Yine planladığımın çok gerisinde kaldığım bir ay oldu. Bu da Mit ve Mitya’yı not alarak okuduğum için ve Yokyer’i okurken çok vakit kaybettiğim için oldu. Haftaya da online dersler başlayacak ve kitap okuma düzenimi ona göre ayarlayacağım. Umarım korktuğum kadar bir azalma olmaz.
Bu ay en çok sevdiğim kitap Işık Tanrısı oldu. Zaten forumda da incelemesini yapmıştım. Mitolojinin bilim kurguda kullanılması çok hoşuma gidiyor, olaylara fantastik bir tat veriyor. Böylece en sevdiğim türler bir araya gelmiş oluyor. Bu yüzden bu kitabı da bayılarak yalayıp yuttum. Bence serinin en “underrated” kitabı olabilir. 5/5
Işık Tanrısı’nın verdiği hevesle Hint mitolojisi hakkında olan Mit ve Mitya kitabını okudum. Piyasada bu konuda çok az kitap var ve bu kitap da isminde direkt Hint Mitolojisi yazmadığı için gözden uzakta kalmış. Ama anlatımı kesinlikle açık ve bilgilendiriciydi. Okumaya başlar başlamaz verim aldığımı hissettim ve notlar alarak okumaya karar verdim. İçinde anlattığı konuya göre çeşitli grafikler ve tablolar, destanlar ya da Hinduizm’in kutsal kitaplarından örnek ve alıntılar ve yazarın kendi çizimleri bulunuyor. Bu yüzden anlatılanlar pekişiyor ve akılda kalıcı oluyor. Hint mitolojisi gibi karmakarışık olan bir konuyu hem basit ve açıkça anlatıyor hem de az veya çok eksik bilgi vermemeyi başarıyor. Bu yüzden hem bu konuya yeni girmek isteyenlere hem de zaten konuya az çok hakim olanlar için okunabilecek bir kitap. 5/5
Forumun ünlü kitabı Kısa Bir Cehennem Ziyareti ise söylendiği kadar vardı gerçekten. Çok kasvetli, insanın içini sıkan bir anlatımı var ki böyle kitaplara bayıldığım için soluksuz okudum. İnsanı sonsuzluk hakkında karamsarlığa düşüren bir eser. Yazarın J. L. Borges’in Babil Kitaplığı’ndan esinlendiğini öğrenince de hemen ardından öyküyü okudum. Zaten önceden okuyup etkilendiğim bir öyküydü ama bunun üzerine daha da anlam kazandı. 5/5
Yokyer konusu açısından çok merak ettiğim bir kitaptı. Başında ve sonunda da çok heyecanlı bir şekilde okudum zaten ama ortalarında kurgunun tekdüzeleştiğini hissettim. Okuduğum zamanlar canım bilgi ağırlıklı bir şeyler okumak çekmişti, bu yüzden olsa gerek kitabı okurken zevk almama rağmen biraz elimde süründü. Bu yüzden araya başka kitap sokup geri dönüş yaptım. Sanki bir tık daha kısa olsaydı daha güzel olurmuş gibi hissettim ama yanlış bir zamanda okuduğumu düşündüğüm için de tam bir yorum yapamıyorum. Yine de konunun gerçekten ilgi çekici ve karakterlerin de bağlayıcı olduğunu kesin olarak söyleyebilirim. 4/5
Uygarlığın Ayak İzleri, sosyal medya üzerinden takip ettiğim bir sanat tarihçisinin kitabı. Bu konuda okumaya başlamak için uygun bir kitap olduğunu düşünerek almıştım ve gerçekten de öyleydi. Sohbet havasında Leonardo da Vinci, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini’yi anlatıyor ama gayet bilgilendirici. Özellikle Michelangelo ve Caravaggio kısımlarını çok beğenerek okudum. Yaşadıkları dönem, sanatçıların kendi hayatı, düşünceleri, eserlerinde vermeye çalıştıkları mesajlar, Mitoloji ve kutsal kitap referansları vb. her şey güzelce açıklanıyor. Tek sıkıntılar bazı yerlerde görsel eksikliği hissetmiş olmam ve Leonardo da Vinci’nin kısmının biraz yetersiz gelmesi oldu. 4/5
Kitap kulübü için okuduğum Utopia ise uzun zamandır okumak istediğim bir eserdi. İngiltere tarihinde Tudor dönemi ayrıca ilgimi çektiği için merak ediyordum. Asıl metni okudum, şu an kitabın sonundaki incelemeleri okuyorum. More’un yaşadığı dönemin çok ilerisinde görüşlere sahip olması çok etkileyici, Katolikliğe çok bağlı olduğu için bu derece açık görüşlü biri olduğunu beklemiyordum. Yarattığı ülke gerçekten tam Orta Çağ’a gereken bir çözümmüş. 5/5