Bu ay sadece bir kitap okudum.
Tek İsim, Tek Kader - John Green & David Levithan
Bu ay sadece bir kitap okudum.
Tek İsim, Tek Kader - John Green & David Levithan
Bu ay pek okuyamadım. Sadece 3 kitap okuyabildim.
Verimsiz bir ay.
Bu ay yine foto atmayacağım çünkü çok az kitap okudum. Ayın ilk iki haftasında Afrikalı Leo’yu bitirdim. Kurgu otobiyografi temelinde tarihi bir serüvendi. Endülüs’ten Fas’a, Fas’tan Mısır’a, Roma’ya kadar gezdik. Açıkçası bu tip tarihi kurgular tam benim tarzım. Bu kitaptan sonra ise Ursula’dan Karanlığın Sol Eli’ni okudum. Tek kelimeyle muazzamdı. Ursula yine enteresan bir dünya yaratmış ve oraya da Hain’den bir elçi göndermiş. Bana da arkama yaslanıp keyifle okumak kaldı. Son olarak okuma hedefime yetişemeyeceğimi anlayınca 60 sayfalık Bilinmeyen Adanın Öyküsü’nü okudum. Kısa ama hiç fena değildi. Saramago’ya başlangıç için bir ön hazırlık oldu. Bu ay böyle geçti. Umarım önümüzdeki ay daha fazla kitap okuyabilirim.
Frank Herbert - Dune 5/5
Daniel Chamowitz - Bitkilerin Bildikleri 4/5
Jules Verne - Buzullar Arasında Bir Kış 4.5/5 Yarım puanı hikayenin çok kısa olmasından kırıyorum. Tadı damağımda kaldı
Steven L. Peck - Kısa Bir Cehennem Ziyareti 4.5/5
Genel olarak çok güzel kitaplar okudum. Hepsini şiddetle öneririm.
Haziran 2020
Bu ayki okumalarım çeşitli nedenlerden dolayı çok dağınık oldu. Ay başında başladığım bir kitabı tıkandığım için yarım bırakmak ve Sandman’e başlamak durumunda kaldım. Sandman’de yarım kalınca bu ayı boş geçmemek adına fotoğraftaki kitapları okudum. Özetle kitaplar arasında seksek oynadığım bir ay oldu.
Balık ve Olta kitabı baştan sona oturup okuyabileceğimiz bir kitap değil. Balık türleri, hangi balık hangi bölgede bulunur ve yemler hakkında çeşitli bilgiler içerdiği için ara ara açıp bakıyorum. Hobi olarak balıkçılıkla uğraşan ya da uğraşmak isteyenler için ideal bir kitap.
Birde sıcaklar iyice bam güm şeklinde başladığı ve dikkatim çabuk dağıldığı için eskisi gibi oturup, odaklanıp kitap okumam epeyce zorlaştı. Artık hayırlısı diyip bu ayı böylece kapatıyorum.
Bu ay Büyünün Rengi ve Silo’yu okudum. Siparişlerle kolileri doldurdum yine. Aklım hâlâ dolduramadıklarımda
Bu ayki okuduklarım tek bir fotoğrafta paylaşamadım kitaplardan ikisi yanımda olmadıgı için, hatta Hobbit’in kendi çektiğim fotografı da yoktu ben de bu güzel kapağı koyayım dedim:) herkese iyi okumalar
Lavinia: Ursula K. Le Guin’den okuduğum ilk kitap oldu. Çok güzel bir dille yazılmış, destanların yorumlanmasını ( bu türe ne denildiğini bilmiyorum) sevenlerin kesinlikle seveceğini düşünüyorum. Yerdeniz’e başlamak artık şart oldu. Sonra ise yazarın tüm kitaplarını okuyacağım.
Dune: Bilim-kurgu türünden okuduğum en fazla 6 kitap vardır, pek fazla sevdiğim bir tür değildir. Ama Dune kesinlikle mükemmeldi. En sevdiğim kitapların arasına girdi. Kitapla ilgili ne desem az kalır, kitabı okumaya başlayınca bölümlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Çok güzel bir deneyimimdi. Bence kitaba sahipseniz düşünmeden başlamalısınız.
Sağlıcakla kalın. İyi günler.
Haziran hızlı başladığım bir aydı ama Passos bütün hızımı kesti. Şu anda da 1919 la cebelleşiyorum. Bitmediği için Temmuz listesine girecek.
Bu ay okuma hızım yüksek olsa da genel olarak hem finaller hem başka işlerden dolayı yoğun bir ay olduğu için zaman zaman okumayı savsakladım ve sonuç olarak pek memnun kalmadığım bir tablo ortaya çıktı.
Yine de bu ayın en güzel yanı okuduklarımın hepsini son derece beğenmem oldu. Lovecraf’ın romanlar derlemesi özellikle Innsmouth Üzerindeki Gölge ile “iyi ki almışım” dedirtti, yine de ilk 3 hikayenin temposu belirli bir aşamaya kadar biraz yavaş geldi bana. Benden kaynaklı mı bilmiyorum ama Lovecraft edebi üslup açısından okuması pek de kolay olmayan bir yazar gibi geldi. 7/10
Witcher serisinin oyunlarını oynamadım, dizisini de öyle böyle beğenmiştim ama kitapları şimdiye dek çok güzel ve inanılmaz akıcı ilerliyor, fantastik anlamda da son derece doyurucu. 8,5/10
Carmilla da güzel, tek oturumda okunacak, gizemli ve ilgi çekici bir hikayeydi. Vampir öyküleri sevenlere ve biraz tempo kazanmak isteyenlere öneririm. 8/10
Aşk ve Gurur ise filmini belki de yüz kez izlememe rağmen son derece keyifle ve heyecanla okuduğum bir kitaptı. Karakterleri daha iyi tanımak ve olayların detaylarını görmek isteyenler için tavsiye edebilirim, onun haricinde genel olarak İngiltere taşrasında geçen klasik bir aşk-nefret hikayesi, o yüzden herkes için ilgi çekici olmayabilir. 8/10
Zaman ne çabuk geçiyor, geldik yine bu konuya
Okuma performansım tam istediğim gibi olmasa da ortalamayı yakaladım en azından.
Okuduğum kitapları (Postacı dışında) beğendim, kendi türlerinde güzel örneklerdi.
Doğu Yücel hak ettiği ilgiyi görmeyen yazarlarımızdan bence, Ahmet Ümit’in de kurgusu ve zekası zaten malum ama bu kitabında bilgi birikimine hayran olmamak elde değil.
Jane Eyre kitabına başladım ama bitmedi, gelecek ayın listesinde yerini alır artık ne yapalım.
Haziran’a Zaman Çarkı - Kaos Lordu ile güzel bir başlangıç yapmıştım. İlk hafta 300 sayfa okuduktan sonra işteki yoğunluktan dolayı iki hafta kitap okuyamadım. Sonrasında ise Harry Potter serisine başladım ve iki kitabını okudum.
Ay Zalim Bir Sevgilidir’i koysam mı koymasam mı diye çok düşündüm ama 150 sayfa için temmuza koymaya kıyamadım. 300lerdeyim ve bugün bitiremeyeceğim kesin. Ne olduğunu bilmediğim matematik ölçümleri vs beni zorluyor okurken onun dışında su gibi akıp gidiyor.
Kumarbaz dışındaki tüm kitaplar çok iyiydi. Aslında niye böyle düşündüğümden emin değilim, Aleksey Ivanoviç hoş bir karakterdi ve Dostoyevski’nin yazarken karaktere kendinden bir şeyler kattığı belliydi. Bazı bölümlerde gülümsemiştim de. Olaylar hızlıca sonuca bağlandığı için - ya da Polina’dan ötürü-sevmemiş olmam muhtemel.