümek zorunda kalıyor” demişler. Bunun üzerine baba ve oğul yer değişmişler. Nasrettin Hoca eşeğe binmiş ve oğlu yürümeye başlamış.
Bu kez onları görenler ise “yetişkin adam eşeğe biniyor, küçücük çocuğu yürütüyor, insan utanır” demişler. Bunu duyunca bu kez eşeğe ikisi birlikte binmeye karar verip ve yola öyle devam etmişler.
Onları bu hâlde görenler “iki kişi bir eşeğe binmişler. Eşek ağırlığın altında can çekişiyor. Yazık zavallı hayvana” demişler. Bunu duyunca da ikisi birden eşekten inmişler, yürüyerek yola devam etmeye başlamışlar. Eşek de onların arkasında yürümekteymiş.
Yolda onları bu hâlde görenler “şu aptallara bakın, yanlarında bir eşek var ama binmiyorlar, yürüyerek kendilerini yoruyorlar” demişler.
En sonunda Nasrettin Hoca gülerek oğluna dönmüş ve “elin ağzı torba değil ki büzesin” demiş.