Hangisini hangi ayda okuduğumu hatırlamadığımdan temmuz ve ağustosu birlikte atıyorum.
Silo serisi dışında hayal kırıklığına uğratan olmadı.
Temmuz sonu ağustos başı, 15 günlük bir kafayı kırma dönemim oldu. Yaptığım hesaplamalara göre, malum sitelerde 1000 sayfadan fazla fanfiction okudum. Ne yazık ki onları onları buraya atamıyorum.
Incal, Kallokain ve Dünya’dan Fısıltılar okuması zor kitaplar ama hepsi çok nitelikli ve güzel eserler.
Bu ay ne okusam diye düşünürken önce Jasper Kent’e başladım. Pek istediğimi bulamayınca Kara Kule serisine yöneldim. Şuan 4.kitap olan Büyücü ve Cam Küreyi okuyorum. Şunu söyleyebilirim ki Kara Kule çok çok çoook iyi bir seri. LONG LIVE THE KING.!
Zaman çarkı bitti ve gerçekten boşluğa düşmüş gibi oldum. Zaman çarkını okuduktan sonra diğer fantastik serilerdeki dünyaları okurken çok sığlarmış gibi hissediyorum ve zaman çarkını özlüyorum gerçekten harika bir final yaptı, dünyasıda çok detaylı ve mükemmel. Merdivenler kenti serisini zaman çarkından sonra okumama rağmen dünyası orijinal hissettirdi ve karakterleride derinlikli ve iyi buldum kesinlikle öneririm. Parçalanmış imparatorluk seriside genel olarak sığ hissettirdi dünyasıyla değil ana karakteriyle ön plana çıkan bir seri olmuş ve daha önce böyle bir ana karakter okuduğunuzu zannetmiyorum. Ben kötü karakterleri daha çok sevdiğim için bu seriyide beğendim ama favorilerim arasına giremedi. Tuş çizgi romanı yerli bir çizgi roman olduğu için bir şans verdim. Konusu güzeldi ama daha derin işleyebilirdi. İnsanların hissettiği duyguları,devletin alacağı önlemleri,insanların ilişkileri gibi şeyleri daha detaylı işlenebilirdi ama öneririm en azından yerli çizgi romana destek olmuş olursunuz.
Bu ayın son günleri benim için biraz hareketli geçtiği için son günlerde okuma tempom düşse de genel olarak iyi geçen bir aydı. Özellikle Witcher serisinin sonuna geldikten sonra biraz boşluğa düştüğümü söyleyebilirim. Şurada seri hakkındaki yorumlarımı paylaşmıştım. Yüzüklerin Efendisi’ni saymazsak okuduğum ilk fantastik seriydi ve çok memnun kaldığım için daha fazla seri okumayı dört gözle bekliyorum. Önerilerinizi şimdiden alabilirim.
Geri kalanına gelecek olursak eğer, bu ay beni okurken en çok zorlayan kitap Golem’di. Yer yer bilinç akışı tekniği ile yazılmış, rüya ile gerçeklik arasında geçen enteresan bir kitaptı. Yazarın edebi üslubunu beğendim ve kitap okuması zor olsa da ilgimi çeken okült bir havada yazılmış olduğu için yazarın farklı kitaplarını da okumayı düşünüyorum.
7/10
Sir Gawain ve Yeşil Şövalye okulda işlediğimiz için konusuna aşina olduğum bir epik şiir. İngiliz edebiyatının Orta-İngilizce denen döneminin mihenk taşlarından biri olduğu için ilgisi olan kişiler keyifle okuyacaktır. Bilmeyenler için konusu: Kral Arthur’un yeğeni olan Gawain’in Yeşil Şövalye tarafından meydan okunması üzerine onu ararken yolda yaşadığı maceraları anlatan, bir şövalyenin olgunlaşmasını konu alan ve alt metninde moral mesajlar barındıran bir şiir. Kendinden bekleneceği üzere Nazmi Ağıl’ın çevirisi oldukça başarılıydı.
8/10
Olalla İspanya’da bir şatoda geçen gotik bir hikaye. Robert Louis Stevenson tarzı gizem seven herkesin keyifle okuyabileceği, 50 sayfalık sürükleyici bir hikayeydi.
8/10
Koralin Neil Gaiman tarzı bir Alice Harikalar Diyarında kitabı gibiydi. Daha çok genç yetişkinlere hitap edecek tarzda bir öykü olmasına rağmen Gaiman kitabı karanlık bir havada yazmaktan geri tutmamış kendini. Oldukça beğendiğim, akıcı ve ilgi çekici bir kitaptı.
8/10
Kızıl Kahkaha yazardan okuduğum ilk kitaptı ve hem konusunun çarpıcı oluşu hem de yazarın bunu işleyiş tarzı ve kalemi beni çok etkiledi. Savaşın askerler üzerindeki psikolojik yanını ele alıyor ve okurken insanı geriyor, başka dünyalara götürüyor. Söylenecek çok şey yok, herkese öneririm.
10/10
Vampir Mitinin Doğuşu hala okuduğum ve ilk yarısından bile çok beğendiğim bir kitap oldu. Vampir mitinin yanı sıra genel olarak değindiği unsurlar fazla olduğu için hem bilgi verici hem de ilgi çekici bir kitap.
1000Kitap hesabımda okuduktan hemen sonra kitaplar hakkında birkaç paragraf da olsa düşüncelerimi paylaşıyorum.
Bu ay hiç memnun kalmadım kendimden. Sürekli aksilik veya yapmam gereken işler çıktı önüme ve istediğim kadar kitap okuyamadım. Umuyorum ki önümüzdeki ay daha fazlasını okuyacağım.
Ayın ilk kitabı Tarih oldu. Beklediğimin aksine çok akıcı ve oldukça eğlenceli bir kitaptı. Ağır geleceğini düşündüğüm için tedirgin başlamıştım ama tam tersi oldu benim için. Bu yüzden okumaya çekinip erteleyenler varsa hemen başlamalılar. Günümüzün tarih kitaplarından çok farklı olduğu ortada ama kesinlikle kendi zamanını yansıtıyor. Gerçekler ayırt edilebilir ölçüde efsanelerle karışık bir şekilde anlatılıyor. Ayrıca sadece savaş, politika gibi şeyler yok. Toplumsal, sosyal ve kültürel birçok şey de anlatılıyor ve sık sık size de komik gelebilecek ilginç bilgiler öğreniyorsunuz. O yüzden hem tarihle ilgilenenlere hem de yeni başlayıp öğrenmek isteyenlere önerebilirim. 10/10
Işıldayan Piramit, Babil Kitaplığı’ndan okuduğum ilk eserdi. Fakat içinde Üç Sahtekar’ın içinde geçen iki öykü de varmış. Ben de Üç Sahtekar’ı daha geçen ay okuduğum için biraz hayal kırıklığına uğradım ancak yine de bu iki öykünün tek başına okunduğunda da çok etkileyici olduklarına karar verdim. Kitaba ismini veren öykü de kısa olmasına rağmen yine çarpıcıydı. Arthur Machen favori yazarlarım arasına girdi kesinlikle. 8/10
Infernaliana anladığım kadarıyla zamanında insanların inanıp birbirine anlattığı öykülerden oluşuyor. Pek heyecan verici olaylar olmasa da ilgilenenler için keyif verici bir kitap olabilir. İçindeki bazı öyküler gerçekten güzeldi. 7/10
Üç Başlı Kerberos çok başarılı bulduğum bir kitaptı ve kesinlikle herkese öneririm. Zaten bu kitap hakkında ayrı bir inceleme yapmıştım. 10/10
Efsaneler ve Mitler uzun zamandır okumak istediğim ama bir türlü planlı bir şekilde okuyamadığım bir kitaptı. Aralarda birkaç sayfa okuyordum ama devamı gelmiyordu. O yüzden birkaç gün ayırıp bitirmek istedim. Bu ayın oyunbozanı da bu kitap oldu zaten. Öncelikle beklediğimden yavaş ilerledi. Ama en büyük problem kitapta çok fazla yazım yanlışı, anlatım bozukluğu ve biraz da çeviri yanlışları olmasıydı. Bunlarla karşılaşmak da hevesimi kaçırdı ve okumamı yavaşlattı. Alfa’dan böyle bir şey beklememiştim açıkçası. Hiç mi son okuma yapılmamış yani? Bir de yakın zamanda yeni baskısı çıkmasına rağmen böyle. 100 sayfadan sonra özellikle Gölün Hanımı’nın isminin Göl Lady’si olarak yazıldığını görünce ciddi yanlışların fotoğraflarını çekmeye başladım. Alfa’ya mail yoluyla iletmek istiyorum, umarım bir işe yarar. Yine de kitap görsel ve bilgi açısından çok zengin. Birçok eserle de tanışmış oldum. 7/10
Vaiz’i sonunda bitirebildim,son zamanlarda okuduğum en kaliteli ve eğlenceli çizgi roman serilerinden biriydi.Her kitaptan ayrı zevk aldım ve bitmesin istedim.6.kitap sonra yaklaşık 1 hafta ara verdim yaşananlar yüzünden ama dayanamayıp geri döndüm ve bitirdim.
Cihat Yaycı paşanın Yunanistan Talepleri kitabı her vatandaşın evinde olması gereken bir kitap,başından sonuna kadar verdiği bilgiler çok değerli.Oldukça akıcı ve anlaması kolay.
Neandertal serisini çok sevdim,keşke daha uzun olsaydı.Çizimler ve diyaloglar beni hikayenin içine çekmeyi başardı.Death Of Wolverine “meh” bir kitaptı,aradan çıkarmak için okudum.Zeki Velidi Togan’a Armağan ve Beyruni’ye Armağan kitapları ise bu ay hatta son birkaç aydır okuduğum en ağır kitaplar oldu.Kitapların içeriğinin yarısı yabancı profların kendi dillerindeki yazılarından oluşuyor,diğer yarısı ise Türkçe.İçerikler iki kitapta da çok doyurucu.Kesinlikle tavsiye ederim.Türkiye-Kore İlişkileri kitabı iki ülkeyi çok güzel inceliyor,Türk ekonomisi ile hemen hemen aynı olan Kore ekonomisinin 90’lı yıllardan sonra bizi nasıl katlamaya başladığı ise okurken üzüyor.
Kanuni Sultan Süleyman Adına Basılan Sikkeler,Derin Uzay ve Bir Delinin Hatıra Defteri oldukça güzeldi,bir çırpıda bittiler.Gogol’un kalemi ise çok hoşuma gitti,diğer kitaplarını almaya öncelik vereceğim.
@noronikkirbac Incal’a bende sonunda başladım,ama bu aya yetişmedi.Çizimler ve hikaye gerçekten övüldüğü kadar varmış.
AĞUSTOS 2020
İyi okumalar dilerim.Çizimlerine gerçekten hayran olmamak elde değil
Temmuz ayında söylediğim gibi Ağustos ayı için 2 kitap hedefimi tutturdum. Aslında parça parça okuduğum kitapları tek kitapta birleştirebilseydim 2 kitap daha okunurdu ama bir kitaba yoğunlaşıp tek seferde bitiremedim. Farklı türlerden 5 kitap okumayı denedim. Onlardan da en az 70-80 sayfa okudum. 6 Eylül’den sonra parça parça okuduğum 5 kitabı ilk fırsatta tamamlayacağım. Okuduğum kitaplar;
- Halas Kurtuluş (Mehmet Rauf)
- Senin İçin (Tevfik Fikret)
Ayda en fazla 4 kitap okurdum. Yaklaşık 3 aydır forumda aktifim. Bu ay 10 kitap okudum. Benin için çok iyi bir skor. Çok faydalı buradaki ortam. Sevmediğim çoğu alışkanlığımdan uzak durdum sayenizde.
En sevdiğim kitap Dune oldu. Bilimkurgu hayranı olmama rağmen hep erteledim bu kitabı. Kendimi hazır hissettiğimde okumaya başladım. Hayran kaldım evrene.
Artemis akıcı bir kitaptı. Zaman zaman kahkaha attım. Heyecan düşmeden devam etti.
İki şehrin hikayesi zaman zaman zorladı. Bitirene kadar yoruldum.
İşte insan kitabını merak ediyordum. Çok sevdim. Bazı kısımlarında dehşete düştüm ve bundan zevk aldım. Herkes sevmeyebilir ama ben sevdim.
E kitap olarak da ;
Leo Perutz ve Henri Charriere ilk kez okudum ve beğendim. Diğerleri çok sevdiğim yazarlar zaten.
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah çok çok detaylı denizcilik, balık, coğrafya bilgileri içeriyor. Okumayı zaman zaman zorlaştırsa da yazarın nasıl bu kadar bilgili olduğuna şaşırmamak elde değil.
Kelebek güzel kitaptır. Kelebeğin devam kitabı vardı. Hiç okumadım ama ismi yanlış hatırlamıyorsam Banko olması lazım. Kitabı sevdiyseniz ve ikinci kitabı bilmiyorsanız diye yazayım dedim.
Devam edin, şeytan tozu’ndan daha da başarılı diğer eserleri. Çok seviyorum kendilerini.
@ozgurs59 Dokuzla Dokuz Arasında’yı çok sevdim, Leonardo’nun Yahuda’sı da apayrı güzel, bir de kıyamet günü ustası var ki, harika. Daha bugün şöyle bir cevap da aldım:
Malesef yeterince bilinmeyen bir yazar Perutz, ama çok başarılı bir kalemi var. Umarım daha da fazla görürüz eserlerini.

Teşekkür ederim. Goodreads karıştırırken görmüştüm devam kitabı olduğunu. Şu an için okumayı düşünmüyorum ama ileride neden olmasın
@Okuryorum Dokuzla Dokuz Arasında’yı gözüme kestirdim ilk etapta.
Bu ay aşağıdaki kitapları okudum. Sadece Maymun Evine Hoşgeldiniz’ i geçen ay okumaya başladım. Tamamı bana göre güzel öykülerden oluşuyor. BK olan öyküleri ayrı bir güzel. Yazarın espri anlayışı tam bana göre. Şu an okumakta olduğum Yaban Diyarlarda Yabancı kitabındaki bir karakteri direkt Kurt Vonnegut olarak hayal ediyorum hatta.
Zweig Beklenmedik Karşılaşma
Bayan Mcginty’nin Ölümü, AC
Zweig Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Rüyalar Karabasanlar 3
Maymun Evine Hoşgeldiniz
Ölüm Dalgaları, AC
Uzaydaki Çatlak, PKD
Bu ay tek kitap okudum desem? O da Büyünün Rengi…
Ben de bu ay Emily Brontë’nin Uğultulu Tepeler’ini ve korku türünde olan çizgi roman Ice Cream Man’in ilk iki cildini okudum. “Reading slump” dönemimden Amazon’dan aldığım yeni kitaplarla çıkmayı umut ediyorum.
Bu arada Uğultulu Tepeler nasıl bir kitaptı öyle, cidden 405 sayfa dolu dolu kaos okudum. Hatta Hindley ile Heathcliff’in vahşet dolu kavgası rüyama bile girdi
Ice Cream Man’in kapağı okumak için çizgi roman ararken karşıma çıktı ve dedim ki böyle masum görünen bir resmin masum bir hikayesi olmaz kesin ve doğru da çıktım. Aslında çok sarmadı ama şu anlık az cildi olduğundan başlamışken bitirmek istiyorum.
“Chocolate, vanilla, existential horror, drug addiction, musical fantasy…There’s a flavor for everyone’s misery.“