Sizce konunun en iyi işlendiği ortam beyaz perde mi yoksa kitaplar mı?
0 oylayanlar
Sonradan ekleme: Ben bazı film kitap uyarlamalarında kararsız kalıyorum. Misal Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi. Kitaptan uyarlanmış ama ben kesinlikle filmi daha iyi derdim. Dövüş Kulübü’de aynı şekilde.
Kitap ağırlıklı olarak tercihim benim. İstisnalar elbet çıkar. Yine de kitabını sevdiğim eserlerin filmlerinin de olması hoşuma gidiyor.
Düzenli kitap okumaya başladığımdan beridir dizi ve film izlemiyorum.
Çoğunlukla kitap ama her zaman istisnalar vardır.
Edebiyat forumunda kitap seçeneği tabi ki ağır basacak. Ama bir yandan kendim için hep şunu düşünmüşümdür. İyi kitap > iyi film. Çok iyi film > çok iyi kitap. Mükemmel bir görsel anlatının gücünün önüne geçmek zor bana kalırsa.
Uyarlama konusunda da, bir kitap uyarlanınca o kitabın filmi olmuyor aslında. Yeni bir eser çıkmış oluyor ortaya eğer kaliteli yapılmışsa. Örneğin Blade Runner ve Shining. Kişisel görüşüm kitaplarının çok üstünde filmler bunlar. Uyarlamaları katmadan düşünmek daha iyi yine de.
Bunu biliyordum, tahmin ettim konuyu açmadan önce ancak istisnai durumlar ortaya çıksın istedim. Belki filmleri daha çok seven, uyarlamalarda kararsız kalan kişiler vardır mutlaka bunu açığa çıkarmalıyız 
Ben kitapları tercih ediyorum ancak istisnalar da var.
Bu durumda şunu söyleyebilirim ki:
Tim Burton filmleri kesinlikle kitaplardan kat kat daha iyi. Buna Big Fish örneğini de verebilirim. Kitabından aynı keyfi almadım.
Düzeltme: Dövüş Kulübü ve Benjamin Button da çok iyi filmlerdi ancak karıştırdım bir an için, David Fincher’ındı onlar 
Oyun 
(For the HORDE)
Benjamin Button ve Tim Burton isimleri benzerlik gösterdiği içindir 
Şimdi o biraz da filmine bağlı.
Kitap dedim ama filmini izlediğim hiç bir kitabı okumadım. 
Dexter dizisi hariç kitapları geçen hiç bir yapıma rastlamadım.(okuduklarım arasından)
Benjamin Button’un hikayesi tek başına yetebilecek bir örnek. Fitzgerald’ın çok kaliteli bir kalemi var. Öyküsünün tadı da bir başka ama filmde verilmek istenen mesaj, çekim teknikleri hele ikizlerden birinin ölüp diğerinin öylece kaldığı sahne, kaptan karakteri epey güzeldi.
Kitap tabii ki. Hayal gücüyle yapılan bir şey. Acaba filmi çekilse nasıl olur dediklerimiz bile vardır okuduğumuz kitapların. Ama filmlere de hayır diyemem. Bunun içinde hayal gücü lazım. Filmler biraz daha zor. Çünkü kitabı okuduğunda daha fazla zevk verir. O çıtayı yukarı çıkarmak biraz zor sanırım.
Kitap tabi ki ancak gercekten iyi kitap uyarlamaları olmuyor degil.
Çoğu kitaptan uyarlama filmin/dizinin kitaplara göre yetersiz kaldığını gördüm. Bu yüzden kitap.
Kitaplarda olan bazı sahneler filmlerde olmuyor.
Kimin yazdığına, kimin yönettiğine bağlı.
Kişinin ilk hangisini gördüğüde etkili diye düşüyünüyorum. İlk kitabı okuyunca film yetersiz geliyor göze.
Bir de yazardan, yönetmenden kitabın tıpa tıp aynısını beklemekte pek mantıklı değil. Onlarda kendilerinden bir şeyler katıp değiştirmek istiyorlar doğal olarak. Eskiden çok kızardım yönetmenlere bu konuda ama artık uyarlama filmlere dair beklentim değişti.
Önce kitap sonra film/dizi
Çocukluğun Sonu adlı kitabı okuduktan sonra mini dizisini izledim. Bu kadar mı kötü yapılır dedim.
Şimşek Hırsızı da keza aynı.
Ama Harry Potter bir nebze iyidir. Çok olmasa da iyidir.
Yüzüklerin Efendisi serisini Okuyamadım! Ama 4 er saatlik filmlerini izledim.
Gazap Üzümleri’ ni beğendim, iyiydi.
Otomatik Portakal da çok iyiydi.
Sırada Monte Cristo Kontu var. Şu an 2.ciltini okuyorum bitirince filmini izleyeceğim.
Gibi gibi …
Ama kitapla film arasında inanılmaz büyük HAYAL farklılığı var. Hayalimdeki karakterler, mekanlarla filmdekiler tamamen farklı oluyor. Bu yüzden her zaman kitabı önce okumak çok daha iyi.