Fıkralar

Nasrettin Hoca, oğlunu ve eşeğini yanına alarak komşu köye doğru yola çıkmış. Hoca, oğlunu eşeğe bindirmiş ve kendisi de eşeğin yularından tutarak yürümeye başlamış.

Yolda onları görenler “ne kadar ayıp, genç adam eşeğe biniyor, yaşlı babası da yürümek zorunda kalıyor” demişler. Bunun üzerine baba ve oğul yer değişmişler. Nasrettin Hoca eşeğe binmiş ve oğlu yürümeye başlamış.

Bu kez onları görenler ise “yetişkin adam eşeğe biniyor, küçücük çocuğu yürütüyor, insan utanır” demişler. Bunu duyunca bu kez eşeğe ikisi birlikte binmeye karar verip ve yola öyle devam etmişler.

Onları bu hâlde görenler “iki kişi bir eşeğe binmişler. Eşek ağırlığın altında can çekişiyor. Yazık zavallı hayvana” demişler. Bunu duyunca da ikisi birden eşekten inmişler, yürüyerek yola devam etmeye başlamışlar. Eşek de onların arkasında yürümekteymiş.

Yolda onları bu hâlde görenler “şu aptallara bakın, yanlarında bir eşek var ama binmiyorlar, yürüyerek kendilerini yoruyorlar” demişler.

En sonunda Nasrettin Hoca gülerek oğluna dönmüş ve “elin ağzı torba değil ki büzesin” demiş.

5 Beğeni

Az önce okuduğum kısa fıkraya çok gülüdm. O nedenle sizinle de paylaşmak istiyorum.

Cenaze arabasının şoförü çapkın bir genç. Bir gün yolda giderken güzel bir kız görür ve seslenir,

“Kız gelde seni arabayla gezdireyim” Kız,

“Hadi ordan be” deyince delikanlı,

Asıl sana hadi ordan. Bu arabaya binmek için insanlar ölüyor"

2 Beğeni

BAKIŞ AÇISI

İki kadın yolda konuşa konuşa gidiyorlarmış. Biri diğerine,
Ayşe Hanım, senin kız geçenlerde evlenmişti, evliliği nasıl gidiyor” diye sormuş. Diğeri canı sıkı bir şekilde cevaplamış.
“Öyle biriyle evlendi ki hanımefendi gündelikçi tutturuyor oğluma. Diğer bütün işeri oğlum yapıyor, alışverişe de o çıkıyor. Üstelik yemek yapmasını da bilmiyor, her akşam dışarıda yiyorlar” demiş. Bir süre yürüdükten sonra ilk kadın tekrar sormuş. “Ya kızının evliliği ne durumda?”
“Kızım cennette yaşıyor sanki. Eve temizlik için gündelikçi geliyor, alışverişi damat yapıyor. Üstelik kızımı her akşam yemeğe götürüyor” demiş.

3 Beğeni

ÜSTAD PAPAĞAN
Adamın biri, papağan almak ister. Gittiği dükkandaki papağanları sırayla inceler. İlk kafeste rengarenk, pırıl pırıl tüyleri olan papağanı beğenir. Etiketinde 50 dolar yazılıdır. Dükkan sahibine sorar, “bu kuş niye bu kadar pahalı?” Dükkan sahibi’ bu papağan tam 7 dil biliyor, onun için. Adam başka bir kafeste bembeyaz şahane bir kuş daha görür. Hem de 100 dolarlık. Yine sorar. Meğer bu kuş anayasayı ezbere okurmuş da ondan. Adam bir bakar en köşede ki kafeste, tüyleri dökülmüş ve kararmış yaşlıca bir kuş var. Ama o da ne tam 500 dolar. Peki der bu perişan haldeki kuşun nesi var. Dükkan sahibi 'Vallahi birader, bu kuşun nesi var biz de bilmiyoruz. Ama öteki papağanlar sabahları buna günaydın üstat diyorlar.

İyi Pazarlar…

3 Beğeni

Oldum geldi fıkraları severim. Kısadırlar ve neşelidirler. İşte size bir tane daha…

REKLAM

Wilson adında birinin bir çivi fabrikası vardır ve mallarını pazarlayabilmek için reklama vardı. Reklamcı bir arkadaşı ile konuşurken arkadaşı “Wilson Çivileri” diye bir reklam ayarlayabileceğini ifade eder.
“Bana bir hafta ver” der arkadaşı, “sana bir video ile döneceğim”
Bir hafta sonra reklamcı uzmanı wilson’u görmeye gelir. CD yi çalıştırır.
Romalı bir asker İsa’yı Çarmıha çivilemekle meşgul, Yüzünü kameraya çevirir ve “Wilson çivileri kullanın, onlar her şeyi taşırlar” der.
Wilson çılgına döner ve bağırır “Senin problemin ne? Bunu asla TV’de göstermezler, sana ikinci bir şans veriyorum, ama kesinlikle Romalıların İsa’yı çarmıha germesi gibi şeyler istemiyorum”
İkinci hafta pazarlamacı elinde başka bir CD ile gelir. Bu sefer kamera Romanın dışından merkeze doğru yakınlaşır ve çarmıha asılı İsa’nın önünde durur. Romalı bir asker yukarı bakar ve ‘Wilson çivileri, her şeyi taşır’.
Wilson kendini tutar bu sefer. “Sen beni anlamıyorsun, Çarmıhta bir İsa istemiyorum. Sana son şans veriyorum bir hafta içinde yayınlanabilecek bir reklamla gelmeni istiyorum”
Bir hafta daha geçer. Wilson sabırsızca beklemektedir.
Reklamcı yeni Videosuyla gelir Video’da saçları uzamış, çıplak bir adam nefes nefese koşmaktadır. Bir düzine Romalı askerde peşinden kovalamaktadır. Tepenin basına gelirler ve askerlerden biri kameralardan birine dönerek: ‘Keşke Wilson çivileri kullansaydık!’.

4 Beğeni

Hepinize Günaydın diyorum…

BAĞIMLILIK

Doktorun biri, yıllardır ilgilendiği ve sevdiği bir hastasının yanında uyku hapları taşıdığını görmüş ve onu uyarmak istemiş:

-“Haluk Bey, kullandığınız uyku haplarını gördüm, zaman zaman ihtiyacınız olabilir ama ben sizi uyarayım; o haplar çok etkilidir ve bağımlılık yaparlar.”

Hasta bunun üzerine ukâla ukâla gülümsemiş:

-“Yok doktorcum, sen yanlış biliyorsun. 17 senedir bu ilacı kullanırım, bağımlılık filan yaptığını görmedim!”

Bu aslında ünlü bir quote’dur. Demek ki fıkra haline getirmişler. 1968 yılında ölen ABD’li aktris Tallulah Bankhead’a atfedilen söz şöyledir:

“Kokain bağımlılık yapar mı? Tabii ki hayır. Benden iyi bilen mi olur, yıllardır kullanıyorum.”

https://www.britannica.com/quotes/Tallulah-Bankhead

1 Beğeni
1 Beğeni

Nasrettin Hoca ve Fil Hikayesi

Timurlenk, Nasrettin Hoca‘nın bulunduğu şehre bir fil hediye etmiş. Fil, şehirde bağ, bahçe ne var ne yoksa silip süpürmüş. Bununla kalsa iyi, şehirdekiler fili beslemek için ambarda, kilerde ne varsa tüketmişler.

Bakmışlar ki böyle olmayacak, şehrin ağaları Nasreddin Hoca’ya gelerek: “Aman hocam nedir bu filden çektiğimiz. Hünkâr seni dinler. Hünkârla konuş da şu fil belasını başımızdan alsın.” demişler.

Hoca; sakalını sıvazlayıp bir yol düşünmüş ama bulamamış. “Hadi o zaman hep beraber gidelim Timur’a, bu fil başımıza dert oldu, geri almanızı rica ediyoruz diyelim, en iyisi böyle olacak” demiş.
Hoca önde, ağalar arkada, huzura çıkmak için yola düşmüşler. Otağın kapısına gelindiğinde hoca, durumu tekrar görüşmek üzere arkasına dönmüş bakmış bir de ne görsün, ağalardan eser yok, arkasında in cin top oynuyor.

Hoca “ben yapacağımı bilirim size, hem söz verirsiniz hem de kaçarsınız ha” demiş.

Timur, bir süre sonra Hoca’yı huzuruna kabul etmiş.

-Hayırdır Hoca, yine ne istiyorsun? demiş Timur.

Hoca:

“Devletlim, şehrin ağaları beni size ricaya gönderdiler. Hediyeniz olan filden çok memnun kaldılar. Garibim yalnız kalıyor bir tane daha fil istiyoruz.” demiş.

Timur:

-Hay hay! Ne demek hoca. İstediğiniz fil olsun. Var git müjdeyi hemen ver, demiş.

Nasreddin Hoca, otağın kapısından çıkınca, ağalar hemen hocanın etrafını sarmış. “Müjde bekleriz Hoca, fil ne zaman gidiyor?” demişler.

Nasreddin Hoca;

-Alın size müjde, dişisi de yarın geliyor!

1 Beğeni

Günümüze ve yaşadıklarımıza uygun…

1 Beğeni